-
FAZLADAN EFOR
Bu fikir bahçesine diktiği çiçeklerle bahçeye zenginlik ve renk katan bazı değerli bahçevanların(yazarların) emeklerini bu eflatun aynada keyifle izliyoruz. Dolayısıyla "söyleyecek sözü olan" bu değerli yazarların 1500 karekterlik bir mesaj aralığı nedeniyle sözlerini bitiremeyip devam etmek istediklerinde masajlarına bir tür "iç sıra" numarası vermek için ek bir efor sarfettiklerini görüyoruz. Haliyle anlayabildiğim kadarıyla üste "1" alta da "2" gelsin diye bana göre kendilerini gereksiz yere yoruyorlar. Ben ise tam tersini yapıyor ve eğer yazacağım mesaj bitmeyecek gibi görünüyorsa, sayfanın tek yönlü trafik akışına uygun olarak altta kalacak ilk kısma "1", üste kalana ise "2" (hatta 3) gelmesini hiç mi hiç umursamıyorum. Biliyorum ki, böyle yaptığımda okumak isteyen bu sıra anlayışına göre de o yazıları pek rahatlıkla okuyor. Çünkü okumak için önce büyük rakamı görenlerin, "bunun bir de ilki (1'i) vardır diye düşündüklerinden eminim.
Tereddüt uyandıran bu görsel paralelliğin nasıl sağlanacağı konusunda henüz kafa yormuş değilim.Ancak yine de yazanların, "yazdıklarım bir bütünlük içinde görülmeyebilir" endişesiyle hareket etmelerine hiç de gerek olmadığını düşünüyorum. Okumayı bilen her insan bulmaca çözmeyi de az çok biliyordur nasılsa. Dolayısıyla okuyacağını ister aşağıdan yukarıya, ister yukarıdan aşağıya, bir şekilde okuyacaktır kanımca.
Bütün bunları niye mi yazdım? Basit Günün Sözü' ne minicik bir katkı için;
"Arife tarif gerekmez" değil mi efendim.
Saygılarımla.
Tarih: 14 Ocak 2007 23:26 Ekleyen: Beğenme: 0
-
•Okumak nedir? Gelin birlikte bakalım.
Okumak bir erdemdir, bir ayrıcalıktır,f arkına varmaktır bilgi sahibi olunmadan fikir sahibi olunmayacağının. Okumak farkında olmaktır, hayatın keşfetmektir, kendini. Anlam yükleyebilmektir maddiyat ve maneviyata. Bir sanattır okumak bir simyacı edasıyla kılıçları kaleme dönüştürebilme sanatı. Aydınlanmak, aydın olabilmek ve aydınlatabilmektir nesilleri yaşanılası bir dünya için. Öğrenmektir, öğrenebilmektir her şeyden önce okumak. Ve bilmektir her şeye atılan ilk adımın onunla olduğunu. Okumakla atılır hayat merdivenlerine ilk adım yükselebilmenin ve kemale erebilmenin ilk yoludur okumak. Bu zevki tadamayanlar hep alçaklarda seyir eder, kainatın eşsiz manzarasından mahrum eder kendini.
Ve okumamak, koparmaktır bağlarını hayattan.Ters düşmektir yaratılışa , fıtrata ve öze anlamsızlıktır.Anlam katamamaktır her şeye .Ve sahipsizliktir de okumamak; ne tarihi olur okumayanın ne coğrafyası ne de söyleyecek iki kelamı.Hayat iki şeyden ibarettir :okumayanda yaşamak ve ölmek.Yolculuk böyle geçer koca bir zamanda yaşamak ve ölmek ve rast geledir okumayanda gülmek çünkü okumak mutlu olmayı bilebilmektir.Okumayan bilmem siz söyleyin nedir??? Silahsız asker gibidir okumayan hep o olur: ezilen, sömürülen ve savrulan. Ve en büyük düsturu unutmaktır okumamak, erememektir ondaki manaya ona göre boşuna denmiş her halde “İKRA”. Esarettir okumamak hürriyetsizliğe yelken açmaktır. Bilgisizliğin esaretinde bilginlerin esiri olmaktır.
Yaşanılası bir dünya için okuyalım ve okutalım…
Güzel bir makale DEĞİL Mİ ?
Tarih: 14 Ocak 2007 22:39 Ekleyen: Beğenme: 0
-
Önceden de belirttiğim ve İsmail Bey'in de dile getirdiği gibi, kavşaktaki sözde Ankara logosuna ne zaman tepkimizi koyacağız merak ediyorum. semtimizde olan bitenlere karşı kayıtsız mı kalmalıyız? bunu yapan Arcadium'un arkasındaki caminin önüne açtırdığı süpermarket için birkaç gün içinde estetikten uzak yolu da açtırdı, potansiyel yeşil alanı katlederek.
-
ÇAP'ın İLETİŞİM UZMANLIĞINA,
ARZ ve TALEP EDERİM
Teklifin patenti eşim Hijyenay'a aittir.
