Değerli Çayyolu sakinleri,
Antik Yunan’dan bu yana meydanlar çağdaşlaşmanın ve demokratik hayatın vazgeçilmez unsurlarından biri olma niteliğini günümüze taşımıştır. Halkın istekleri, yaşanan sorunlar, bir anlamda geleceğin planlanması meydanlardan geçer. Çağdaş kent profili, kentlilik ruhu, davranış biçimlerinin yerleşmesi meydanlarda şekillenir.
Değerli Çayyolulular,
Hepimizin bildiği gibi, Cumhuriyetle birlikte Başkent Ankara’da meydanlar oluşturulmuştu; Sıhhiye Meydanı, Tandoğan Meydanı, Opera Meydanı, Kurtuluş Meydanı, Yıldırım Beyazıt Meydanı, hatta Hergele Meydanı... Peki şimdi nerede bu meydanlar?
Hepsi birer birer alt ve üst geçitlere kurban edildiler. Meydanları süsleyen anıt ve heykeller “tükürürüm böyle sanat anlayışına” denilerek depolara kaldırıldı.
Meydanlar; o şekilde ya da bu şekilde tek tek elimizden gitti! Kimse sesini çıkarmadı ya da çıkaramadı.. Yerel yöneticiler de bildiklerini okudular.
Oysa çoğu kent, meydanlarıyla anılır. Londranın Trafalgar Meydanı, Paris’in Konkord, Moskova’nın Kızıl Meydanı...Benim zihnimde en çok yer edeni ise Pekin’in Tranenmen meydanıdır. Tankların karşısına yiğitçe dikilen o çinli genci direnişi militarizme karşı başkaldırının simgesi olmuştur.
Çayyolu’na bir meydan yapılacağını duyduğumuzda çok heyecanlanmıştık. Bir meydan; üstelik de adı demokrasi... Sonra Arcadium’da maketlerini izledik. Pek çok insan beni yetkili konumunda görüp, heyecanla meydanın niteliklerini öğrenmeye çalışıyordu.
Ne oldu; büyükşehir belediye meclisi her işte olduğu gibi ben yaptım anlayışıyla demokrasi meydanı yerine lunaparkı koydu önümüze.
Katılımcı demokrasilerde kente yapılacak kazandırılacak olanlar halkın görüşü alınarak yapılır ve öyle de olmalıdır. Kent konseylerinin kuruluş nedenlerinden biri de budur.
Peki niçin kent meydanı değil de lunapark? Neden demokrasi meydanı değil de dönmedolap?...
Yöneticilerimiz demokrasinin vazgeçil-mez unsurlarından olan meydanlardan öteden beri korkuyorlar da o yüzden mi meydanrları yok ediyorlar?
Şimdi de korktular da ondan mı engel olmaya çalışıyorlar?. O nedenle mi “demokrasi de, meydan da” daha doğmadan yok edilme yoluna girdi Çayyolu’nda...
Meydan alanının on yıllığına lunapark yapımı için kiraya verileceğini ya da verildiğini duyduk.
Birileri gelip bu parkta kasnak atıp, aynalarda kendilerini seyredip kahkahalarla gülecek, dönmedolaba binip keyif yaşayacak sözümona...
Bir Kasaba Panayırı görüntüsü ve Çayyolu... Ne tezat ama...
Buradaki insanlar görgülü, bilgili, kültürlü ve çağdaştır. Yaşam anlayışlarını kendileri belirlerler. 1950’li yıllardan kalma kasaba eğlence mekanları Çayyolu’na terstir.
Biz de böyle şeyler yaşamak istemediğimizi yöneticilere anlatmaya çalışıyoruz, ama dinletemiyoruz. Israrla lunaparkı bize dayatmaya çabalıyorlar.
Şimdi, sizlerin huzurunda daha doğru anlam çıkarabilmek için sormak istiyorum; halkın istememesine rağmen lunapark yapılır mı?
Lunaparkı biz mi istedik? Hayır, Ancak...
Büyükşehir Belediyesi’nin Çevre Koruma ve Kontrol Dairesi Başkanlığına göre biz istemişiz.
