Bugün saat 15.00’de Çayyolu Atapark’taki konuşmacılardan biri de İvme Dershanelerinin kurucusu Abdullah Yüksel’di. Yüksel’in konuşma metnini aynen yayınlıyoruz.

“Bugün 30 Ağustos

Bundan 90 yıl önce, Mustafa Kemal’in Ordularına “Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. Bu satıh bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı kanlı sulanmadıkça savaş bitmeyecektir!” emrini verdiği ve “emperyalizmin yenilmez” efsanesini yerle bir ettiği gündür…

İzmir’e doğru hiç durmadan ilerleyen ordularımızın ve Anadolu halkımızın muhteşem zaferinin 90. Yıldönümünün günüdür.

Bugün kanımızın son damlasını akıtmadan yurdumuzu bırakmayacağımızı dünyaya ispatladığımız gündür.

Anadolu bozkırlarında şekillenen, bir ulusun “ateşle imtihanının” büyük zafere çevrildiği gündür.

Bu şanlı tarihe sahip bir ulusun yurttaşları olarak bugün içinde bulunduğumuz karanlığı hak etmediğimizi düşünüyorum.

Alacakaranlıkta kimin nereye gittiği belirsiz, çaresizlikler içerisinde kıvranıyor.

Alacakaranlık şafağa değil de sanki geceye dönüşüyor yavaş, yavaş. Çok uzaklarda değil, hemen yakınımızda bir ateş bulutu üzerimize doğru yaklaşıyor.

Alevlerin nerede başlayıp nerede biteceği de belli değil. Kimi ne zaman yakacağı da…

Gözümüzü kısarak gelen ateş topuna bakarak onu anlatmaya çalışmakla ateş topunu geri çeviremeyiz.

İnsan kimliğimizi ön plana çıkarırsak önleyebiliriz. Çünkü “insan” isyanını haykırarak, başkaldırarak, güçlerini birleştirerek insan olmuştur.

-          Emperyalizme karşı savaş veren bağımsızlık benim karakterim diyen ve kazanan Mustafa Kemal gibi,

-          - Ben yanmasam, sen yanmasan nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa diyen büyük ozan Nazım gibi…

-          Özgürlüklerini veren Deniz Gezmiş arkadaşları ve Erdal Eren gibi.

-          Dar ağacına çekilen Pir Sultanlar gibi.

Özgürlüğün şafağı halkın iktidarında kurulacaktır.

Özgürlüğün şafağının kurulacağı günler yakın.

Özgürlük için bağımsızlık için

Vatan için ölenler dövüşerek öldüler…

Onlar yüreğimize gömüldüler.

Denizlerin, Hüseyinlerin, Erdalların, Mahirlerin yoldaşları tüm devrimciler. Solcular, Atatürkçüler, CHP’liler onların yasını tutmaya vaktimiz yok.

Şafağın ucu göründü, görünüyor, korkunun bizi esir almasına izin vermeyelim.

Çünkü korku erdemin ve bağımsızlığın önünde koca bir duvardır. Bu uğurda ölenler korkusuzca öldüler.

Çünkü bizim tarihimiz;

Bağımsızlığın tarihidir.

Kuvayi Milliyenin

Kuvayı Milliyecilerin tarihidir.

Emperyalizmle mücadele edenlerin tarihidir.

Bizim tarihimizin kökleri öyle derinlerde ki bizler Pir Sultanın, Şeyh Bedrettinin, Yunus’un nefesini taşıyoruz. Deniz Gezmişlerin, Uğur Mumcuların, Bahriye Üçokun, Ahmet Taner Kışlalının ışığını taşıyoruz.”

Abdullah Yüksel