Bence trafik bir ülkenin medeniyet işaretlerinden biridir. Bir ülkenin medeni ve kalkınmış olup olmadığını anlamak için onun trafik durumuna bakılmalıdır. İspanya’ya yaptığım bir ziyaret sırasında şoförlerin duyarlılığı çok hoşuma gitmişti; Kaldırımın kenarına geldiğinizde hemen yavaşlayıp yol veriyorlardı. Ülkemizde de bazı semtlerde bunları görmek mümkündür tabii ki.
Televizyon haberlerine baktığımızda, beni en çok etkileyen haberlerin başında, trafik kazası haberleri gelmektedir. Hatta çoğu zaman kanal değiştirmeme sebep olmaktadırlar. Dayanamıyorum insanların o hallerine! Araba parçaları, sağa sola koşturan doktorlar, sirenler, yaralılar ve ne yazık ki ölüler.
Çoğu zaman sürücü hatalarından, meydana geliyor, trafik kazaları.
Son zamanlarda trafikte ilginç davranışlar dikkatimi çekmeye başladı. Gençlerin sağlı sollu makaslar atarak gitmelerini kanıksadık. Aynada onları gördüğümüz zaman, şerit değiştirmeden geçmelerini bekliyoruz. Onlar geçtikten sonra rahat bir nefes alıyoruz. Ama öyle bir şey yapıyorlar ki, artık buna pes diyorum. Şöyle yapıyorlar: Eğer dönel kavşakta araç yoksa, hızlanıp, el frenini çekerek arabayı kaydırarak döndürüyorlar. Gençlerin söylediği şekilde “drift atıyorlar”. Kontrolü kaybettikleri takdirde, kendilerine ve çevrelerine büyük zararlar verebileceklerinin farkında değiller.
Hazır laf dönel kavşaktan açılmışken, öyle sürücüler var ki, dönel kavşaktan sanki sadece kendileri geçecekmiş gibi ağır hareket ediyorlar. En sağdan en sola dönüp, bir anda önünüze çıkan araçlar ve de kırmızıda geçip pat diye dönel kavşakta geçişinizi etkileyen araçlar da cabası.
Bir dönem trafik ve ilkyardım derslerine giriyordum. Sınavda şöyle bir soru sormuştum öğrencilerime: “Yayanın tarifini yapınız?” Cevap; “– Arabaların arasından geçen kişiye yaya denir.” diye yazmıştı öğrencim. Aslında bu cevaba çok gülmüştüm. Ancak tanımda haklılık payı vardı. Bakıyorum yayaların en çok yaptığı hata arabaların arasından geçmek.
Yeşil sermayenin yükselişi ile birlikte, lüks araç kullanan türbanlı bayanlara daha sık rastlar olduk trafikte. Öncelikle şunu belirtmemde fayda var. İnsanlar nasıl istiyorlarsa öyle giyinsinler. Sadece kamu personeli olanların, bu hizmet esnasında dini objeler taşımalarını uygun bulmadığımı belirtmek isterim. Bazıları şöyle düşünebilir: “Kardeşim sana ne milletin türbanından?” Ama iş öyle değil. Son zamanlarda türban takan araç sürücüsü bayanlardan korkmaya başladım. Çünkü türbanlarını öyle bir bağlıyorlar ki yan aynaları görmeye imkânları olmuyor. Bu yüzden de birdenbire yola çıkıveriyorlar. Ayrıca kocaman siyah gözlükler takarak, görüş netliklerini de azaltıyorlar çoğu zaman. Benim onlardan bir dileğim var, lütfen türbanınızın yan kısımlarını trafikteyken biraz geriye alın.
Bazı kesimlerde bir modadır gidiyor. Arabalarının ön taraflarına makam arabalarının ışığından takarak ve bazen de siren sesi çalarak giden sivil araçlar. Doğal olarak trafikte iken yol veriyorsunuz ama yanınızdan geçtikten sonra anlıyorsunuz onun makam özentisi olduğunu.
Işıklardan bahsetmişken; doğan görünümlü şahin veya şahin görünümlü doğanlara çeşitli ışıklar takarak, arabalarına pavyon ışıklandırması yapanların, oluşturdukları görüntü kirliliğine kim dur diyecek? Bu nasıl bir zevktir? Ayrıca trafiğin aydınlatma ile ilgili kurallarına uyduğunu düşünmüyorum.
Birde güpegündüz sis farlarını açıp gezenler var. Kardeşim amacın ne? Neden sis farını yakarsın? Bununla ilgili olarak bir internet sitesinde şöyle tanımlamalar vardı: şoparlar (devamlı sis farı açık gezenler), sonradan görmeler ( merceksiz ve ayarsız xenon far takanlar), ayarsız sboplar (far ayarını en üstte kullanan far ayarsızlar), ben önümü görüyorum biraderler. (gece olduğu halde farlarını yakmayanlar), mavişler (gece olsa da mavi renkli neon parklarla gezenler).
İçinizden cep telefonu ile ilgili bir şey yazmamış diyenler çıkabilir. Ama unutmadım. Bildiğiniz gibi trafikte cep telefonuyla konuşmak kaza riskini 4 kata kadar arttırmaktadır. İngiltere’de yapılan bir araştırmaya göre 110 km ile giden bir araç aniden durması gerektiğinde; normal durumda 31m de , alkollü 35 m de, kulaklıklı cep telefon ile 39 m de , cep telefonu elinde iken 45 m mesafede durabilmektedir. Bu yüzden siz siz olun konuşacaksanız uygun bir yerde dörtlülerinizi yaktıktan sonra telefonla görüşün. Hem de dilediğiniz kadar.
Gençler arasında araçlarına cam filmi çektirme modası hızla yayılıyor. Kapkara camlar, gizemli araçlar. Bazı faydaları olduğu kesindir. İçerde çantanız varsa görülmediği için çalamazlar, kaza anında patlayan camın sizi yaralamasını engelleyebilir ve ısı tasarrufu sağladığı da bir gerçektir. Bununla ilgili bir yasal düzenleme yoktur. Ancak şunu belirtmekte fayda var; araçlara sonradan takılan materyaller yasal değildir.
Bunlar benim trafikte araç kullanırken dikkatimi çeken durumlardı. Kim bilir sizlerin gördüğü neler vardır. Son söz “Uymazsan trafik kuralına, uyarlar hazır olan imama”.
Hiç yorum yok...