Bulunduğu bölgedeki hayatın özgürce sürdürülmesi için gerekli tedbirleri alması ve tüm esnafa eşit mesafede durup, objektif davranması gereken belediye görevlilerinin, yanlı tutum içinde olması demokratlığı falan bırakın, kamu göreviyle bağdaşmaz. Belediye hangi partide olursa olsun, farklı düşüncede olan esnafa ve diğer ticaret erbabına aynı ölçüde saygılı olmalı, eşit davranmalıdır.
Herkes, belediye yönetimiyle aynı düşünmek ve onları desteklemek zorunda değildir.
Çayyolu Haber Bülteni bölgede yıllardır yayınlanmakta, reklam alarak varlığını sürdürebilmekte, yıllardır kamuoyu oluşturmaktadır. Yani özünde, basın alanında yürütülen bir ticari faaliyetin de ötesinde bir sosyal dayanışma ve kamuoyu yaratma aracıdır.
Çayyolu Haber Bülteni'nde ne yayınlanacağına, nasıl yayınlanacağına basın özgürlüğü ilkesi çerçevesinde yayıncı ve yayına katkısı olanlar karar vermişlerdir, bundan sonra da aynı şey olacaktır.
Yazılanları beğenmeyerek, yıllardan bu yana çıkan bir derginin yaşaması ve yayın hayatına devam etmesi engellenmeye çalışılırsa, yok etmek için her yöntem uygulanırsa, reklam veren esnafa bir bahane bulunup ceza kesilerek reklam alması engellenip, finans kaynakları kurutulmaya çalışılırsa bu, ticari hayata, sosyal yaşama, bilgi edinme hakkına ve basın özgürlüğüne müdahale olur, haksız rekabet yaratmak olur, kısacası suç olur!
Bölgede yayımlanan her dergi istediği çizgide ve anlayışta yayın yapabilmelidir; bunun için kimseden izin ve icazet alma mecburiyetinde olmamalıdır.
Yayınlanmakta olan her dergi, kendi ticari ve sosyal yaşamını, kamuoyu oluşturma çalışmalarını özgürce, hiçbir baskı ve himayeye muhatap olmadan sürdürebilmeli, herkes kendi işine bakmalı, kimse kimsenin ekmeğine, işine müdahale etmemelidir.
Eleştiri özgürlüğü, kan davasına, yok etme savaşına çevrilmemelidir. Ki maalesef iş o noktaya kadar taşınmıştır.
Aslında temel anlayış, kavga değil, hoşgörü olmalıdır. Bugün buna, belki de her zamankinden daha çok ihtiyaç vardır. Bu ortamı sağlamak, kuşkusuz herkesten önce kamu yönetimlerinin görevidir.
Bunun tersini yapıp, ilgili mevzuata aykırı veya yanlış gördüğü uygulamaları, haber ve yorum olarak kamuoyuna duyuran ve eleştirenlere baskı uygulamaksa, düşünce ve ifade özgürlüğüne aykırı olmanın ötesinde, açıkça görevin kötüye kullanılması olur ki, gelişmelerden ortaya çıkan sonuç, böyle bir baskının uzunca bir zamandır kamu görevlileri aracılığıyla uygulandığıdır.
Bu uygulamaya, bölge esnafına daha fazla zarar gelmesin diye ses çıkartılmamış, ama baskı giderek artmış, gem iyice azıya alınmıştır.
O halde, demokrat olduğunu iddia eden herkesin, her türlü baskıya olduğu gibi, düşünce, ifade ve yayın özgürlüğüne, özgür ticari ve sosyal hayata yapılan bu baskıya da karşı çıkması, tepki göstermesi gerekir.
Kamu eliyle yapıldığı anlaşılan bu baskılara karşı çıkmak, bundan tam 64 yıl önce 1948 de yayımlanmış olan İnsan hakları Evrensel Beyannamesinde "Herkesin kanaat ve ifade özgürlüğüne hakkı vardır; bu hak, müdahale olmaksızın kanaat taşıma ve herhangi bir yoldan ve ülke sınırlarını gözetmeksizin bilgi ve fikirlere ulaşmaya çalışma, onları edinme ve yayma serbestliğini de kapsar" şeklinde belirtilen en temel insan hakkının savunulması olacaktır.
Unutulmamalıdır ki, başkalarının haklarını savunmayanlar kendi haklarını da koruyamazlar!.
Çayyolu Haber Bülteni
Hiç yorum yok...