Hepimiz bu bölgede (ÇAYYOLU) ikamet ediyoruz ve aynı havayı soluyoruz, aynı çevrede birbirimizi ve etrafımızı görüyoruz, hepimizi gördüklerimiz karşısında olumlu veya olumsuz düşüncelerimizi ailemizle, arkadaşımızla, eşimiz, dostumuzla paylaşıyoruz. Açıkçası etrafımızda olan bitenden pek fazla haberimiz de olmuyor. Neme lazım, aman bana birşey olur, bu dönemde en kudretli kişileri bile alıyorlar, gazeteciler içeri tıkılıyor, sesimizi çıkartmayalım aman haaa! Edasıyla oluşan korku imparatorluğunda Çıplak Dolaşan Krallarımıza saygıda kusur etmemeyi ilke edinmiş gazetecilerin yazdıklarından başka birşeyden haberleri olmayan insan topluluğu olarak kalmayacağız. Hele ki Çayyolu gibi entellektüel bilgi ve tecrübe birikimi olan, Yüksek Hakim ve yargı mensupları, Bakanlar ve Milletvekillerininde içerisinde birlikte yaşadığımız Çayyolunda artık görünen ve görünmeyen şeyleri yazan bir topluluk var.

Bizler kimsenin maşası olmadık, tamamen özgür irademizle gördüklerimizi ki tamamen fotoğrafları ile bu sayfalardan çoğunlukla yorumsuz olarak aktarmaya çalıştık; kimsenin adamı olmadık, kimselerin de adamı olmaya niyet etmedik, tamamen bölgemizde meydana gelen olumlu ve de olumsuz olayları bu sayfalardan sizlere aktarmaya çalıştık o kadar.Kimseden emir almadık, kimsenin peşinden de makam ve mevki için koşmadık.Biz kimsenin yazarı değiliz unutmayınız ki "Kişiliğini Makamdan alanlar Makamdan sonra kişiliksiz kalırlar" 

Ben Çayyolunda yaşıyorum ve benden sonra da çocuklarım, torunlarım yaşacaklar, daha temiz, uygar kentleşme sorunlarını bitirmiş, bizlerden topladığı vergilerimizi adil olarak harcayan bir yönetimin yaptıkları işlerle övünmek yerine yaptıkları işleri gösteren bir anlayışın hakim kılındığı bir Çayyolunu kim istemez. Bizler yeşil alanlarımza sahip çıkmayalım mı? Betonlaşmaya karşı bayrak açmayalım mı? Bölgemizde yapılan işlerin ihalesiz olarak önceden planlanan kişi ve kuruluşlara verilmesine karşı durmayalım mı? Güvenli bir Çayyolu, güvenli bir ulaşım istemeyelim mi? 

Bizleri susturmaya çalışan zihniyetle mücadeleye devam edeceğiz, yanlış yapılanlara sadece bakmayıp, görenlerden olacağız, bu sadece bizim değil hepimizin yurttaşlık vazifesizdir. Bizi karalayanları ise Allah'a havale edeceğiz, bizi susturmak çare değil ki Madem Çayyolunun gelişmesini ve güzelleşmesini istiyoruz, o zaman bölge hakkında yapılanları açık açık yazmaya devam edeceğiz.

Yazan ve çizen bir toplum, bir Çayyolu hayal ediyorum, şunu da belirtmeliyim ki ;özgürce yazan, çizeni olan toplumlar gelişmiş toplumların arasına girer. Düşüncelere, yazılara, çizgilere, mizaha, eleştiriye tahammülü olmayan yöneticiler toplumlarını ileriye taşıyamazlar. Martin Luter King ne demiş; " Beni kötülerin zulmü değil, iyilerin sessizliği korkutuyor". Onun için yaşadığınız çevre ve koşulların daha güzel olmasını isteyen ve daha güzeli arayan bir toplum olmak istiyorsanız susmayınız! uyumayınız! lütfen sizlerde yazınız. Ne yani yazmayalım mı?            Mehmet GÜRER/cayyolum.com