Basit Forum


Tüm Mesajlar Görüntüleniyor › Ziyaretçi Defteri

Lütfen Giriş Yap veya Kayıt Ol!

Ziyaretçi Defteri Arşivi

Ara

  • Ünlü çocuk edebiyatçısı,yazar  Küçük Dev Adam  Muzaffer İZGÜ  29 Kasım Çarşamba günü öğrencilerimizle söyleşi yapmak ve imza günü düzenlemek amacıyla okulumuzda olacaktır.
      Tüm Çayyolu sakinlerine duyurulur.
    Tarih: 27 Kasım 2006 17:52 Ekleyen:
  • Bu sayfaya ileti (mesaj) yazmak isteyenlere "üstten kesme işareti kullanmayınız" diye özel bir uyarı yapılmış. Bunun nedenini pek anlayamadım. Herhangibir açıklamayı burada görmek mümkün olursa nedenini öğrenmiş olurum. Aksi takdirde özellikle de özel adları eklerinden nasıl ayırabileceğiz yazarken?
    Tabi bir de yazılanlar içinde sık sık geçen şu  "çayyolulu lar" ifadesi üzerinde durmak istiyorum.  Yanlış mı? Hayır sanmıyorum. (hadi eminim gibi bir iddida bulunmayayım, çünkü ben bir dilci değilim.) Bu Çayyolulu lar aynen Ankaralılar, İstanbullular, Urfalılar gibi bir şey. Dolayısıyla böyle yazılması gerekir doğal olarak. Ancak pek doğal olmayan Çayyolulu lar diye yazarken  "lar" çoğul ekinin ayrı yazılması. Bunun bitişik olması gerekir. Çayyolulular (ben bitişik yazayım) yanlış değil dedik demesine de örneğin bir Ankaralılar gibi de öyle kolayca yuvarlanamıyor dilde, yani söylenişinde bir zorluk/zorlama var.  O yüzden Çayyolulular yerine "Çayyolu sakini(veya sakinleri) ni öneririm.
    Tarih: 27 Kasım 2006 16:11 Ekleyen:
  • I N S E R T. . .

                Bilindiği üzere;
                Pazar günleri gazetelerimizin arasından süpermarketlerin reklam yaparak satışlarını artırmak üzere verdikleri insertler çıkıyor. Bilinçli alışverişlerin temel ilkelerinden biri para idaresidir. Para idaresini kontrol etmek için tüketiciler bütçelerini kayıt altına almak, planlı alışverişler yapmak durumundadır. Bendeniz zaman zaman insertlere bakarak hazırladığım listelere göre yaptığım alışverişlerde özellikle gıda reyonlarında sıkça karşılaştığım önemli  tüketici hakkı olabilecek bir detayı siz Çayyolu sakinleri ile paylaşmak isterim.
                Geçtiğimiz günlerde tercih ettiğim bir ürünü insertte indirime girdiğini hatta bu kampanya esnasında yanında promosyon olarak ek bir ürün de verildiğini görünce hesaplı bir alışveriş yapmak gayesi ile yola çıktım.
                Ancak duyurulduğu üzere reyonlarda özellikle bulunması gereken bu ürünün niçin olmadığına dair cevapları mağaza yetkilisinden farklı gerekçelerle aldım "bugün gelmedi, kalmadı. Ambalaj makinesi bozulmuş, bant bozulmuş" gibi.         
                Tüketici olarak beni mutsuz ettiği için takıldığım bu konuda önce ürünün farklı bir fiyatla Migros ve Tansaş ta satışının  devam ettiğine dair farklı bir sonuca ulaştım. Bunun üzerine ........ Marketinin yetkilisi ile iyi niyet esasları içerisinde yaptığım görüşmeler sonucunda aslında bu ürünün kampanya sürecinde fabrika tarafından mağazaya bir sefer bırakıldığını öğrendim. Nedenini ise ürünün İç Anadolu Bölge Sorumlusundan öğrendim. Firmalar insertler aracılığı ile gerçekleştirilen defilelere ürünleri olan mankenlerin fotoğraflarını koymak ve insertlere destek olmak gayesi ile süpermarketlerin genel müdürlüklerine milyon dolarlar ödüyorlarmış. Bu ürünlerin kampanyası esnasında ucuzluktan dolayı devamlı oluşan talebi karşılamaları durumunda kendileri gibi diğer üretici firmaların da zarara uğradığını ve külfete sokulduğunu ifade ettiler.
                Market müdürlerinin şikayet yapılmadığı takdirde yoğun olan satın alma trafiği içinde olayı takip etmesi mümkün görülmediğinden üretici firmaların akitlerine uymayarak konuyu suistimal ettikleri anlaşılmaktadır. 
                  Sonuç olarak tüketiciler olsa olsa insertler aracılığı ile yazılan senaryolarda oltanın ucuna takılan yem oluyor.
                  Çözüm: Eğer insertlerde "stoklarla sınırlıdır" notu yoksa müşteri hizmetleri görevlisi aracılığı ile ürün olmasa bile barkodunu kasadan geçirtin, fişin arkasına gerekli notları yazdırın. Market size ürünün fabrikası adına kampanya bitse bile aynı fiyattan borçlanmış olacaktır. Ben artık böyle yapıyorum.
    Tarih: 27 Kasım 2006 16:10 Ekleyen:
  • Köşe  Kapmaca (mı?)

