Basit Forum


Tüm Mesajlar Görüntüleniyor › Ziyaretçi Defteri

Lütfen Giriş Yap veya Kayıt Ol!

Ziyaretçi Defteri Arşivi

Ara

  • (3)

    Yazarımız Sayın Mehmet Gürer Bey'in yazdığı "hayat" yazısındaki gibi hayat çetele tutmak değildir, ama asmalı konaktaki bahçenin asmaları arasından seyredeceğim tiyatronun otoparkının çetelesini tutuyorum."Neden?" derseniz, bugünden Teşvikiye'ye ithaf edilenler bize de sunulmasın diye. Bunun için lütfen, her oyuna en az 15 jeep!

      Haydi jeep'ler okula (tiyatroya)!

      Saygılarımla ve alkışlarımla efendim.

      Çünkü sahne, alkışsız kapanmaz efendim.
    Tarih: 22 Ocak 2007 18:30 Ekleyen:
  • (2)
      Hatta, Forbes Dergisi'ne göre de "Türkiye'nin Ankara'ya, Ankara'nın da Çayyolu'na baktığı" yerdir. Yani, Ankara'nın Amerika'sı  ya da Avrupa Yakası'dır. "Küba mahallelerimiz" olsa bile.Tiyatromuzun çevresindeki lezzet duraklarının önündeki caddede, kent kültürü dahilinde park etmemesi gereken, burjuvatik güç ve iktidarı temsil eden "jeep" denilen sembollerden sürüyle var.
      Zor çöller ve imkansız dağlar için tasarlanmış bu devasa semboller, Tansaş'ın küçük otoparkını bile işgal ederken "takıntı" yaptığım sevgili tiyatromuzun güvenlikli otoparkına neden gelmiyorlar?
      Sayın Çetin Altan bir yazısında, "Türkiye'nin tarihinde hiç bir zaman aristokrasi olmadığı için, sosyetesi de olmamıştır. O 'sosyete' diye yansıtılanlar,.........dır".
      Hani zamanında karşımızda faşist bir parti varmış gibi yansıtıldığı gibi.       
      Çayyolu'ndaki her jeep "aynı model" olmasa da bu semboller lezzet duraklarının önünde sıra sıra park ederken, Müdire Hanım Sayın Mine Acar Hanımefendi'nin güvenlik amaçlı inşa ettirdiği tiyatro otoparkına neden gelmiyorlar? Hani tiyatro bir burjuvazi sanatıydı!
      Biz mi yanılıyoruz, yoksa Çayyolu'nda bizim gözümüze burjuvazi diye anılan başka bir şey mi yansıyor?
      Türkiye'nin medeniyet olarak hedeflediği AB yolunda ilerleme standartlarından biri de kollektif imajdır.
      Benim çocukluğumda İstanbul'da iki kız dansa kalktığı zaman orkestra susardı. Bugün ise; Teşvikiye'ye şımarık ve gök görmemiş bir semt deniyor.
    Tarih: 22 Ocak 2007 18:30 Ekleyen:
  • ilginiz için teşekkür ederim. sizden sonra benide arayıp bilgi verdiler. kontörümü herzaman kendim yüklerim. güvenilir diye aldığımız telefonculardan böyle birşey çıkması üzücü. her ne kadar kimsenin bir suçu olmasada takip etmeleri şarttır
    Tarih: 22 Ocak 2007 17:00 Ekleyen:
  • YAŞAMKENT'ten SES VARRRRR!....

    Sayın Çinici ve diğer saygıdeğer arkadaşlarım,

    Gül hanım'a ve yaşamkent için yazılan diğer istek ve arzulara katılmamak elde değil.

    Sizler çayyolunda ilk oturanlardansınız ve çok zor günlerden bugüne geldiniz.Çabalarınız sonuçta güzel bir ortam yaratılmasına neden oldu. Elinize yüreğinize sağlık.
    (Bu arada yazılarınızda harika:))
    Faruk bey'in dediği gibi çayyolu bir bütündür.ve hep böyle kalmalıdır.
    Yaşamkent'in tarihinde bakacak olursanız çok kısa bir sürede oldukça fazla bir yapılaşmayı göreceksiniz.Sanıyorum 1-2 sene sonra nüfus olarakta Yaşamkent çayyolunun çoğunluğunu oluşturacak.Yani bir angora , hatta geçebilirde.
    Bu arada Muhtarımız Ayla Hanım'a çok teşekkür ediyorum.Çok vefalı bir insan.Görevinin bilincinde ve hiç bizr zaman hiçbir kimseye ödün vermeyen birisi.Sağolsun , var olsun.(seçimlerde her zaman yanındayız)
    Bizim mahallenin sorunlarıda var elbet.Ana cadde asfalt kaplandı ama ara yollar her nedense asfalt kaplanmamaktadır.Bu nedenle ana cadde çamur içerisinde kalmaktadır.
    Otobüs seferleri hala artırılmadı.Minübüsler ise canı isteyince geliyor.
    Kar yağdığında ataşehire kadar olan kısım temizleniyor.
    Caddemizde hala kendi akıllarınca tasarruf yaptıklarını zanneden, trafiği ters yönde kullanan insanlarımız mevcut.

    Anadolu sitesine hala bir yol bağlantısı yapılmadı.Her ne hikmetse buraya asfalt dökülmek istenmiyor.Bari sebebinide söylesinler yetkililer bilelim değil mi?

