-
"ÇÜRÜMESİN, YANSIT!" köşesi
EFLATUN TEKNOLOJİ'DEN AZ BİLİNENLER
1- Şofbeni icat eden Alman ailesinin devrim niteliğindeki bir Ar-Ge çalışmasını hatırlı bir dost vasıtası ile bayiiler toplantısından önce öğrenmiştim. Anılan ürün, bir kombi idi. Diğerlerinden farkı hermetik olması ve bacasından çıkan sıcak gazın (karbonmonoksit) dışarı atılmayıp, özel bir sistemle elektrik enerjisine çevrilmesi idi. Bu şekilde kombinin içinde depolanan elektriğin, bina elektriği kesildiğinde;
a- Kombinin kendi ihtiyacı olan elektriği sistemde devreye sokması,
b- Daire içinde kesilmiş olan elektriğin yerine kombide depolanan elektriğin, daire içinde aydınlatma cihazlarına ve elektrikle çalışan tüm makinelere transfer edilmesi (yaklaşık 24 saatlik ihtiyacı karşılayabilmesine çalışılmaktadır).
Yoğuşmalı kombilerden ve dış mekanda donmayan kombilerden sonra bu model, adeta devrim niteliğinde.
2- Kablo TV, yakında Kablo TV abonelerinin kendi aralarında birbirleriyle sabit telefonla ucuza konuşacakları bir sistemi, bununla birlikte birbirleriyle görüntülü sabit telefonlar vasıtasıyla görüntülü konuşturmayı,
3- Ayrıca 100 kanala çıkmayı ve paket programlar sunmayı hedefliyor.
Tarih: 20 Ocak 2007 19:12 Ekleyen: Beğenme: 0
-
Büyük Olmak Veya Büyükmüş Gibi Görünmek.
• Büyüklük insanın ruhunda vardır; eğitim ile şekillenir.
• Büyük insanlar büyük olmak için uğraşmaz.
• Büyük olabilmek bir erdemdir.
• Büyükmüş gibi davranmak zavallılıktır.
• Büyük insanlar kendileri gibi; küçük insanlar büyükmüş gibi davranır.
• Kendilerini büyük sananlar ne kadar küçüldüklerinin farkına bile varamaz.
• Para, pul, mal, mülk ve mevki insanları büyültmez.
• Küçük insanlar paraya tapar. Büyük insanlar çevreye saygı gösterir.
• Ruhu asil olanlar daima büyüktür.
• Ne oldum dememeli, ne olacağım demeli.
• Saygıyı da, sopayı da hak edene ver.
• Altın çöpe düşse gene altındır, ama tenekeyi ne kadar parlatsan altın yapamazsın.
• Adam olamayana paye verip kral yapmışlar; ilk olarak anası ile babasını asmış.
Tarih: 20 Ocak 2007 19:06 Ekleyen: Beğenme: 0
-
PSİKOPAT TÜPGEÇİTLER
Çayyolu'ndan Ankara merkez Bakanlıklara gelince, yaşama ortamımızın üst yapı birimlerinden biri de tüpgeçitlerdir. Bu tüpgeçitlerdeki yürüyen merdivenlerle, ilk önce Amerikan filmlerinde, daha sonra da 70'li yılların başında Kemeraltı'nda Salepçioğlu İşhanı'nda tanışmıştım. Hatta Alsancak'tan Kemeraltı'na arkadaşlarımla yürüyen merdivenleri ziyarete giderdik. O yıllarda yürüyen merdivenlerin yeşil, kırmızı, sarı lambaları yoktu. Bizim tüpgeçitlerin ise, şimdi var. Var da ne işe yarıyor? Anlatayım. Tüpgeçite yaklaşırken, yeşil lambayı dikkate alınca üstüne binip yukarıya çıkıyorsunuz. Aşağı ineceğiniz yerde ise devamlı kırmızı ışık yanıyor.
Psikopat tüpgeçitlerde, yayaları yeşille yürüyen merdivenle yukarı çıkartıp, aşağı tersine yatırarak indiren sorumlu, tüpgeçitler genel müdürlüğündeki 657 mi, yoksa yürüyen merdivenler daire başkanlığındaki 1475 mi?
Ayrıca tüpgeçitlerde kırmızı noktalı sloganlar da görüldüğünden...
Kırmızı noktasız ve kırmızı lambasız tüpgeçitler dileğiyle....
Tarih: 20 Ocak 2007 18:46 Ekleyen: Beğenme: 0
-
GEÇMİŞ OLSUN!
ÇAP'ın bülteninin son sayısında, bir teşekkür ilanı, zıtların mevcudu denilen bir fenomeni gene ortaya çıkardı.
Bir tarafta "Dışişleri notası (ihtarname)", diğer tarafta "içişleri notası". Yani, birisi diplomasi denilen "vermeden alma" sanatı, diğeri "müzik ve insan" sanatı.
Beyefendi'yi eflatuna gelirken her defasında bizi dikkatle süzerken görüyorsunuz. Kendisi Çayyolu bölgesinin sivil toplumcularının önemli imgelerinden biri. Engin Bey'in de değer verdiği dostlarından bir tanesi. Kendilerini şahsen tanımadığım için geçirmiş oldukları trafik kazasından dolayı "geçmiş olsun" dileklerimi farklı bir şekilde "eflatunca" saygıyla göndermek isterim.
Nasıl mı?
ÇAP'ın internet sitesinde 1. sayfada resmi de görülen Sayın Selahattin Tezel Beyefendi'nin önce "müzik ve insan" makalesini okuduktan sonra, eski bir "Konutkent" bülteninde yayınlandığı görülen "KÖTÜ İNSANLARIN MÜZİĞİ YOKTUR" başlığını içeren sözlerini eflatun sayfalara taşıyarak...
