Haberler


AKP'yi Seksen Yılın Birikimi Ayakta Tutuyor
  • Yorumlar: 0
  • 22 Kasım 2012 00:00
  • Haber kategori: Çayyolu
  • Ekleyen:
  • Ziyaretler: 2341
  • Son Güncelleme: -/-
  • (Güncel Beğeni 0.0/5 Yıldızlar) Toplam Oylar: 0

AKP'yi Seksen Yılın Birikimi Ayakta Tutuyor

0 0


Batı'da kriz var. Bütçe 8 ayda 8.5 milyar lira açık vermiş. "AKP iktidarının
paçaları tutuşmuştur" desem yanlış olmaz. Bütçe açıklarına kaynak bulmak
zorunda. Önce zam paketini açtı; yetmedi, özelleştirmeleri hızlandırdı:
Yılsonuna kadar en az 34 varlığı daha satacak.
 
I) Evet değerli okur bizler mışıl mışıl uyurken, AKP hükümeti boş durmuyor,
bakın neler yapıyor, neler... Bir aile reisi düşünün, işsiz, parasız
kalmış, evinde kap kacak, yorgan döşek ne varsa satışa çıkarıyor; kim olsa
bu adamı ayıplamaz mı, git kendine bir iş bul, çalış, doğru dürüst bir
gelir kaynağın olsun demez mi? Ancak bunu bir hükümet yaparsa iş değişir;
kimseden ses çıkmaz, görmezden gelinir, hatta alkışlayanlar bile çıkar.
Bakın, nelerin hazırlığını yapıyor bu *müflis hükümet:*
 
** Eylül sonu itibariyle: İzmir Limanı için, adı Gayrimenkul AŞ'ye
dönüştürülen Tekel'e ait gayrimenkuller ve makineler için son teklifler
alındı.
 
* Ekim ayında: 10 grup halinde 17* * akarsu santrali için teklifler alındı.
Üç önemli varlık için daha (Kemerköy Liman Sahası, Hamitabat Santralı,
otoyollar ve köprüler) son teklifler alındı. Böylece ekim ayında
özelleştirme gündeminde 17 akarsu santralı, bir termik santral, iki Boğaz
köprüsü, 8 otoyoldan oluşan toplam 10 varlığın dahil olduğu otoyol paketi
için yatırımcılar son tekliflerini vermiş oldu. Bu paketin içindeki en
büyük varlık otoyollar... Yerli yabancı birçok konsorsiyumun ilgilendiği
paketten önemli gelir bekliyor AKP iktidarı.
 
* Kasım ayında: Elektrik* * dağıtım bölgelerinden üçü (Akdeniz Elektrik,
Boğaziçi Elektrik, Gediz Elektrik) için son teklifler alınmış olacak. Aynı
ayda teklifleri alınacak diğer iki varlık Doğusan Boru ile Kayseri
Şeker...(Doğusan Boru'daki
yüzde 56 oranındaki, Kayseri Şeker'de de yüzde 9.9 oranındaki kamu
hisseleri satılıyor) *
 
*
* Aralık ayında çok büyük bir varlık, Başkent Doğalgaz için teklifler
alınacak.
 
Özelleştirme İdaresi, eğer bu gündemi sorunsuz yürütebilirse, 10 milyar
dolar civarında bir özelleştirme yapılmış olacak. Bilhassa köprü ve
otoyollar, üç elektrik dağıtım bölgesi, Başkent Doğalgaz, Hamitabat
santralı büyük gelir getirmesi beklenen ihaleler.
 
* Bunun dışında gayrimenkul satışları var. Paket içinde küçük
gayrimenkuller olmakla birlikte dört büyük varlık dikkat çekiyor: Sümer
Holding'in Ankara bölgesi taşınmazları, Kemerköy Liman Sahası, Manisa Tütün
Depoları ve Gayrimenkul AŞ'ye (eski Tekel'e) ait taşınmaz ve makineler. AKP
hükümeti bunlardan önemli gelir bekliyor.
 
* Halk Bankası'ndaki kamu hissesinin özelleştirilmesi için de çalışmalar
hızlandırıldı, ilanlar veriliyor. Vakıfbank'taki kamu hissesinin satışı da
gündemde...
 
* Türk Telekom'daki kamu hisselerinin halka (!) arzı var (Halk dediği üç
beş parababasıdır. "Halk" deyip işin bu yönünü kamufle etmiş oluyorlar.)*
 
* *
 
** Ayrıca: TCDD'ye ait İzmir Kruvaziyer Limanı, 46 yıl süre ile "işletme
hakkının verilmesi" yöntemiyle özelleştirilecek. *
 
* *
 
** 18 adet termik, 27 adet hidroelektrik ve 56 adet akarsu olmak üzere
toplam 101 santral özelleştirilecek. Enerji Bakanlığı, Akarsu Santrallerinin
öncelikli olarak özelleştirme programına almış bulunuyor. ÖİB de bu dönem
programına aldı.
 
