Basit Forum


Tüm Mesajlar Görüntüleniyor › Ziyaretçi Defteri

Lütfen Giriş Yap veya Kayıt Ol!

Ziyaretçi Defteri Arşivi

Ara

  • (2)

    Özetle konumuzdaki bu insanlar;

    Topluma yön veren, ülkesinin geleceğine sahip çıkma görevini yüklenmiş olan veya ülkesinin geleceğine olumlu katkılarda bulunabilecek veya, insan kaynaklarını kullanabilecek olan insan tipleridir.

    "Sen, ilmini irfanını anlatırken, siyaset sahnesinde kendinin veya siyaset çevrenin yapmak istediğini söylerken, veya kanunların sana verdiği yetkilerle sen siyasetçinin söylediklerine itiraz ederken, bu topluma din ve ahlak kaidelerini öğretmeğe kalkar-ken;

    NE DÜŞÜNÜYORSAN ONU SÖYLE. SÖYLE Kİ, İLERDE FİKİRLERİNİN VE SÖZÜNÜN ARKASINDA DURABİLESİN. İŞTE O ZAMAN, SENİ DİNLEYEN SANA GÜVENİR VE İŞTE O ZAMAN SEN TOPLUMA FAYDALI OLABİLİRSİN.

    Şayet düşünürken, geçmişte söylenenleri, almış olduğun eğitimle, derin kültürünle özümsediysen, konuşurken, BEN BÖYLE DÜŞÜNÜYORUM diyebilirsin. Şayet, eğitim ve öğrenimin orada konuşman için yeterli değilse; başkalarından, ödünç alınmış takma fikirlerle konuşmaya başladığında, muhatabını aptal yerine koyarak veya koyun sürüsü zannederek şöyle hitap etmeğe başlarsın;

    -" Şu din kitabında Allah buyurmuştur ki,"

    -" Konfüçyüs demiştir ki,"

    -"Şu peygamber demiştir ki"

    -"Atatürk demiştir ki"

    -"Şu hadis der ki"

    -" Şu imamı azam demiştir ki,"

    -Turgut Özal demiştir ki,"

    -"Karl Marks demiştir ki"........

    Ben de sana soruyorum:

    ARKADAŞ, ONLAR ÖYLE SÖYLEMİŞ DE, SEN NE SÖYLÜYORSUN, SEN NE DÜŞÜNÜYORSUN,

    ONLAR ÖYLE YAPMIŞ AMA SEN NE YAPACAKSIN, NASIL YAPACAKSIN?....
    Tarih: 31 Ocak 2007 20:36 Ekleyen:
  • (3)
    Atatürk'ün, hayatını ve nutkunu okuyanlar bilirler ki, Atatürk hiçbir zaman konuşurken başkalarının fikirlerini kendi fikirlerine destek olarak ifade etmemiştir. O, o gün ki şartlar içinde, çoğumuzdan fazla okumuş ve düşünmüştür. O, okuyup inceledikleri içinde, ideallerine uygun olanları kendi düşüncesi olarak ortaya koymuş ve sözlerinin arkasında durarak, büyük eserini yaratmış ve bizi varis bırakmıştır.

    Şimdi son sözü söylemek istiyorum.

    Ey Türkiye'nin geleceğine yön verecek Atatürkçü ve Kemalist insanlarım. Ve ey Atatürk devrimlerinin Türkiye için kurtuluş yolu olduğunu artık anlamış bulunan, ancak takkiye yapmak için bunu açıkça söyleyemiyen insanlarım,

    ARTIK BIRAKALIM, ATATÜRKÜN SÖYLEDİKLERİNİ TEKRAR ETMEYİ. ARTIK, Atatürk gibi KONUŞALIM, ATATÜRK GİBİ YAPALIM.

    Atatürk'ü gerçekten özümsemiş insan, onun söylediklerini kendi düşüncesi olarak kullanmalı ve konuşurken veya yazarken;

    -"Ben laikliği, Cumhuriyeti, demokrasiyi, bağımsızlığı, ekonomik özgürlüğü, birlik beraberliği, dilimizin güzelliğini, tek vatan- tek bayrak ilkesini, yurtta sulh -cihanda sulh ilkesini... benim ilkelerim olarak şöyle ifade ediyorum diyebilmeliyiz.

    -Ancak o zaman, sözümüzün arkasında duran ve sözünün yerine getirilmesi için, namuslu, vatanperver, cesur İNSANLAR olabiliriz.

    GERÇEK İNSAN- KENDİSİ OLAN İNSANDIR.

