Basit Forum


Tüm Mesajlar Görüntüleniyor › Ziyaretçi Defteri

Lütfen Giriş Yap veya Kayıt Ol!

Ziyaretçi Defteri Arşivi

Ara





  •       HER GÜN KAHROLUYORUM !


          Eski TC Bakanlarından Şerafettin Elçi'nin vefatını Basından öğrendik,üzüldük. Allah rahmet eylesin.Dün şanlı Türk Bayrağı'na sarılmış tabutunu hüzünle izledik.Yapılan doğrudur.Ama bugün aynı merhumun tabutunun ülkemin sınırları içinde bir başka,kusurumu bağışlayın,tanımadığım bayrağa sarılı  ve TC vatandaşları tarafından taşınırken gördüm,şok oldum.Bizim diyarda bir başka ülke mi var ki o ülkenin sözde bayrağı ile taşınıyor? Eğer varsa benim nasıl olur da bilgim olmaz.Ben bu kadar cahilmiyim ? Yok ise nerde Cumhuriyetimin savcıları,Devletimin yetkili organları ? Nerede Atatürk'ün asil Türk  Gençliği? Nerede Türk Sılahlı Kuvvetleıi, Nerede duyarlı bildiğim Türk Milleti? Nerede Cumhuriyetimizi kuran Atatürk ve arkadaşlarının kurduğu Cumhuriyet Halk Partisi ?Hepinize bu hayal kırıklığım geçene kadar  YAZIKLAR OLSUN !!!!
    Tarih: 27 Aralık 2012 22:31 Ekleyen:
  • Haberi Dinle
    Başbakan'dan öğrencilere müjde !

    hayat altmışaltısında başlıyoR
    Harçlar kaldırıldı
    Dersaneler kaldırılıyor


    Peki şimdi ne olacak ???

    Tarih: 27 Aralık 2012 22:30 Ekleyen:
  • Atatürk portrelerin miladının dolduğunu ileri sürüp  Atatürk posterkerini çöpe attılar
    Tarih: 27 Aralık 2012 22:29 Ekleyen:
  • Efendi-köle diyalektiği


    "İnsan ötekine yaklaşırken kendi öznesini yitirir, çünkü kendi varlığını başka bir canlıda bulur; ikinci olarak, öteki ile beraber, ötekini asıl gerçek olarak dikkate almadığından [burada,yarı öz bilinçlilik açısından gerçek anlayışı olarak düşünülmeli] bu yolla sublasyona uğrar,ancak kendini karşısındakinde bulur."
    Tarih: 27 Aralık 2012 22:29 Ekleyen:
  • Soner Yalçın 2 yıl sonra tahliye oldu!

    Cezaevinden akşam saatlerinde çıkarken yaptığı açıklmada,

    "Bu ülkenin vicdanı nerede. İçimde kimseye karşı kin yok. Bu insanlar bu öğretim üyeleri nerede. Burada bir dava yok. Bu  dava sadece Odatv davası değil. Bir gerçek var, gazeteci gerçeğin yanında durur, hakikate aşkla bağlıdır. Bu dönemde gazetecilik yapacaksanız buradaki zulümü görün, burada zulüm var. Buna kimse gözünü kapatamaz. Gazeteci sadece gerçeğin yanında durur.
    Biz gazeteciler kendimizi iktidarlara cemaatlere beğendirmek zorunda değiliz. Böyle bir zorunluluğumuz yok, biz hiç kimseden izin alarak yazmayız düşünmeyiz. Birileri Soner Yalçın'ı ve diğer yürekli onurlu gazetecileri cezaevine atarak kalemini eğeceğini kırabileceğini düşünebilir ama biz öyle olmayacağız. Çünkü biz zindanda kalmayı Namık Kemal'den öğrendik. Biz bu vatana hasret içinde sürgünde yaşamayı Nazım Hikmet'ten öğrendik. Biz ölmeyi öğrendik, ama bize yenilgiyi öğretemeyeceksiniz, biz yenilgiyi öğrenmeyeceğiz ve inadına yazacağız." dedi.

    Soner Yalçın'ın bu ibretlik alınacak sözlerini, doğrunun peşinde olan insanları ve yayın organlarını, susturmaya, korkutup sindirmeye çalışan, onları yok etmek adına  Zabıtası eliyle esnafa cezalar kesen, yalan dolan iddialar üretip etrafa şikayet eden, sosyal demokrat geçinip, demokrat bile olamayanlara ve bu olanları seyreden halka ithaf ediyorum.