* Ankara'da Maliye Hazinesi* * adına kayıtlı bazı taşınmazlar da satılıyor.
Özel şirketlere satılan arazilerin yüzölçümü 51 bin m2'yi geçiyor. AKP
nasıl oluyor da hep yükselen bir skorla iktidarda duruyor? İşte bir
açıklaması da burada... Önceki hükümetlerden hiçbiri kamu tesislerini
böylesine vahşi bir iştahla satıp savurmamıştı, halkın sırtından böylesine
kurtarıcı finansman imkânlarına kavuşmamıştı. Bu özelleştirmeler
finansman sıkıntısını
hafifletiyor, ekonomik krizi sürekli erteliyor.
*
 
II) Türkiye'de özelleştirme; borçlanma gibi, yabancıya toprak satışı
gibi, öncelikle
bütçe açıklarını kapatmak için yapılıyor. AKP destekçisi bir gazetede bir
köşe yazarının (Erdoğan Süzer, Bugün, 27.9.2012) attığı şu başlığa bakın: "İki
Bankayı Satarsak Seneye Zamlardan Kurtuluruz". Ve yazısını şöyle
tamamlıyor: *"Bu yıl bütçe açığı, 21 milyarı aşıp 35 milyar liraya
ulaşacak. Bu veri, ödenmesi gereken faturanın 14 milyar liradan daha az
olmayacağını işaret ediyor. Türkiye'nin önümüzdeki aylarda daha yavaş
büyüyeceği tahmininde bulunanlar, bu açığa 7 milyar lira daha ilave
ediyorlar. Gelir ya da gider, bütçede odaklanacağınız tüm alanlar bu yılı
kurtarmaya yetmiyor. Açılan paketler gelecek yıl bütçesine bir miktar
yığınak sağlasa da benzer sıkıntıların yaşanmaması ancak bütçe dışı taze
kaynak girişleriyle mümkün. O kaynak da, şimdiden özelleştirme
çalışmalarına başlanan
Halkbank ile Vakıfbank satışlarıyla mümkün olacak gibi görünüyor."* Ne akıl
ama! Özelleştirmeler ne için yapılıyor, işte size inkâr edilmez kanıtı...
Bir yandan ABD'nin, AB'nin gözüne giriliyor, bir yandan da "AKP'nin açığı"
kapatılıyor, gün kurtarılıyor. Yarına Allah Kerim, kim öle, kim kala...
 
Bir diğeri, yazılarında AKP iktidarına toz kondurmamak için taklalar atan
bir yazar, Süleyman Yaşar da pek memnun bütçe açıklarının özelleştirmelerle
kapatılmasından 1 : "Özelleştirmenin bütçeye etkisi çok önemlidir. Mesela
bu hafta başında yapılan elektrik dağıtım tesislerinin işletme haklarının
özelleştirilmesi ihalesinin, bütçe açıklarının kapanmasında önemli katkısı
olacak. Bu yıl tahsil edilen 945 milyon dolar ve tahakkuk eden 9.1 milyar
dolarla birlikte toplam özelleştirme geliri 15.5 milyar liraya ulaştı.
Ayrıca yıl sonuna kadar yapılacak Başkent doğalgaz, akarsu santralleri,
İskenderun Limanı, İstanbul Anadolu yakası, Toroslar ve Akdeniz elektrik
dağıtım özelleştirilmelerinden de toplam 7.5 milyar dolar ek gelir
elde edilebilir.
Böylece bu yıl toplam özelleştirme geliri 27 milyar liraya ulaşabilir. Bu
tutarda gelirin tahsil edilmesi halinde, 2010'da 50 milyar lira olarak
hedeflenen bütçe açığının büyük kısmı, ek 17 milyar liralık
özelleştirme geliriyle
finanse edilmiş olur. Dolayısıyla kamu maliyesine, önümüzdeki yıl
bütçelerini de destekleyecek önemli bir ek gelir olanağı sağlanır.
 
*Peki, Türkiye'de daha ne kadar özelleştirme yapılabilir?* Halen çaydan
şekere, bankalardan şans oyunlarına, köprülerden otoyollara, madenlerden
gaz dağıtımına kadar pek çok tesisi devlet işletiyor bu ülkede. Söz konusu
tesislerin özelleştirilmesinden 70 milyar dolar daha ek özelleştirme geliri
elde edilebilir. Toplam özelleştirme gelirleri İtalya'daki gibi 120 milyar
dolara ulaşabilir."
 
