TÜM ÇAYYOLU VE ÜMİTKÖY SAKİNLERİNİN RAMAZAN BAYRAMINI KUTLAR.ESENLİKLER DİLERİM
Tarih: 20 Ekim 2006 00:00 Ekleyen: Beğenme: 0
bgn aksam ustu saat 18:00 saatlerı sularında 8.cadde arcadıum tansan mevkıını goren varmıydı bılmıyorum gercekten ıcler acısıydı sular tasmıs vazıyette cadde caddelıkten cıkmıs neredeyse bır golete donmustu cok uzulduk mu manzara karısında.
Tarih: 20 Ekim 2006 00:00 Ekleyen: Beğenme: 0
Sayın Ahmet Duyar,
Biz her yere eşit hizmet götürüyoruz, yetiyoruz. Çayyolu nun ilçe olmasına gerek yok" şelindeki açıklamanıza çok üzüldük çayyolu halkı olarak..Bu kadar büyük birimlerin tek merkezden yönetilmeye çalışılması doğru değil, bütün işlemlerimiz için (örneğin ASKİ) uzaklara,demetevlere vs gidiyoruz..Bu böyle olmaz..Lütfen söylemlerinizi halkı göze alarak yapın..Siyasi çıkarlar bizleri hiç ilgilendirmiyor,bence Çayyolu ilçe olup kendi belediyesini kurmalıdır..unutmayın, insanlar geçicidir,sizlerde öyle..kalıcı olan hizmetlerdir..
Birde Çayyolu ümitköy huzurevinin yanındaki 907 tepeler-ki rotary ormanı olarak ayrılmıştı-imara açılmış ve asmalı konaklar adı altında lüx villa inşaatı devam ediyor..Yeşili yokedip,hazine arazilerinin imara açılmasını en azından HARAM olarak görüyorum..Ayrıca, Osmanağa konaklarının yanında yapılan minik park tamamen beton yığını olmuş,çok çirkin,oraya sadece ağaç dikseniz yeterliydi..Saygılarımla..
Tarih: 19 Ekim 2006 00:00 Ekleyen: Beğenme: 0
SAYIN AHMET DUYAR CAYYOLUNUN ILCE OLMASI KONUSUNDA KISISEL GORUSUNU ACIKLAMI, BU KONUDA KARAR VERICI MAKAMINDA DEGILDIR..BU TUR HAKLAR VERILMEZ, ALINIR VEDE CAYYOLU BUNU SOKE SOKE ALACAKTIR..SAYGILARIMLA
Böyle bir sayfanın olması iyi, ancak seçilen zemin rengi kötü. İnsanın gözünü yoruyor. Standart ve klasik bir form seç ilirse bence çok daha iyi olur. Bu bir. İkincisi de böylesi bir sayfanın kişisel ihtiras ve ispat ya da bir reklam zemini olarak kullanıldığını gördüm ki, bu istenen amacı biraz sabote ediyor gibi geldi bana. Bir diğer konu ise burada birileri birilerine sürekli yağ çekiyor nedense. Bunu neden yaptıklarını pek anlayamadım doğrusu. Son sözüm şu: Ben bu bölgede yaşayan bir sakin olarak, gösterişten uzak, sade, gerçek bir bilgi paylaşım ortamı, doğru bilgiyi işleyen ve ulaştıran bir sayfa olarak görmek istediğim bu ortamı hazırlayan ve emek veren insanlara bu kritiklerimi iletmek istedim.
saygılarımla
Tarih: 18 Ekim 2006 00:00 Ekleyen: Beğenme: 0
29 EKİM ve FENER ALAYI
Bütün çocuklar büyümeye özense bile çocukluk "Sakın büyümeye özenme çocuk!" denilecek kadar temiz ve güzel bir durumdur.Hepimizin çocukluk hatıralarında unutulmayanlar vardır. Hatta yıllar geçip de çoluk cocuğa karıştıktan sonra ana kraliçelerimizinde bulunduğu ev sohbetlerinde iki – üç yaşımızda olanları hatırlamamız anneleri bile ne kadar şaşırtır bilemezsiniz.
Benim çocukluğum asker ailesi olmamız nedeniyle rahmetli babamın " 2 nakil = 1 yangın" dediği tayinler içinde, 60 lı yılların başında Kırklareli nde geçen ilk çocukluğumun arkasından ilkokul 1., 2., 3. sınıfları okuduğum Sarıkamış ta, sonra İstanbul Çengelköy Kuleli mahallesi Mehmetçik ilkokulunda devam etti.
10 yaşına kadar ailemin yanında coğrafyamızda dolaşırken çocukluğum içinde kalan unutamadığım arşiv bir GÖRÜNTÜYÜ alarak bugünkü Türkiye ye ve dostum Çayyolu nun gündemine taşımaya çalışacağım.