Eflatun kır kahvemizin sakinlerinden olan Sayın Sakin Sakin'in "bir de sıra numarası olsun" teklifinin, bahçemizdeki yürüyüşümüzü ne kadar kolaylaştırdığını tüm "treking"ciler bilir.
Ancak; bu yürüyüşü yaparken eflatunun sol tarafı ne yazık ki; çöl gibi görülmektedir. Sayın Mehmet Gürer Bey, emekle topladığı binbir renkli ve kokulu güzel çiçeklerini, "güzel sözler" başlığı altında eflatun lokomotifle istasyonumuza günlerdir taşımaktadır. Toplanan bu nadide çiçekleri teknik olarak ve sürekliliğini sağlayarak, sol taraftaki çöl arazisine dikerek burada da bir vaha oluşturabilir miyiz?
Saygılarımla.
Tarih: 14 Ocak 2007 19:32 Ekleyen: Beğenme: 0
-
KIRIK CETVELDEN DÜZ ÇİZGİ ÇIKMAZ! (1)
İKİ İNEK İLE "İZM"LER ARASINDAKİ İLİŞKİ NEDİR?
SOSYALİZM'de, iki ineğinizden birini, komşunuza verirsiniz.
KOMÜNİZM'de, parti iki ineğinizi de alır, eğer yıllık plan aksamazsa size bir şişe süt verir!
FAŞİZM'de, devlet iki ineğinizi de alır, sizi de kurşuna dizer.
KAPİTALİZM'de, iki ineğinizden birini satar, kredi ile bir boğa alır, çiftleştirir ve üretirsiniz, para kazanırsınız.
KÜRESELLEŞME'de ise; Jennifer James'in "Gelecek zamanda düşünmek" kitabındaki düşündürülenlerden yorumladıklarıma göre;
1- Tek dil,
2- Tek din,
3- Küresel aktörlerle üst kimlik tanımlaması (ulusal devletlerin imha edilmesi)dir.
1. maddede olduğu gibi; dünyada 380 milyon kişi İngilizce konuşmasına rağmen; dünyanın yazı dili İngilizce yapılmıştır. Küresel aktör bu operasyonu ustalıkla tamamlamıştır.
2. operasyon ise; Sayın Yaşar Nuri Öztürk Hocamızın yıllardır altını çizerek söylediği gibi KUR'AN'IN İNCİL'LEŞTİRİLMESİ operasyonudur. En önemli delili de mutaassıp bir partinin iktidarı döneminde, Türkiye'nin dört bir yanında kiliselerin açılması operasyonudur.
3. madde ise; hâlâ üzerine senaryolar yazılan "PARÇALA, BÖL, YUT" operasyonudur.
Okuduğum kitapların 2030 yılının kehanetlerinde; küresel aktörlerin yerli akrabalarıyla yaptıkları evliliklerde, ortaya çıkan isimler o topraklarda oturan, bölge insanının nüfus dairelerinden aldıkları hüviyet cüzdanlarındaki üst kimlik tanımlaması olacaktır.
Örneğin; Vestel vatandaşı, Arçelik vatandaşı, Motorola vatandaşı, Vaillant vatandaşı gibi....
Tarih: 14 Ocak 2007 17:30 Ekleyen: Beğenme: 0
-
KIRIK CETVELDEN DÜZ ÇİZGİ ÇIKMAZ! (2)
Bunun için; özellikle fazlaca biriktirilmiş olan milliyetçilik duygularımızla; oyuna gelip gövdesel bir kahramanlığa kalkışıp, bu değerli enerjimizi yanlış bir yerde başkaları adına boşaltmadan akıllıca kullanmalıyız. Çünkü; SSCB'nin çöküşü ile ilgili, gazetelerde satır aralarında küçük bir not okumuştum. Amerikalı bir yetkili diyordu ki;"Sovyetler Birliği gibi bir gücü, geriye düşürebilmemiz için; onun biriken enerjisini Afghanistan aracılığıyla boşaltmasına özellikle göz yumduk".
Sonuç olarak; devletimizin Yenimahalle'deki en derin alt yapı birimi olan ve aynı zamanda en saygın en üst yapı birimi de olan yerin Sayın Başkanı bunun için anılan uyarıları yaptı.
Saygılarımla.
Tarih: 14 Ocak 2007 17:30 Ekleyen: Beğenme: 0
-
GÜZEL SÖZLER (6)
"Damla, kendini tamamlayınca damlar."
Tabiatın iş ve emeğini anlatır.
"Bir milletin geleceği, anaların yetiştireceği çocuklardır.
ATATÜRK
"Bana, okuduğum kitapların en güzelinin hangisi olduğunu sorarsanız, söyleyeyim: Annemdir."
A. LINCOLN
"Hukuk 12'den nişan alıp, hedefi vurmaktır.
Hukuksuzluk ise; tararsın, suçlu-suçsuz herkesi öldürürsün."
"Küçük dertler konuşur, büyükler ise dilsizdir."