*Görüyor musun değerli okur, sahipsiz kalan halkın malını satmaktan başka
çıkar yol düşünemiyor ve bulamıyorlar.* Sormak gerekir bu yazara: Peki,
bütün kamu mallarını da elden çıkardıktan sonra ne yapacaksınız? Çok değil,
5-10 yıl içinde ulaşırsınız o sınıra... İtalya da bugün tıpkı Yunanistan
gibi pupa yelken iflasa doğru yol almakta. Demek ki bu işler özelleştirme
ile, halkınmalını ona buna peşkeş çekmekle olmuyor Süleyman Efendi...
 
Aynı yazar, havayolu, radyo-TV ve çimento gibi birkaç örneğe dayanarak,
gayet yüzeysel bir yaklaşımla özel şirketleri göklere çıkarıyor. Oysa ekonomik
teoride özel sektörün kamuya üstün olduğuna dair kesin, ortak bir sonuca
ulaşılmış değildir. Örneğin konuyla doğrudan ilgili olan bilimsel bir
çalışmada 2 şu satırlar yer alıyor: "Farklı ülke uygulamalarına
bakıldığında KİT'lerin başarılı sonuçlar elde ettiği, birçok gelişmiş
ülkenin iktisadi kalkınmasına yardımcı olduğu, gelişmekte olan ülkelerin de
iktisadî ve sosyal kalkınmasında aktif roller üstlendiği görülmektedir."
 
Aynı yazar ayrıca Türkiye örneğinde "kamusal ve özel mülkiyet arasında
verimlilik ve etkinlik açılarından bir fark olup olmadığını... uygulama
düzeyinde" belirlemeye çalışmış ve şu sonuca ulaşmıştır: "Yapılan
ampirik çalışmalar
teoride ortaya atılan iddiaları doğrulamamaktadır; mülkiyet tipi ile
verimlilik arasında bir ilişkinin varlığı kanıtlanamamıştır." Yazar Yahya
Can Dura Türk imalat sanayinde (1990-2001) kamu ve özel firmaların
verimliliğini de karşılaştırmış, benzer bir sonuca ulaşmıştır. Buna göre
incelenen 9 sektörün 7'sinde özel firmalar, 2'sinde ise kamu firmaları
toplam faktör verimliliği bakımından önde olmakla beraber, verimlilik
farkları hiç de önemli boyutlarda değildir.
 
III) *Özelleştirme *sadece halka ait aktiflerin özel şahıs ve
şirketlere satılmasından
ibaret değildir, bu özelleştirmenin dar anlamıdır. O geniş anlamıyla aynı
zamanda* ekonomik ve sosyal yapıların, hukukun, kuralların da
özelleştirilmesidir. *Bir vesile ile vurguladım: "Türkiye'de son yıllarda
çıkarılan pek çok yasa ve diğer mevzuat değişikliği, Yatırım Danışma
Konseyi'ndeki çokuluslu tekeller ve sermaye örgütleri öyle 'tavsiye' ettiği
için yapılmıştır." Bu kapsamda bir bilim insanımız, Prof. Dr. Yasemin
Özdek, *"özel şirketlerin ve sermaye örgütlerinin mevzuata yön vermesini,
yasa değişikliklerini kararlaştırmasını, "yasama faaliyetinin özelleşmesi*"
olarak görüyor" ki son derecede haklıdır. Şöyle devam ediyor Sayın Özdek 3 :
* "Bu, özelleşme sürecinin son halkasıdır. Özelleşme sadece kamu varlıkları ve
kamu hizmetleriyle sınırlı kalmayıp, siyasi kararların alınma sürecine de
yansıyor ki, böyle bir durum demokrasinin yok edilmesi demektir. ... Sorun
sadece yoksullaşma ve emekçilerin ekonomik ve sosyal haklarının gaspı
meselesi değildir, aynı zamanda demokrasinin biçimsel koşullarının bile
ortadan kalkması, siyasi rejimin değişmesi meselesidir."*
 
***
Ben şimdi "AKP'yi ayakta tutan bir destek de 80 yıllık Cumhuriyet'in
birikimidir" desem, yanlış mı söylemiş olurum, değerli okur?
Hangi iktidar Ata mülkünü bunların yaptığı kadar şuursuzca satıp savurdu?

 

Paylaş
  • Twitter
  • del.icio.us
  • Digg
  • Facebook
  • Technorati
  • Reddit
  • Yahoo Buzz
  • StumbleUpon

Hiç yorum yok...

Bilgi! Maalesef sadece kayıtlı ve giriş yapmış kullanıcılar yorum gönderebilir. Giriş yapın veya Kayıt olun.