‘BU inadına cami inşaatı değil mi?’ (26.1.2010) başlıklı yazıda; Çayyolu Park Caddesi, bir çok restoran ve kafenin, müzikli barların bulunduğu bir cadde olarak tanımlanıp, burada cami yapılmasına; bölgenin konut bölgesi olmadığı, caminin cemaati olmayacağından atıl kalacağı gibi gerekçelerle karşı çıkılarak, caminin, sırf alkollü mekanların bastırılması düşüncesiyle yaptırıldığı ifade ediliyor.
Oysa ki, Park Caddesi konut bölgesidir. Burada villa olarak yapılmış bir çok konut, ilgili mevzuata aykırı bir şekilde işyerine dönüştürülerek, onlarca eğlence mekanı açılmış ve deyim yerindeyse fiili bir durum yaratılmıştır.
Kuşkusuz insanların eğlenmeye de hakları ve ihtiyaçları vardır. Ancak, bir konut bölgesinde, onlarca eğlence mekanının faaliyetine izin verilerek ‘de facto’ yaratılmasının, bırakın mevzuata uygunluğunu, çevreyi nasıl etkileyeceği de gözetilmelidir.
Eğlence mekanlarının çevresinde binlerce insanın oturduğu yüzlerce konut ve Park Caddesinin devamında da onlarca eğlence mekanı olmayan iş yeri vardır. Bölgedeki Mevlana Camisinin de yürüme mesafesinden uzakta olduğu dikkate alındığında, buraya yapılacak bir caminin atıl kalacağını söylemek zordur.
Cami inşaatının hemen önünde, yanında dubleks ve çok katlı konutlar bulunmaktadır. Bu konutlar, bu alana yapılabildiğine göre, caminin yapılması da doğaldır.
Eğlence mekanlarının hemen yanı başında bir ilköğretim Okulu bulunduğu gibi, şimdi de belediye tarafından bir Kreş ve Gündüz Bakımevi inşaatına başlanmıştır.
Eğlence mekanlarının hemen yanı başında, ilköğretim ve kreş olabiliyorsa, cami için de bir sakınca yok demektir.
Bütün bunlar görülmeden, meseleyi “hayat tarzına” baskı olarak değerlendirmek doğru olmayacaktır.
M.T.
Hiç yorum yok...