Peki, o zaman gelsinler, referanduma gidelim. Çayyolu’nda yaşayan insanlara soralım, lunapark istiyorlar mı, istemiyorlar mı?
Çıkacak sonuç karşısında kendileri de şaşıracaktır.
İddia ediyoruz, yiğitseniz, delikanlıysanız, demokrasiye inanıyorsanız referanduma gidiniz. Gerekirse avans da verelim. Lunapark olsun diyenlerin ilki 1001’den başlasın. Ne dersiniz?...
Görünen o ki, Sayın Gökçek Çayyolu halkından seçimde alamadığı oyların hesabını sormaya çalışıyor... Yu karşıdaki iş makinaları bile işgal güçlerinin tanklarını anlıdıyor.
Bir bakıyorsunuz, Eskişehir Karayolunda şehirlerarası otobüslerin yolcu indirme ve bindirmesini yasaklayıp Çayyolunda oturanları AŞTİ’ye gitmeye zorluyor; Bir bakıyorsunuz, hastane arazimizi bir takım özel kişilere peşkeş çekiyor. Yeşil alanları ticaret alanına dönüştürüyor. O da yetmiyor, aynı yer LPG ve akaryakıt istasyonu oluveriyor.
Yani Çayyolu’nun kentsel dokusu dayatmalar yolu ile bozuluyor.
Büyükşehir Belediyesi’nden parasını da ödediğimiz halde hizmet alamıyoruz.
Birkaç örnek vereyim;
Yaşamkent’te Yeni Ata Bilge Sitesi’nden kanalizasyon açıkta akıyor ve dereye karışıyor!
Seçim öncesi bulvarlar yapılmaya kalkışıldı. Kaldırım kalıpları çakıldı. Seçim ertesinde vaz geçildi. Çayyolu Yaşamkent bağlantı yolu yani 8. Caddenin devamı her nedense bir türlü asfaltlanmıyor.
Buradan örnek vereyim; Ahmet Taner Kışlalı Parkının bir yıl önceki halini bilirsiniz, gözünüzün önüne şöyle bir getirin.
Karşıdaki beton bariyerler park alanımızın üzerinde bir yıldır öylece durup kötü görüntü yaratıyorlar. Ama nedense bir türlü kaldırılmıyorlar. Ama meydan yapılacak denildiğinde alanın çevresini tel örgüyle bir günde kapatıverdiler.
Gordion yeşil alana, dere yatağına yapılmadı mı! Altında metro istasyonu ile metro güzergahı yok mu?
Sokağın üzerini bile inşaat sahası olarak değerlendirmediler mi! Kimin bu proje? Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin!
Bulvardaki kaldırımlar bulgur gibi olmadı mı!
Ümitköy PTT’sinin önündeki kaldırımı bir görün. Kaldırım eriye eriye asfalt seviyesinin altına düştü. Yağmur yağdığında göl oluşuyor. Bu manzara Çayyolu’nun en büyük caddesine yakışmıyor.
METROdan ne haber metrodan!...
Hatırlıyorum da, 1999 yılında metromuzun yapılması için Atapark’ta eylem düzenlemiştik. Yıl 2010! 10-12 yıl geçmiş aradan. Metrodan bir haber yok. Yer altında herşey yapılıyor mu yapılmıyor mu belli değil.
Yerel seçimlerden önce hem Başbakan Erdoğan, hem de Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım Ankara’nın seçim meydanlarında ne söz verdiler? Sözde metro finansmanında yaşanan sorun, hükümetin desteğiyle aşılacaktı.
Seçimler yapılalı on ay oldu. hükümet metronun tamamlanması için destek verdi mi? Hayır!
Hükümetteki parti, Meclis’teki çoğunluk aynı parti, Büyükşehir Belediyesine hakim olan parti de AKP,
Verdiği sözü yutan parti kim yine AKP!
Gökçek metroyu tamamlayamayacağını bile bile; gazetecilerin her sorduklarında önce Sincan, sonra keçiören metrosunun tamamlanacağından bahsediyor. Çayyolu hizmetler listesinde yok.
