"BAŞTAN BAŞA BİR SAHNEDİR YERYÜZÜ. BÜTÜN KADIN VE ERKEKLER GİRİP ÇIKAN OYUNCULAR SAHNEYE. BİR İNSAN NİCE KILIKLARA GİRER YEDİ ÇAĞINI YAŞARKEN HAYATIN"
W. SHAKESPEARE

İYİ BAYRAMLAR VE İYİ SENELER DİLEKLERİMLE....

HATIRLA BUNLARI! (1)

  Eğer; çevrendekiler itidalini kaybedip de seni suçlandırdığı zaman, sen soğukkanlılığını muhafaza edebilirsen,
  Eğer; herkes senden şüphelendiği halde, onların bu şüphesini hoşgörülülükle karşılayabilir ve kendine olan güvenini kaybetmezsen,
  Eğer; bekleyebilir ve beklemekten yorulmazsan; yahut senden nefret edilir de sen nefretle mukabelede bulunmazsan ve yine ne çok iyi görünmeye çalışır ne de çok akilane laflar etmezsen,
  Eğer; hayal kurabilir ve fakat hayallerinin esiri olmazsan,
  Eğer; düşünebilir ve fakat düşüncelerinin kölesi olmazsan,
  Eğer; zafer ve felaketle yüz yüze gelir ve bu iki sahtekarı da aynı şekilde karşılayabilirsen,
  Eğer; doğru olan sözlerinin hilekarlar ve ahmaklar tarafından, oyalayacak bir tuzak haline getirilmesine tahammül edersen, yahut hayatını vakfettiğin şeylerin bir anda yıkılışını seyredebilir ve durup yıpranmış aletlerle onu tekrar kurabilirsen,

HATIRLA BUNLARI! (2)
  Eğer; bütün kazançlarını bir hamlede şansın kucağına atıp kurban edebilir ve sonra yeni baştan başlayabilir ve kaybından ötürü hiç sesini çıkarmazsan,
  Eğer; iş işten geçtikten sonra kalbini, sinirlerini ve enerjini tekrar seferber edebilir ve gayene ulaşmaya çalışabilirsen ve sana dayan diye iradenden başka hiçbir şeyin kalmadığı zaman dişini sıkmasını bilirsen,
  Eğer; cahil insanlarla konuştuğun halde faziletlerini muhafaza edebilirsen, yahut gururlanıp benliğini kaybetmezsen,
  Eğer; ne sevdiğin dostlarının ne de düşmanlarının sözleri seni incitmezse,
  Eğer; herkese kıymet verir ve kimseye fazla güvenmemeyi bilirsen,
  Eğer; her dakikanın altmış saniyesini faydalı olarak doldurabilirsen,
    İşte o vakit dünyada ve içindeki herşeyde senindir ve hatta daha da fazla, sen o zaman ADAM olursun demektir.

YARATAN'ın sevgi ışığı üzerinizde olsun!

Taze yılınızı kutlarız.

We wish you a Merry Christmas and a Happy New Year.

Joyeux Noel et Bonne Nouvelle Annee.

Frohe Weihnachten und ein erfolgreiches Neues Jahr.

Auguri di Buon Natale e felice Anno nuovo.

ÇAPULCULAR TEPESİ'NDEKİ EYFEL KULESİ'NİN
SAYIN YÖNETİCİLERİNE İTHAF OLUNUR.
 
Büyümeye bu özlem bu özenti niye çocuk?
Sen daha çok küçüksün, dünyansa çok büyük.
Bütün renklerin pembe, siyahsa senden uzak. 
Düştüğün için ağlama, bu düşüş değil.
Ellerin kirlendiyse üzülme, yüzün ak yüreğin pak ya.
Bütün renklerin pembe, siyahsa senden uzak.
Hiç büyümeye özenme çocuk
Bir büyürsen bir daha küçülemezsin.
İnsanlar büyüdükçe küçülürler,
Üstleri temizlendikçe içleri kirlenir.

Elbisen kirlendiyse ne olur?
Oyuncağın kırıldıysa ne çıkar?
Büyü de gör eller, kalbini nasıl kırar.
Bir anlık zevkleri için
Bir ömrü zindan ederler.
Büyümeye özenme çocuk
İnsanlar büyüdükçe küçülürler.
Üstleri temizlendikçe içleri kirlenir.
Para denir, şöhret denir, aşk denir,
Tüm iyilikler menfaatlerde erir.

Yorumsuz Bir Yorum! (1)

  Şimdi, her zamanki gibi Çap için daha gelişimci hedeflerle önümüze aldığımız 2007'yi paylaşmaya başladık. Ancak; defterimizde başlangıça geri dönersek; ağustos ayına; umuyordum ki insanlar öyküleri okurlar. Biliyordum ki bazen öyküler, gerçeğin etkili araçları, çarpıcı ve yerinde olduklarında çoğu zaman kanıtlardan çok daha güçlüydüler. 
  Ve gene biliyordum ki, Çap'ın ziyaretçi defterinin varoluşunu bile etkileyecek anılan durum, bilinenlerin dışında beklentilere ve Çap'ın evindeki hedeflerle doğrudan etkilenecekti. NE ZAMAN? Ben 500 no'lu mesaja, 507, 534, 536 no'lu mesajlarla cevap verdiğim zaman. Bugün ise, gelinen noktada 01.09.2006 tarihli 500 no'lu iletiye doğru baktığımızda "siyasetçiler gibi demogoji edebiyat felsefesi dahilinde demoralize ediyorsunuz" suçlaması yersiz hatta önyargılı sayılmaz mı? Bendeniz önce Çap'ın defterini ayda bir sefer ziyaret eden daha çok da bülteni okumakla ve bültenin kolleksiyonunu yapmakla meşgul olan biri olarak, ağustos ayında ortaya çıkan bir oluşumun bültenimizi imha edeceğini varsayarak sizlerin bu dünyasına miyoplu gözlerime rağmen girdim. Günler ilerledikçe Çap için gözlem yapmaya başladıkça ve miyop gözlüklerimin arkasından baktıkça çoğunluğun yüksek numaralı hipermetrop gözlüklerine ihtiyacı olduğunu gördüm. Aslında ben burada sevgili Can Dündar'ın okuyucularına "Hayatta herkesin farklı bir hikayesi vardır. Türkiye'nin yazı toplumu olabilmesi için, aslında herkesin kendi hikayesini yazması gerekmektedir" sözlerini  dayanak yaparak ortaya çıktım.