                ÇAP evimiz
                Ziyaretçi defteri bahçemizdir.
                ÇAP bir ailedir.
                Eğer ailenin içinde iyi bir iletişim varsa sorunlar çözülür, fikirlere kulak verilir, duygular ifade edilir ve samimiyet gelişir. İyi iletişim söz konusu olduğunda görüşler farklı olsa bile mesajların ardında sevgi vardır.
                Burada kendimi özgür ansiklopedi ekşi sözlükte olduğu kadar rahat hissediyorum. Bazıları bunu köşe kapmaca olarak düşünse bile sizler bunu lütfen anlamaya çalışın.
                Bu nedenle Çap ın bu sayfalarında zaman zaman zaga gibi beni uçurmak isteyenler oluyor. Hatta bunu yazanlar illa ki benden kurtulmak için her ne hikmetse bültende bana köşe yazarlığı verilmesini bile göze alıyorlar. Oysa ben bültende yıllarca yazılarını değerle okuduğum Sayın Mustafa Usalan ve Uğur Özkeleş ağabeylerimin yanında doğrusu haddimi bilirim. Bununla beraber Sayın Engin Uç bülteninin hem patronu hem de yazı işleri müdürü olarak ast-üst ilişkileri içinde doğal olarak bültende yazacaklarıma makas kullanabilir. Ziyaretçi defterinde ise;  kendisine fena söz söyleyenlere bile cevap vermeyecek kadar kibar bir adam. Özetle; Sayın Lütfü Doğan ın bir sosyolog olarak yaptığı analizdeki gibi Mevlana nın ve Hacı Bektaş Veli nin memleketi de olan Horasan ın uç beyidir bu yüzden... 
                  Kitapta okumuş, bizim aileden biri anlatmıştı. Evde TV arızalanır. TV hastanesinden bir tamirci çağırılır. Teknisyen TV nin arka kapağını açar. İçinden bir sürü ekmek kırıntısı çıkar. Evin anne ve babası iyi eğitimli insanlar olduklarından küçük kızlarına şiddet uygulamak yerine onu anlamak gayesi ile sorular sorarlar. Çocuk ekranda Afrikalı açları izleyince TV nin tek açık yeri olan ızgaralarından onlara ekmek kırıntıları atmış. Çocuğun cevapları tamirci dahil herkesi ağlatmış.Herkes dinlenmeye değer. Beraber olabilmek bir başlangıç, beraber kalabilmek bir ilerleme, beraber çalışmak ise bir başarıdır.
                    Bu yazıları çocuklarımız için yazıyoruz.
                    UZLAŞMA HUZURUN KAYNAĞIDIR.   
    Tarih: 27 Kasım 2006 15:53 Ekleyen:
  • Çayyolu nda oturan bir sakin olarak bu sitenin varlığını olumlu karşılayanlardanım. Çayyolu aidiyeti yaratmaya çalışması desteklenmesi gereken bir çaba şüphesiz. Zaman içinde kendisini daha da geliştirip daha fazla insana ulaşacağını sanıyorum. ANCAK ZİYARETÇİ DEFTERİ İÇİN SEÇİLEN RENK İNSANIN GÖZÜNÜ YORUYOR. DAHA AÇIK BİR ZEMİN RENGİNE ÇEVRİLMESİ HALİNDE SİTENİN İZLENİLEBİLİRLİLİĞİNİN ARTACAĞINI DÜŞÜNÜYORUM. Gerçi bunu başka izleyen/okurların da yazdıklarını görmüştüm daha önce. Ama şu ana kadar halen  bir değişikliğe gidilmediğini görmekteyiz. Umarız bu yapılır veya bu konuda sayfayı hazırlayanların (eğer böyle kalmasını istiyorlarla) neden bu görüşü dikkate almadıklarını öğrenmek isteriz.

