Bayramların resmi veya dini olması fark etmez. Türkler için fark etmez.
Resmi bayramlarda eline bayrağını alan, Türkiye’nin her yerinde merasim/bayram alanına koşar, dini bayramlarda da ölülerimizin hatırlanması için mezarlıklara veya onların belli alanlarındaki toplantı mekânlarına koşardııııııııııı. Aile geleneklerinden olan sabah erken kalkıp, “bayram kıyafetlerini giyip” dünür bekleyen misafirler gibi hazırlıklı olduktan sonra bayram başladığı sanılırdı. Önce büyüklerin eli öpülür, sonra da alınan hediyelerden sonra en yakın komşudan başlamak kaydı ile çevre dolaşılırdı.
Bu dolaşım sırasında “aman dikkat, uzaklaşma kaçırırlar” sözü hiç kullanılmazdı. Büyüklerin eli öpülürken de bayanların elinin sadece öpüldüğü ama başa konulmadığı da zaman zaman hatırlatılırdı. Ama günümüzde televizyonlarda görüyoruz ki, kocaman insanlar bayanların sadece elini öpmüyor, öpüyor gibi yapıp bir de başına koyuyor. Türban, kurban vs. gelenekleri devam ederken, bunların hatırlanmaması manidar değil mi?
Sonra çocuklar; evle köyün, mezranın, kasabanın, ilin her neresi ise bu alan arasında, her türlü oyunu oynarlardı. Mevsimine göre değişmekle birlikte; bisiklet sürme, bilye oynama, uzun eşek, saklambaç, beş taş oyunu, uçurtma vs. oyunlar akşam kararıncaya kadar oynanırdı.
Süre uzun olurdu. Çünkü, bu alan; geçen, yeni gelen her çocuğun uğrak yeri olurdu. Hatta o kadar uzardı ki, oyunu bırakamadığından altına kaçıran bile olurdu. En şanslı olan ise evi buraya yakın olandı. Çünkü, sık aralıklarla çağırılır, bir şeyler yedirilir, tuvalet ihtiyacı gördürülür ve arkadaşlarına da ikram edilmek üzere evde ne varsa eline tutuşturularak tekrar salınırdı.
Bayramlaşma sırasında da çocuklara en fazla mendil ve içine sıkıştırılmış günün ve verenin şartlarına uygun para konurdu.
Ancak, başta şeker olmak üzere başka hediyelerde verilirdi.
Ya şimdi????????
Şimdi birbirimizden kaçmak, birbirimizi adeta görmemek için, ya uzak illere sözde ziyaret için, ya da artık Ülkemiz de her mevsimlik oluşmuş tatil beldelerine kaçarak bayramı bitiriyoruz. Böylece bir gelenek daha sarsılırken, sanırım bu gelenek pirim yaptırmıyor da ondan yerlerde sürünüyor.
Alaeddin USTA
Hiç yorum yok...