Basit Forum


Tüm Mesajlar Görüntüleniyor › Ziyaretçi Defteri

Lütfen Giriş Yap veya Kayıt Ol!

Ziyaretçi Defteri Arşivi

Ara


  •     KIZILDERİLİ REİS ve BEYAZ KURT

      Bana göre Çayyolu'nun simgelerinden biri de Biltıp'ın karşısındaki büfenin yanında konaklayan beyaz kurttur.
      Bu kurt köpeği, bazı gece yürüyüşlerimde yanımdan veya arkamdan yürüyerek bana eşlik eder. Belki size de eşlik etmiştir.
      Benim dikkatimi çeken tarafı ise; bir sokak köpeği olmasına rağmen 100 metre ötedeki kebap kokularının geldiği "Ömürlü" ve "Evimiz" mekanlarının yerine büfenin yanında bekleyip bir öğretmen hanımın getirdiği besinlerle yetinmesidir.
      Dersimiz:................
    Tarih: 12 Ocak 2007 16:54 Ekleyen:
  • Farelerin Toplantısı

      Hani Sayın Duman'dan ihtar aldığım 681 no'lu mesajı hatırlarsanız; bugünkü yazıda farelerin toplantısındaki kişiler bizim bloktan. Geçmişte bizim blokta da iki komşumuzun köpeği vardı. Sürekli havlıyorlardı. Üst katta oturan hukukçu komşumun oğlu neredeyse bu yüzden üniversite sınavlarında "köpek akademisi"ni kazanıyordu! Rahatsızlık bu boyutlara ulaşınca oturup kendisiyle bir eylem planı yaptık. Çünkü; hukuk sorunu geç kalındığı için çözemiyordu. Bunun için kurt sesleri olan bir kayıt yaparak 20 watt, 5+1 hoparlör sistemini ara kabloyla balkona kurarak geceyarısı karşıdaki hayvan dostlarımıza misilleme yapacaktık, ancak; bu eylemimizi çanı takamadan eşlerin muhalefetinden dolayı yapamadık.
    Tarih: 12 Ocak 2007 16:39 Ekleyen:

  •     Seçimler  (1)

      "Seçimler" deyince, aklımıza parlamento seçimleri, belediye seçimleri, Koru-Yön veya apartman yönetimi seçimleri geliyor... Oysa böylesine güzel ve sıcak bir dergide, "ağır" seçimlerden bahsetmeyeceğim. Öyle bir niyetim yok. Daha özel, belki de diğerlerini çok yakından ilgilendirdiğine inandığım, sadece bize ait olan seçimlerimizden bahsetmek istiyorum.
      Çünkü hepimiz birey olarak kendimizi farketmemizle "seçimler" yapıyoruz. Belki de, seçimlerimiz kendimizi farketmemize yardımcı oluyor. Uzmanlar, buradaki tavuk-yumurta ilişkisini çözmüşlerdir herhalde, ben bilemiyorum. Bildiğim; sebep ne olusa olsun, yaşamın ilk günlerinden başlayan seçimlerimiz, bilgi arşivimiz genişledikçe karşılaştırma yeteneğimiz geliştikçe daha karmaşık hale geliyor. Kayıtlarımızın ışığında; bazen bağımsız, bazen etkilendiğimizin farkında olmadan, özgür olduğumuzu zannederek; bazen de arkadaşla-rımıza, dostlarımıza katılıp güçlenerek seçimler yapı-yoruz. Tercihimizi kullanarak, yaptığımız seçimlerle kararlar veriyoruz. Verdiğimiz kararlar aslında geleceğimizin, yarınımızın senaryosu oluyor. Bu kararlarla eğitimimizi, işimizi, mesleğimizi, sosyal statümüzü, iliş-kilerimizi belirleyip; şekillendiriyoruz. Havanın durumuna veya günlük programımıza göre gardrobun karşısında dakikalar yitirebiliyor, gideceğimiz yeri düşünerek izleyeceğimiz yolu seçiyoruz. Hangisi olursa olsun, yaptığımız her iş, verdiğimiz her karar bizim kendi seçimimizdir. Kendimiz karar veriyoruz; o gün hangi rengi tercih ettiğimize veya hangi kavşaktan döneceğimize...
    Tarih: 12 Ocak 2007 16:14 Ekleyen:

  •     Seçimler  (2)

      Burada vurgulamak istediğim, seçimlerimizin yaşam biçimimizin hammadesi olduğudur. Komşumuza selam vermemek ve/veya selamı hangi komşumuza vereceğimiz de bizim seçimimiz, tercihimiz. Tıpkı arabamızı park edeceğimiz yer gibi...