    saygılarımla.
    Tarih: 27 Kasım 2006 15:47 Ekleyen:
  • 85.97.60.110 nolu ip adresinden rahatsız edici seyler geliyor bu adresin ankaradan oldugunu biliyorum ama bana semti gerekli neresinden girdigi bunu öğrenmem mümkünmü bunu öğrene bilirsem polise gidip takip baslata bilecem nasıl yardım alabilirim.
    Tarih: 26 Kasım 2006 23:38 Ekleyen:
  • BELEDİYENİN DİKKATİNE
    Türkkonut a giden Alacaatlı caddesindeki yol genişletme çalışmaları bu günlerde gözle görülür bir şekilde hızlandı ama aynı caddenin devamı olan  ( Banghabundu Seyh Mucıbulrahman) daha öncede yazdığım gibi hala karanlıkta burada sadece Cumhuriyet Parkının ampulleri değiştirilmiş fakat yol lambalarına dokunulmamış bu da hızlanan yol genişletme çalışmalarına gölge düşürüyor. Bir ampul değiştirmek bu kadar zor olmamalı diye düşünüyorum.
    Hiç kimsenin paranoya girmesine gerek yok; eğer bizler sizleri eleştiriyorsak eksiklerinizi tamamlayın.
    Tarih: 26 Kasım 2006 10:14 Ekleyen:
  • Sn. cinici
    Sanıyorum yazdıklarımı tam olarak okumadınız. Sizin bilge kişiliğiniz karşısında ben çooook yetersiz kalırım.
    çayyolunun ilçe olması için neden iki tane kanun teklifi verildiğini sordum.Meclis yasalarını bir vekil olmadığım için bilmem söz konusu değil.İki yasa teklifinin olması mükerrer olmuyormu.?Hem o kadar öok yasa teklifi var ki 1 tane olsun ama öz olsun.ve görüşülsün değilmi?
    Çayyolunun ilçe hatta il olması beni hiç bağlamıyor.Benim diğerleri gibi bir yatırımım yok.Hem olsa ne olacak, tüm sorunlar çözülecek mi zannediyorsunuz...
    Sizin yapmış olduğunuz açıklamalara, araştırmalara bir sözüm yok, olamazda.Daha öncede bir arkadaş yazmıştı.Site admini size bir köşe verirse yazılarınız orada daha da yerini bularak okunacaktır.
    Bu kadar agrasif davranmanızada hiç gerek yok.Sizin fikirlerinizi kimse zorla kabul etmez.
    Böyle yazmaklada antipati topluyorsunuz.
    Gönderme yaparkende insanları kırmamaya özen göstermeniz dileğiyle...........
    Tarih: 25 Kasım 2006 10:51 Ekleyen:
  • 24 Kasım öğretmenler gününde de
              Biz buradayız
              Bekleriz efendim