Çayyolu’nun dokusunun korunması için mutlaka ilçe olması gerektiğini söylüyoruz ya, bizim seçmen sayımız Pursakların nüfusundan fazla. Ama nedense metropollere bağlı ilçeler oluşturulurken Çayyolu atlandı.
Bu durumda biz cezalandırıldığımızı düşünmeyelim de kimler düşünsün!
Olanları, yaşananları hayret ve ibretle izliyoruz. Çayyolu olarak kendimizi korumak zorundayız. Ağustos ayında yaptığımız bir toplantıda Çayyolu’nun yeniden örgütlenmesi gereğini ortaya koymuştuk. Tekrar ediyoruz, geç kalınmadan bunu yapmalıyız...
Şimdi bu oldu - bittiler karşısında sessiz kalmayacağız elbette. Hukuki süreç burada başlatılmış oluyor. Açılması gereken davayı açacağız. Yapılan bu dayatmalı işlemin İmar Yasasına aykırı olduğunu kanıtlayacıağız.
İmar Yasasına göre, Planlarda Meydan görünen bir alanda değişiklik yapılamaz. Herşey o kadar açık ve berrak ki; bir, bilemediniz iki celsede yargı Çayyolu lehine sonuçlandırılır..
Değerli Çayyolu sakinleri,
Biz on yıl önce yola çıkarken, “Çayyolu’nun ilçe olmasını” ön plana almıştık. Bölgenin geleceği için ilçe olması son derece önemli. Planlarla oynanıyor, haberimiz olmuyor. Yeşil alanlar birer birer elden çıkıyor. Doku artık ağır değil süratle bozuluyor.
İşin ilginç yanı, dokuyu tahrip edenler yerel yöneticiler, politikacılar... Bir yerlere birşeyleri sıkıştırmaya çabalıyorlar. Bunu yaparlarken de planları allak bullak ediyorlar. İşte buna karşı uyanık olunacak ve duyarlı insanlar bir araya gelip çalışmalarına başlayacaklar.
Yenimahalle’nin kuruluşunu bilenler, Bahçelievlerin bahçelerinin nasıl tahrip edilerek yok edildiğini görenler, Çayyolu’nda artırılan yoğunluklar, yok edilen yeşil alanlar karşısında sessiz kalmamalılar.
Ankaranın 20 km dışında yaratılan bu vahayı korumak, geliştirmek, sakin, huzurlu bir yaşam sürdürmek için daha önce dediğimiz gibi, yeni baştan örgütlenmeye gerek vardır. Kararlı ve inançlı bir şekilde yeniden yapılanmalıyız. Bu konuda maddi ve manevi engelleri göğüslemeye hazır olmalıyız.
Saygıdeğer Çayyolu sakinleri,
Buradaki düzenleme, çevre sitelerin bir araya gelmesi ile oluşturuldu. Yani bu sefer çevrede yaşayanlar sorunlarına sahip çıktılar, bizse sadece yol gösterici olduk. O nedenle bu organizasyonun kahramanları son derece önemli. Sayın Mukaddes Özbekbayar, Sayın Atamer Kalfa, Sayın Cem Öztan, Şükrü Kaya, Funda Seçkin ve Bedri Sezenler’e çalışmalarından ötürü ÇABA Derneği ve Çayyolu adına şükranlarımızı sunuyorum.
Bu arkadaşlarımız yakın çevreden imza toplanması, toplanan imzaların tasnif edilmesi, muhtarımıza onaylatılması, daha sonra bunların klasörlenerek Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık, İçişleri Bakanlığı, Valilik, Büyükşehir Belediye Başkanlığı, Yenimahalle Kaymakamlığı ve Yenimahalle Belediye Başkanlığı ile Mecliste grubu bulunan siyasi partilere dağıtımının yapılmasını sağladılar. Büyük bir özveriyle çalıştılar. Bizim altı aydan bu yana düşündüğümüz çalışmaların şablonunu daha da geliştirerek uyguladılar. Kendilerine tekrar tekrar teşekkür ediyoruz...
Çağrımıza uyup geldiğiniz ve duygularımızı paylaştığınız için her birinize ÇABA Derneği adına, Çayyolu’nun tüm sivil toplum örgütleri adına teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.
Hiç yorum yok...