Dodurga köyüne giden Alacaatlı caddesinde yol genişletme çalışmaları neredeyse bitmek üzere; ben bu yolun genişletilmesini en çok arzu edenlerden biriydim. Ama sadece bu yola asfalt döküp tamam oldu derlerse bu yol üzerinde çok kaza olur. Yaya kaldırımı, orta refüj ve yolun karanlıkta kalan yerlerine aydınlatma lambaları için direk dikmeleri de gerekiyor insallah bunlar unutulmadan zamanında yapılır. Zira sizlerinde bildiği gibi Angora caddesinin Uludağ kebap tarafının aydınlatma direkleri ve kanalizasyonları bu yolun 3. yapılısında eklenmişti.
Tarih: 30 Kasım 2006 17:18 Ekleyen: Beğenme: 0
M u h a t a b ı n a,
" Büyük olmak için hiç
kimseye iltifat etmeyeceksin;
hiç kimseyi aldatmayacaksın.
Ülke için gerçek amaç ne ise
onu görecek o hedefe yürüyeceksin.
Herkes seni yolundan
çevirmeye çalışacaktır; fakat sen
buna karşı direneceksin.
Önüne sonsuz engeller de
yığacaklardır.
Kendini büyük değil, küçük,
zayıf, araçsız, hiç sayarak,
kimseden yardım gelmeyeceğine
inanarak bu engelleri aşacaksın.
Bundan sonra da
sana büyük derlerse...
bunu söyleyenlere güleceksin."
K. Atatürk
A r z o l u n u r .
Tarih: 30 Kasım 2006 16:23 Ekleyen: Beğenme: 0
N o s t a l j i . . .
Çap'ın bahçesi için yeni bir BEYAZ SAYFA açılmış, güzel de olmuş doğrusu. Bu nedenle bu sayfaya benim için "bir yudum insan" Engin Bey'in Çayyolu bülteninde "Güncel" köşesinde yazdığı bir konuyla Çayyolu tarih tünelinde bir hatırlatma yapmak istiyorum.
Ankara'nın Amerika'sı
Çayyolu Türkiye'nin en büyük, en modern ve en kalabalık köyü. 1980'li yıllarada keşfedildikten sonra, Ankara'nın değişik çevreleri buraya oluk oluk akmaya başlamış. Mantar biter gibi inşaatlar yapılmış, örnek bir yerleşim oluşturulmuş. Site bazında örgütlenilmiş. Son çıkan planlarla 50 hatta 60 bin konut daha bu "köy"e eklenecek... İnşaatlar tamamlanıp insanlar yerleşmeye başladığında nüfus 500 bini bulacak. Yani Ankara nüfusunun beşte biri burada yaşamaya başlayacak.
O zaman da Türkiye'nin en büyük köyü olarak mı kalacak? Bizce hayır! Ayrı bir yönetimi olacak Çayyolu'nun. Yaratılan güzelliklerin korunması adına, kıpır kıpır oluşmaya başlayan hemşehrilik belirtileri adına, Çayyolu'nun süratle ilçe olması gerekiyor. Gerek kente uzaklığı, gerekse kopukluğu bunu dayatıyor. Politikacılar görmese de kendini gösteriyor, ben buradayım diyor...
Yenimahalle'nin ilçe haritasını hiç gördünüz mü? Çayyolu ile Yenimahalle'nin ortak bir sınırı bile yok. Arada Etimesgut ilçe ile Çankaya ilçe var; Nahçıvan'la Azerbaycan gibi...
Çayyolu Haber Bülteni
Sayı: 14
Eski bültenleri karıştırırken Çayyolu Haber Bülteni kapak yazısının yan tarafında Atatürk'ün resmi ve Türk Bayrağının olduğunu fark ettim. Çayyolu Platformunun, tüm etkinliklerini Atatürk'ün ilke ve devrimlerine sadık bir vatandaş bilinci ile yürüttüğünden Atatürk'ün resmi ve bayrağımızın haber bültenimizin kapağına tekrar konulmasını hem rica ediyorum, hem de istirham ediyorum.
