Çayyolu Köyümüz tıpkı Ankara’nın Ulus’u gibi yörenin her türlü ihtiyacının karşılanmasında büyük katkılar sağlamaktadır.
İşimize geldiğinde, aklımıza gelip dile getirdiğimiz “Uzakta bir köy var, o köy bizim köyümüz” ifadesi beni her zaman düşüncelere salar, köy hayatı özlemiyle kasıp kavurur. Çünkü o hayatta art niyet yoktur, dedikodu yoktur, sevgi ile yoğrulmuş yardımlaşma vardır. Eğitim seviyesi düşüktür ama atalarından onlara miras kalan olgunluk ve fedakarlık duyguları Ulu Önder Atatürk’ün deyişiyle onları milletimizin efendisi konumuna taşımaktadır.
1924 yılında çıkarılan Köy Kanunu’na göre nüfusu 2 binden az olan yurtlara köy denir. Köy Kanunumuz köylümüzün uygarca yaşayabilmesi için zorunlu ve isteğe bağlı her türlü görevleri belirlemiştir. Ne yazık ki, bu kanun layıkıyla uygulanmadığı gibi, köylerin gelişmesinde yetki ve denetim sahibi olan merkezi idare ve mülki amirlerimizin bu kanuna paralel hareket etmemelerinden dolayı istenen sonuçlar bir türlü alınamamaktadır. Örneğin Köy Kanunu her köylünün yöresinde her yıl bir ağaç dikmesini zorunlu kılmaktadır. Ama ne acıdır ki, yakın geçmişte mahalle olan ve adı hala Çayyolu Köyü kalan yörenin yamaçlarında ağaç katliamı yapılmakta, kavaklar bir bir kesilmektedir.
Çayyolu Köyümüz tıpkı Ankara’nın Ulus’u gibi yörenin her türlü ihtiyacının karşılanmasında büyük katkılar sağlamaktadır. Bu bir gerçektir. Ama başka bir gerçek ise, köy içinin düzensizliği, görüntü kirliliği ve başıbozukluğun had safhaya ulaşmış olmasıdır. Herkes her yere aracını park etmekte, trafik kurallarının hiç birine uyulmamaktadır. Jandarma döneminde ara sıra kontroller yapılır, düzen sağlanırdı. Şimdi ise Çayyolumuzda ben trafik polisini mumla arıyor, ama bulamıyorum. Bu büyük bir eksikliktir. Binaların görüntü kirliliği, yarım kalmış binalar, düzenden yoksun kulübeler, Çayyolu Köyü’nü zevkten yoksun bir yöre haline sokmaktadır.
Köy içinin bir an önce, Çayyolu bölgesine yakışır bir düzene kavuşturulması gereklidir. Bunun için engeller kaldırılmalı, gerekiyorsa idari yapılanmanın yasal düzenlemelerin bir an önce yapılması zorunludur. Unutulmamalıdır ki, erken davranmanın yararı, geç kalmanın hep zararı vardır ve bu zararı da millet çekmektedir.
Reşat Özkan
Çayyolu Haber Bülteni
Hiç yorum yok...