-
YANKILAR PROJESİ
Alavere dalavere............................
Nokta nokta tarafı işbirlikçi toplum mühendislerinin uydurup yıllar önce aramıza soktuğu bir zehir. Bana bu yazıda bu tarafı değil, yazılan tarafı lazım.
Yani alavere dalavere. Hem diyalektik hem de didaktik olan zıtların birliği. Memlekette koca koca plazalar yapılıyor. Onlara verilen Karum, Arcadium, Armada isimlerinin anlamları deja vu yani; genetik hafızada "daha önce yaşamıştım" duygusu hali.
Merhum Ethem Torun'un "Bilinen ve Bilinmeyen Yönleriyle Beypazarı" kitabının 278. sayfasında "Beypazarı ağzı" konulu bölümde "alavere: alışveriş" olarak açıklanıyor ki; "dalavere"yi sizler zaten biliyorsunuz! Bu itibarla bölgemizde yapılacak bir plazaya "alavere" isminin deja vu vurgusuyla verilebileceğini düşünüyorum. Projeyi Çayyolu'ndan komşumuz olan ATO Başkanı Sayın Sinan Aygün Bey'in tüccar arkadaşlarına önermesi gayesiyle Çap aracılığıyla arz ve teklif ediyorum. Ancak bu projenin bir değer olarak kabul edilmesi ve satın alınması istenirse telif haklarının hediyesi Çayyolu ormanlarında 10 000 adet çam ağacıdır.
Saygıyla.
Tarih: 09 Ocak 2007 01:39 Ekleyen: Beğenme: 0
-
GÖNENÇ
Bu kelime ne yazık ki nadir insanların kullandığı değerli bir kelimedir. Refah anlamına gelmesine rağmen, öz Türkçeye dönüşü simgeler ki bu kelimeyi en çok Cumhurbaşkanımız Sayın Necdet Sezer Beyefendi kullanıyorlar.
Bu kelimeyi kır kahvemize taşıyanlara teşekkür ederim.
Tarih: 09 Ocak 2007 01:08 Ekleyen: Beğenme: 0
-
yaşamkent dolmuşları hiç yetmiyo ara duraklardan binmek için saatlerce beklemek zorunda kalınyo otobüs zaten saatte bir niye çözüm bulunmuyo acaba artık yaşamkent nufusu çayolunu bile geçecek duruma geldi bütün yaşamkentliler şikayetçi degilmisiniz acaba burada hiç şikayet yok....
Tarih: 08 Ocak 2007 19:37 Ekleyen: Beğenme: 0
-
ÇAP'IN KAPTAN KÖŞKÜNE,
Çalışma bizden, takdir sizden. Görülüyor ki Çayyolu sakinlerine hep beraber 1000 sayfalık bir kitap hazırlamak üzereyiz. Şu anda 990. sayfadayız. Komşularımızdan olan Sayın Üstün Dökmen Bey, kitabı için kullanılan ağaçların yerine 100 ağaç dikilmesini sağlamaktadır.
Kitabı için 100 ağaç diktiğini vurgulayan Sayın Dökmen gibi Çap'ın kaptan köşkü 1000 no'lu kamarada şu sözü verebilirler mi? " Baharda Çayyolu ormanlarına "Çayyolu Seyir Defteri Anısına" 1000 ağaç...
Tarih: 08 Ocak 2007 17:20 Ekleyen: Beğenme: 0
-
TAKINTI, EMPATİ VE KUŞKU.... (1)
Düşünmek zor bir iştir, muhtemelen bu nedenle de çok az kişi düşünür. Ben hâlâ 968 no'lu yasak elma ağacını düşünüyorum. Bu provakasyonu nasıl yedim? diye. Yani anlayacağınız gibi hâlâ sindiremedim. Midemle ilgili hazımsızlıklar için meşhur maden suyu iyi gelse de beynimin sindiremedikleri için reçeteyi genelde ben yazmaya çalışırım.