    Saygılarımla, Remzi Şener

    ÇAP'IN ESKİ YÖNETİCİLERİNDEN
    SAYIN REMZİ ŞENER BEYEFENDİNİN
    SİZLERLE PAYLAŞMAK İSTEDİĞİM BİR YAZISI
    (ÇÜNKÜ; ÇAP'IN BÜLTENİ AZ BASILIYOR,
    Çayyolu'nun nüfusu 300 bine yaklaşıyor,
    ÇAP'ın bülteni ....... adet basılıyor)
    Saygıyla.
    Tarih: 31 Ocak 2007 20:36 Ekleyen:
  • (2)

    Çayyolu Platförmu'nun oluşumuna da yer veren Forbes, "bu oluşumun, Çayyolu'na taşınanlara hakim olan ortak bir "şuur"un ürünü" olduğuna dikkat çekiyor. "Kendi kaderlerini ele alacak şekilde derneklerin oluşturduğu, tümüyle gönüllü çalışmayla yürütülen "ÇAYYOLU PLATFORMU' bölgeye sahip çıkıyor. Sürekli belediyelerle ve siyasilerle temas halinde." diyor ve Platformun şimdilerde var güçleriyle bölgenin eksikliklerini tamamlamak ve yeni bir ilçe olmak için çalışmalar yaptığına işaret ediyor...

    Atakule'nin miman Ragıp Buluç ise, iddialı bir şekilde "Çayyolu, yarının Ankara'sının merkezi yani başkentidir." diyor.

    Buluç, bölgenin artık bir ilçe olmasının bir heves değil mecburiyet olduğunu savunurken, yine üzerine basa basa vurguluyor ve şu yoruma yer veriyor:

    "Çayyolu 'nun geleceği Türkiye 'nin gelişimine paralel olacak. Ya biz kazanacağız ya da bu ülke yok olacak."

    (ÇAYYOLU BÜLTENİMİZDEN)
    Tarih: 31 Ocak 2007 19:54 Ekleyen:
  • (1)

    ÇAYYOLU; Ankara'nın "Laik" GETTOsu

    FORBES'e göre, Ankara'da içten içe fokurdayan
    bir 'sosyal uyumsuzluk' başgöstermiş durumda...

    FORBES'in görüştüğü bazı gençler, Çayyolu'nun  Ankara'nın "Avrupa yakası" olduğu görüşüne yer veriyor...

    Amerika'nın yayın hayatını sürdüren ye Türkiye'de de yayınlanmaya başlayan "FORBES" Dergisi Ankara'da sosyal bir araştırma yaptı. Mayıs sayısında yayınlanan araştırmada ortaya çıkan sonuç Çayyolu'nun giderek gettolaştığı ve de Ankara'dan kopmaya başladığı doğrultusundaydı.

    Çayyolu Platformu'nu da ziyaret eden Forbes muhabiri, çarpıcı saptamasını ortaya koydu.

    Forbes'e göre, Ankara'da içten içe fokurdayan bir "sosyal uyumsuzluk" başgöstermiş durumdaydı...

    "Çayyolu, 'laik' Ankaralının, başkentin son 20 yılda geçirdiği fiziki ve sosyal dönüşümden kaçarak oluşturduğu modern bir getto görünümünde. Yaklaşık 200 bin nüfuslu, yüzde 70 sol oy potansiyeli ve kendi kendine yeten eko-sistemiyle 'yarının Ankara'sının doğduğu ortam olma iddiasını taşıyor."

    Forbes araştırmasında, Ankara eski Belediye Başkanlarından Mehmet Altınsoy ve Murat Karayalçın'ın da görüşlerini almış.

    Altınsoy, Ankara'ya göçenlerin İstanbul'dakilerin aksine tarımdan kopamadıklarını söylüyor.

    Karayalçın "Çayyolu'nda herkesin orada olup biten herşeyi yakından izlemesi, karşılıklı sosyalleşmesi, tüm sorunlara sahip çıkması ve ortak gelecek hayalleri kurmaları çok çarpıcı" diyor.

    Uluç Gürkan'ın "Çayyolu, Türkiye'deki Hollanda'nın Ankara'daki yansıması" görüşüne yer veriyor.

    Tarih: 31 Ocak 2007 19:54 Ekleyen:
  • (1)

    200 yıl önce ABD, Osmanlıya haraç öderdi

    ...Yıl, 1783... Avrupa standartlarına göre mütevazi de olsa, yeni bir denizci devlet olan ABD, denizlerde tek başına bayrak gezdirmeye başladı...

