Gölcük’te bulunan CD ve hard disklerde “sahtecilik” yapıldığı iddiasını inceleyen Amerikan Arsenal şirketinin patronu Mark Spencer, araştırma sürecini Boston’daki yerel Chelsea Record gazetesine anlattı. Spencer “Bu tür bir delil sahteciliğini ispat etmek ABD’de Watergate skandalını ortaya çıkarmak gibi olurdu” yorumunu yapıyor
Balyoz davasına temel oluşturan CD ve hard diskler için Çetin Doğan’ın damadı olan Harvard Üniversitesi profesör Dani Rodrik’in isteğiyle inceleme yapan Arsenal Consulting isimli Amerikan şirketinin başındaki Mark Spencer, inceleme sürecini Boston’daki yerel gazete Chelsea Record’a anlattı. Gazetenin manşetten duyurduğu haberde “Binlerce veri arasında inceleme yapan şirket için kendilerine gönderilen 3 CD (Türk basınında 11, 16 ve 17’nci CD’ler olarak bilinen CD’ler) ve hard disk çocuk oyuncağıydı. Ama neyin içine girdiklerini bilmiyorlardı. Bunlar Türkiye’de son yıllardaki en önemli dava ile ilgili çok önemli delillerdi” ifadesi kullanıldı. Spencer, “Adli tıp açısından konuşmak gerekirse bu bildiğimiz tarzda basit bir doküman sahteciliği değildi. Bunu yapan insanlar tutarlı olabilmek için çok büyük çaba harcamışlar. Asıl bu tutarlılık beni çok şaşırttı. Daha önce birçok sahtecilik vakasıyla karşılaştık ama böyle bir şeyi hayatım boyunca görmedim. Ustalık işi ve tutarlı olduklarını söyleyebilirim” diye yorumladığı inceleme sürecini ise şöyle anlattı:
Yazı karakterleri şüphesi
Birçok kişi bir doküman üzerinde ne kadar çok iz bıraktıklarının farkında değildir. Biz Arsenal’de, insanların varlığından bile haberdar olmadıkları bu izleri inceleriz. Bize gelen bu CD ve hard diskte yer alan darbe planlarının 2003 yılında hazırlandığı belirtilmişti. İşimiz bunların gerçekten 2003’te kaydedilip kaydedilmediğine bakmaktı. O yüzden bu izler arasında özellikle tarihlere yoğunlaştık. İlk incelememizde her şey normal gözüküyordu. Ancak detaylı inceleme yaptığımızdaz her şeyin normal gözükmesinin asıl sebebinin bu sahteciliği yapan kişilerin çok dikkatli davranması olduğunu anladık. Dokümanlara derinlemesine baktığımızda “Calibri” adlı yazı karakterine (font) ilişkin referanslar bulduk. Microsoft Word programını kullanan herkes bu fontu bilir. Ayrıca belgelerde XML uzantılı dosya referansları gördük. Her ikisi de 2003 yılında kullanılmayan, hatta o dönemde icat bile edilmemiş şeylerdi. O an ‘bu işte çok büyük bir yanlışlık var’ diye düşündük. Sonunda 9 Powerpoint belgesinde XML uzantısına atıf, 71 Word ve Excel belgesinde de Calibri ve Cambria adlı yazı karakterleri bulduk. Hemen Microsoft ile iletişime geçip bu yazı karakterlerini icat eden kişiye ulaştık. Bize bunların ilk kez Microsoft’un Office 2007 kullanılmaya başlanan karakterler olduğunu söyledi. Yani zaman makineniz yoksa bu belgeleri 2003 yılında kaydetmiş olma ihtimaliniz de yoktu...
2004 değil 2009
Benzer bir durum hard disk konusunda da yaşandı. Hard diske 2009 yılının temmuz ayında el konulmuş, Türkiye’de bir askeri deniz üssünde depoda yoğun güvenlik altında tutulmuştu. Bu diskte 8 Nisan 2004 tarihinde kaydedildiği görülen 120 dosya ve klasör bulduk. Ancak dosya sisteminde daha derinlemesine inceleme yaptığımızda bu belgelerin 28 Temmuz 2009’dan önce kaydedilmiş olmasının imkansız olduğunu anladık. Bize göre biri bu diski tarihi geriye alınmış bir bilgisayara bağlayıp bu 120 dosyayı aktardıktan sonra yerine geri koymuş olmalı.. CD’ler ve hard disk ile ilgili raporumuza 11 ve 17 numaralı CD’lerde bulunan 76 dosyanın sahte olduğunu yazdık.
Watergate’e benziyor
Gazeteye CD’lere sonradan eklenmiş bölümleri ekranda gösteren Spencer için Chelsea Record’un yorumu, “Bu tür bir delil sahteciliğini ispat etmek ABD’de Watergate skandalını ortaya çıkarmak gibi olurdu” şeklinde oldu.
Hiç yorum yok...