Tarih: 30 Kasım 2006 16:05 Ekleyen: Beğenme: 0
Çayyolu pazarına komşu Necdet Seçkinöz İ.Ö.O. yanında yer alan(pazar kamyonlarının park yaptığı) boş arsanın 712.Sk. üzerinde (İller Sitesi'nin tam karşısında) kalan kaldırıma bitişik bir büfe vardı. Kardeşler isimli bu büfe geçenlerde belediyece yıktırıldı. Ancak enkazdan kalan can kırıkları, moloz parçaları nedense kaç gündür yerinden kaldırılmadı. Bu durum hem görüntü kirliliği yaratıyor, hem de her gün oradan (öğle paydosu git-gelleri dahil üstelik en az 4 kez ) geçmekte olan anılan okuldaki yavrucaklarımız için ciddi bir risk oluşturuyor. Kanı kaynayan bu genç yavrucakların gidip gelirken burada oynayıp biryerlerini kesmeleri, düşmeleri işten bile değildir aslında. Dileğim odur ki, burayı yıkmayı düşünen hatta yıkan belediye yetkililerimizin okulun hemen bitişiğindeki bu artıklar nedeniyle özellikle sevgili öğrencilerimiz için söz konusu ristlerin de yaşanabileceğini düşünmeleri ve bu moloz ve can kırıklarının bir an önce oradan temizlenmesini temin etmeleridir.
Saygılar
Tarih: 29 Kasım 2006 14:41 Ekleyen: Beğenme: 0
Bir semt sakini olarak sitenin sayfa rengi konusunda göstermiş olduğunuz duyarlılığa asıl ben teşekkür ederim. Yeni renk gerçekten çok daha iyi olmuş. Yalnız hani "yüz verince astar istemek" deyimi vardır ya, işte o deyimi haklı çıkarırcasına ben bir de astar isteyip, aslında sadece okuduğumuz alanın değil de, aynı zamanda yorum eklediğimiz(yazdığımız) alanın renginin de aynı anlayış koşutunda aynı şekilde değiştirilmesi (açılması) da sağlanabilseydi "toplam kalite" adına daha eksiksiz bir iş yapılmış olurdu diye yine de bir ekleme yapmadan edemeyeceğim. Çünkü insan yazdıklarını hem yazarken, hem de göndermeden önce her an bir kontrol etmek istiyor. Ben öyle çala kalem yazmayı seven birisi değilim. Kendime duyduğum öz saygı, ana dilime vermem gereken değer ve beni okuyanlara göstereceğim özen adına burada yazdıklarımı da aynı rahatlıkla (confortable) kontrol edebilmeyi, ifademden emin olduktan sonra da tuşa "tık" edip göndermeyi daha doğru bulurum.
"astar" lı saygılarımla!
Tarih: 29 Kasım 2006 12:31 Ekleyen: Beğenme: 0
mesaj bölümünün açık renk olması iyi olmuş zira yazılar daha net bir şekilde okunuyor. Emeği geçenlere teşekkürler.
Tarih: 28 Kasım 2006 17:14 Ekleyen: Beğenme: 0
BİR SEMT SAKİNİ'nin önerisi ile Mesaj bölümünün zemin rengi açık renk yapılmış ve üstten kesme işareti (') eklemek aktif hale getirilmistir.
BİR SEMT SAKİNİ'NE Katkılarından Dolayı teşekkür ederiz
CAYYOLUM.COM
ADMIN
Tarih: 28 Kasım 2006 00:00 Ekleyen: Beğenme: 0
İYİLER MUTLAKA KAZANIR !
Oyak Bank ın bu reklam sloganı bu satırları yazan tarafından gündelik hayatta da sıkça kullanılıyor. Hatta bu reklamın Oyak ailesinin diğer saygın üyelerinden Tukaş ve Nilfisk için niçin dönmediğini düşünecek kadar.
Evrim hep kötüye olmasına rağmen, budistlerin omuzlarının üzerinde danıştıkları minik kuş gibi sanki bana da birisi bu sözleri fısıldayıp dururdu.
Ben bunları düşünürken ailemin küçük bir bayan üyesinden hem şifahi hem de elektronik postayla farklı bir görüş "uyarı" geldi.
Tukaş a gönüllü bir çalışma da yapan biri olarak hayallerim yıkıldığı için içime sinmese de ayaklarımı sürüye sürüye bu yazıyı Oyak ın üst yönetimine sunulmak üzere genel müdür yetkilisine teslim ettim. Şimdi sizlerle de paylaşıyorum.
Haber şu; "Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Tüketicinin ve Rekabetin Korunması Genel Müdürlüğü bünyesinde hizmet veren Reklam Kurulu Başkanlığı, tüketicilerden ulaşan yazılı şikayetler üzerine yapılan değerlendirmeler sonucunda, 34 reklamın yayınını durdurulmasına, 5 reklamın da yayınını durdurularak, düzeltilmesine karar verdi."
