sayın Sayın
Geçmiş zaman biz İller Bankasının İstanbul Tuzla kampındayız. Bir sabah kamp yönetiminden bir anons duyduk.
-Sayın Sayın telefonunuz var. Lütfen idare binasına.
Bu anons birkaç kez tekrarlandı.
Bir iki gün sonra gene aynı şekilde bir anons duyduk.
-Sayın Sayın telefonuz var. Sayın olmayan pardon düzeltiyorum. Sayın Sayın’ın adı Sayın’dır adı Sayın olmayan sayın sakinlerimiz lütfen gelmesin.
Anlaşılan ilk anonsta sayın Sayın’ı tanımayanlar acaba telefon bana mı? Diyerek kamp yönetimi binası önünde toplanmışlar.
Bu da bendeki anılardan biridir.
Tarih: 20 Şubat 2007 17:05 Ekleyen: Beğenme: 0
PAZARTESİ SENDROMU
Otobüs duraklarındaki zaman çizelgeleri
geri döndü
Tarih: 18 Şubat 2007 22:24 Ekleyen: Beğenme: 0
DUYURU
Londra'dan kalkan 80 sefer sayılı çeviri uçağı sis olmasına rağmen tehir yapmıştır. Çayyolu köyünde 8. caddeye Çap Hava Limanına fazladan efor sarfederek tekerlek koyması beklenmektedir.
Dispeçer ERGÜDER
Tarih: 18 Şubat 2007 19:28 Ekleyen: Beğenme: 0
(1)
ÇAYYOLU'NU BİZDEN ÇOK SEVENZADELER!
Sayın Efendi Cevalzade,
Londra'da, Çayyolu'nu rasatlamak üzere çıktığı yükseklikten düşüpte ortopedizede olmamak için tümcesini "mevzuya bir nokta koyuyorum" diyerek bitirmiş. Ama, bendeniz buna rağmen kahvenin işletmecisi olarak Cevalzade'nin tümcesinin noktasının altına virgül koyarak, tümcenin sonunu noktalı virgül haline dönüştürüp, 1143 "psikopat tüpgeçitler"den devam etmek istiyorum, müsaade bizim midir efendim?
Efendi Cevalzade Hazretleri,
Buyurup zahmet göstermezseniz, pek muteber 1143 no'lu sıra numarasını okumazsanız, na'parsınız? Gene Londra'dan Çayyolu'na Fransız kalırsınız.
Bugün Bakanlıklar'daki (mahalle) tüp geçitten (üst geçitten) karşıya geçmek üzere ilerleyince, üst geçidin sağ yanındaki yürüyen merdivenin ışığı kırmızı yanıyordu. Ya merdiven istirahat halindeydi ya da mesaisi başlamamıştı!!!... Onun yerine sol taraftaki merdiven yeşil lambasını yakmış, insanları yukarı taşıyordu. Aşağıya inişte ise bu uygulama tersine işliyordu. İnanmıyorsanız yolların efendisi Faruk Ağabey'e de sorabilirsiniz. Konuyu daha önce soruşturduğumda tüpgeçitler yürüyen merdivenler daire başkanının, buyurduğunuz üzere 10 sene Londra'da, 10 sene de Moskova'da kaldığını öğrendim!!!...
Efendi Cevalzade Hazretleri,
Biz de size şu soruyu soralım mı dersiniz? Ne dersiniz? Bu daire başkanı yürüyen merdivenleri neden sol taraftan işletiyor acaba? Ya Londra'daki trafik hatıralarını şimdi yürüyen merdivenlerde uyguluyor ya da Melih Bey'in Alo 153 Belediye kadrosuna sızmış sol bir uç mu dersiniz acaba?
Tarih: 18 Şubat 2007 17:28 Ekleyen: Beğenme: 0
(2)
Özetle buyurduğunuz üzere; zatı-aliniz siz Londralızadelerin yanında biz Çayyolunun Kübalı seçmenzedeleri Avrupa kumaşlarını da, bulunmaz Hint kumaşlarını da, Amerikan bezlerini de Nazilli basmalarını da kardeşimiz tekstilci başkanımızdan dolayı "çok iyi biliriz" efendim!... Ne de olsa baba tarafı Giritli Türklerinden olan biri olarak dokuz baharın otunu yedik efendim! (Yemler hariç!)
Giritli Türklerinden olan ninem yıllar önce, "Antik çağda Giritli demek; düzgün adam, sözüne güvenilir adam demek" demişti. Bir yanlışlığım da varsa Sayın diplomatlarımız zahmet eder düzeltirler mi efendim?
Cevalzade Efendi Hazretleri,
Koçumuz Engin Beyefendi bize bir nefes kadar yakın, ama altını çizerek de söyleyeyim ki bize yıldızlar kadar da uzaktır efendim. Ama biz bu durumdan da özellikle memnunuz efendim. Sizin komşularınızdan olan içimizdeki İrlandalılar duysunlar ki muhterem efendimiz Engin Beyefendi'nin şimdiye kadar sadece "Gökçek" marka iki bardak belediye gazozunu içtim efendim!... Siz ne derseniz deyin efendim, çeviri robotunuz didaktik ve diyalektik bir kuyuya düştü efendim!...
Londra'dan uzay geminizle iki de bir de ÇAP'ın havaalanına iniyorsunuz! Terminalden kahveye doğru yürürken sol taraftaki Engin Efendimizin fiziki haritası, sizin tarif ettiğiniz 50 rakımlı haritayla bütünleşiyor mu efendim?