Çap'ın kaptan köşkünde bulunan kerterizden geriye doğru bakarak 584 no'lu kamaraya gidersek, üstünde yüzülen deniz için verilen oşinografi raporları sizce de çelişmiyor mu? Seyir defterinin bu olayın başlangıç kamarasından ileriye yol aldığımızda birilerinin kim, diğer birilerinin kim olduğunu anlayacak ipuçlarını göremiyorum. Hatta "bugün söyleyin" isimli beyaz salonlarda gümüş ve kristal servisi yapılsa bile.... Yasak elmanın ilçesi "benim memleketim", rumuzu "Sakin Sakin" olursa ve bu seyir defterinin sakinlerinden olmasına rağmen, sakin olmayan bir sakini olarak "seçmek sorumluluktur" yazısını yazdıktan sonra tekzip rötarlı gönderilirse yapılan empatiden yine de kuşku çıkıyor. Hal böyle olmasına rağmen hep böyle sorarlar ya bu provakasyon sonucundan "kim kârlı çıktı?" diye. Yoksa bu eylemi Yenimahalle Belediyesi iletişim casusu robotu mu, yoksa seyir defterimizdeki 598 no'lu kamarada bulunan Bay Köfte Pide'ye musallat olan Bay Ahmet Yanlış-Doğru mu yaptı? Yanlış mı yaptı doğru mu yaptı bilmem ama birisi kır kahvesindeki yazanlara karakter analizi yaptı.
Nedeni bilinmeyen olaylar, çözümü kesin olmayan sorunlar karşısında beliren dengesiz duruma kuşku denir.
Tarih: 08 Ocak 2007 17:04 Ekleyen: Beğenme: 0
-
TAKINTI, EMPATi ve KUŞKU....(2)
Gerçekle kuşku bir arada bulunmaz, detay ışığının girdiği yerde kuşkunun karanlığı bulunmaz. Kuşkulu kimse gerçeklere sırtını dönmüş, gerçekten korkan kimsedir.
Vatan Gazetesinde yayınlanan bir habere göre Microsoft'un sahibi Bill Gates, saygın bilim dergisi Scientific American'a dünyayı değiştirecek planını açıkladı. "Otuz yıl önceki hayalim her eve bilgisayar sokmaktı. Bunu başardım. Şimdiki hedefim robot devrimi yapmak. Otuz yıl sonra her evde bir robot olacak". Bu ilerlemeyle 2300 yılının kehanetlerinden olan "evde bir adam karısını robotla aldattı" başlıklı gazeteleri de otuz yıl sonra okuyabileceğiz.
Sonuç olarak; ADSL modası da geldikten sonra gözlemlediğim herkesin ADSL ve MSN'leri hep yeşil ışıkta duruyor. "Asla çeviri yapamaz" denilen robotlar bile %2 hata ile çeviri yapıyorlar. Yoksa yapay zeka hepimizi paranoyaklaştırıp, septikleştirerek bizi esir mi alıyor?
Ve yukarıdaki küresel aktörün bildiği ama bizim farkına varmadığımız gerçeği olmayan bir toplum mu oluyoruz?
Saygıyla.
Tarih: 08 Ocak 2007 17:04 Ekleyen: Beğenme: 0
-
Çayyolu Platformu’nun öncülüğünde Atapark’ta yapılan baz istasyonu eylemine gelemedim ama yürekten destekliyorum. Oraya gidenlere teşekkür ederim, o çirkin baz istasyonunun hem sağlığımızı hemde zaten gün geçtikçe küçülen doğal çevreyi rahatsız etmemesi için acilen kaldırılması gerekiyor.. Bir tepki olarak o baz istasyonunu kuran şirketin (Turkcell ?)aboneliğinden -nedenini açıklayan bir dilekçe ile- hep birlikte vazgeçebiliriz diye düşünüyorum. Bu da önemli bir baskı unsuru oluşturabilir, müşterilerini kaybetmek istemezler nede olsa!
Tarih: 08 Ocak 2007 11:17 Ekleyen: Beğenme: 0
-
Yaşamımızı biraz daha kolaylaştırmak ve daha rahat etmek bankalara birkaç kuruş para yatırmak için onca yol gitmeyelim diye çeşitli bankalara mail yollayıp hiç olmazsa ARCADIUM Çarşısındaki Bankamatiklerin (ATM)lerin Bankamatik (+) ve BTM le değiştirilmesi talebinde bulundum.
Bunun üzerine Is Bankasından bölgesel işlem yoğunluklarıda dikkate alınarak talebiniz gelecek dönem tahsisleri içinde değerlendirilecektir. yazısı geldi.
Bende 2. bir yazı gönderek bölgenin cok geniş olduğunu buradaki bankamatiklerden para yatıramadığımız için paraları şehre inince oradaki yol üzerindeki bankamatiklerden yatırdığımızı hazır orada iken havale işlemlerimizi aynı yerden veya internet üzerinden yaptığımızı bu yüzden bölgesel işlem yoğunlunun kendilerini yanılta bileceğini söyledim ve buradaki nüfusun 220 bini aştığını belirttim.