    Mahallemizde bir park'ımız yok. Halada yok.Bu gidişle olmayacakta herhalde.
    Halbuki park için sitelerin terk ettiği araziler var.Neden yap

    Tarih: 22 Ocak 2007 16:52 Ekleyen:

  •       HAZIR MEZARIN BAYAT GÜLLERİ!

      Bilindiği üzere; yerel olmayan basının geçen haftaki tek gündemi "teke tek" pompalananlardı. Ama pompadan çıkanlar toplumumuza "kelebek etkisi" yaptığı açıkça görülmektedir. Köşe yazarları, bu köşeleri "babalarının köşeleri" mi sanıyorlar acaba?
      Sayın Ertuğrul Gazi ile torunu Fatih Sultan arasındaki bu polemik, dipsiz kuyu (pompalar için).
      Medyanın diğer bir işi; medyayı denetlemektir.

      BAKIRCININ ARKADAŞI, KALAYCI OLDUĞU GİBİ Mİ? 
     
      Amiral gemisinin bir sosyolog olan kaptanının doğrulara "armada" olması ve,
      Tekrar "öz"ünüze ve "kök"ünüze dönmeniz dileklerimle. 
        Saygılarımla.
    Tarih: 22 Ocak 2007 16:29 Ekleyen:

  •     Denetim, her iki tarafı da korumak işidir.

      Eflatuna gelen ufak-tefek şikayetlerin bazılarını ast-üst ilişkilerine bakmadan, yüklerini hafifletmek gayesi ile ilgilenmeye çalışıyoruz. Bu itibarla; "elif elif" rumuzlu iletideki Sayın Beyefendi'nin mağdur olduğu şikayetle ilgili anılan firmanın 2413654 numaralı telefonundan iki yetkilisiyle görüşmeler yaptım.
      Tarafıma iletilen, telefonun bu hafta içinde görüşmeye açılacağıdır.
      Ancak, şirket yetkilisi "kontör aldıktan sonra, kontörü güvendiğiniz kişilere yükletin" diye bir uyarıda bulundu. Çünkü; "* # 06 # 15 no'lu tuş"lara basıp, seri numaralarını gizlice not ederek, bu numaraları ileti atarak sizi kaçağa düşürüyorlarmış.
      Bendeniz, biliyorsunuz ki cep telefonu kullanmadığım için inşallah bu teknik terminolojiyi doğru anlamışımdır.
      Bir yanlışlığım da varsa lütfen düzeltin.
    Tarih: 22 Ocak 2007 16:10 Ekleyen:

  •       SON DAKİKA

      Eflatun kır bahçesinde yeni bir haftaya bir son dakika haberiyle başlıyoruz. ÇAP'ın Başkanı Sayın Engin Uç Bey, ünlü tiyatro sanatçımız Sayın Gülriz Sururi ile bir söyleşi yaptığı, eflatunun muhabirleri tarafından ortaya çıkartılmıştır. "Gülriz'in Mutfağı" isimli kitabın 69. sayfasında "Ben yaptım oldu" isimli demokrasi içeren tarifler çok daha (engin), hem de (uç) olarak sakin sakin şeklinde verilmiş.
      Bu röportajı ve Sayın yazarını çok sevdiğim için kütüphanelerinizde bulunmasını önerebilirim.
    Kitabın ismi: Gülriz'in Mutfağından 
                          Gülriz Sururi
        Çayyolu'nda Ada'daki Dost'unuzda
    Tarih: 22 Ocak 2007 15:52 Ekleyen:
  • Arcadium turkcell mağazasından 08.06.2005 tarihinde aldığım telefon yaklaşık 2 hafta önce kapandı. Telefonuma 1 ay kadar önce gelen satıcınızla görüşün mesajı üzerine beklemeden oraya gittim. Formlar doldurup beni umarız kapanmaz diyip gönderdiler. Ve telefonum kapandı. Ben 786 ytl ödedim o telefona. Eğer kaçak getirtseydim 400 ytl ödeyip 5 ytl ye de kayıt yaptırıp güzel güzel kullanacaktım. Şu an telefonum hala onlarda ve 2 aya kadar halledilmiş olur diyorlar. Üstelik telefonum tamir görüp içi açılacakmış. Board denilen parçası değişecekmiş. Ne yapmam lazım teşekkür ederim şimdiden yardımcı olduğunuz için
    Tarih: 22 Ocak 2007 13:28 Ekleyen:

  • Daha fazla bilgi için lütfen Chomsky'nin üretimsel
    dilbilgisine bakınız....

    Saygılarımla
    Tarih: 22 Ocak 2007 00:10 Ekleyen:
  • ÖZÜR.
    1161 NOLU ŞİDDETLE KINIYORUM MESAJIMDA:
    ACILI AİLESİNE ALLAH NET VERSİN CÜMLESİ

    ACILI AİLESİNE ALLAH NET VERSİNDİR. YALNIZ HATA BENDEN KAYNAKLANMAMAKTA NEDENSE YAZININ  KISMI SİLİNMEKTEDİR. BİLGİSAYARI KAPATIP YENİDEN ACTIM. İNSALLAH DÜZELMİŞTİR.

    SAYGILAR.
    Tarih: 21 Ocak 2007 22:48 Ekleyen:
Lütfen Giriş Yap veya Kayıt Ol!