Hem her gün havalimanımıza ineceksiniz, hem Engin Efendi'yi tanımam diyeceksiniz, hem de 1957'den düşük rakımlı bir efendiyi "yüzüklerin efendisi yapalım" diyeceksiniz. Bu da abesle iştigal değil midir efendim?
Arife tarif gerekir mi efendim?
Saygılar.
Tarih: 18 Şubat 2007 17:28 Ekleyen: Beğenme: 0
Bizler burada sayın Engin beyin Belediye Başkanlığına veya Milletvekilliğine aday olmasını canı gönülden destekliyoruz. Tabii ki bu görüşe karşı çıkanlarda olacaktır. Bu demokrasinin gereğidir. Hatta karşı çıkanlardan bazıları kendi özelliklerini ön plana çıkarıp Engin beyde bu özellikler var mı? Diye soracaklar ve kendilerinin en uygun aday olduğunu söyleyeceklerdir. Bunların hepsi son derece normaldir.
Politika bazılarına göre en basit iş bana göre dünyanın en zor işlerinden birisidir. Bana göre bir politikacı hiçbir konuda seçmenlerine söz vermemekle birlikte her konuda söz vermiş gibi uğraşması gerekir. (bizler şimdiye kadar bunun tam aksini gördük.)
Her konuda söz veren Siyasetçilerimiz hiçbir konuda verdikleri sözü tutmamış ve ben bir kişiyim ne yapabilirim diye kendilerini savunmuşlardır.
Benim asla beceremeyeceğim işlerin başında politika yer almaktadır.
Bizler burada Sayın Engin beyi destekliyoruz fakat Engin beyden şimdiye kadar hiçbir açıklama duymadık. Acaba kendi kendimize gelin güvey mi oluyoruz?
Bu arada ormanlarımızı, kapanmayan çukurlarımızı, yanmayan sokak lambalarımızı, ikide bir kesilen elektriklerimizi unutmuş değiliz.
Saygılarımla.
Tarih: 18 Şubat 2007 15:42 Ekleyen: Beğenme: 0
aç gözünü seyret tekrarı yok bunun
işimiz muhabbet efkârı yok bunun
arada bir dilimiz sürçer ise af ola
tutmasını biliriz de kemiği yok bunun
olacak, olacak, olacak o kadar
olacak, olacak, olacak o kadar
niyetimiz kimseyi kırmak değildir
şurdakini buraya koymak değildir
arada bir zülfüyâre dokunduk
tam yerine denk geldi manzara koyduk
olacak, olacak, olacak o kadar
olacak, olacak, olacak o kadar
Oya Başar, Levent Kırca
zülfüyâre dokunmak: hatırlı, güçlü bir kimseyi veya bir makamı gücendirmek, darılmasına yol açmak.
manzara koymak: tek kanal, renksiz tv dönemlerinde yayında arıza olduğu zaman veya çoğu kez spiker önemli birisi ile konuşurken ters bir soru sorup o zatı muhteremi zor durumda bırakırsa hemen yayın kesilir, manzara resmi konur ve teknik bir arızadan dolayı yayınımıza bir süre ara vermek zorunda kaldık denirdi.
Fındık reklamlarında olduğu gibi yersen.
Tarih: 18 Şubat 2007 01:27 Ekleyen: Beğenme: 0
37.caddeyi Beysukent tarafına bağlıyan yoldaki yampirilik biraz giderilip buraya trafik lambaları da konulunca bu noktada yaşanan trafik kazalarına uzun süredir rastlamadım. Allah nazardan saklasın. İnşallah hiç olmaz.
Demek ki bu mümkünmüş ama bizde belediyelerimiz yol mühendislerine para vermektense işçilere deneme yanılma yöntemi ile gelişi güzel yol yaptırıyorlar olmadı boz bir daha yap. Gene olmadı bir daha yap. Böylece mühendise ödenecek paranın kat kat üzerinde masraf oluyor. Peki ya sakat kalan insanlar, genç yaşta hayatını yitirenler. Bunların hiç mi önemi yok?
Zaten mühendis dediğinde nedir ki(?) Bina yapılır tabelada mühendislerin adı vardır ama kendilerini hiç göremezsiniz. Memleketimizde işi olmayan insanlara kaldırım mühendisi denir. İste bizlerin kafa yapısı.
Tarih: 17 Şubat 2007 23:53 Ekleyen: Beğenme: 0
Londra'ya iadeli taahhütlü
Ismail Bey Kardesim en son ne soyledin anlayamadim.
Lutfen Turkceye tercume ederek tekrar nesredermisiniz?
En derin saygilarimla efendim.
Ceval Kökçezade
Tarih: 17 Şubat 2007 21:18 Ekleyen: Beğenme: 0
Önce Sayın İsmail Çinici’ye teşekkürlerimi buradan iletiyorum. Lütfen kabul buyurunuz efendim.
Sayın Çinici ben öyle gençler tanıyorum ki iki adımlık yere taksi ile gidiyorlar. İşlerinin acele olduğundan değil; sırf tembellikleri yüzünden. Biliyorum şimdi bazıları ama atmış ya diye düşünecek. Ama ben Kavaklıdere’de otururken kaç kere Ulus’a yürüyerek gidip yürüyerek döndüm. Bir defasında da Etlik semtine kadar yürümüştüm. Burada da Ümitköy’e kadar kaç kez yürüdüm.
Zaten inanan inanır, inanmayan inanmaz. Sizlerin inanması bana yeter.
Saygılarımla.
Tarih: 17 Şubat 2007 14:31 Ekleyen: Beğenme: 0