Bir sabah erkenden aldığımız telefonla kaynar kaynar sular başımızdan aşağı döküldü. Ahmet Taner Kışlalı’nın adını taşıyan parkındaki heykeline yeni bir saldırı gerçekleşmiş olduğunu o alanda sabah cimnastiği yapan bayanlardan öğrendik. Saldırı öylesine çirkindi ki, anlatmaya insanın dili varmıyordu.
Daha geçtiğimiz yıl kaidesine yazı yazılmış ve buna tepki koymuştuk. Ülkenin nadir yetiştirdiği bilimadamlarından biri olan Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı, 21.10.1999’da Çayyolu’nda uğradığı saldırı sonucu hayatını kaybetmişti.
Ahmet Taner Kışlalı’nın uğradığı saldırı bu kez affedilir gibi değildi. Katledilen bilim adamının heykelinin altında birileri bu kez abdest bozmuştu...
Böylesine bir şerefsizliğe, böylesine adiliğe ve aşağılık harekete ne söz söylenebilir ki. Bu ne kindir böyle, bu ne sönmeyen düşmanlıktır? Toplumun içine nasıl kin tohumları ekilmeye çalışılmaktadır? Toplumu birbirine düşürüp sonuçta ne kazanmayı ummaktadırlar?
Sağlığında onu koruyamayanlardan heykelini korumak için nasıl yardım istenebilir ki?
Yıllardır metro son durağı yapılıyor gerekçesi ile sıkıştırıldığı noktadaki heykelin genel manzarasını görünce zaten neler olduğunu, nasıl olduğunu da anlamakta zorlanmıyoruz. Boyaları dökülmüş heykeli olanları anlatıyor, kaidesinden kopmuş mermer parçaları durumu özetliyor bize; tıpkı ülkenin geldiği bugünkü durum gibi...
Hiç yorum yok...