NİJERYA ATASÖZÜ
"Hayat; biz başka planlar yaparken, başımızdan geçenlerdir."
"Dualarınıza dikkat edin. Gerçekleşebilir!"
"Başkalarının bilgileriyle bilgili olabilirsiniz, ama kendi aklınızla akıllı olabilirsiniz."
"Bir yerde küçük insanların büyük gölgeleri oluyorsa; orada güneş batıyor, demektir."
"Ben düşmanlarımla başa çıkarım, Allah beni dostlarımdan korusun!"
"Taş insana uzaktan gelmez."
"Süt nasılsa; kaymak da öyledir."
Tarih: 14 Ocak 2007 16:23 Ekleyen: Beğenme: 0
-
Yeni mahalle belediye başkanı sayın Ahmet Duyar, Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı mahallesi muhtarlığına yazıhane binası yaptırıyor. Sağolsun. Ancak bu duyarlık aynı inşaata 30-40 m. ilerdeki galeri girişininin üstü ve yanı, açık bırakılmak suretiyle yok olmaya her an mahkum; zira karanlık bir gecede buraya bir yaya düşebilir. Yolun karanlık olması ve kış şartları bu olasılığı güçlendiriyor. Bu galerinin kapağı nerede? Kim sökmüş? doğması olası kötü bir sonuçtan kim sorumlu? Çevreyi oluşturan her canlıya önem verelim ama önce insan canına saygı lütfen.
-
GELİN "ÇAĞLAYAN"I "TATLIYA BAĞLAYALIM"! (1)
Bilenler bilir, Çap'ın internet sayfasının manşeti "manşetlerin efendisi"dir. 1052 no'lu mesajda Sayın Alper Yeşilyurt'ta benden önce yazmış. Bu nedenle; yazılanların duyarsız ve boş duylara lamba olması dileği ile yazıyorum.
Bilindiği üzere; Çağlayan'da bir köprülü kavşak yapılıyor. Yıllardır özlenen gerçek bir çözüm gerçekleşmek üzere. İtalyan tarzı lambalarıyla aydınlatılmış Eskişehir yolunun hep beraber tadını çıkartalım derken; dünyanın en büyük tümeni olan Zırhlı Birliklerin nizamiyesinde bir "Kardak" krizi...Ya da futbol maçlarında deplasmana giden fanatik taraftarın sahaya inip karşı tarafın ceza sahasına bayrak dikmesi gibi... Ama ne yazık ki; kale arkasında gol aradığını bilmeden!
Çocukluğumda Adana "Sun Sineması"nda ünlü filmi görmüştüm. "Tankların Yürüyüşü" adlı unutulmaz filmde "General Patton" anlatılıyordu. Türk siyasi tarihinde de sivil otoritenin bir şey üretemediği zamanlarda askerlerin üzerinden siyaset yapmaya çalıştıkları bilinenlerdendir. Bir önceki dönemde, tankçılarla oynaya oynaya tankçıları Etimesgut kapısından Sincan'a doğru dışarı çıkardınız. Siz, onları dışarı çıkardıkça onlar, bilmeden ve istemeden Türkiye ile beraber kaybetmiş duruma düştüler. Anlayamadığımız bir şekilde; "Netekim" darbesi dahil,onlar kaybettikçe "siz" kazandınız. Ama Türkiye kaybetti. Şimdi Zırhlı Birlikler nizamiyesinin önünde başlayan Kardak krizi ile anılan tankları dışarı çıkarıp Eskişehir yolundan nereye yürütmek istiyorsunuz? Yürütüp de temelli mi gelmek istiyorsunuz?
Tarih: 14 Ocak 2007 15:23 Ekleyen: Beğenme: 0
-
GELİN "ÇAĞLAYAN"I "TATLIYA BAĞLAYALIM"! (2)
Ancak; unutmayınız ki; eski çamlar "Kardak" değil, bardak oldu!
ÇAP, tümenimizin de bulunduğu bölgemizde sivil bir "erken uyarı sistemi"dir. " Demişti" dememek için lütfen Melih Bey,
Siz başkasınız, gelin siz onlara benzemeyin, gelin bu işi Türk Telekom'un reklamındaki gibi; "TATLIYA BAĞLAYIN".
Çünkü; size de gerçekten bu yakışır.
Çünkü; uzlaşma huzurun temelidir.
Çünkü; uzlaşma olmazsa; anahtar kelime "gerilim"dir.
Çünkü; gerilim olursa; gerilimi en çok suçlular ve güçlüler kullanır.
ONLAR KAZANIR, TÜRKİYE KAYBEDER!
Onlarla beraber, Bakanlıklar istikametine doğru ilerleyen tankların paletleriyle bozulan, yeni yapılan yolların sekizinci defa onarılmasıyla liberalizm de, "bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler" kazanır.
Çayyolu'ndan nadir, "Keçiören/Bayrak Sokak"lı hayranınız.
Saygılarımla.
Tarih: 14 Ocak 2007 15:23 Ekleyen: Beğenme: 0