-
MERHABALAR
BEN OYAK4 OTURUYORUM BİLİNDİĞİ ÜZERE OYAK 4 ÜN YOKUŞU MALUM, VASITASIZ ÇIKMAK VE İNMEK ÇOK ZOR OYAK4 OTOBÜSLERİNİ TAKİP EDİYORUM BİR GÜNÜ BİRGÜNÜNE UYMUYOR.DURAKTA SAATLERCE OTOBÜS BEKLİYORUZ YA GELMİYOR YADA KAFASINA ESTİĞİ ZAMAN GELİYOR LÜTFEN BUNA BİR ÇARE BULUNSUN BU KONUYLA İLGİLİ BİR ÇOK KİŞİYLE KONUŞTUM HERKEZ AYNI ŞEYDEN ŞİKAYETÇİ İLGİLİLERE DUYURULUR.
(OYAK4 OTOBÜS SATTLERİNİDE BU SAYFADA GÖREMEDİM)
Tarih: 07 Ocak 2007 00:39 Ekleyen: Beğenme: 0
-
Seçmek, sorumluluktur (1)
Bir İngiliz lordunun armasında yazılı bir söz var; "Seçtiğim, beğendiğimdir" diyor. Buna karşılık, Andre Gide "Seçmek, geri kalanı reddetmektir" yargısına varıyor.
Seçmek yada tercih etmek... Yani, var olanlar arasından birini diğerlerinden "üstün tutmak". Birinin, diğerlerinden "daha iyi" olduğuna inanmak... Dolayısıyla, "seçmek, sorumluluk üstlenmek" aynı zamanda...
Seçmek, mutlaka siyasal anlamda değil... Bakın günlük yaşama... Her an, her konuda hepimiz bir seçimle karşı karşıyayız... Örneğin, şu bakkaldan alışveriş etmek de bir seçim, bu bakkala gitmek de bir seçim... Bu yol yerine şu yoldan gitmek de bir seçim.. Herhangi bir yakınımıza bir armağan almak da bir seçim. .. Konuşurken, sözcükleri özenle belirlemek de bir seçim... Özen göstermiyorsak, o da bir seçim. .. Bir, iki, üç ya da daha fazla "saçmalık" arasından birini yeğlemek de bir seçim...
Yemek seçmek, bir seçim... Yanlış bir anı, yanlış bir zamanı seçmek, talihsiz bir seçim... Birini milletvekili, birini cumhurbaşkanı seçmek de bir seçim... Elbise seçmek de bir seçim... Yaptığı seçimlerle, belirlediği tercihlerle "seçkin bir kişilik" kazanmak da bir seçim..
Dolayısıyla, iyi seçim var, kötü seçim var, akıllı seçim var, akılsız seçim var, uygar seçim var, sürükleyici seçim var, heyecanlı seçim var, salakça seçim var, sevinç veren seçim var, güç seçim var, kolay seçim var, hatta zaman zaman "seçimin hiç olmadığı" seçim var!.. Yani, zoraki seçim var...
Kılı kırk yararak seçmek var. Seçimle karşı karşıya kalmak var. Dikkatli seçmek var.
Tarih: 07 Ocak 2007 00:32 Ekleyen: Beğenme: 0
-
Seçmek,.....( 2)
Seçimi başkasına bırakmak var. Seçimi her türlü değerin üstünde tutmak var. Ömrünü seçime vermek var. Seçimden kaçmak var. Seçimin üstüne üstüne gitmek var..
Seçmek... Belirlemek yani... Yaşamın her anında seçimle karşı karşıya kalmak... Ama, en önemlisi en çarpıcısı "özel seçimde" düğümleniyor. Yani, "kendine ait insanı seçmekte" kilitleniyor yaşam. Ya da yaşamın kilidi özel seçimde açılıyor... "Dost seçmek, eş seçmek, kendine ait insanı seçmek" kısaca.. Yaşamın en dramatik; en can alıcı seçimi bu olsa gerek.
Bu nedenle "seçmek, sorumluluk üstlenmek" aynı zamanda... "Kaderini belirlemek"... Hem kendine, hem karşı tarafa bir sorumluluk üstlenmek... Böylelikle "ortak sorumluluk" taşımak...
• Her gün karar vermek
Ünlü Alman yazar Schiller'in bir sözü var: "Fanteziden düşünce doğar, düşünce eylemi yaratır". Aslında, hem fantezinin, hem de eylemin arkasında "seçim" yatıyor. Schiller bu mantığı şu sözüyle tamamlıyor: "Seçimi yapan, sıkıntısına katlanır". Çünkü, seçmek başlı başına sıkıntıya düşmekle eş anlamlı... Her eylem bir seçim, her seçim bir düşünce...
