Haberler


Bu röportaj Fethi Yaşar’ın başını çok ağrıtacak!
  • Yorumlar: 0
  • 05 Eylül 2012 00:00
  • Haber kategori: Çayyolu
  • Ekleyen:
  • Ziyaretler: 2160
  • Son Güncelleme: -/-
  • (Güncel Beğeni 0.0/5 Yıldızlar) Toplam Oylar: 0

Bu röportaj Fethi Yaşar’ın başını çok ağrıtacak!

0 0

“Övme Kendini Övdür Kendini!”

 

Geçenlerde Yenimahalle Belediye Başkanı Sn. Yaşar, Yeni Ulus Gazetesine bir röportaj vermiş.

Aslında Röportajdan ziyade, kendini anlatmış.

Onu dinleyen gazeteciler bu durumu, “hiç soru sormadan başladı sohbete” sözleriyle dile getirmiş.

Yani, Fethi bey anlatmış, onlar dinlemiş ve anlattıklarını olduğu gibi yayınlamış.

Eee, böyle olunca da doğal olarak “mangalda kül kalmamış.”

Fethi başkan kendini bir övmüş, pir övmüş!

 

1- Mesela, araya girme fırsatı bulunup da “basının bugünkü durumunu sorulduğunda” Fethi başkan,” Bugünkü medya tarafsız kendi iradesiyle görevini yapmadığını ifade etmek isterim. Ama bunu yaptırmadıklarını da biliyorum. Bugün basına güven anketlerinde son sıralarda yer alıyor maalesef. Bunu aşmak lazım demokrasi açısından da bu aşılmalı, Türkiye’nin geleceği açısından da aşılmalı, ayrıca bu iktidar açısından da aşılmalı. Demokraside basının susturulduğu, sanayicinin susturulduğu bir ülke haline geldik" demiş.

Cümleleri zor anlaşılsa da kısaca, demokrasilerde basın özgürlüğünün çok önemli olduğunu, bugün bağımsız ve dolayısıyla tarafsız bir basından söz edilemeyeceğini, basının baskı altında olduğunu vurgulamaya çalışmış.

Fakat hiç inandırıcı olmamış!

Yenimahalle ölçeğinde ve de özellikle Çayyolu’ nda belediyenin yanlış, ranta dönük icraatlarını doğru ve bağımsız habercilik adına halkla paylaşan Çayyolu Haber Bülteninin susturulmaya çalışılıp, finans kaynağı olan reklam gelirlerini kesmek adına belediye marifetiyle esnafa baskı yapıldığını, bültenin dağıtım noktalarından toplatıldığını, bunun, bırakın sosyal demokrasiyle, en ilkel demokrasiyle bile bağdaşmadığını unutuvermiş ve herhalde meydanı boş bulmuşken ben istediğimi söyleyeyim “kim tutar beni” diye düşünmüş.

Gerçek olmayan suni tutum ve açıklamaların, er geç ayağına dolanacağını görememiş!.

Oysa ki, Yenimahalle ve Çayyolu’nun duyarlı insanları olup bitenin farkında. Lafa gelince özgürlüklerden söz eden, ama gerçekte baskıcı olan, en ufak eleştiriye tahammül edemeyen ve bildiğini okuyan bugünkü belediye yönetimimden hesap sormak için sabırsızlıkla seçimleri ve genel merkezin yeni bir kadro ile seçmenin karşısına çıkmasını bekliyor. 

 

2- Genel merkezle ilişkilerine gelince, “kurultaydan sonra sayın genel başkan parti meclisi listesinde dengeyi sağlatmalı. O kırgınlıklar, dargınlıklar, eleştiriler çıkan çeşitli isimlerin oraya monte edilmesi bütün her şeyi bitirdi. Şimdi herkes CHP’nin başarısı ve tecrübeli CHP’nin genlerini, kökünü bilen epey insan girdi. Bunların başında Haluk Koç'un, Umut Oran ın, Adnan Keskin, Faik Öztrak gibi aileden partili insanlar var.” diyerek, Kılıçdaroğlu’ nun genel başkanlığı sürecinde, ekibiyle birlikte başını Önder Sav’ın çektiği muhalif kanadı oldukça aktif şekilde desteklemiş olsa da şimdi artık, herkesin CHP’nin başarısı için çalışması gerektiğine işaret etmeye çalışmış.