4077 Sayılı Tüketici Kanunu , tüketiciyi aldatıcı, yanıltıcı ya da onun tecrübe ve bilgi noksanlıklarını istismar edici, tüketicinin can ve mal güvenliğini tehlikeye düşürücü, şiddet hareketlerini ve suç işlemeyi özendirici, kamu sağlığını bozucu, hastaları, yaşlıları, çocukları ve özürlüleri istismar edici reklamları yasaklıyormuş.
Hatta, misvak özlü diş macunu reklamını veren şirket, misvakın anti bakteriyel özelliği bulunduğu iddiasını kanıtlayamayınca ceza yaptırımıyla karşı karşıya kalmış. Mikroorganizmaların üremesini önlediği ve dolayısıyla astım ve alerji hastalarının daha rahat uyumasını sağladığı öne sürülen yatağa ilişkin yayınlanan reklam için de, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi nden görüş istenmiş ve fakülte, reklamda ortaya atılan iddiaların kanıtlanmış bir bilimsel dayanağı olmadığını bildirince, reklam ceza görmüş.
Peki ya günün her saati, gerek radyolarda, gerek televizyonlarda gerekse bilboardlarda, iri kırmızı puntolar ve insanın içine dokunan melodisiyle karşımıza çıkan ve sürekli olarak "iyilerin mutlaka kazanacağını" dayatan Oyak Bank reklamı...
Ağzından salyalar akıtan ve kendi çıkarları için hayata yeni gözlerini açmış çocukları bile öldürmekten sakınmayan kötülerin, hain pusular kurarak kazandıkları tepeden inme savaşları nasıl yorumlayalım o zaman? Pişkin pişkin tek kaşımızı yukarı kaldırıp, "Eee.., n apalım? İyi olan kazandı." mı? diyelim. Tek suçları o coğrafyada dünyaya gelmek olan, bütün doktrinlerden bihaber, Avrupa daki yaşıtları modern dünyanın nimetlerinden faydalanırken, tepelerine inen bombalar sonucu, geri kalan hayatlarını, kolsuz, bacaksız, ailesiz geçirmek zorunda kalan tartışmasız iyi çocuklar için ne diyelim o zaman? "Pis veletler. Kötü olduğunuz için kaybettiniz." mi diyelim?
Bu reklamı duyarak büyüyen nesillerin, arif çağlara geldiklerinde "iyi ve kötü" kavramlarını sorgularken ya da yaşananları yargılarken başvuracakları hastalıklı bir vicdan ya da varacakları adaletsiz bir kanaat, anti-bakteriyel özellikleri olmayan bir diş macunundan ya da mikroorganizma üreten bir ortopedik yataktan daha mı az tehlikelidir?
4077 Sayılı Tüketici Kanunu, tüketiciyi aldatıcı, yanıltıcı ya da onun tecrübe ve bilgi noksanlıklarını istismar edici, tüketicinin can ve mal güvenliğini tehlikeye düşürücü, şiddet hareketlerini ve suç işlemeyi özendirici, kamu sağlığını bozucu, hastaları, yaşlıları, çocukları ve özürlüleri istismar edici reklamları yasaklıyormuş.
Takdir sizin.
Not: Çap ın amaçlarından olan 2. maddesine ithaf olunur.
Tarih: 27 Kasım 2006 22:36 Ekleyen: Beğenme: 0
Değerli yazar Sayın Muzaffer İzgü ile ilk tanıştığım 1983 baskılı" Çanak Çömlek Patladı" kitabını imzalatmaya biz dinozorlar da gelebilir miyiz
Tarih: 27 Kasım 2006 20:51 Ekleyen: Beğenme: 0
ALO SEPET HATTI 2
Alışveriş yaptığım süpermarketin servisinde aracın kalkmasını bekliyorum. Servisin şoförü yanındaki müşteriye bölgemizde geçen sene açılan yerel bir süpermarketin sepetleriyle ilgili duyduklarını anlatıyordu. Bu süpermarket açıldığında tanesi yaklaşık 260 Amerikan Doları olan 120 adet alışveriş arabasından bugünlerde geriye 24 adet kalmış...
Tarih: 27 Kasım 2006 17:53 Ekleyen: Beğenme: 0