Son günlerde milletçe ilginç olaylara tanık olmaktayız. Ülkemiz adeta bir korku tünelinden geçmektedir. Bazı değerler yeniden yapılandırılmakta, içleri boşaltılmakta, vatan, millet, ulus ve bağımsızlık gibi kavramlar değersiz hale getirilmeye çalışılmaktadır. Kuralları önceden ve başkaları tarafından hazırlanmış bir senaryonun uygulamaya konmakta olduğu açıkça hissedilmektedir. Bu kavramlar, Türkiye Cumhuriyet ile özdeşleşmiş kavramlardır ve milletimizin var olma ve varlığını sürdürme nedenleridir.
Batı, kendi ulusal varlıklarını daha da güçlü kılmaya çalışırken, bize, ulus devletin modasının geçtiğini empoze etmektedir. Kurtuluş Savaşı ile çizdiğimiz sınırlarımız her gün biraz daha tehdit altında kalmaktadır. Yabancıların bile hayretle karşıladığı bu durum bazı çevreleri hiç rahatsız etmemektedir. Ege hava sahasında uçuş yapan askeri uçaklarımıza Yunanistan'ın son altı aydır sayısız taciz gerçekleştirdiği Genelkurmayın açıklamalarında yer almasına rağmen mevcut hükümetten çıt çıkmamaktadır. Üstelik Türkiye Cumhuriyeti tarihinde, AKP milletvekillerinin desteğiyle bir ilk gerçekleştirilmiş; AKPM (Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi) de Türkiye aleyhine bir karar çıkarılmıştır. Ulusal çıkarları gözardı eden AKP milletvekilleri Bozcaada ve Gökçeada ile ilgili, ileriye dönük kararlara örnek oluşturacak bir kararın alınmasına neden olmuşlardır. Bu kararla, buralardan göç etmiş olan Rumlara topraklarının geri verilmesinin yolu açılacaktır. Bu edimden hükümetin habersiz olduğunu düşünmek saflık olur.
Topraklarımız çıkarılan yasalarla yabancılara satılmakta, iptal edilen yasaların yerine ivedilikle yenisi çıkarılmakta, topraklarımızda yabancı kolonileri oluşturulmaktadır. İsrail Devleti de Filistinlilerin sattığı topraklar üzerine kurulmuştur. Filistin'in bugünkü hali meydandadır. Padişah Abdülhamit bile AKP hükümeti kadar pervasız davranmamış, Yahudiler'in toprak satışı isteklerine "Bu topraklar benim değil, milletimin, bu nedenle satmam" demiştir.
Durum böyle iken, son günlerde İngilizlerin "The Guardian" gazetesinin bile söylediği gibi ülkemizde bir cadı kazanı kaynatılmakta; Atatürkçü, tam bağımsız ulus devlet savunucuları, sömürülmeye ve cemaatleşmeye karşı çıkanlar, terörle mücadele edenler, kısacası çağdaş ve bilimsel düşünceye inanan, ülkesine ve milletine hizmet etmiş saygın kişiler toplanmakta ve tutuklanmaktadır. Ülkesini sevenlere, Atatürkçülere, emperyalizme karşı çıkanlara ve bölünüp parçalanmaya hayır diyenlere gözdağı verilmek istenmektedir.
İşte bu koşullarda, yapılması gereken, farklılıklarımızı bir kenara bırakıp,
benzerliklerimizi öne çıkararak birleşmektir. Ben de Atatürkçüyüm, Atatürk'ün ilke ve devrimlerine inanıyorum, Bağımsız Türkiye'den yanayım, Cumhuriyetin kazanımlarına sonuna kadar sahip çıkacağım, haksızlıklara karşı duracağım diyorsanız, sizi Atatürkçü Düşünce Derneğinde mücadelemize destek vermeye çağırıyoruz.
Türk yargıçlarının oynanan oyunu bozacağına olan güvenimizle Genel başkanımız Sayın emekli Orgeneral Şener Eruygur'u selamlıyor ve çok kısa bir zaman sonra aramıza döneceğine inanıyoruz.
Hiçbir şekilde ümitsizliğe kapılmadan, demokratik mücadelemize devam edeceğimize; karanlığa,
Yılgınlığa değil aydınlığa ve çağdaşlığa doğru ulusça birlikte yürüyeceğimize inanıyor bu inancımızı sizlerle paylaşmaktan mutluluk duyuyoruz. Saygılarımızla.
ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE DERNEĞİ
Ümitköy-Çayyolu Şubesi
Hiç yorum yok...