Çayyolu, Ümit, Koru, Konutkent ve Yaşamkent mahallelerinin Çankaya ilçesine bağlanması fiziki olarak doğru ancak Siyasi olarak hatalı bir karardır. İçişleri Bakanlığı kesinlikle Çayyolu İlçesini hukuk alemine çıkarmalıydı; Tabii alınan karar; yasa aslında Yenimahalle Belediyesinin AKP geçmesini sağlama operasyonudur. Semtimizdeki Dernekler, Sözde Platform Yöneticileri ve Yenimahalle Belediyesinin ilçe olma hususundaki samimiyetsiz tutum ve davranışları sonucu işbirliği yaptığı siyasi egemen gücün şiddetli bir Osmanlı Tokatını yemişlerdir. Şuan ayaktalar ama sersemlemiş bir vaziyettedirler. Siyaset hata kabul etmez. Boşlukları iyi kullanamıyan muhalefetin hatalarından yararlanan egemen güçler boşluğu rantta kazanmak üzere menfaat birliği yaparak doldurmuştur.Çayyolu'nun İlçe olması için koltuklarından kalkmıyanları şimdi zorunlu koltuk terk etme durumu ortaya çıkmıştır... Bu hatayı yapanlara hayırlı ve uğurlu olsun demekten başka bir şey elimizden gelmez. Yapılacak tek şey İlkeli olarak Çayyolu İlçesinin kurulması için bırakılan yerden yere düşen bayrağı kaldırıp, birlik ve beraberlik mücadele etmektir.

HA ŞUNU BİLEYDİN;

iz....

Biz buradan İlçe olmamız için haykırırken bazıları Çayyolunun ilçe olmasına gerek yoktur, bazıları da ne gereği var Başkanı destekleyelim telaşındaydılar.

NE OLDU ŞİMDİ!!!

Kaçan balık büyük olur.Çayyolu kimseye yar olmadı. Şimdi Batıkent ve Çayyolu İlçe olsun namelerini daha evvelden söyleyecektiniz.

Geçti BOR'un pazarı.....

BEN BURADAN UYAN ÇAYYOLU DERKEN UYKUDA YAKALADILAR....

SABAHA KARŞI BİZ/SİZ UYURKEN KANUN ÇIKARTTILAR UYANIKLAR!!!!

    İKİ AYRI YERDE ANMA; ATAPARK VE YUNUS MARKET KARŞISINDAKİ CUMHURİYET PARKI. YAZMAYAYIM DEDİM ELE GÜNE KARŞI, SUSMAK DA ÇÖZÜM DEĞİL. ARKADAŞLAR SİZLERE NELER OLUYOR. BU GÜNLERDE DE Mİ, SEN BEN KAVGASI. ÖZÜNDE AYNI YOLA BAŞ KOYANLARIN BU ANLAŞILMAZ İKİ BAŞLILIĞI BENİ DERİNDEN YARALIYOR. LÜTFEN ELİNİZİ YÜREKLERİNİZE KOYUP BİR DAHA DÜŞÜNÜN. KENDİ İÇİNİZDE DÜŞTÜĞÜN,ÜZ ŞU DURUM MEMLEKET YARARINA OLAMAZ. HEPİNİZİ AKLI SELİME DAVET EDİYORUM.

ne o ÇAYYOLU'ndaki anma ve kutlamalar da mı bölünüyor. 10 KASIM ATA Park'tamı yoksa CUMHURİYET Parkında mı (ADD  böyle mesaj atmış) tören düzenlenecek?

İdarecilerdeki idarecilerimiz biz normal vatandaşlar olarak sözkonusu asvaltın  ne sebeb ile atıldığını bilmesek bile alirızaya 75. yıllisesine bir projemi nin temellerimi atılıyor elbette birinci ağızdan duymuşlardır

koru mah.ne bir zahmet bu bilgileri sızdırırlarsa bu paylaşım adına  memnun olacağız.

... Tez kerede

Sevgili dostum Engin Uç,
Sizi yakından tanıyorum.
Özellikle son yaşananları görünce, içimden Sabahattin Ali'nin şu dizelerini yazmak geldi...

"Başın öne eğilmesin
Aldırma gönül aldırma
Ağladığın duyulmasın
Aldırma gönül aldırma

Dışarda deli dalgalar
Gelir duvarları yalar
Seni bu sesler oyalar
Aldırma gönül aldırma

Görmek istersen denizi
Yukarıya çevir yüzü
Deniz gibidir gökyüzü
Aldırma gönül aldırma

Kurşun ata ata biter
Yollar gide gide biter
Mahpus yata yata biter
Aldırma gönül aldırma

Dertlerin kalkınca şaha
Bir sitem yolla Allah’a
Görecek günler var daha
Aldırma gönül aldırma"

Hiç aldırmayın, bakın, şimdi demokrat, solcu geçinenler nasıl Sabahattin Ali'lere Nazım Hikmet' lere sarılıyorlar..

Gün gelir sizi de anarlar!...

Hayat böyledir, kadir kıymet çok sonra ortaya çıkar..... Dert etmeyiniz..!

Tarih,her zaman,  menfaate peşinde koşanları değil, onur mücadelesi verenleri yazmıştır.

Yeter ki, şairin dediği gibi, başınız öne eğilmesin, çünkü sizin başımız sadece kendi başınız değil, toplumun duyarlı kesimlerinin sesidir...

O baş, daima dik durmalıdır.
O başı eğmek, ram etmek isteyenler, demokratlığından utanmalıdır!

Aldırmayınız...

Bu ülke, bir hilal uğruna ne güneşlerin battığı topraklardır..

Bizler ki, güneşi içenlerin türküsünü söyleyenleriz, evimizde ağlayanların göz yaşlarını ağır bir zincir gibi boynumuzda taşımıyoruz..

Bunun farkında olmayanlar, günü birlik menfaatler peşinde koşanlar, gerçeği er geç mutlaka görecektir.

Başarılarınızın devamını diliyorum.
Aldırmayın!....

inasanlar  aramızda dolaşan bir çok canlı cenazenin aksine hayatının sonuna kadar yaşamalıdır.

hesap insanı makam sahibi yapar da,
vicdan daha önemli bir işe yarar,
insanı insan yapar.

Acelem varsa, her gün karşıdan karşıya geçtiğim yerdeki kırmızı ışık daha uzun yanar. Eğer çok eğleniyorsam, çok keyifli bir sohbetin içindeysem, zamanın nasıl geçtiğini anlamam. Birkaç gün önce yaşadığım sıkıcı bir olay ya da yoğun bir çalışma haftasının ilk günü, yıllarca önce yaşanmış gibi gelir bazen. Oysa onu ölçmek için yaptığımız bütün araçlarda dakika altmış saniye, saat altmış dakika sürer. Saatlerde mi bir sorun var? Zaman, saatlerimizle ölçtüğümüz gibi akmaz mı hiç? Ya baştan beridir yanlış ölçüyorsak? Zamanın göreceliliği bu mudur? Hayır, bu, zamanın göreceliliği değil; benim zamanı duygularımla algılayışımın tarifi. O halde zamanın göreceliliği nedir, neye benzer, nasıl tarif edilir, çocuklara nasıl anlatılır?

En iyisi kitaplardan yardım alma