-
Sevgilerin üstünden baharlar ve kışlar geçenlere!..............
Hatırlayanlarınız var mı, sevgi neydi? İlk sevgi sözcüğünü, ilk kıpırdanışını yüreğinin hatırlayanlarınız var mı?
İlk hüznümüzün adını sevgi koyabiliyor muyuz şimdi geriye dönüp baktığımızda? Derûni coğrafyamızı kaplayan zifiri bulutların ve üzerimize örtülen maddeci felsefenin ağırlığına ne zaman başkaldırmıştı sevgilerimiz, hatırlayanınız var mı?
Ne zaman sevgilerimiz paralarımızdan önce tartılırdı; ya ne zaman pazar eyledik sevgilerimizi, biliyor musunuz? En son ne zaman bir sevgiyi söyleşmiştik bir sevgiliyle?!...
Her gün bir parçamızı daha tüketen teknoloji çağında sevgiye en son ne zaman merhaba demiştik, hatırlayanınız var mı?
Hatırlıyor musunuz, sevgi neydi? Üzüm henüz yaratılmamışken insanları sarhoş eden o muydu acep? O muydu canından ve cihandan geçiren sahip kıranları? Bin yıllar ve binlerce yıllar boyunca pervaneyi ateşe düşüren, bülbülü şevdalandıran o muydu? Neydi sevgi?!..
Hatırlayan var mı, sevgi neydi? Leylaların, Şirinlerin, Aslıların nazı mıydı o; yoksa Mecnunların, Ferhatların, Keremlerin niyazı mı? Hangisinde belirmişti ilk kıvılcımı sevginin?
Neydi sevgi?!..
Açıkken gözbebeğimize yerleşen de, göz yumduğumuzda gönlümüze sızan da sevgi değil miydi bir vakitler? Bir dudağın kıpırdanışından yanağımıza akseden pembelikler, utanmalar, sevgi değil miydi yoksa?
En son ne zaman kızarmıştı yanağınız, hatırlayanınız var mı? Uykumuzu en son ne zaman terk etmiştik sevgiyi düşünmek adına?
En son sevgi şiirini hangi gecede okumuştuk? Sahi neydi sevgi? Bir çuhayı ipek
Tarih: 23 Ocak 2007 12:56 Ekleyen: Beğenme: 0
-
Sayın Yonca Hanımefendi
Nerelerdesiniz, efendim?
Özlemle sizi anıyoruz efendim.
Çünkü 969daki "SOKAK" yazınızdaki mekanların birleştiği 1165 ve 1169 nolu yoncalı kavşakta (eflatun kır kahvesi) taaaaaa Londra'dan DOLAŞMAYA gelen bir misafirimiz (Sn. Ceval Kökçe Beyefendi) oldu.
Ancak İngiltere'deki araçların direksiyonu diğer taraftan olduğu için sayın ziyaretçimiz (konuğumuz) 1164deki karışıklığa (tümcenin doğumu) sadeleştirme talep etmiş. Doğrusu bendenizin, bu yokuşu çıkacak çeviri benzinini kendimde bulamadığım için, zatıalinizin boş bir zamanında konuyla ilgili eflatunun sokağına da bir göz atmanızı rica edebilir miyim, efendim?
Çünkü "ÜSTADIMIZ" biraz bugün sinirli de efendim.
Hişttt, hişttt sakin ol
Sinirlerine hakim ol
Doğrusu değil mi efendim?
Saygılarımla
Tarih: 22 Ocak 2007 23:46 Ekleyen: Beğenme: 0
-
ACABA DİYORUM.
1) Eğer 37. caddeyi Beysukent’e bağlayan Saltoğlu Bulvarı 3 kez yapılmasa idi (bildiğiniz gibi burası yapıldıktan sonra 2 defa belediyenin tonajlı kamyonlarını yutacak kadar derinlikte kazılarak bozulmuş ve 3 kez yapılmıştır.)
2) 37. cadde ile Saltoğlu Bulvarındaki yampirilik daha ilk baştan düzeltilse idi veya
3) 37. caddenin asfaltı tamir görürken bu yampirilik düzeltilse idi.
4) İncek yolu 2 kez yapılmasa idi. (benim bildiğim kadarı ile. Bu yol hala bana göre inanılmaz yol hataları ile dolu)
5) Çayyolu köyünün arkasından geçen yeni yol tek seferde yapılsa idi. (belki sizler bu saydıklarıma ilaveler koyabilirsiniz.)