    Daha 25 Temmuz 1785'te, Atlantik'te Cadiz açıklarında, bu yeni bayrağı taşıyan ilk gemi Cezayir açıklarında Osmanlı gemileri tarafından ele geçirildi. Bu gemi, Boston limanına bağlı, Kaptan İsaak Stevens'in idaresindeki Maria idi.

    Arkasından, Philadelphia limanına bağlı, Kaptan O'Brien'in Dauphin'i aynı akibete uğradi. 1793 Ekim ve Kasım aylarında 11 ABD gemisi daha Osmanlların eline geçti...

    Kongre, 27 Mart 1794 yılında, Osmanlı denizcilerine karşı koyacak güçte savaş gemileri inşa edilmesi veya satın alınması için, Başkan George Washington'a 700.000 altına yakın harcama yetkisi verdi. Osmanlıların oluşturduğu deniz tehdidi sayesinde, ABD donanmasının temelleri atılıyordu.

    5 Eylül 1795'te ABD bu tehdide karşı bir anlaşma yapmayı kabul etti. Bu anlaşmaya göre ABD, Cezayir'deki esirlerin iadesi ve gerek Atlantik'te, gerekse Akdeniz'de ABD sancağı taşıyan hiçbir tekneye dokunulmaması karşılığında, 642.000 altın ve yılda 12.000 Osmanlı altını (216.000 dolar) ödeyecekti.

    Dili Türkçe olan ve 22 maddeden oluşan anlaşmaya, Başkan George Washington ve Cezayir Beylerbeyi Hasan Dayı imza koydular... Böylece ABD yıllık vergiye bağlanmış oldu. Bu, ABD'nin iki asrı aşkın tarihinde, yabancı bir dille imzalanan tek anlaşma olduğu gibi, yabancı bir devlete vergi ödemeyi kabul eden tek Amerikan belgesidir...


    Tarih: 31 Ocak 2007 19:34 Ekleyen:
  • (2)

    ABD tarihinde kendi dilinde olmayan tek uluslararası anlaşma Türkçedir ve ABD tarihinde vergi vermeyi kabul ettiği tek ülke Osmanlı İmparatorluğudur....

    ABD Başkanı George Washington, Efendi Osmanlı imparatoru tarafından muhatap görülmemiş ve anlaşma Cezayir beylerbeyi tarafından imzalanmıştır. 200 yıl önce biz buyduk.

    (ÇAYYOLU BÜLTENİMİZDEN)

    Tarih: 31 Ocak 2007 19:34 Ekleyen:
  • (1)

    Bizi kimler yönetiyor?

    Harvard Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gökhan Hötamışlıgil, obezite ve şeker hastalığına sebep olan geni buldu.

    Goethe Üniversitesi cerrahlarından Prof. Dr. Tayfun Aybek, kalp krizini önceden haber veren "çip" geliştirdi.

    Gaziantep Üniversitesi Plastik Cerrahi Başkanı Doç. Mehmet Mutaf'ın dudak yarığı konusunda geliştirdiği ameliyat tekniği, Fransa'da "en başarılı teknik" kabul edildi.

    Finlandiya Kuopio Üniversitesi Biyokimya Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Neva Çiftçioğlu, böbrek taşlarına "nanobakteri" adı verilen bir mikroorganizmanın yol açtığını kanıtladı.

    Arkansas Üniversitesi Çocuk Elektrofizyolojisi Bölümü Başkanı Doç. Volkan Tuzcu, çocukların kalp ritim bozukluğunu ışın kullanmadan tedavi eden yöntem geliştirdi.

    Amerikan Nature Dergisi, Türk doktor Murat Digiçaylıoğlu'nun "beyin kanamasından sonra hücrelerin ölmesini önleyen buluşu"nu duyurdu.

    Harvard Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde araştırmalarını sürdüren Dr. Hande Özdinler, bugüne kadar işlevi bilinmeyen Prion isimli proteinin beyin hücrelerinin yenilenmesi açısından önemini ortaya koydu.

    Houston Methodist Hastanesi Sindirim Hastalıkları Tıbbi Direktörü Prof. Dr. Atilla Ertan, "ABD'nin en seçkin 10 hekimi" arasına girdi.

    İstanbul 70'inci Yıl Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Eğitim Araştırma Hastanesi cerrahlarından Dr. Cengiz Türkmen, ameliyat sonrasında kırılmayı ve ağrıyı önleyen "omurlararası sabitleyici" geliştirdi.

