Göze görüneni iyi takip ediyoruz, görünmeyene ise bakan yok!
Baharla birlikte bölgede büyük bir faaliyet göze çarpıyordu. Herkes adeta çevreci kesilmişti. ÇABA Derneği, Arı Koleji ile birlikte Altın Terazi’nin yanındaki ağaçlandırılacak alana koşarken Yenimahalle Belediyesi ile Çevre ve Orman Bakanlığı el ele verip bölgeye Cumhuriyetin 84. Yılı nedeniyle 84 bin fidan dikmek için kolları sıvadılar.
Okullardan toplu taşım araçlarıyla öğrenciler geldi, belediye başkanı, yardımcıları, belediye meclisi üyeleri, partililer Çayyolu’na taşındılar.
Bu çok olumlu girişim karşısında biz de el-ele kol-kola bölgeye yapılan bu iyi girişimi destekledik.
Fidanlar dikildikten sonra, can suyu verilmediği yönünde ihbarlar aldık, ilgilileri uyardık; “Hiç olur mu öyle şey, elbette veriliyor” dediler.
Ardından susuzluk ve kuraklık gündeme oturdu. Sonra kesintiler, on gün akmayan sular...
Fidanlar unutuldu gitti...
Çayyolu’nun altından tankerlerce sular çekilip çimler kökünden koparılırcasına koca hortumlarla sulanırken aklımızda hep dikilen 100 bina yakın fidan vardı.
Acaba çimleri sulamak yerine, bu fidanları sulamak daha doğru olmaz mıydı?
Ha, sizin dikimleriniz iyi oldu mu, diye soracaksınız. Hiç de iyi olmadı. Üstelik bu sezon dikimleri Çayyolu’nda mukim bir firmaya verdik. Yaz boyunca tam beş kez sulayacaklardı. Olmadı, sulanmadı. Elbette ÇABA yöneticileri bu konuda yasal her türlü girişimde bulunacaklar.
Dikilen yüz bin fidan bazı sitelerin yakınındaydı. Acaba kös kös evde oturmak yerine, elimize alacağımız su dolu bir kapla birkaç fidanı kurtarabilir miydik?
Koca bir bölgeyi o sitede kampanya başlatıp, hatta seferberlik ilan edip kurtarabilirdik. Buralarda yaşayacak olan bizleriz...
Hiç mi yapılmamış bu iş? Sulanan yerler kendini öylesine belli ediyor ki, o bölge-lerdeki fidanlar yemyeşil... Kimler su vermişse ellerine sağlık, bizce ibadetlerin en büyüğünü onlar yapmış, sevapların en büyüğünü onlar kazanmış durumdalar...
Hiç yorum yok...