    Tarih: 27 Aralık 2012 22:29 Ekleyen:
  • arkadaşlar hafta sonunda izmirdeydim belki size şaka gelebilir ama bizim çiftliğin ürünlerini gördüm


    Tarih: 26 Aralık 2012 11:18 Ekleyen:
  • kıyanet alanetleri


    canan hocam bence esaslı bir sosyal mühendis

    nasıı olsa yakında kıyamet kopacak ya
    insanlık hiç değilse
    son günlerinde  şimdiye kadar  yiyemediklerini 
    gönül rahatlığı ile yesinler diye 
    herşeye yeşil ışık  yakıyor

    hatta ipin ucuda zaman zaman  bugün çıktığı tv proğramında olduğu gini kaçıveriyor


    hocamız buyuruyor ki 'ekmeği hemen kesin
    fazla ekmek insanı ekmek ahmağı yapar '


    kuzum bu hocalar acaba nerde yaşıyor derseniz ha !!!!
    neredeys ekmek bulamıyorsanız pasta yeyin' diyecekler

    farklı bi hocamızında denizdeki balığa pazarlık yaptığı gibi

    3 kişilik bir aile haftada en az 7 kilo balık yeyin dediği gibi....

    Tarih: 26 Aralık 2012 11:18 Ekleyen:







  •                                  E  Y  L  E  M




    İnsanın doğada “ben varım” demesidir eylem. onunla koyar kendini ortaya, onunla biçimlenir insan. Duran, devinmeyen insan sınırlıdır, kendi doğal varlığıyla kuşatılmıştır. Eyleme geçen insan yaygındır, sınırlarını genişletme, evrene açılma atılımı içindedir. Ancak yaratı gücü olan, iş yapabilecek nitelikte bulunan insan eylem gibidir. Sürekli bir gelişme, ileriye doğru gitmeyi gerektirir eylem. Eylemsiz, içine kapanıp kalmış, bir kıyıya çekilmiş kişi tek boyutlu bir süre içindedir, onun bir taştan, donmuş, diriliğini yitirmiş bir doğa varlığından ayrılır yanı yoktur boyut bakımından.
    Uygarlıkları yaratan bütün insan ürünleri birer eylemin sonucudur. Bu nedenle uygarlık bir eylem ürünüdür. Hangi toplumda eylemler sürekli, birbirini geliştirici nitelikteyse orada ilerleme, yükselme vardır. Öte yandan geliştirici, olgunlaştırıcı nitelik taşımayan, yıkıcı, geriletici eylemler de vardır. Onlar da birer insan ürünüdür, kötü birer ürün. Burada üzerinde durulması gereken konu eylemin sağladığı yarar değildir, insanla olan ilişkisidir.

    Tarih: 26 Aralık 2012 11:17 Ekleyen:
  • tek (e) tek


    biz  osmanoğllarını  böyle bilmezdük
    Tarih: 26 Aralık 2012 11:15 Ekleyen:
  • Aşık Edebiyatı


    Sözlü edebiyatın uzantısıdır. Halkın yarattığı sözlü eserlerden oluşur. Dil., biçim, konular, duyarlıklar bakımından halk kültürüne sıkı sıkıya bağlıdır.

    HALK EDEBİYATININ GENEL ÖZELLİKLERİ

    1.İslamiyet’ten önceki edebiyatımızın İslam uygarlığı içindeki biçimidir. Bir anlamda sözlü edebiyat dönemimizin gelişmiş biçimi olarak düşünebiliriz.
    2.Hak edebiyatı ürünleri yazılı değildir. Müzik eşliğinde sözlü olarak oluşur.
    3.Şiir egemen türdür.
    4.Şiirlerde başlık yoktur, biçimiyle adlandırılır.
    5.Nazım birimi dörtlüktür.
    6.Ölçü, hece ölçüsüdür.
    7.Şiirlere genel olarak yarım uyak hakimdir.
    8.Dil halkın konuştuğu günlük konuşma dilidir.
    9.Halk edebiyatı gözleme dayalıdır. Benzetmeler somut kavramlardan yararlanılarak yapılır. Söyledikleri her şey gerçek yaşamdan alınmadır.


    Le beni eyle beni
    Elekten ele beni
    Alacaksan al artık
    Düşürme dile beni

    İpek yorgan düreyim
    Aç koynuna gireyim
    Açıldıkça ört beni
    Var olduğun bileyim

    Tarih: 26 Aralık 2012 11:15 Ekleyen:
Lütfen Giriş Yap veya Kayıt Ol!