Acaba diyorum zaman ve mali yönden Yaşamkent gibi kaç yol asfaltlanırdı veya kaç park yapılırdı.(Yaşamkent dışında yolu yapılmayan diğer yerler alınmasın. Burada Yaşamkenti simge olarak kullandım.
Acaba?
Sayın Yaşamkent’liler siteminiz yanlış adreste. Bizlerin elinden de buraya yazmaktan başka bir şey gelmiyor. Sitemlerinizi belediyeye yaparsanız daha kolay sonuca ulaşırsınız.
Ben çukurlarla ilgili kaç kez kaç yere mail atıp telefon ettim. (bunlara Anitta park inşaatının yönetim kurulu başkanı, jandarma da dahil. Çünkü bu çukurlardan bazıları bu firmanın inşaatının önünde idi ve onların buraları kapattırmak için daha etkili olacağını düşündüm. Son kontrol edişimde dolaştığım yerler. Muhtarlığın orası hariç kapaklanmıştı.) Eskişehir yoluna bakamadım.
Saygılar.
Tarih: 22 Ocak 2007 22:18 Ekleyen: Beğenme: 0
-
ACELEDEN DOLAYI ÖZÜR
Bu gün(22/1) saat 19.00 gibi eve geldiğimde mutfaktaki radyodan Çayyolu sözlerinin terennüm edildiğini duydum. Çok ilgimi çekti. Bir iki saniye radyo ismi geçermi diye bekledim ama geçmedi. Burası herhalde "Özgür Radyo" olsa gerek diye, tüm Çayyolu sakinlerinin de dinlemesini isteyen telaşımla, mesaj sahibini bile yazamadan 1182 no'lu mesajı yazdım tüm ivecenliğimle. Ancak sonra farkettim ki, benim adını anmak istediğim asıl "Radyo Özgür" imiş.(108.0) Sözcüklerin sıralanışındaki azizlikten dolayı ortalığı telaşa vermiş oldum. Bunun için herkesten özürler diliyorum efendim.
Radyodaki sohbetin konusu tamamen Çayyolu üzerine kurulu idi. Buradaki sivil oluşum ve gelişim ile bu ivmeye katkıda bulunduğuna özel vurgu yapılan Çap ve Çap'ın önderliğinde yürütülen her türlü etkinlik ve bu arada baz istasyonları örneğindeki gibi her türlü haklı karşı duruşlar tabi ki. Programa tesadüfen kulak kabartmam nedeniyle konuşmacının adını duyamadımsa da yine de Sayın Engin Uç'un olduğunu çıkarsadım kendimce.
Ancak asıl vurgulamak istediğim şu: Bu sohbetin yapılacağı tarih ve saati, radyo adını hatta frekans aralığını tek bir kaç gün önceden burada duyurabilseydik/diniz. Bunlar Çap'ın kendisini doğru anlatmasına çok ciddi katkı verecek fırsatlardır diye düşünüyorum. O yüzden bir gramı bile ziyan edilmeden değerlendirilmelidir.
Saygılarımla.
Tarih: 22 Ocak 2007 22:03 Ekleyen: Beğenme: 0
-
İlk önce bugün vefat eden Hayrettin Dündar Bey'in ailesine ve tanıdıklarına Allah'tan sabır ve rahmet diliyorum. Nur içinde yatsın...
Sayın Çayyolu tiyatrosu çalışanlarına buradan seslenmek istiyorum. Hayatta hiçbir zaman hiçbir şey zorla yaptırılamaz. Zaten bu konu ile ilgili çok ta güzel bir söz var. Zorla güzellik olmaz. Nasıl bir tiyatroya istekli bir şekilde gidilip istekli ve memnun bir şekilde geri dönülebiliyorsa, her bireyin de bazı sosyal konularda paylaşım içerisinde olması ve sorumluluk sahibi olması gerekiyor diye düşünüyorum. Tiyatro tamamen ayrı bir güzelliktir. Zevkini alınca, bırakmak istenmez aksine daha da şevkle ve azimle bu faaliyete ayak uydurmak istenir. Hatta imkan durumuna göre, tiyatroda oynayabilmek bile istenir. Bu nedenle, tiyatro apayrı bir duygudur. ÖNEMİNİ tekrar HATIRLATMAK İSTEDİM. Sevgi ve saygılarımla...
