Haberler


Anasının ak sütü gibi hak ediyor
  • Yorumlar: 0
  • 06 Ocak 2009 17:51
  • Haber kategori: Çayyolu
  • Ekleyen:
  • Ziyaretler: 1917
  • Son Güncelleme: -/-
  • (Güncel Beğeni 0.0/5 Yıldızlar) Toplam Oylar: 0

Anasının ak sütü gibi hak ediyor

0 0

Türkler kitabıyla tüm Türkiye’de fırtına estiren ünlü yazar Turgut Özakman, Ankara’yı anlatırken, "Hiçbir şehir bu kadar çabuk uyanıp, liderine sahip çıkmadı. Ankara, Başkent olmayı anasının ak sütü gibi hakediyor" dedi. Özakman, Ankara’nın artık artık insanlardan çok otomobiller için düzenlendiğinden de yakındı.

ÜNLÜ yazar Turgut Özakman, hiçbir kentin Ankara kadar çabuk uyanıp, liderine sahip çıkmadığını belirterek, "Ankara, Başkent olmayı anasının ak sütü gibi hakediyor" dedi.

Atatürk’ün Ankara’ya gelişinin 89. yılı dolayısıyla Abidinpaşa Köşkü’nde Ankara Kulübü Derneği tarafından "Atatürk ve Ankara" söyleşisi düzenlendi. Söyleşide konuşan Özakman, yaptığı konuşmaya "İçinizdeki en yaşlı Ankaralı benim" sözleriyle başladı.

1940’lı yılların Ankarası’nı anlatan Özakman, "Ekmek karneyle alınıyordu, gece sokaklar karartılıyordu. Ama o dönem, küçük bütçeyle dünyadan kredi almaksızın ve o dar uzman kadroyla cumhuriyet kendi yağıyla kavruluyordu. Şimdi, sanki biz savaş görmemiş ülkeyiz gibi bir tarafların, ’ekmeği karneyle aldık’ diye zulüm devrinden geçilmiş gibi göstermesine şaşırıyorum" dedi.

Caddede bit yapışırdı
Özakman, o dönemlerde "Aşık Veysel’in kıyafeti iyi olmadığı için Çankaya’ya gidip Atatürk’ü göremediği" biçimindeki iddiaların doğru olmadığını belirterek, şunları söyledi:

"O dönemde sahiden belli caddelerden geçilemezdi. O zamanlar şehre sadece trenle gelinebilirdi. Gelenler Karacabey Hamamı’na sokulurdu. Bazılarının üzerinden bir sürü bit çıkardı. Temizlendikten sonra şehre gönderilirdi. Sabiha Gökçen’in kocası bitten öldü. Biz ne kadar temiz olsak da okuldan döndüğümüzde mutlaka üzerimize birkaç bit yapışmış olurdu. O caddelerden doğrudan geçilememesinin nedeni buydu. Yoksa köylülerle şehirlilerin giydiği kıyafet çok da farklı değildi. Bunun, ’tek partinin köylüleri caddede dolaştırmadığı’ gibi gösterilmesi çok üzücü."

Yoksullaşan kent
Kurtuluş Savaşı dönemindeki Ankara’yı da anlatan Özakman, Atatürk’ün geldiği dönemdeki Ankara’yı "üçte biri yangın yeri, tiftik keçisinin zenginliğini yitirmesi nedeniyle yoksullaşmış bir kent" olarak tanımladı.

"O dönem porselen tabak ve cam bardak bile bulanamayan bir şehrin dünyada en fazla ilgi çeken yer haline nasıl geldiğini" soran Özakman, "O dönemde dünyadaki en barbar dayatmalardan Sevr Anlaşması’nın imzalandığını, buna yalnızca Ankara’daki 150 kişinin ’hayır’ dediğini" hatırlattı. Özakman, "Hiçbir şehir bu kadar çabuk uyanıp, liderine sahip çıkmadı. Ankara, Başkent olmayı anasının ak sütü gibi hakediyor" dedi.

Ankaralılar’ın minnetle anılması gerektiğini vurgulayan Özakman, "Sivas, Samsun, Erzurum ve Kırşehir’e de gittiler ama böyle bir katılımı hiçbir yerde görmediler. Kuvayi Milliyeciler’in Ankara’ya çok büyük minnet borcu vardır" dedi.

Alt üst geçit yapmak marifet değil
CUMHURİYET dönemindeki Gençlik Parkı gibi güzel alanların Ankaralılar’a çok görüldüğünü belirten Özakman, kentin artık insanlardan çok otomobiller için düzenlendiğinden yakındı. Özakman, "Alt, üst geçit yapmak marifet değil. İnsanlar için mekanlar olmalı. Türkiye’de insanlar için örgütlenen tek şehir Eskişehir" diye konuştu.

Atatürk’ün "din düşmanı" gibi gösterilmek istendiğini de belirten Özakman, "Laiklik din karşıtlığı olsaydı, camilerin kapatılıp ezanların okutulmayacağını, Yunanlılar’ın yaktığı 20 bine yakın caminin cumhuriyet döneminde yeniden kurulduğunu" anlattı.

60 yılını yakın tarihi öğrenmeye adadığını, Atatürk hakkında yazmadan önce onu tanıyan herkesle görüştüğünü, ancak ondan sonra onu yazmaya cesaret edebildiğini ifade etti.

Hürriyet/Ankara

Paylaş
  • Twitter
  • del.icio.us
  • Digg
  • Facebook
  • Technorati
  • Reddit
  • Yahoo Buzz
  • StumbleUpon

Hiç yorum yok...

Bilgi! Maalesef sadece kayıtlı ve giriş yapmış kullanıcılar yorum gönderebilir. Giriş yapın veya Kayıt olun.