Ama, kendisinin bunu hayata geçirmek için ne yaptığını anlatmamış. Belediyedeki “ekibinin” ağır eleştiriler yönelterek CHP’den istifa ettiğine, bu konuda ne düşündüğüne, kendisinin sözleriyle genel merkeze bağlılığını ifade etse de fiilen hala bu istifacılarla kol kola çalıştığına ve partisine sadık kalan 6 CHP’li meclis üyesini disipline gönderdiğine nedense hiç ama hiç değinmemiş.

Bunlardan bahsetmezse kimseler de sormaz, konuşmaz sanmış, yanılmış, kendisi ile ilgili en çok bu durumun konuşulduğunu, CHP’ye oy veren seçmenin, “biz şahsa değil partiye oy verdik, madem ki partiden istifa etiler belediyedeki görevlerinden de istifa etsinler.” dediğini, “etik bunu gerektirir. Başkan bu  duruma nasıl müsaade ediyor. Partili meclis üyeleri varken onlarla çalışmayı içine nasıl sindiriyor?” diye soruyor ve daha da önemlisi artık başkanın samimiyeti sorguluyor!    

 

3- Fethi bey, “ Bayramda ben köylerimize gittim. O insanlar iş yaparsanız sizi seviyorlar, anlının çatına mühür’ü basacam diyor. Beni çok seviyorlar. Bunlar çalışınca oluyor. Geçmişte bugün de bazı yanlışlar olmuştur olabilir de iş yapan insan yanlışlık yapar, boş oturan insan yanlışlık yapmaz.” demiş.

Kendi ifadesine göre 50 yıldır siyasetin içinde olan başkan, Köylerdeki insanın, geleneksel misafirperverliğiyle “bir devlet büyüğü” gelince ne yapıyorsa kendisine de öyle davrandığını, omuzlarda taşısalar da bunun seçimlerde sandığa nasıl yansıyacağının göstergesi olmayacağını kavrayamamış. Yıkımlar nedeniyle bir çok köyle sorun yaşadığını unutuvermiş.

Aslında unutmamışta, unutuvermiş gibi yapmış, bu, “Geçmişte bugün de bazı yanlışlar olmuştur olabilir de iş yapan insan yanlışlık yapar.” diyerek geçiştirmeye çalışmasından anlaşılıyor.

Kim bilir belki de kendisini böyle rahatlatıyor!

Hızını alamıyor, daha ileri gidip, şu “canım iş yapsın da cebini de doldurursa doldursun” şeklinde tanımlanabilecek olan, özünde iş yapılsın da ne olursa olsun demek olan liberal felsefeyi (!) çağrıştırır biçimde, “iş yapan insan yanlışlık yapar, boş oturan insan yanlışlık yapmaz.” Gibi bir veciz (!) ifade kullanarak, hatalarını çalışmaktan kaynaklanıyormuş gibi göstererek, deyim yerindeyse, kurnazlık yapıyor. 

 

4- Fethi başkan, İcraatlarıyla övünürken “ ben Muharrem ayında da Ramazan ayında da para harcıyorum AKP neyi istismar ediyorsa hepsini yapıyorum. Kart verdim 2400 aile maaşını alıyor hiç kimse bilmiyor, belki kocası bilmiyor kadına verdiğimi. Verdiğin hayırın zekatın reklamını yapmayacaksın. Ben böyle yetiştim. Camilerin mozaik taşlarını yeniletiyorum, halılarını ve camlarını temizletiyorum. Okullar,en temizi bizim ilçemizin okulları, sağlık ocakları yaptırdım sağlık bakanlığına teslim ettim. Hastane yaptık Gazi üniversitesine verdik. Taksi durakları yaptık, iftar yemekleri verdim ama adam gibi yemek yedirdim. Melihin çadırında kimse yoktu bizim çadırda yetmedi yer yoktu kendi yiyeceğimi yedirdim. Genel başkanımı da getirdim  buraya soktum aynı yemeği o ve ben birlikte bitirdik. vatandaş ne istiyorsa veriyorum.” demiş.