      Bu konuda uzman okurların söyleyecekleri, ekleyecekleri, düzeltecekleri çok şey olduğuna inanıyorum. Tercihlerimizn kendi seçimlerimiz olduğunun farkına varınca, başkalarının tercihlerinin de, onların seçimleri olduğunu fark edebiliyoruz. İşte galiba bu noktada, "hoşgörü" devreye giriyor ve hoşgörünün olduğu ortamda "saygı" kendisini gösteriyor. Sitemizde çok sık yaşandığını şu veya bu sebeple duyduğum ve site yöneticilerini bıktıran ancak, sınırlarımızı bilmediğimiz sürece de çözüme kavuşamayacağına inandığım şu örnekte olduğu gibi; kapı komşumun köpek beslemesi onun tercihidir, böyle yaşamayı seçmiş... Bu seçimine saygı duyuyorum. Ama, sessiz bir ortamda, derin bir uykuyla dinlenmek benim seçimimken, köpeğinin havlamasını engelleme sorumluluğu da ona düşmeli. Gün içindeki havlamalara hoşgörü gösterebilirken; çalışan, üreten insanların dinlenme zamanlarında ihtiyaçları olan sessizliğe saygı gösterilmesi bekleniyor. Köpeğin sakinleştirilmesi, eğiltilmesi, gerekenin her neyse onun yapılması, köpek sahibinin kendi seçiminin ona yüklediği sorumluluk...

      Biraz önce değindiğim ve "sınırlarımızı" bilmekle ilgili olduğuna inandığım bu konularda yazmak veya yazmamak... Başka bir deyişle; paylaşmak ya da paylaşmamak seçimi...
    Tarih: 12 Ocak 2007 16:14 Ekleyen:
  • Seçimler  (3)

      Ben "paylaşma" hakkımı kullanmayı seçiyor, seçimlerinize saygı duyanların bol olmasını diliyorum.

                *    *    *

      Çayyolu'nun temeli Koru Sitesidir. Mesa ve Koru öncü ve değerli markalardır. Koru'dan yansıyan dört mevsim iklimler bugünkü Çayyolu iklimini yaratmıştır. Bendeniz Koru'nun sitesinden olmasam da onun mahallesindenim. Bu nedenle "Seçimler" başlıklı yazıyı Koru Postası'ndan alarak kır kahvemizde sizlerle paylaşıyorum.
      Bu yazının sahibi Sayın Sevil Yalçın Hanımefendi'ye kır kahvesi adına teşekkür ediyorum.
    Tarih: 12 Ocak 2007 16:14 Ekleyen:

  •     YÜRÜYÜŞ NOTLARI

      Aşağıdaki uçurumdan biraz daha ilerleyince karşımıza Çayyolu Briç Spor Klübü çıkar. Biraz daha ilerleyince evlerimizin bahçelerindeki konaklı bekçi dostlarımıza, çevredeki inşaatlardan sürüyle gelen diğer bekçi dostlarımızın yaptığı serenadlar  duyulur. Biraz daha ilerleyince sol tarafta Yonca, sağ tarafta ise Büyükşehir Belediyesinin felsefesine muhalif güzel bir site görülür. Muhalif duruşun nereden geldiğini merak edenler, anılan site ANİTTA PARK SİTESİ'nin çevre düzenlenmesinde kullanılan demir korkuluklarının üzerindeki Hitit Güneşi Kursu'nu görebilirler.
    Tarih: 12 Ocak 2007 15:07 Ekleyen:

  •     YÜRÜYÜŞ NOTLARI

      Konut II'nin yakınındaki muhtarlık barakasından ileriye doğru devam edersek on metre sonra önünüze kapağı çalınmış bir açık logar çukuru çıkar. Oysa; bu ünlü yeraltı tünelleri içinden jeep geçecek şekilde tasarlanıp, Avrupa İskan Fonu kredileriyle inşa edilmişti.
      İçine düşürseniz lütfen kafanızı çarpmayınız!
      Yükseklik 3 metre!