Seçmek, mutlu olmak.... Hayır, seçmek mutluluğa veda etmek... Seçmek karar vermek... Kararın sorumluğunu taşımak... Seçmek, kendi yaşamı hakkında karar vermek... En büyük sorumluluğu üstlenmek..
Günlük yaşamda, en basit konularda "Ne kadar doğru seçimde" bulunuyoruz?... Yaşamın her anında seçim yapmak, yığınla "yanlış seçimde bulunmayı" beraberinde getiriyor. En yaşamsal seçimlerde doğruyu bulabilmek, belki bir erdem...
Tarih: 07 Ocak 2007 00:32 Ekleyen: Beğenme: 0
-
Seçmek,....(3)
Binlerce seçim arasında yine de en çarpıcı olanı, en çok "kendimizi ilgilendiren insanları", bize ait insanları seçebilmek...Son derece "bireysel tercihlerde" bulunmak... Bize ait insanlar sadece "kişiye özel" insanlar mı? Özenle seçtiğimize inandığımız eşimiz, dostumuz mu?... Her zaman değil. Büyük çoğunlukla öyle, ama her zaman öyle değil.
Bazen de "ülkeye ait insanları seçmek", bir anlamda "kendimize ait insanları seçmek" demek değil mi?... Yani bireysellikten toplumsallığa uzanan bir çizgi yok mu seçimde?... Tıpkı, zaman zaman insanın içinde duyduğu "tanrısal sevginin toplumsal sevgiye" dönüşmesi, oradan da "sevginin bireysellikle bütünleşerek bir senteze ulaşması" gibi... Yani, kendimize ait bir seçim aynı zamanda toplumsal bir seçim mantığına oturmaz mı?... Toplumsallıktan yeniden bireyselliğe dönüşmez mi?...
Seçmek, aynı zamanda kaderini elinde tutmak demek. Sadece, kendi kaderini değil, başkasının kaderini de belirlemek bazen...
Dolayısıyla, seçmek en büyük sorumluluk her zaman....
Bu yazı metni Sayın Yalçın Doğan'ın olup, kulağıma küpe yaptığım önemli yazılardan biridir.
Gökten yedi tane elma düştü:
1.'si Sn. Sakin Sakin'e,
2.'si Sn. Yonca Hanım'a,
3.'sü Çap'a,
4.'sü Kızılderili Reis'e,
5.'si 70 kişilik "baz"lama ekibine,
Diğer ikisi de Subayevleri ile Angora Evleri'ne.
Tarih: 07 Ocak 2007 00:32 Ekleyen: Beğenme: 0
-
ne oldu anlamadım?ama ölesiye inandığım şu ki;edebiyat son derece mert ve namuslu bir iştir.
İktidar hırsını ve insanın zaaflarını Shakespeare’den daha iyi tanımlayan oldu mu?
Victor Hugo Sefiller’i yazmasaydı biz hep eksik kalmaz mıydık hayatta?
Kafka,modern insanın içine hapsolduğu yalnızlıkta bir böceğe evrimleşen dönüşümünü anlatırken sarsılmadık mı?
Nazım’ın dizeleri değil miydi bir dönem bu ülkede kitleleri bir doktrinin peşi sıra sürükleyen?
Aşık Veysel,“iki kapılı bir han” diye nitelerken hayatı,gören gözlerden daha iyi görmedi mi şu ucu sonu belli,ömür denen hadiseyi?
Ve elinizi vicdanınıza koyup söyleyin,dünya halklarını yöneten iktidar grupları,Yunus Emre’nin “mal sahibi,mülk sahibi / hani bunun ilk sahibi? / mal da yalan,mülk de yalan / var biraz da sen oyalan” deyişindeki o çırılçıplak gerçeği,samimiyet ve tevekkülle içselleştirebilselerdi, çocuk fahişeler olur muydu dünyada;az sayıda şanslı doğmuş insan,bir pastayı fütursuzca yalarken,köprü altı çocukları,sağlıksız bedenleri ve 7 kuşak umutsuz gelecekleriyle insanlığın utancı olurlar mıydı?
Dünya sorunlarına analitik çözüm üreten iyi niyetli teknokratlar;bilimsel buluşlarıyla dünyayı daha yaşanır hale getiren büyük beyinler;yerel ya da global bütün idareciler,kendi varlıklarını şekillendirirken,edebiyatın sonsuz nimetlerinden beslenmişlerdir.
Ve dünyanın edebiyat yazılarına nasıl ihtiyacı varsa,küçük platformlardaki ziyaretçi defterlerinin de mütevazı edebiyat yazılarına ihtiyacı vardır.edebiyat,son derece gerçekçi,mert,dobra bir iştir.kısacası edebiyat çok edepli bir iştir.