 

İslam’ın temel felsefesinin, ibadetin gösterişten uzak, Allah’la kul arasında yapılmasına dayalı olduğu gerçeği karşısında, belediyelerin Ramazan ayında birbiriyle yarışıp israfa varan ölçüde iftar çadırları kurmasının ne derece doğru olduğunu bir çok yönden sorgulamayı, bugün artık bu iftar çadırı uygulamaları AKP’ liler tarafından bile tartışıldığını görmeyi bırakın. “AKP neyi istismar ediyorsa onu yapıyorum.” diyerek, güya onlarla aynı kulvarda mücadele ettiğiyle övünmeye çalışırken. Bu uygulamanın bir şeyin “istismarı” olduğunu ve bu alanda AKP ’yle yarışarak aslında onlardan hiç farkının olmadığını söylediğini nasılsa fark edememiş.

 

Bir taraftan, milletin vergileriyle, devletin kesesinden verdiği iftar yemeklerini, kart yardımlarını, yemeklerin kalitesini ballandırarak anlatmış öbür taraftan, “Verdiğin hayırın zekatın reklamını yapmayacaksın.” diyerek açık bir çelişkiye düşmüş.

 

Teşbihte hata olmaz, başkanın bu açıklamaları ister istemez “merdi kıpti şecaat arzederken sirkatin söyler.” (çingenenin merdi, kendini överken hukuksuz işlerini de söyler.) özdeyişini hatırlatıyor.

 

Kaldı ki, başkanın yaptım diye övünmeye çalıştığı sağlık ocağı sistemi, Aile Hekimliği’nin hayata geçirilmesiyle, Ankara’da uygulamadan kalkalı epey oldu. Artık hekimler buralara kira vererek oturuyor. Yani belediyelerin sağlık ocağı yapmaları ve bağışlamaları gereksiz bir masraf kapısı oluyor.

Keza taksi durakları yapımı da öyle, bu duraklar şahıslara ait işletmeler sonuçta. Belediyeler durakların tek tip olmasını isteyebilirler, ama şahıslara ait durakların yapımını üstlenmeleri hakkaniyetle ve eşitlik ilkesiyle bağdaşmaz. Bunu yapmak, başka meslekteki esnafa “benim de dükkanımı yapsana” deme hakkını doğurur.

Bir belediye başkanı bunları bilerek davranmalı ve konuşmalıdır.

 

5- Fethi başkanın ilginç açıklamalarından birisi de CHP’li meclis üyeleriyle ilgili, başkan “ Bütün bunlar bütçe görüşmesinde AKP’li ve MHP’ li üyeler ne yapalım başkanım çalışıyorsun diyorlar şunu yapacağız dedim mi oy veriyorlar ama benim partimde arkadaşlar bana muhtıra veriyor. Genel başkan bu arkadaşların durumuyla ilgili bilgi ve belge istese çuvallarca önüne götürürüm. Beni herkes ne olduğumu biliyor. Sayın Büyükerşen geldi çok güzel mucizeler gerçekleştirmişsin başkanım dedi, Kadıköy’den Selami başkan geldi. ve şöyle bir söz etti, "burnunun dibindeki bir belediyenin yaptıklarını görmeyen bir genel merkez , Türkiye’ye neyi anlatacak" diyerek partililerine olan sitemlerini de dile getirdi.” demiş.

 

Gerçekten çok ilginç ve bir o kadar da “pervasız” hani derler ya, “ağız torba değil ki büzesin!”

Başkan’a sormazlar mı? O partili meclis üyelerinin verdiği “muhtırada” neler var. Hangi yanlışların eleştiriliyor ve düzeltmen isteniyor?.

Senin AKP ve MHP’li üyelerle bu denli iyi anlaşmanda bir gariplik yok mu?

Genel başkan bu arkadaşlarla (CHP’li meclis üyeleri) ilgili bilgi ve belge istese çuvallarla götürürüm ne demek?

O üyeleri zan altında bırakmak değil mi?

En küçük eleştiride onları disipline göndermeye yeltenen birisi olarak bildiğin bir yanlış varsa şimdiye kadar neden gereğini yapmadın diye adama sormazlar mı?