T a k d i r s i z i n....
Babamın şark hizmetini yaptığı günlük gazetelerin bir hafta sonra ulaştığı Sarıkamış ilçesinde;
Otellerin fuayeleri kadar yüksek tutulmuş iç mekan yüksekliğine sahip lojmanımızı ve tabandan tavana kadar yükselerek adeta taş fırınlara benzeyen PEÇ denilen sobalarını,
Sarıkamışlı kürt ve ermeni kökenli çocuklarla el ele tutuşup "1, 2, 3 ler yaşasın Türkler, 4, 5, 6 Fransa battı." şeklindeki bugüne cuk diye oturan okul şarkılarını,
Soğuk savaş döneminde müttefikimiz ABD tarafından Sovyet füzelerinin natoya karşı yarım saat durdurulması gayesi ile tümene hibe edilen tekaüte çıkmış benzin canavarı REO veya cemseden bozma okul servis aracımızı,
1. sınıfta okurken kış aylarında annemin ufak tefek siparişlerini almak için kayak takımlarımı kuşandığımı,
Karlı Sarıkamış gecelerinde dışarı çıkılacağı zaman kurtların ve ayıların saldırılarına karşı büyüklerin ucunda sustalı bulunan bastonlar taşıdığını,
Dış cephesi sarı renkli tarihi kışlık sinemasını
ve
Türkiye nin diğer bir ucu Kırklareli nde ise;
O yıllarda moda olan kronik bir öksürük hastalığı sayılan boğmacaya kardeşimle beraber yakalanınca babamın pilot bir arkadaşının öngörüsü ve önerisi ile bir eğitim uçuşu esnasında teyyareye binerek Kırklareli semalarında bu hastalıktan hayret bir şekilde kurtulduğumuzu,
Çengelköy de okul dönüşünde sahil yolundan Kuleli ye doğru giderken bazen kıyıya vuran palamut, torik ve kofanaları elle topladığımızı,
ve de
29 EKİM GECELERİNDE DÜZENLENEN BİR ORGANİZASYON OLAN FENER ALAYI GÖSTERİLERİNİ
U N U T A M A D I M.
Şöyle ki;
Cumhuriyet Bayramı gecelerinde askeri bandonun eşliğinde bir bölük asker ellerinde meşalelerle şehrin önemli caddelerinde turlardı.Arkadaşlarımla fener alayının arkasından asker ağabeylerimizin uygun adım marş adımlarına ayak uydurduğumuzu sanarak yürürdük. Sonra yine yürürdük.
Bugün geriye dönüp baktığımda genç cumhuriyetimizin ilk yıllarında emperyalizm denilen zifiri karanlığa karşı fener alayı şekliyle yapılan merasimin aslında ne kadar esaslı bir eylem olduğu anlaşılmaktadır.
Bu sessiz mektup Cumhuriyet Bayramımızın bir geleneği olmasına rağmen yıllar içinde Bağdat Caddesi hariç, öğrendiğim kadarıyla güvenlik nedeniyle kaybolup gitti.
Bugün için karanlıklara karşı meşalelerle yürüyen fener alayları geleneğinin nostalji olmaktan çıkarılıp tekrar canlandırılabilecek bir mesaj olabileceğini düşündüm. Bu sebeple doğrusu asker evladı da olmam nedeni ile TSK bando takımı yetkililerine bu yazıyı göndermeyi düşünmeme rağmen vazgeçtim.
Neden?
Çünkü; 28 şubatta gelinen noktada tankların yürüyüşünün, sonradan göstere göstere gelen Tsu-nami dalgalarında işe yaramadığı görüldü. Eğer TSK bando takımı bir ihtimalde olsa kendilerine gönderilen bir yazı üzerine itibar gösterip tekrar fener alaylarını başkentin kırmızı çizgilerle donatılmış ünlü bulvarlarında rap rap rap sert adımlarla yürütseydi ünlü bir filmdeki general Patton un tanklarından da çok ses çıkarabilirdi.Fakat sonuçta TSK yı bir polemiğin içine koyabilecek haksız bir durum ortaya çıkabileceği kaygısıyla bunun yerine önümüzdeki günlerde ÇAYYOLU nda kutlayacağımız 29 Ekim Cumhuriyet Bayramında ÇAP ın, Engin Bey in ve hemşehrimiz ATO Başkanı Sayın Sinan Aygün Bey in katkılarıyla fener alayını gerçekleştirebileceğimizi düşündüm. ÇAP bülteninin haziran 2006 sayısında ÇAP ın bir orkestrasının ve bandosunun kurulduğu haberleri kapaktan resimli veriliyordu....
