İsmail Cem vefat etti...
Dışişleri eski Bakanlarından İsmail Cem, akciğer kanseri tedavisi gördüğü hastanede yaşamını yitirdi.
26 Aralık 2006 tarihinde İstanbul Cerrahi Hastanesi'ne yatırılan İsmail Cem, bu sabah 09.50'de yaşamını kaybetti.
İsmail Cem'e Allah'tan rahmet. Yakınlarına sabır dilerim.
Tarih: 24 Ocak 2007 11:16 Ekleyen: Beğenme: 0
C A N L I Y A Y I N!
BİR MUM YAKMAK.
U N U T M A Y A C A Ğ I Z!
ANMAK VE ANIMSAMAK BORÇ OLSUN.
Tarih: 24 Ocak 2007 03:48 Ekleyen: Beğenme: 0
GÜZEL SÖZLER
"Sofraların en kötüsü, zenginlerin çağırılıp açların çağırılmadığı düğün sofrasıdır."
Hz. Muhammed
"Gülriz'in Mutfağından"
Tarih: 24 Ocak 2007 00:56 Ekleyen: Beğenme: 0
GÜZEL SÖZLER
"Yemek ciddi bir iştir.
Beslenmek zeka ve zevk ister.
Az ye, öz ye, mevsiminde ye, her şeyi ye."
Gülriz Sururi
"Gülriz'in Mutfağından" kitabından.
Tarih: 24 Ocak 2007 00:51 Ekleyen: Beğenme: 0
DİLİMİZİ DE KORUYORUZ!
"Kendi dilini bilmeyen
başka dil öğrenemez."
(B. Shaw)
Sayın Beyefendi,
Çayyolu'nun elitik kariyerine mi gölge düşürmeye çalışıyorsunuz, yoksa bizim Türk dili ile ilgili yaramıza mı dokunmak istiyorsunuz? Bu da bir türlü anlaşılamadı doğrusu. 1164'ü İngilizce, Fransızca, İtalyancaya tercüme edebiliriz!
Ama üç gündür görüldüğü üzere, Türkçe tercüme mümkün görülmemektedir efendim. Çünkü bizim Çayyolu'nun caddelerinin ve çarşılarının hatta köyünün, "gök görmedikler" yüzünden sizin Londra'dan bir farkı var mı sanıyorsunuz efendim? (Tea Way Barber, Dress Maker...gibi).
Tekrar Çayyoluluca anlaşamazsak bizim vapurun kaptan köşküne bir çeviri robotu almaları için mail atmanızı rica edebilir miyiz efendim? Bize de bu iyiliği yaparsanız; okuyucular ve gözlemciler "çevirdiği ve istediği" gibi anlar efendim.
Zat-ı aliniz emekli olup Yaşamkent'e yerleşinceye kadar her şey güzel olacak. Bunu da neşrederiz efendim.
Başkent Ankara'dan Başkent Londra'ya GÖNENÇLİ günler efendim.
Saygıyla.
Tarih: 24 Ocak 2007 00:34 Ekleyen: Beğenme: 0
HER İŞİMİZ YARIM.
Seçmen listelerinin muhtarlıklarda askıya çıkması ile muhtarlığa gitmeyi düşünürken aşağıdaki yazı ile verilen adrese girdim.
seçmen numaralarını tespit için; http://www.ysk.gov.tr/ysk/secmenBilgi.jsp 'ye girip seçmen numaralarını tespit edebilirsiniz.
Karşıma şöyle bir yazı geldi.
Bu bölgede tanımlı seçim bulunmadığından oy vereceğiniz yer ve sandık numarası görüntülenememektedir.
Allah’tan muhtarlığa kadar zahmet etmemişim. Oy kullanacağımız sandık belli olduğunda listeler bir daha askıya çıkar; artık işin yoksa git, gel. Neden kaydı olanların yerleri belli olmadan listeler askıya alınır? Kaydı olmayanlara da sonradan ek liste çıksa olmaz mı?
Neden hep böyle her işimiz yarım? Yollarımız bile ancak birkaç seferde düzeliyor. Hatta düzelemiyor. Bunlar bizlere revamı? Türkiye'nin kaderi bu olamaz.
Türkiye’yi yönetenler ve Devlet görevlileri lütfen işinizi iyi yapın. (Bu arada bende bir memur çocuğuyum. Rahmetli babam memur idi.)
