Olağanüstü tüzük kurultayı için imza toplayan Baykal ve Sav ekibi delegelere; “ Amacımız Kılıçdaroğlu’nu koltuğundan etmek değildir. Tüzüğü demokratik hale getirmek ve parti içi demokrasiyi oluşturmak.” diyorlardı.
Ama aldığımız bazı bilgilere göre 26 Şubat 2012 tarihinde yapılması karar altına alınan “Tüzük Kurultayının” Divan oluştuktan sonra kurultay gündemine eklenecek bir madde ile bu kurultayın seçimli kurultaya dönüşebileceği çalışmalarını muhalifler yapıyordu.
Bu durumda şu ana kadar parti içi muhalifler, Kemal Kılıçdaroğlu’nun koltuğunu riske sokabilecek bir genel başkan adayını açıklayıp, etrafında örgütlenme çalışması yapmıyorlardı. Ama CHP’nin parti geleneği sürprizlerle doluydu. Muhalifler şu anda “tüzük kurultayını seçimli yapalım” diyerek bir adayı öne çıkarmıyorlardı ama bir de bakarsınız olağanüstü tüzük kurultayı toplantısında yeterli imza ile seçim maddesi kurultay gündemine gelebilirdi.
CHP’nin geleneğinden gelenler; “geçmişte beklenmedik gelişmeler yaşandığını” bildikleri için “Hiç belli de olmaz, bir bakarsınız çok sürpriz isimler ortaya çıkabilir. Genel Başkan bile değişebilir” diyorlardı.
Ayrıca bu aşamada Genel Başkan’ın değiştirilmesinin yanlış olacağını savunan bazı ileri gelen CHP’liler ise “tüzük kurultayında hiç olmazsa Parti Meclisi’ni de yenilemeliyiz” dedikleri duyumları kulaktan kulağa fısıldanıyordu.
Kurultayı bir seçimli kurultaya dönüştürmeye destek verip vermediğini, yenden Genel Başkanlığa aday olup olmayacağını, CHP üyelerine ve kamuoyuna pek belli etmek istemeyen Deniz Baykal ile Önder Sav arasında bir birleşme değildi. Ama bir ittifaka varıldığı belirtiliyordu. Her şey gelişmelere bağlıydı.
CHP Genel Merkezi’nin hazırladığı tüzük taslağının da görüşüleceği olağanüstü büyük kurultayda taraflar kendi önerilerinin kabulü yönünde birer savaşım verecekleri şimdiden biliniyor.
Toplam 362 delegenin imzasını alan muhalifler, Genel Merkez’e toplu başvuruyu muhalifler adına Önder Sav militanı olduğu ileri sürülen eski Ankara İl Başkanı Ali Yıldızlı başkanlığındaki bir grubun yapmış olması, Baykal’ın genel Başkanlığa aday olması ihtimalinin zayıf olduğunu gösteriyordu.
Eski büyük kurultay delegeleri üzerinde Deniz Baykal’ın değil, Önder Sav’ın etkili olduğu biliniyordu. Sav ile Baykal arasında yıkılan köprüler yeniden tamir edilse bile, Baykal ve arkadaşlarının Sav ve arkadaşlarına yeniden güven tazelemeleri olanaksız görünüyordu.
Bu aşamadan sonra “Baykal-Sav ikilisinin artık genel başkanlık konusunda bir anlaşmaları ve sözleşmeleri mümkün olamaz.” diyenler çoğunluktaydı.
Ancak tüzük kurultayı bir seçimli kurultaya dönüştürülürse yeni PM Meclisi kimi illerde yapılan yeni delege seçimlerine yapılacak itirazları PM’ inde çoğunluğu eline almış bir muhalifler grubu bu seçimlerin yenilenmesini istiyebilirdi.
“Tüzük Kurultayını bir şölene dönüştüreceğiz!” diyen Kılıçtaroğlunun açıklamasıyla takvimin süresi başlamıştı.
Kılıçdaroğlu’nun talimatı üzerine kurmayları, tüzük taslağı çalışmalarını da hızlandırdı. Muhaliflerin tüzük taslağına karşı, genel merkez kendi taslağıyla kurultaya gelecekti
Ama el altında Tüzük değişikliğini yeterli bulmayan ve Parti Meclisi’nin değişmesini talep edebilecek delegelerin imza toplama girişiminin de sürdüğü gözleniyordu. Ama zaman muhaliflerin aleyhine işliyor. “Seçimli Kurultay” için imza toplamayı başarmış olsalar bile takvim sıkışıklığıyla karşı karşıya kalacaklar. Çünkü 2012 yılının Nisan ayı içinde tüm illerin kurultay delegeleri ve il başkanları değişmiş olacaktı. Bu hamleye CHP içinde son hamle denirdi. Buna değer miydi?
Bakalım kurultay sonrası taşlar yerine oturacak mı?
SON
Hiç yorum yok...