Haberler


"Cumhuriyet, Türk Mucizesi"
  • Yorumlar: 0
  • 09 Kasım 2009 00:00
  • Haber kategori: Çayyolu
  • Ekleyen:
  • Ziyaretler: 1717
  • Son Güncelleme: -/-
  • (Güncel Beğeni 0.0/5 Yıldızlar) Toplam Oylar: 0

"Cumhuriyet, Türk Mucizesi"

0 0

Turgut Özakman’ın, “Cumhuriyet Türk Mucizesi” romanını Silivri’deki duruşmaları izlemeye gelen Cumhuriyet okurları, CUMOK’lar getirdi.

“Size bu kitabı getirdik” diye önüme koyduklarında, elimi nasıl uzattığımı anlatamam. Hem yalnız bırakmadıkları için, hem kitap-kitaplar için bulut yüküyle teşekkürler. Üstelik Balkan bulutları yüküyle…

Özakman, “Şu Çılgın Türkler” ve “Diriliş – Çanakkale 1915”in ardından “Cumhuriyet”i sundu okurlara.

Kitabı 24 saat içinde bitirdim. Zaman zenginliğinin bir avantajı!

Özakman, “Şu Çılgın Türkler”le Kurtuluş Savaşı’nı ete kemiğe büründürmüş, bütün canlılığıyla önümüze koymuştu. “Diriliş”le Çanakkale Savaşı’nın, Türkiye Cumhuriyeti’nin önsözü olduğunu bütün çıplaklığıyla anlatmıştı. Şimdi de Kurtuluş Savaşı’nın ardından Atatürk’ün deyimiyle asıl büyük savaşta elde edilen başarıları, karşılaşılan güçlükleri yine tiyatro canlılığında, roman akıcılığında, belgesel gerçekçiliğinde sunuyor bize.

Kitapla ilgili değerlendirme yapmak ne hakkımız, ne haddimiz. Ancak okur gözüyle paylaşmak istediklerimi aktarmadan geçemeyeceğim.

Her şeyden önce Özakman, Atatürk’ü ve yaptıklarını 20. yüzyıldan 21. yüzyıla taşıdı. Bu klasik bir aktarım değil. Bir anlamda Atatürk’ün en az 20. yüzyıl kadar 21. yüzyılda da güncel olduğunu ortaya koydu.

Böylesi çalışmalarda, bir yanlış birden fazla doğruyu, belki de bütün doğruları götürür. Özakman bunun bilincinde olduğu için kılı 80 yarmakla yetinmemiş, Kurtuluş Savaşı’ndan Cumhuriyetin ilanına giden yolda daha önce ortaya atılan yanlışları da ortaya koymuş.

Kitabın arkasındaki notlar için ayrı bir kitap desek abartmış olmayız. Bu bölümde yer alan, “daha ayrıntılı bilgi şu kitapta” notlarını ayrıca topladım, okunması gereken kitap sayısı 10’u geçince ipin ucunu bıraktım. Ayrıca toparlarım diye düşündüm.

Özakman, yeri geldikçe kendi duygularını da katmış. Bu tümceleri okurken, Özakman’ın yüzü geliyor gözümün önüne. Öylesine güven veren, inandırıcı, samimi…

Genel olarak bilinen konularda bile öylesine ilginç bir ayrıntı ya da diyalog koymuş ki, adeta büyük bir sahnede o günü izliyorsunuz.

Anadolu gezilerinde Atatürk’e gösterilen sevgi, saygı, attığı adımların tepeden inme değil, toplumla nefes alıp vererek gerçekleştirildiği, bütün yanlış yorum ve aktarımları boşa çıkaracak biçimde ortaya çıkıyor.

Cumhuriyet tarihiyle birazcık ilgili herkes Misaki Milli için bir şeyler söyleyebilir. Ancak; Misaki İktisadi desek, aynı şeyi söyleyemeyiz. Bunun bilincinde olan Özakman, İzmir İktisat Kongresi’ne ayrı bir önem vermiş. Lozan Antlaşması’ndan da önce gerçekleştirilen, Türkiye’nin ekonomi politikasına yön veren İzmir İktisat Kongresi’nde Atatürk’ün yaptığı açılış konuşmasının tam metnini eklemiş.

Lozan’a ayrıca ve etraflıca yer vermiş. Görüşmelerin sık sık kesilmesi, Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı’nın kazanımlarını korumak ve dünyaya kabul ettirmek için gerekirse yeniden savaşı göze alması, bunları yaşarken Meclis’teki muhalefeti de soğukkanlılıkla göğüslemesi…

Bunları okurken insan mırıldanmadan edemiyor:

Yuh olsun, bu Cumhuriyetin kıymetini bilmeyene!

Atatürk’ün, neyi, ne zaman, nasıl, kimlerle yapacağını ustaca planlayışı, strateji gücü, onun da insan olduğunu ortaya koyan çok sıcak bir anlamla dile getirilmiş.

Özakman’ın, emeğine, beynine, birikimine sağlık…

Özakman, kitabın önsözünde “Cumhuriyet”i iki cilt olarak planladığını söylüyor. 28 Eylül 1922-29 Ekim 1923, birinci cilt. 29 Ekim sonrası ve devrimler ikinci cilt.

Sonra?

Tamam mı?

Bence değil… İkinci ciltte neler var, hangi tarihe kadar gelecek bilmiyorum.

Ancak Özakman’ın 1938-1946, 1946-1980 ve 1980’den günümüze üç dönemi daha kaleme alması gerekiyor.

Kurtuluş Savaşı’nda, içte ve dışta kaybedenler, sonraki dönemlerde ne yaptı?

Lozan’ın rövanşını almak isteyenler hangi yöntemleri denedi, denemeye devam ediyor?

Bütün bunları, doğrusuyla yanlışıyla en iyi kim yazabilir?

Özakman, düşük bir olasılıkla “yoruldum” diyebilir ama, buna hakkı yok.

Atatürk ne diyor:

Dinlenmemek üzere yürümeye karar verenler asla yorulmazlar!

Mustafa Balbay
Cumhuriyet-9 Kasım 2009

Paylaş
  • Twitter
  • del.icio.us
  • Digg
  • Facebook
  • Technorati
  • Reddit
  • Yahoo Buzz
  • StumbleUpon

Hiç yorum yok...

Bilgi! Maalesef sadece kayıtlı ve giriş yapmış kullanıcılar yorum gönderebilir. Giriş yapın veya Kayıt olun.