Tarih: 06 Ocak 2007 22:28 Ekleyen: Beğenme: 0
-
07 OCAK 2007 PAZAR GÜNÜ ÇAYYOLU PLATFORMUNUN 2007 YILINDA DÜZENLEDİĞİ İLK PROTESTO EYLEMİ HAYIRLI UĞURLU VE BEREKETLİ OLSUN ESKİ EYLEMLERİMİZE NAZARAN DAHA ÇOK KATILIMLI, BOL PANKARTLI HERŞEYDEN ÖNCE DE BOL BASINLI OLMASI DİLEĞİMİZDİR.,
LÜTFEN ŞU MEDYAYA İYİ HABER YOLLAYIN DA TÜM ANKARA BASININ DA ÖNEMLİ KANALLARDA ÇIKSIN BU HABER GEÇEN GÜN KARADENİZ DE BİR ZİYARETİMDE AKRABAM BANA ÇAYYOLUNDAKİ BAZ İSTASYON EYLEMİNİ TELEVİZYONDA SEYRETTİĞİNİ BANA ANLATTI SESİMİZ BASINLA ÇIKARAK NERELERE KADAR GİTTİĞİNE ŞAHİT OLDUM.
İNŞALLAH BASIN DA İLGİ GÖSTERİR,BASINDAN ÇAYYOLUNDA İKAMET EDENLERE SESLENİYORUM LÜTFEN BU EYLEMİ ÖN SAYFALARA ANA HABER BÜLTENLERİNE TAŞIYINIZ BİZ DE MANKEN FALAN YOK AMA NE YAPALIM REYTİNGİMİZ BOL OLSUN........ SAYGILARIMLA.
Tarih: 06 Ocak 2007 11:04 Ekleyen: Beğenme: 0
-
Protokol Kürsü'den Yeni Yıl Mesajı
Turkcell Çayyolu sakinlerine iki direk yaptırmış. "Arkasına file de örecekmiş" deniyor. Bu nedenle siz sakinlere ve direklerinize bol şutlu iyi seneler dilerim. Penaltılar da benden ikram!
Çayyolu'nun ev sahibi olan,
Zenginden alıp,
Fakire verdiğini sanan
Yeni Robin Hood
Hepinize İyi sabahlar.
Tarih: 06 Ocak 2007 03:54 Ekleyen: Beğenme: 0
-
TURKCELL'e açık teşekkür
Aşırı uç
Engin Uç'la,
Onun evinin bahçesindeki kır kahvesini işleten kızılderiliden, kuleler aracılığı ile beni kısa bir süre de olsa kurtardığınız için firmanıza sonsuz teşekkürler ederim.
Aralık ayının başından beri kafamı dinliyorum.
A. Duyar Duymaz
Tarih: 06 Ocak 2007 03:34 Ekleyen: Beğenme: 0
-
NE ARADIĞINI BİLMEYEN, NE BULDUĞUNU ANLAMAZ
Ormanlarımızda cep herkülleri için kıyametleri koparıyoruz ama; burnumuzun ucundakilere yakın gözlükleri ile bakmıyoruz. Ali Rıza Bey Ormanı'ndaki "demir eşekler" baz istasyonu da, Çayyolu Türk Telekom'un bahçesindekiler "saz istasyonu mu?" Bunlar yetmiyormuş gibi Çayyolu'na toplatılması düşünülen elçiliklerin üzerindeki kriptolu derin devlet antenleri de "caz istasyonu mu?" olacaklar acaba.
Çayyolu'ndan verilecek toprak parçalarıyla oluşturulması düşünülen elçilikler kampüsünün, çevre yolları kırmızı çizgilerle donatılırken, diğer taraftan kampüsün etrafındaki hava koridorları Bay Dick Chaney'nin kendisine uygulanan elektromanyetikten korunma kalkanlarıyla donatılması koşuluyla....
Tarih: 06 Ocak 2007 03:17 Ekleyen: Beğenme: 0
-
ÇAP'LILAR VE ÇAPSIZLAR
Eskiler "dünya küçük" derlerdi. Bu söz artık gerçek oldu. Herkes birbirini bir şekilde tanıyor.
Benim de 70'li yıllarda tanıdığım adı Komprador, soyadı Burjuvazi olan, çocukları Emperyalizm ve Faşizm, torunları da Sevgili Küreselleşme olan bir aile var. Bu ailenin yerli ortaklarından olanlar Ali Rıza Bey ve Atatürk Ormanları üzerinde üreyerek ormanlarımızı Teknokent'e katmaya kararlı görünüyorlar. Bu ailelerin boşanmaları için önce ÇEKOD denilen boşanma avukatlarını tutup zaman harcayacağımıza bu "demir eşek"leri, bölgemizdeki veterinerler aracılığı ile çiftleştirerek (uluslararası evlilik) tek eşeğe düşürebiliriz ya da ailelerin rızası ile ötanazi uygulayabiliriz.
Ne dersiniz?
Tarih: 06 Ocak 2007 03:00 Ekleyen: Beğenme: 0