Haberler


DEVLETÇİLİK
  • Yorumlar: 0
  • 02 Ağustos 2005 20:24
  • Haber kategori: Çayyolu
  • Ekleyen:
  • Ziyaretler: 2160
  • Son Güncelleme: -/-
  • (Güncel Beğeni 0.0/5 Yıldızlar) Toplam Oylar: 0

DEVLETÇİLİK

0 0

BABANIN MALI
Şu yaz günlerinin serin sabahlarında olanak buldukça sağlık için zorunlu yürüyüşler yaparız, erken saatlerde. Bu arada bir hayli dertdaş da dost edindik. Bunlardan biri, eğitim ordusunun eski komutanlarından, yani emekli öğretmenlerdendir. Kendisi gibi emekli olan bir öğretmen dostumun geçenlerde başına gelmiş bir olayı anlattı bize...

Çayyolu'ndaki parklardan birinde oturma kanepelerine bir şeyler yazıp çizen bir gence "Yapmayın evladım, yazık değil mi, Devletin malına?" demiş; aldığı yanıt "Sana ne, babanın malı mı?..." olmuş. Önce bir yutkunmuş, eski öğretmenlik damarı kabarmış, diyecek olmuş ki, "O Devletin malı, Devlet malı hepimizin malı, onu o nedenle elbette herkes korumalı...." Ama diyememiş; ola ki daha da edep dışı bir yanıt alırım, hatta fiziki örselenmeye bile hedef olabilirim diye kaygılanmış. Oradan uzaklaşırken bir hayli incinmiş ve kırgınmış, gözleri ise dolu doluvermiş...
Küreselleşme modasının birer birer ulusal ekonomileri tutsak aldığı bir süreçte, isimlerinin başına prof. unvanlarını ekletmiş kamuya mesleğini ekonomist olarak sunmuş üniversitelerin kocaman kocaman hocalarından bir çoğunun ve de onların şakşakçısı bir kısım medya mensuplarının özelleştirme hipnozuna tutuldukları şu anda biz kalkıp tamamen aykırı bir şey söylüyoruz ve diyoruz ki; biz Devletçiyiz arkadaş!...

DEVLETÇİLİK
İktidardaki AKP, daha çok liberal ekonomiden yana olduğu ve Devletin ekonomik alan içindeki payının küçültülmesini istediği için, kamu iktisadi kuruluşlarının özelleştirilmesini savunmakta ve elinden geldiğince Devletin işletmelerini özel sektöre devretmektedir. Biz bu görüşe katılmasak bile bu tavır kendi mantığı içinde tutarlı, anlaşılabilir bir durum. AKP'nin bu açık tavrına karşın alınıp gücenmesinler ama, ana muhalefet partisi CHP'nin şimdilerde bu konuda pek aydınlık bir görüşü ortaya koyamadıklarını gözlemliyoruz. Dünyadaki küreselleşme dalgaları karşısında Devletçiliği savunmanın oldukça zorluğunu söyleyen içinde yöneticilerinin de bulunduğu bir çok CHP'li dostlarımız vardır. 
Pekiyi nedir Devletçilik?

"Ekonomik ve bayındırlık alanlarında bireysel girişimciliğin sınırlı çalışmaları yerine Devletin kapsamlı ve üstün gücünden yararlanmak, bireysel çalışmalar esas alınmakla beraber genel ve yüksek çıkarın gerektirdiği işlerde, özellikle ekonomik alanlarda Devletin girişimci hale getirilmesini kabul etmektir."
Yukarıda parantez içinde sunduğumuz tanım, bizim görüşümüz sanılmasın sakın. Bu tanım Halk Fırkası'nın yani şimdiki CHP'nin 1931 yılında yapılan ikinci kurultayında; cumhuriyetçilik, milliyetçilik, laiklik ve halkçılık ilkelerine bu kez inkilapçılık ve Devletçilik ilkelerinin de dahil edilmesiyle partinin altı umdesinin belirlenmesi, yani bugünkü altı okun düzenlenmesi sırasında hazırlanmış gerekçeden aynen alınmıştır. 

