Ne yaman çelişkiler ülkesinde yaşıyoruz! Bir tarafta demokrasi ile yönetildiğimizi düşünürken diğer tarafta en demokratik hak olan ‘fikrini beyan etme’ hakkımız terörist eylem sınıfına konuyor. Bir grup genç ODTÜ’lü şu veya bu inançta, ideolojide veya fikirde olsun kendilerine göre mevcut sistemin aksaklıklarına ve olumsuzluklarına tepki olarak ülke yönetimini protesto etmek istiyorlar. 350 kişilik bu gurubun karşısına bellerinde silah, ellerinde cop, sırtlarında gaz bombası, yüzlerinde gaz maskesi ile 3500’e yakın polis çıkıyor. Mevcut yönetime en ufak itiraza veya eleştiriye tahammülü olmayan güçler düğmeye basıyor ve o coplar, o gaz bombaları bu gençlerin kafalarına iniyor.

Ne yaman çelişkiler ülkesi demiştim ya, işte biz canlı yayında film izler gibi ODTÜ’de yaşanan bu görüntüleri izlerken bir tarafta yine TV ekranlarında Çin’den uzaya fırlatılan Türk mühendis ve bilim adamlarının yaptığı ‘Göktürk-2’ uydusunun salınarak uzaya çıkışını izliyoruz.

21. Yüzyılın daha ilk çeyreğinde demokrasiden ve fikir özgürlüğünden hızla uzaklaşmak ile ‘uzay çağına ve yarışına’ adım atmak arasında gidip gelen bir ülke burası. Ne yaman çelişki değil mi?

Her neyse, bir felaket ‘histerisi’ dönemini daha bir şekilde atlattık ve Maya Takvimi’nin son günü de geride kaldı. Ama eminim ki önümüzde daha çok felaket çılgınlığı yaşayacağımız tarihler olacak ve birileri tamamen bilimsel gerçekler dışında önümüze bir felaket senaryosu ve tarihi koyacak. Geçmişte ve günümüzde bunun bir çok örneği yaşanmıştı. Halley Kuyruklu yıldızı üzerine o kadar çok hikaye ve hatta tiyatro oyunu var ki! Hepside geçmişte Halley dünyaya çarpacak histerisi üzerinden toplumsal çılgınlıklar üzerine kurgulanmıştır. Tove Jansson’un ‘Kuyruklu Yıldız Geliyor’ adlı çocuk kitabı ile Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın ‘Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç’ romanı (tiyatro oyunu da vardır) sadece bunlardan iki örnek.

Ne yaman çelişkiler ülkesinde yaşıyoruz! Bir tarafta modern kentler, modern belediyeler ve insan odaklı belediyecilik anlayışları ile yerel seçime hazırlanan bir siyasi anlayış öte tarafta kimseye danışmadan hatta mahallelinin, ilçe halkının en ufak bir fikrini dahi sormadan bir gece içerisinde sınırları değiştirilen belediyeler. 2013 yılına sayılı günlerin kaldığı Aralık ayının son haftasına girerken hızla ‘otokratikleşme’ ile ‘demokratikleşme’ arasında gidip geliyoruz.

Ama yine de aydınlık bir gün için her sabah yataklarımızdan kalkıyoruz. Tıpkı bugün yaptığımız gibi. Eğer ülkeyi ve ülke insanını aydınlık günlere taşıyacaksak bunu yapacak yine bizler yani bu ülke insanlarıdır. Kimseden veya hiç bir güçten medet ummamak gerekli. Belki bazılarımız son günlerde Çayyolu semalarında görülen UFO’lara bakarak onlar acaba bizi kurtarmaya gelecekler mi diye düşünebilir. Hayır, merak etmeyin hiç bir UFO ya da başka bir dünya dışı medeniyet bizi kurtarmaya gelmeyecek. Bu çelişkiler ülkesinde biz kendi kafamızdaki çelişkilerimizi, korkularımızı, endişelerimizi yenebildiğimiz sürece, korkuların bizi yönetmesine izin vermediğimiz sürece aydınlık bir geleceği inşa etmek için önemli bir adım atmış olacağız.

Bugün 24 Aralık ve biz hala buradayız, ve dünya dönemeye devam ediyor.

Ali Tolga Özden
ODTÜ Mimarlık Fakültesi