    Sayın Remzi Şener Paşamızın konuyla ilgili güvenlik dosyasına, yazıyla olumlu cevap gelmesine rağmen; hala konuyla ilgili bir çalışma yapılmadığı görülmektedir.
    Tarih: 12 Ocak 2007 14:52 Ekleyen:

  •     YÜRÜYÜŞ NOTLARI

      Konut II güvenlik noktasından çıkıp sağa dönüp Uludağ'a doğru yol alırken kaldırımın yanına oturtulmuş bir baraka dikkatinizi çekmiştir. Müteahhit Ahmet Bey, inşa ettiği barakaya Çıkrıkçılar Yokuşu'ndan aldığı,  Amerikan bezlerine markasının da imzasını atmış. Mahallenin muhtarına (pozitif değer) olarak sunulacak olan bu baraka, Duyar marka sarı renkli su bazlı bir boya ile boyanmış. Su bazlı boya tercih edilmesine rağmen uzaktan bile kokuyordu. Tabii ki su, ya da tiner değil, seçim kokuyordu.
     
      Ancak Konut II'nin yöneticileri uyuyor muydu? Bu barakanın içinde tasnif edilecek mahallenin özlük bilgileri inin-cinin top attığı yerde kime havale edilecek?
      "........... demişti" dememek için bilgilerinize önemle sunulur.

      İstanbul Yeşilköy' deki olaylar ne çabuk unutuldu?

      Çözüm: Konut II'nin güvenlik nizamiyesinden bu barakaya doğru, belediye otobüslerinde olduğu gibi 3 adet aktarmalı dikiz aynası....
    Tarih: 12 Ocak 2007 14:34 Ekleyen:
  • bu ziyaretçi defterinin diğer platformlardan ayrılan çok farklı bir özelliği var... son derece mütevazı görünen yazılar ve yazarlar; zaman içinde ciddi bir kimlik ve karakteristik kazanmaya başladı...

    üsluplar öylesine bir tarza büründü ki; ben artık çoğu zaman rumuzlara bakmadan, hangi yazıyı kimin yazdığını anlayabiliyorum...

    ismail bey'in "ulusal basın"daki köşe yazarlarının yürütmekte olduğu, şahsi-kısır-çıkar amaçlı-magazin boyutlu polemiklerini konu alan-daha doğrusu eleştiren yazısına bütün kalbimle katılıyorum... doğrusu ya; bütün bu uçkur-peşkir atışmalarının, bel altı vurgunlarının kadınları ikinci sınıf vatandaş yerine koyan ve ulusal kanallarda en verimli sabah saatlerini parselleyen kadın programlarının içeriğinden bir farkı var mı?

    ve ayrıca; ulusal basının içine düştüğü bu çıkmazın, aslında yerel medyayı;kişisel blogları ve minimal platformları daha da güçlendireceğine yönelik tespiti de çok yerinde buluyorum...

    kendimden biliyorum... yıllardır çok iyi bir gazete okuyucusuyum;ama artık giderek artan bir sıkıntı haliyle elime alıyorum gazetemi...

    ve belki de bu olağanüstü kısırlık yüzünden artık, reklam-rant-petrol-şirket-seçim-siyaset vb. gibi asla "yazı"yı gölgelememesi gereken faktörlerden uzak durmak adına; içimde gizli bir protesto besleyip, çoğu zaman buradaki "insani" ve "bakir" yazıları, büyük abilerin "uçkur-peşkir yazıları"na tercih ediyorum...  çünkü biliyorum ki bu yazıları yazan beyinlerin hiçbiri bir patrona yaranma endişesi taşımıyor...

    bu anlamda; mehmet gürer bey'in "özlü sözler" projesi beni çok duygulandırdı...

    Tarih: 12 Ocak 2007 12:45 Ekleyen:


  •           "gönül ne kahve ister ne kahvehane
                gönül bir dost ister kahve bahane"



          Bazen uzun zamandır ziyaret edemediğimiz bir arkadaşımızı, bir dostumuzu, belki bir büyüğümüzü, ya da belki de yüzünü hiç görmediğimiz  halde saygıyı hak ettiğine inandığımız,  fikirlerine  değer verdiğimiz birilerini  arar ve "bir fincan kahveni içmeye geliyorum" diye haber veririz. Ama o haberi verinceye kadar da yapmamız gereken bazı günübirlik işlerimiz vardır. Önce o gündemdeki işlerimizi bir güzel hale yola koyarız ki, peşinden içilecek bir fincan kahvenin tadı çıksın. Kahveyi yudumlarken, işlerin telaşı ve gecikmişliği o güzel kahvenin tadını kaçırmasın.

          Şöyle bir üç-beş gün sürecek olan işlerimizi bitirir bitirmez ,  dumanların üzerine yeni bir mesaj yazıp atarız ki, biz gelene kadar cezveler ateşe tutulsun diye.

          Daha nice milenyumlara efendim.
    Tarih: 12 Ocak 2007 11:33 Ekleyen:
Lütfen Giriş Yap veya Kayıt Ol!