ÇAP ın ziyaretçi defterine uğrayan bazı konuklarımız ÇAP ın sadece çerçöple uğraşmasını telkin ediyorlar. Oysa Çayyolu nun sadece rakı- mangal, rakı-balık yapılan bir yer olmadığı ünlü Forbes dergisinin ÇAP la yaptığı röportajda "Türkiye Ankara ya bakıyor, Ankara da Çayyolu na" manşetlerinden anlıyoruz.
Aslında hepsi birer karşı devrim projesi olan BÜTÜN İRTİCALARIN DOĞUMEVİ EMPERYALİZMDİR. Emperyalizmin zifiri karanlıklarına karşı önümüzdeki 29 Ekim Cumhuriyet Bayramında Atapark taki törenlere katılması beklenen ÇAP bandosunu, elinde meşaleler taşıyan Çayyolu lu gençlerden oluşan bir fener alayı ile anlamlı bir duruma getirip sesimizi duyurabilirsek Türkiye ye de bir örnek olabiliriz.
UNUTMAYINIZ Kİ SAYIN GENEL KURMAY BAŞKANIMIZIN ÖZELLİKLE VURGULAYARAK ALTINI ÖNEMLE ÇİZDİĞİ GİBİ LAİK CUMHURİYETİMİZİ BOP LARA KARŞI KORUMAK ASKERLER KADAR SİVİLLERİN DE EV ÖDEVİDİR.
Tarih: 18 Ekim 2006 00:00 Ekleyen: Beğenme: 0
Ücretli Otoyol gişelerinde kolay ve beklemeden geçiş yapmaya yarayan Kartlı Geçiş Sistemi (KGS) Ankara da genelde merkez de bulunan Ziraat Bankaların da satış ve dolumu yapılmaktadır .
Anılan Kartlı Geçiş Sistemi (KGS) stış ve dolum işelminin Çayyolu Köy içi veya Konutkent II şubesinde de hizmete girmesi husununun faydalı olacagı inancındayım ..
Bu konuda Ziraat Bankası WEB sitesinden öneride bulunulmasını tüm Çayyolu ve Ümitköy sakinlerinden rica ederim.
Teşekkürler
Tarih: 18 Ekim 2006 00:00 Ekleyen: Beğenme: 0
Ahmet Duyar ın açıklamasını şiddetle kınıyorum. Çayyolunun ilçe olma isteğini bireyselleştirmiş ve gerek görmemiş, ne hakla?..İnsanlar gelip geçicidir, önemli olan halkımız için doğru kararlar alabilme onurunu gösterebilmektir..Çayyolunun ilçe olması tabiki gereklidir ve olacaktır..Kısır politik görüşler ile yapılan yönetim anlayışından kurtulmamız dileği ile..
Tarih: 16 Ekim 2006 00:00 Ekleyen: Beğenme: 0
Ankara Büyükşehir Belediyesine SONSUZ TEŞEKKÜRLER!!!
Ben Konutkent-1 Pınar sitesinde oturuyorum. Yaklaşık bir hafta önce Büyükşehir Belediyesi ve ilgili Gaz Dağıtım-kontrol firmasından bir takım kişiler gelerek sitemizin Merkezi sistem olan kaloriferine ait bazı parçaları bakım gerekçesiyle sökerek götürmüşlerdir. Aradan geçen bu bir hafta süresincede bir türlü her ne hikmetse getirmemişlerdir. Pınar sitesi sakinleri olarak bu arada çok üşüdüğümüzü belirtmeliyim.
Defalarca belediyeyi ve ilgili kişileri arayıp ne zaman geleceklerini sorduğumuzda en kısa sürede cevabını almak bizleri isyan noktasına getirdi.
Böyle bir periyodik bakım hizmetiniz vardı da neden kışın başlangıcı olan bu dönemi beklediniz. Temmuz Ağustos aylarını geçtikde Eylülde neredeydiniz be kardeşim.
Belediyeye teşekkür ederim çünkü aralıkta ocaktada gelip sökebilirlerdi neyseki ekimin ortasında söktüler...
Gösterdiğiniz hassasiyet ve anlayış için çok teşekkürler büyükşehir belediyesi...
Tarih: 16 Ekim 2006 00:00 Ekleyen: Beğenme: 0
çayyolunda emlakçılar ve ev sahipleri kafayı yemiş durumda evlerin durumu gözetilmeksizin hepsi ağızlarını 600ytlden açıyor. Kimse yoğurdum kara demez anlıyorum ama bu kadarıda fazla el insaf kazandığımızn yarısını kiraya verisek nasıl yaşayacağız. Unutmayın ki burası şehre 25 km uzaklıkta.
Tarih: 13 Ekim 2006 00:00 Ekleyen: Beğenme: 0