Neyse ki daha önce burada oy kullandığımdan hiç olmazsa Necdet Seçkinöz de oy vereceğimi biliyorum. Artık oraya gittiğimde sınıfımı ve sandığımı arar bulurum.
Tarih: 23 Ocak 2007 16:59 Ekleyen: Beğenme: 0
VEFAT VE BAŞSAĞLIĞI
Merhum Hayrettin Dündar'a Allah'tan rahmet, kederli ailesine sabır dileriz.
Tarih: 23 Ocak 2007 14:59 Ekleyen: Beğenme: 0
1187'den devamla...
"Biraz bugün sinirli de efendim" diye bahsettiğim kişi bu sayfaların onur konuğu olan Sayın Sakin'imizdir. Altını önemle çizdiğiniz konulara biz de katılıyoruz efendim.
Bugün nasılsınız efendim?
1164 no'lu mesajdaki "tümcenin doğumu" ile ilgili çeviri talebini, açıkladığım nedenden dolayı dün size söyleyemedim efendim.
Saygılarımla.
Tarih: 23 Ocak 2007 14:53 Ekleyen: Beğenme: 0
geçmekti ercesine. Sevgi bir tevbeydi, nasûh kisvesinde; bir dirilişti nefsi öldürerek. Sevgi bir iyi ad bırakmaktı fena yurdunda. Ömür geçer de ad kalır...
Sevgi: İki hece.
Sevgi, sevmek kelimesinden türetilen bütün öteki kelimelerin en güzeli.
Derin uykulara dalmadan önce ilk soru: Sevgilerinizi en son ne zaman hatırlamıştınız ve sevgiyi hak edenleri en son ne zaman?!..
Bir soru daha: Sevgileriniz yalan mıydı yoksa?
Ve son soru: Çorak vadilere yönelmişse sevgilerimiz, çevremizi kandırmıyorsa sulara, içimizde akan Nil olsa ne olur?!..
alıntıdır
Tarih: 23 Ocak 2007 13:00 Ekleyen: Beğenme: 0
görebilmek miydi; toprağı amber niyetine koklamak mı?
Sûreti sîrete, arazı cevhere, bedeni ruha köle eylemek miydi sevgi? Sevgi bir iyilik miydi, şefkatli bir cümlecik mi?
Neydi sevgi, dış mıydı, yoksa iç mi; zahir miydi, yahut bâtın mı; kalıp mıydı, ya ki can mı?
Var olmak mı, varlıktan geçmek mi? Dünyaya gülmeye mi gelmiştik; ağlamaya mı; ölüyor muyuz, yoksa doğuyor mu?
Sevgi neydi?!..
Unuttuk, acep neydi sevgi? Bir yetimin başını okşarken dimağımıza yerleşen tat mıydı o? Bir bebeğin süt kokulu tenindeki su çiçeği miydi? Sabah evden çıkarken özlemeye başladığımız bir ses miydi?
Hatırlayanınız var mı, sevgi neydi? Sevgi bir sigara dumanında, bir tren düdüğünde, bir dalganın en son hışırtısında ve bir turnanın kanadında mı kalmıştı?
Neden nefesimiz daralıyor hummalı inatlarımız, kallavi benliklerimiz yüzünden? Neden gönül yuvalarımıza kuzgunlar pikeleniyor da nesillerimiz sersefil ve derbeder?!..
Sevginin koynunda büyüttüğümüz nazeninlere nazı enîn ile mi unutturdular, semenderlerimiz ateşe niçin yanmaktalar? Soralım ta içimize; neydi sevgi? Sevgi neydi sahi?
Bir mektubun ilk satırı mıydı; bir telefondaki ilk ses mi? İnsanı mutlu eden o ilk satır mıydı defalarca okunan; yoksa ilk satur arayışları mı tekrar be tekrarlanan?
Telefondaki bir ses insanın bir ömrünü doldursa mı sevgiydi gerçekten; yoksa yeni sesler duymaya hiç yetmeyecek ömürlerin arayışları mı?
Sevgi bir acıydı herhalde, bir kederdi; kâh hüzünle, kâh mutlulukla hatırlanan. Belki de sabırdı sevgi, affetmekti, gelecek günler adına. Sevgi sınanmaktı adl-i İlahi'de ve sınavı
Tarih: 23 Ocak 2007 12:58 Ekleyen: Beğenme: 0