Tabii böyle bir başvuruyu benden başka kimse yapmadı diye bir iddia da bulunamam. Ama amaç rahat etmekse yapmayanlarda yapsın; yapanlarda burada yayınlarsa hiç olmazsa bu konuda yalnız kalmadığımızı görürüz. Bir elin nesi var, iki elin sesi var
Tarih: 08 Ocak 2007 00:52 Ekleyen: Beğenme: 0
-
KABUL GÖRMEK KABUL ETMEKTİR
Canlılar sınıflandırmasında gerçek yeri "hayvanlar alemi" olan insanoğlunu bu alemden alıp tüm canlıların "alemlerüstü" katına yerleştiren asıl neden onun "sosyal bir varlık" olmasıdır. Sosyal varlık olma hali şüphesiz ki onu, sadece biyolojik ihtiyaçları için yaşayan sıradan bir canlı olmaktan çıkartır. Bu haliyle insanoğlu sadece yemek, içmek, barınmak gibi maddi ihtiyaçları için yaşamaz, aynı zamanda içinde bulunduğu, yaşadığı, nefes aldığı toplumda kabul edilmeyi ve saygı görmeyi de ciddi bir ihtiyaç olarak hisseder. İnsanlar maddi ihtiyaçları için nasıl çalışmak, para kazanmak zorunda iseler, yaşadıkları evrende kabul görmek için de belli bir çabayı sarfetmek zorundadırlar. Ancak ne var ki, maddi ihtiyaçların karşılanmasına yeten para çoğu zaman kabul görmek için yeterli olmayabilir. Kabul görmek için paradan daha öteye bir şeylerin yapılması gerekir. Bunların başında öncelikle içinde yaşanılan, ait olunan toplumun veya topluluğun değerlerine saygı duymak, yani önce toplumun değerlerini tanımak gelir. Bunu beceremeyen bireylerin kabul görmesi de, saygı görmesi de pek beklenen bir durum değildir.
Sayın Çinici'nin 974 no'lu mesajını bu duygularla okudum ve sindirdim. Yazdıklarından gerçekten de büyük gönenç duydum. Sadece bana ait olduğunu düşünerek kaleme almış olduğunu gördüğüm "kararımı bir kez daha gözden geçirme" önerisine ilişkin "karar kaynağının" bana ait olmadığını da açıklamış olmamdan dolayı, konunun kendileri nezdinde de gayet net anlaşıldığını umuyorum.
Kararım bu güzel tanımlara layık olmaktır.
Sayg.
Tarih: 07 Ocak 2007 18:16 Ekleyen: Beğenme: 0
-
hırsızlık ve maskeler
şimdi anladım. çok da şaşırtıcı değildi aslında. hırsızlığın bu kadar yaygın yaşandığı ve üstüne üstlük pişkince de kabul gördüğü bir düzende, bir “rumuz”un çalınabilirliğini anladım. anlayamadığım buna neden olan patolojik bilinç altı kirliliğinin boyutları.
zaten bedenlerimizin ve gerçek yaşam kimliklerimizin var olmadığı ve sadece fikirlerimizin yazıya büründüğü bir platformda, bir insan, kendi aklıyla var olmak yerine neden, aşırdığı bir başka rumuzun ardına saklanır?
bu benim için cevapsız bir soru…
bu sorunun cevabı sadece ve sadece eylemi gerçekleştirenin genetik kodlarında mevcut… eminim ki onu da bu noktaya getiren yaşanmışlıklar vardır… çünkü hiçbir şey sebepsiz var olmamıştır ve olmayacaktır… ama o insan bir başka insanın varoluş sınırlarına tecavüz ettiği için, anlayış görme ve hırsızlığının ardında yatan sebeplerin hoşgörülebilmesi yaklaşımını hak etmiyor artık...
bu olay bizi sanal dünyanın gerçekleriyle de yüzleştirmiştir… gerçek dünyada bir başkasının adını kullanarak düzmece evrak düzenleyen bir kişiye hukuki yaptırımlar uygulanabilirken; sanal bir ortamda bir başkasının adını kullanana herhangi bir yaptırım yoktur… çünkü gölgelere kelepçe takamazsınız…
neyse… benim için önemli olan, “hız” tutkusundan başı döndüğü için hayatın yavaş yavaş sindirilerek tat alınacak lezzetlerinden uzak kalan insan sayısının bu kadar arttığı bir toplumda, iki huzurlu kelimeyi (sakin-sakin) tespih tanesi gibi ard arda dizerek bize güzel öyküler anlatan bir insanın hala nefes aldığını bilmek…
:-)
sevgilerimle
Tarih: 07 Ocak 2007 12:46 Ekleyen: Beğenme: 0