Yukarıdaki tanımı irdelersek eğer, Devletçiliğin her şeyden önce imar ve özellikle de ekonomik alanlarda Devlet girişimciliğinin kabul edilmesi olduğunu anlarız. Pekiyi bu oluşumda özel sektörün işlevi ne olacak, ekonomik alanlardan girişimci olarak tamamen dışlanacak mıdır? Kuşkusuz hayır! Asıl olan bireylerin girişimciliği olmakla birlikte burada büyük işletmecilik veya yatırım isteyen sahalarda Devletin kapsamlı üstün gücünden yararlanma ilkesinin ön plana çıkartılmaya çalışıldığını görmekteyiz. İşin neden ve niçinine gelince buradaki amacın ülkemiz ve ulusumuzun toplu ve bireysel çıkarlarının birlikte korunma çabası olduğu ise kolayca anlaşılmaktadır sanırız.
 
Kamuoyunda Devletçilik ilkesi tartışılırken "Ne yani, Devlet manavlık, bakkallık, kasaplık mı yapsın?" diyenlere Halk Fırkası'nın Devletçilik felsefesini iyice incelemelerini salık veririz. Devletçilik salt akademik bir tez, bir öğreti veya ekonomik alanlarda bir uygulama yöntemi değildir. 

DEVLET MALI
Çocukluk yıllarımızın hamuru İkinci Dünya Savaşının siyasal korkuları, ekonomik sıkıntıları, gelecek kaygılarıyla ekşiyip mayalandığından biz acıklı, kavruk ve buruk bir kuşak olarak yetişip büyüdük. O nedenledir ki, arkamızda hep Devletin gücünü bulmak, yanı başımızda hep Devlet güvencesini görmek isteriz. İnancımız içinde Tanrı'dan sonra ikinci sırayı alır Devlet.... Sevdiklerimizi, çocuklarımızı, kutsal bildiğimiz ne varsa önce Allaha, sonra Devlete emanet ederiz. Tanrıya yakarırken; toplum çıkarını, yani Devletin çıkarını kendi çıkarımızdan her zaman üstün tutmayı bize nasip etmesini dileriz. Yeri geldikçe Allah, Devletimize ve milletimize zeval* vermesin deriz. Devletimizin malını kendi malımız gibi koruyup kollayalım isteriz. Bakmayın hangi domuz oğlu domuz söylemişse "Devletin malı deniz, yemeyen domuz" demiş. Halt etmiş, hergele!

Biz Devletin okullarında okuduk, parasız; Devletten maaş aldık, alın terimizin karşılığı ve Devletin ekmeğini yedirdik çocuklarımıza helalinden... Devlete vergi ödedik, askerlik hizmeti verdik, seve seve... Gerekirse canımızı da verebilirdik... Niçin? Devletimiz güçlü olsun diye. Güzel bir yurdun özgür dalgalanan bir bayrağı, onurlu ve egemen bir ulusun mutlu bir bireyi olabilmek için güçlü bir Devlete sahip olmak gerekir. Devleti hantallıktan kurtaralım, ekonomik açıdan küçültelim derken, sakın ola başka zafiyetlere düşürmeyelim.

Bir öneri:
Laikliğe dinsel özgürlük ötesinde tüm özgürlüklerin korunması,halkçılık ve cumhuriyetçilik ilkelerine çoğulcu ve katılımcı demokrasi, milliyetçilik ilkesine de anayasal vatandaşlık gibi yeni kavramlarla yeni açılımlar getirilip nasıl çağdaş boyutlar kazandırılmışsa, Devletçilik ilkesi de ekonomik alanların dar kalıbından kurtarılarak bütün kurum ve kurallarıyla işleyen bir devlete sahip olma ve onu her alanda koruma gibi yeni ve çağdaş bir yorumla tanımlamanın mümkün ve yararlı olacağını düşünmekteyiz.

Paylaş
  • Twitter
  • del.icio.us
  • Digg
  • Facebook
  • Technorati
  • Reddit
  • Yahoo Buzz
  • StumbleUpon

Hiç yorum yok...

Bilgi! Maalesef sadece kayıtlı ve giriş yapmış kullanıcılar yorum gönderebilir. Giriş yapın veya Kayıt olun.