Tarih: 22 Ocak 2007 21:58 Ekleyen: Beğenme: 0
-
Sayın Çinici,
Seferden döner dönmez kaleme aldığınız, Çayyolu'nun lezzet duraklarında yer bulmakta zorluk çektikleri halde tiyatromuzun otoparkına uğramaya zamanları olmayan jeep severlerin o otoparklara uğraması için yine sizin bir iki durak önce yazdığınız Sayın Gülriz Suriri mutfağını tanımaları gerekir evvela. O mutfağın ana sıcağı "Keşanlı Ali Destanı" gibi bir lezzeti mesela.
Dileğinize candan katılıyorum efendim. Yazınıza sağlık.
Tarih: 22 Ocak 2007 20:02 Ekleyen: Beğenme: 0
-
flaş flaş flaş
HEMEN ÖZGÜR RADYO'YU AÇALIM
Tüm Çayyolu sakinleri. Şu anda hemen bu radyoyu açın lütfen. Çayyolu hakkında konuşuluyor. frekans aralığını hatırlamıyorum ama, 100'den sonra olduğunu biliyorum.
Ben de yeni rast geldim. şimdi.
Tarih: 22 Ocak 2007 19:28 Ekleyen: Beğenme: 0
-
"İLETİM RAPORU"
ÇAP'ın İletişim Daire Başkanlığına,
Eflatun aynadan görüldüğü üzere; trenimiz 47 vagonla ileriye doğru yol almaktadır.
48,49,50'den sonra sağdaki ünlü çukurlara düşmemek için tedbir alınmasını saygıyla arz ve talep ederim.
Kondoktör
Tarih: 22 Ocak 2007 19:00 Ekleyen: Beğenme: 0
-
Sayın Mustafa Yılmaz Bey,
Size, önce "gönülden teşekkürler".
Sonra, 18.09.2006 tarihli yazınızdaki başlık gibi "......DEMİŞTİ, DEMEMEK İÇİN" zamanınız olursa eflatun kır kahvesine "Yaşamkent'in iklimini" getirmenizi her zaman bekleriz efendim.
Elimizden gelen ancak; sizler için Yaratana dua edip, ilgililere şiddetliyağmur göndermesi dileğidir efendim!
Ayrıca, park isteyen Yaşamkent'li küçük Arda'ya da sevgiler.
Tarih: 22 Ocak 2007 18:49 Ekleyen: Beğenme: 0
-
(1)
239'dan devamla...
Yüzleşme (3)
HAYDİ JEEP'LER OKULA (TİYATROYA)!
Bu satırlarda yazmaya "uyu uyu yat uyu!" fişleriyle, alfabeyi öğrenerek büyüyen, bizim jenerasyonu yansıtmaya çalışan bir tiyatro yazısıyla başlamıştım.
Çocukluğumda, Çengelköy'de Kuleli Mahallesinde otururken; tiyatro olmadığı için babam kardeşimle beni Üsküdar'da bir çocuk tiyatrosuna "Ihlamur Nine ile Çınar Dede" oyununa götürmüştü. Hayatımın ilerideki yıllarında ailemle birlikte tiyatro seyircisi olmaya hep özen gösterdim.
Keçiören'de oturduğum yıllarda da tiyatrodan gece dönüşlerde oyuna ödediğimiz para kadar taksiye de ödediğimiz için hep dua ederdim ki emeklilikte tiyatro yakın bir yerde olsun. Bu isteğimin kabul gördüğüne ve yaratan tarafından gerçekleştirildiğine şahsen inanıyorum.
Çayyolu Tiyatrosu gece yarısı şikayetlere de neden olan çok kuvvetli bir havai fişek gösterisiyle Çayyolu sakinlerinin "tiyatroda nöbetteyiz" anlayışıyla açılmıştı.
Artık, karşımızda parlament mavisi ve lik gri renkleriyle mantolanmış bir dış cephe kaplamasıyla, her şeyi ile modern konfor anlayışına göre inşa edilmiş bir üst yapı birimi var. Var olmasına var da, içinde ortaya konulan dünyalardaki sanatçı emekçilerini müdavimleri dışında alkışlayacak Çayyolu sakini neredeyse yok.
Oysa; bilindiği üzere; tiyatro bir burjuva sanatı. Gene bilinen ve önemle işaret edilen de Çayyolu'nun, ünlü işadamları, siyasi parti liderleri ve Ankara bürokrasisi tarafından özellikle ev sahibi olmak için tercih ettikleri bir bölge olmasıdır.
Tarih: 22 Ocak 2007 18:30 Ekleyen: Beğenme: 0