Sizler; eflatunun yazarları ve gözlemcileri, siz de Sayın Selahattin Tezel Bey'e "geçmiş olsun" dileklerinizi iletmek istiyorsanız ÇAP'ın 1. sayfasındaki makalelerini lütfen okuyunuz.
Tarih: 20 Ocak 2007 18:19 Ekleyen: Beğenme: 0
-
KİMSE YOK MU ORADA (Yaşamkent'te)?
SESİMİ DUYAN VAR MI (Yaşamkent'te)?
Felaket bölgelerinin türkülere söz olmuş, tanınmış sloganına en sonunda Gül Kırçıl Hanımefendi'den cevaplar geldi.
*Dağ dağa küsmüş de, dağın haberi olmamış.
Sanki biz melekler dişi mi , erkek mi diye tartışıyoruz!
Ama Gül Hanım'ın cevaplarındaki esasları da tanımak için, öncelikle 502, 503, 504, 505, 517, 518, 529 ve özellikle 506 no'lu mesajlara dikkatle bakılması gerekir.
Sayın Gül Kırçıl'ın 506 no'lu mesajında, kendisinden ziyade çocuklar için talepler oluşturmaya çalıştığı açıkça görülmektedir.
Ancak bir haksızlık da yapmayalım lütfen.
Şöyle ki;
İlk Çayyolu toplu konut bölgesi "flamingo yolu" sakinleri de bölgeye taşındıklarında, Polatlı otobüsleriyle bölgeye gidip geliyorlardı. Yakınlarında bir alışveriş merkezleri de yoktu. Yani, bugüne bakarsak, aynı tas aynı hamam. Nasıl ki gecekondu bölgelerinde, sokak tamamlanmadan belediye hizmetleri gelmiyorsa, uydu kentlerde de "Avrupa Mahalleleri" oluşmadan üst yapı birimleri (banka, karakol, çarşı, park, telekom, PTT vs.) gelmiyor.
Sonuç olarak;
Çayyolu sakinleri de Yaşamkent sakinleri gibi Kübalı sayılabilirler. Çünkü; Kübalılar gibi kötü komşularının önünde hiç bir zaman takla atmamışlardır. Kübalı olmak ve Kübalı felsefesi taşımak da çoğu yerde onurlu bir durumdur.
Yenikent'in en kısa sürede Yaşamkent olması dileklerimle...
Tarih: 20 Ocak 2007 17:37 Ekleyen: Beğenme: 0
-
Sevgili Faruk Elmasoğlu..
O günü görmeyi iple çeken o kadar insan tanıyorumki. Bana şahsi birşeyi dokunmadı fakat yoluyla hizmetiyle dokunuyor. Birde o Padişah tavırları. İnsan ne olursa olsun göz önünde iyice efendi olur. Oğluda kendiside. Görmemişlik sonradan görme böyle bişey olsa gerek.
Herneyse. Allah ından bulsunlar. Daha fazla yazmaya değmez.
Saygılar,
Tarih: 20 Ocak 2007 17:28 Ekleyen: Beğenme: 0
-
GÜNDEMDEKİ GÜZEL SÖZLER
Sana, "çukur" bile diyemem.
Çünkü; çukurların bile, bir seviyesi vardır.
Tarih: 20 Ocak 2007 16:33 Ekleyen: Beğenme: 0
-
"DÜŞÜNCELER"
Marcus Aurelius
"Marcus Aurelius'un "sen" diye seslendiği okur değil, kendisidir.
Düşünceler, başkasına öğütler değil, kişinin kendisiyle yaptığı vicdan muhasebesi, bilgelik yolundaki gelişme sürecidir.
*HÜKÜMDARLAR FİLOZOF, FİLOZOFLAR HÜKÜMDAR OLSAYDI, KENTLERİN YÜZÜ IŞIRDI.
Marcus Aurelius'un adı anıldığında insan kaçınılmaz olarak Platon'un bu ünlü sözünü anımsıyor."
Tarih: 20 Ocak 2007 16:28 Ekleyen: Beğenme: 0
-
1112'den devamla...
ZAMAN ÇİZELGELERİNE NE OLDU?
PİKNİKÇİLERE YELPAZE OLDU!
Araştırma, soruşturma ve incelemelerden sonra; teftiş kurulu raporlarına göre; otobüs duraklarındaki zaman çizelgeleri, mangal yakmaya giden piknikçilere rüzgâr yelpazesi olduğu anlaşılmıştır.
"Oxford vardı da, biz mi okumadık" diyen Sayın İbrahim Tatlıses'in konunun uzmanı olduğu bir buluşu; "şarjlı saç kurutma makinesi"ni Sayın Çayyolu sakinlerine öneriyorum.
Yonca Evler ve diğer otobüs duraklarındaki eksik zaman çizelgeleri EGO Başşoförlük 5. Bölge'den, 2722084 no'lu telefondan yetkilisine önemle iletildi.
Tarih: 20 Ocak 2007 16:14 Ekleyen: Beğenme: 0
-
ENGEL YOK!
Üstü kırmızı çizgilerle kızartılmış konu ve konuklara gerek yok. Çünkü artık engel yok!
Türkiye Özürlüler Eğitim ve Dayanışma Vakfı (ÖZEV), Avrupa ve Türkiye'deki sivil toplum örgütleri arasında bilgi köprüsü kurmak için "Engel Yok" projesini hayata geçirdi.
Tarih: 20 Ocak 2007 15:51 Ekleyen: Beğenme: 0