Çamur atmak bu kadar kolay mı?

Yakışıyor mu?

 

Hem geçmişte görevi kötüye kullanmaktan yargılanmış ve hüküm giymiş, partiden istifa edip halen iş başında tuttuğunuz yardımcınızın yolsuzluk belgelerini de o çuvala koyacak mısınız? diye sormazlar mı?

 

Yılmaz Büyükerşen’in, bir misafir olarak, belediyenizin çalışmalarını sizin gösterdiğiniz kadar görüp, bir misafir olarak nezaketle söylediklerini başarı ölçüsü gibi göstermek ne kadar doğru ve gerçekçi?

Gerçek ölçü halk ve sandık değil mi?

 

Söylediklerinizle Sn. Selami Öztürk’ü Genel merkezin karşısında zor duruma düşürdüğünüzün farkında değil misiniz?

Burada da bir “merdi Kıpti” durumu yok mu?

 

Kendiniz ön plana çıkartmak için uğraşırken başkalarını zora düşürmek pişkinlik değil mi? diye sormazlar mı?

Sorarlar! “Röportaj yaptığınız” gazeteciler sormasa da halk mutlaka sorar!

Ve zaten soruyor!

6- Genel başkanla diyaloglarını sorulduğunda, "Ben  genel başkanın gelmesinde dolayı bir sorun yaşamadım, yani ben Deniz beye ömrümü verdim, 78 den beri ben Deniz beyleyim. değerli bir devlet adamıdır ama o noktadan sonra gitmesi gerektiğini de söyledim. Kemal bey çıktığında (Çankaya Belediye Başkanı)  Bülent bey kaçtı basın toplantısını Önder bey yaparken Bülent hem deniz beyi hem Kemal beyi idare etmeye çalıştı. Ben siyasette hiç tarafsız olmadım dünde bugünde öyleyim. Hiç de genel merkezde, grupta göremezsiniz. Benim öyle boş zamanım yok hele 1 milyon nüfuslu bir belediye başkanı iseniz. Bana verilen görevi eksiksiz bir şekilde yapmaktır. ben yüce Allah’tan başka kimseden korkmam.” diye hamaset yapmış.

 

Burada da kendisini överken bu defa tabiri caizse, Çankaya Belediye Sn. Başkanı Bülent Tanık’ı “harcamış”. Hep aynı, “Benden iyi yok!” psikolojisi görülüyor.

Deniz beye gitmesini söylüyor. Grubu kale almıyor, sadece çalışıyor, çalışıyor (!) ama nedense kıymeti bir türlü bilinmiyor.(!)

 

Bu durumda, büyük olasılıkla bu “kendini yüksekte gören” kişilik yapısının genel merkez tarafından çok iyi algılandığı anlaşılıyor.

 

7- Son olarak, neden belediye başkanlığı denildiğinde,"Ben kimseye aday olacağım diye bir talebim olmadı. parti beni buraya getirdi, yarın beni alır seni getirir ayrıca bir ihtiyacım ve sıkıntım yok iş adamıyım.” demiş.

 

Sanki işadamı olmayan belediye başkanları, bu görevi “ihtiyaçtan” yapıyorlarmış, belediye başkanlığı bir “zenginleşme makamı” ve “ikbal kapısıymış” gibi ifade kullanmış.

 

Oysa ki, belediye başkanlığı dahil seçimle gelinen bütün kamu makamları, ihtiyaç için yapılan işler değil, halka hizmet edilen onurlu görevler olduğundan, hiçbir zenginlikle karşılaştırılamaması gerekiyor!

 

Sonuç olarak bu gibi görevlerde bulunan insanı, kendisinin değil, halkın övmesinin önemli olduğunu unutmamak erdem oluyor!

 

                                                   *****

 

   

 

Paylaş
  • Twitter
  • del.icio.us
  • Digg
  • Facebook
  • Technorati
  • Reddit
  • Yahoo Buzz
  • StumbleUpon

Hiç yorum yok...

Bilgi! Maalesef sadece kayıtlı ve giriş yapmış kullanıcılar yorum gönderebilir. Giriş yapın veya Kayıt olun.