Yorumsuz Bir Yorum!  (2)

    Eğer; 500 no'lu mesajın sahibi Sayın Hanımefendi hâlâ aynı iddialarda bulunuyorsa ya da bulunmuyorsa Çap'ın bahçesindeki kır kahvemizde artık bir çayımızı içmesini, hatta yeni bir sayfa açarak siyasetçilerimizi tasvir ettiği akademik güzel diliyle Çayyolu sakinlerine edebi ve felsefi yazılar yazmasını şahsım adına hem rica ediyorum, hem de istirham ediyorum. Saygıyla.
Bilgi için: 500, 507,534, 536, 539 543 no'lu mesajlar.

Öncelikle Çayyolu ve Ümitköy sakinlerinin Kurban Bayramını ve yeni yıllarını kutluyorum.
Gündeme taşımak istediğim konu ise GALLERİA alışveriş merkezi...Sanırım Tuvaletleri ücretli olan nadide bir yerimiz var...Ama bu paralı ve nadide yerin pisliği hiç birimize yakışmıyor..Yöneticiler neyi yönetiyor çok merak ediyorum...Başka konu mu yoktu demeyin..Herkesin girebildiği yer böyleyse giremediğimiz mutfak ve benzeri yerler acaba nasıl? Hepinize iyi günler dileklerimle..

2006 hedefimiz 1000 ileti idi!

  Sayın Mustafa Gürer Bey'in havadislerini uzaklardan okuyunca; Ali Rıza Bey Ormanı'ndaki "bazlama partisi"nin Sayın Sakin Sakin'in öngörüleri doğrultusunda geçtiği tarafımca anlaşılmıştır. Kendileri, zaten bahçemizdeki reytinglerle Çapulcular Tepesi'ndeki "Uzaylı Zekiye"nin reytinglerinin aynı olmayacağının işaretlerini bir toplum mühendisinin kullanabileceği cümlelerle bize günler önce sunmuştu. 
  Çap'ın Sayın Ziyaretçileri, "bazlama partisi"ne ekseriyetle gitmemişsiniz. Hiç değilse bu kır kahvesinde küçük bir hedefi sizlerle beraber yeni yıla girerken yakalayalım. Yoksa, Sayın Mustafa Gürer Bey'in özellikle vurguladığı gibi "bir şey karalayamıyor musunuz?".
  Oysa; daha hızlı, daha güçlü bir takım olmamız için önce yazı toplumu olmamız gerekmektedir.

Bir önceki yazımın düzeninin suçlusu 1600 karakterdir!
  Çayyolu, yılbaşı nedeniyle yapılan ışıklandırmalarda adeta ışığı yönetiyor, hatta hükmediyor. Diğer taraftan ise gecenin karanlığında ışıklar yıldızlar gibi yanıp sönerken bir an yerlere bakınca bizim "Çöpköy"ün aslında gittikçe "Çöpkent" olduğu açıkça ortaya çıkıyor.
  Buyurun size başka bir fenomen!
  Neyse, Çap'ın makası 1600 karakter içinde toparlanmamıza hükmettiği için; umuyorum ki, artık Çayyolu'nda oluşan bu değerler toplumumuzun vazgeçilmez ölçüleri olarak yerleşir ve inançla, güvenle sahiplendiğimiz değerlerimizle onur duymaya devam ederiz. Dileğim, "KOÇ"umuz Sayın Engin Uç Bey'in önderliğinde, Çap'taki evimizde oluşturduğumuz bu sağlam yapının ve özverili çalışmalarımızın sonucu olan anlayışımızla farklılaşarak, koyduğumuz hedeflere yönelik başarılı işlere devam etmemizdir.
  Ancak; Çap'ın bahçesindeki kır kahvesinden yani; gelinen noktadan geriye doğru baktığımda ziyaretçi defterinde bu "kabul görme" tarafıma verilen 500 no'lu mesajdaki ihtarnameden de anlaşılacağı üzere kolay olmadı.
  Biliyoruz ki Çap, bir ailedir. O'nun sitesi bir çok evden (dernekler) oluşur. O'nun evinin bahçesindeki kır kahvesinde (ziyaretçi defteri) gönüllüler, diğer Çayyolu sakinleri de yazı toplumu olsun diye çalışırlar.
  Önümüze aldığımız yeni süreçte; değerlerle, kaliteli ve keyifli bir hayat, sağlık, mutluluk ve daha başarılı bir yıl dileklerimle.

    Çalışma bizden, takdir sizden.