              Osmanlı, bazılarının şiar edindiği gibi şeriat devleti olmamıştır. Çünkü İlber ORTAYLI Hocamızın özellikle vurguladığı gibi Osmanlıda kerhane ve meyhane geleneği vardı. Hatta, Osmanlı derin devletinde göreve alınacak kişileri sarayın ileri gelenleri önce meyhaneye götürüp çilingir sofralarında zil-zurna sarhoş ederek dillerini imtihandan geçirirlermiş. Çilingir  (rakı) dili açarsa, sınav kaybedildi sayılırmış. Çilingirin açamadığı ağızlar ise sarayda işe kabul edilirmiş. İşte çilingir sofralarının tarih tünelindeki adı, olayda kullanılan anahtar kelime çilingirden gelmektedir.
                            *          *          *
              Bugün ise 24 kasım öğretmenler günü
              Bir taraftan AB nutukları atılırken diğer taraftan öğretmenler odalarında haremlik selamlık uygulanacak bombeli günlere doğru yol alıyoruz. Bu nedenle sizlere rahmetli babamın  bize hep değerlerle bahsettiği, 1930 lu yılların Cumhuriyet ürünü olan ilk mektep öğretmeni ile ilgili bir anısını yansıtmaya çalışacağım. Savaş yeni bitmiş. Fakirlikten tiryakilerin rakı yerine ispirto içtiği yıllar... Öğretmen son derste zil çalınca ertesi gün için babası bakkal olan bir öğrencisine rakı, babası kasap olan bir öğrencisine de kuzu ciğeri ısmarlar. Ertesi günü derste öğrencilerinin huzurunda masaya koyduğu kuzu ciğerinin üzerine rakıyı döker. Deneyde kuzu ciğerinin köpürdüğünü gören çocuklar bu ağır telkin karşısında öğretmenin "insan ciğeri kuzu ciğeri gibidir sakın unutmayın" sözlerini hiç unutmazlar.
              Bugün ise Cumhuriyet yazarı Sayın Deniz SOM un Üsküdar Belediyesi tarafından Kız Kulesine karşı düşürüldüğü VAZİYET aslında partisi Türkiye olanların düşürüldüğü VAZİYETTİR.
              Bir tarafta zekice çilingir sofrasını icat etmiş Osmanlı, bir tarafta Osmanlıyı şeriat yönetimi sanan bir yerel yönetim anlayışı, diğer bir tarafta laikliği şarap içerek korumak zorunda kalan Sayın Deniz SOM ve dostları.

              NOT: ÇAP IN AMAÇLARININ 2. MADDESİNE İTHAF OLUNUR.
    Tarih: 24 Kasım 2006 16:47 Ekleyen:
  • Çayyolu ONLINE.COM ekibi adına Sayın İsmail Çifci Bey in yaptığı davete uyarak sitelerini ziyaret ettim. Çayyolu görüntüleri adeta delil tespit dosyası gibi. Hal böyle olmasına rağmen;
              Yetkililere zamanı geldiğinde konuşacağını beyan eden UYSAL VATANDAŞ hangi görüşü temsil ediyorsa etsin ama elini çabuk tutsun... Hukukta bir ilke vardır. "bildiğini şimdi söylemezsen sen de suça iştirak etmiş sayılırsın". Kulaklarını çınlattığımız otoriteye hayran olma, korkma insanı vicdan tembeli yapar.

              Çayyolu nda düşünce fabrikalarının kurulması güzel bir şey. Ekibinize ve size emekleriniz için teşekkür ederim.
    Tarih: 24 Kasım 2006 15:32 Ekleyen:
Lütfen Giriş Yap veya Kayıt Ol!