    Memphis Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Semahat Demir, ABD'de Bilim-Sağlık Ödülü'ne layık görüldü.

    Tarih: 31 Ocak 2007 19:21 Ekleyen:
  • (2)

    Cornell Üniversitesi Kısırlık Merkezi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kutluk Oktay, kadınların menopozdan sonra da çocuk sahibi olabilmesini sağlayan bir yöntem geliştirdi.

    Columbia Üniversitesi Kardiyoloji Direktörü Prof. Dr. Mehmet Öz'ün yazdığı "You: The Owners Manuel" isimli kitap, ABD'de piyasaya çıktığı gün Harry Potter ve Da Vinci Şifresi'ni geride bırakarak, 350 bin adet sattı.

    Türkiye Cumhuriyeti'nin Sağlık Bakanı, "keneden korunmak için pantolon paçalarını çoraba sokun " dedi.

    (ÇAYYOLU BÜLTENİMİZDEN)
    Tarih: 31 Ocak 2007 19:21 Ekleyen:
  • (1)

    HER KİTABININ  BASIMINDA
    ORMANLARIMIZA 100 AĞAÇ DİKEN KOMŞUMUZ
    "SAYIN ÜSTÜN DÖKMEN'İN
    ÇOK HARİKA BİR YORUMU"

    Komşumuz Üstün Dökmen'in güzel yorumlarından birini veriyoruz, bu sayımızda... Bakın başımıza gelenlerin nedenleri neymiş?

    "...çocuğumuz düşüp kafasını masaya çarpınca biz hemen masayı döveriz, "he masa ehhhh sen niye orada duruyorsun" diye. Çocuk masa orada durmasa kafasını çarpmayacağını sanır ve büyüdükçe yaptığı her hatayı yükleyecek birini veya bir şeyi mutlaka bulur."

    Malum...

    Mesela, bizim Balkan harbinden kalma, dandik vagonlara 160 Kilometre hız yaptırdılar. İlk virajda sizlere ömür... Kimin üstüne kaldı?

    Makinistin.

    Mersin'de bayrağımız yakıldı, yırtıldı. Askere taş attılar, panzere molotof...Memleket ayağa kalktı. Kimin yüzündenmiş?......

    İki veled...

    Gelene geçene ayran tost falan satan, kendi halinde sakin bir kasabaydı, Susurluk... İçişleri Bakanlığı, MİT, Jitem, generaller, özel tim polisleri, kumarhaneciler, bakanlar, milletvekilleri, işadamları... Bin kişi falan yargılandı. Her şey kimin başının altından çıkmış?

    Yeşil'in.

    Deprem oldu... 7 vilayette 50 bin kişi öldü. Binlerce bina yıkıldı, on binleri ağır hasarlı. Hepsinin sorumlusu olarak kimi kulağından tutup hapse tıktık?

    Veli Göçer'i.

    Edirne'de bebeler şakır şakır öldü...Hiç utanmadan bisküvi kolilerine koyup, gömdüler. "Araştırdık, ihmal yok" dediler. Peki neden öldü bu yavrular?

    Klima'dan...

    Dikkat isterim, klimacı bile değil, klima.

    Rakıdan öldük. O gün ile bu gün arasında ne değişti?
    Kapağın rengi..
    Tarih: 31 Ocak 2007 19:04 Ekleyen:
  • (2)

    Sanal "sorumlumuz" bile var... Yollarda her gün 20 insanımız heba oluyor, .

    Trafik Canavarı'ndan...

    Dolar patlarsa?

    Enflasyon Canavan'ndan...

    Hatta "sorumlu olmayan sorumlumuz" da var... Milli takım oynayıp yeniliyor. Suçlusu kim?

    Takıma alınmayan Hakan...

    Domatesleri Ruslara kakalayamıyoruz... (Sinekten...)

    Deli dana geliyor. (İnekten...)

    Millet hormonlu diye tavuk yemiyor. (Erman Toroğlu'ndan.)

    Evleri su basıyor. (Yağmurdan.)

    Ormanlar yanıyor.

    Sigaradan.

    Gemi batıyor.

    Dalgadan.

    İyi de kardeşim, uçak neden düşüyor?

    Rahmetli pilottan...

    Peki bu şartlarda hayatta kalmayı nasıl başarıyoruz? (Allah'tan...)

    (ÇAYYOLU BÜLTENİMİZDEN)
    Tarih: 31 Ocak 2007 19:04 Ekleyen:
Lütfen Giriş Yap veya Kayıt Ol!