Basit Forum


Tüm Mesajlar Görüntüleniyor › Ziyaretçi Defteri

Lütfen Giriş Yap veya Kayıt Ol!

Ziyaretçi Defteri Arşivi

Ara


  • Faruk Abi bugün sizi yürüyüşte göremedim. İnşallah bir yaramazlık yoktur. Mensure Hanım'a pas etmişsiniz ama zaten siz biliyorsunuz, benim de yakın etrafımda hiç kürklü yoktur. Hele hele "ye kürküm ye" lafını kendilerine küpe edenlerden. Bir de ne: O. Kendini Fransız aristokrasisinden sanıp salonlara girerken gece kıyafetlerinin üzerine kürklerini kabadayılar gibi iliştirip yürüyenlerine neler demeli? Neler mi demeli(?)............
    Tarih: 11 Mart 2007 10:40 Ekleyen:
  • Yapılması elzem olan bazı şeyler vardır ilgililere söylersiniz dikkat çekersiniz hemen yapılır; bazen de hemen yapmazlar. Bu durumda defalarca aynı şeyleri söylemek gerekir. Belki göle maya çalma gibi görülse de defalarca söyleyerek tabiri caizse kafalarına vura vura o işi yaptırmanız gerekebilir.
    Siz kararlı olursanız gölün maya tutacağı aşikardır. ilgilenenlere bu konu ile ilgili yazının adresini veriyorum kopyalayıp adres çubuğunuza yapıştırın.
    http://www.ismetozel.org/site/modules.php?name=News&file=article&sid=543
    Tarih: 10 Mart 2007 23:11 Ekleyen:
  • Sayın İlgili Dostlar,
    Hergün geçtiğimiz ve Çayyolu Köyü üstündeki ASKİ deposu karşısında Ümitköy istikametindeki yeni Bulvarda tam dönemeçte devamlı ıslak ve sulu ve yamalı bir yer var.IRMAK sitesinin önü. Sitenin kod farkından dolayı akan devamlı zemin su akıntısı araçları bu yerde tehlikeye düşürmektedir.Kışın don, yazın kaygan zemin yaratmaktadır.
    Ya Irmak sitesi yöneticileri ve ya da Belediye ilgililerini sorun çözmye davet ediyorum.
    Saygılar.
    Tarih: 10 Mart 2007 10:04 Ekleyen:
  • Her zaman derler doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar diye.

    Sümüklü fetullahın salyalı mürİT leri için ne zaman bir yazı yazılsa, kendini aydın gibi gösteren bazı muhterem zatlar tarafından "fazla uçlara dokunmayalım" diye gizliden tepkileri dile getiriliyor.

    Aydın arkadaşlara bir sorum olacak. Sinek mi tehlikeli ve zararlıdır, yoksa sivrisinek mi?

    Bence soruyu çok iyi düşünün bakalım. Hangisi haince insana zarar verir.???

    İşte sorunun cevabını bulduğunuzda siz sözde aydın olmaktan çıkacak, ülkesine, milletine bağlı bir vatansever olacaksınız.

    Ha bu arada şunuda söyleyeyim.Fetullahı çok iyi tanırım.bundan 40 sene önce de ağlıyordu.şimdide yanlız bir eklentisi var şimdi salyalarıda akıyor.Hala değişmemiş.Değiştirmemiş kafayı. Mossad korumasında kansastaki çiftliğinde büyük orta doğu projesi için projeler üretiyor. Tabi bu arada da ladinin yakalanması konusunda da çaktırmadan amerikalılara bilgi aktarıyor. Eeee liderlik tek yapılacak bir şey.Rakip olmamalı değil mi:))))

    Tarih: 10 Mart 2007 06:24 Ekleyen:

  • Duysuz lambadan Tommiks’e, Gamlı Baykuşa ve Doktor Solfaso’la ve Ana  Kraliçemize ve Çayyolum.com okuyucularına….
    Çap ve Eflatun kırkahvesi; her şikayetin kahvemiz için bir ödül ve mükemmellik yolunda aşılması gereken bir engel olduğunu bildiğinizi düşünerek kaliteli ve keyifli günler diler. 
    Tarih: 10 Mart 2007 06:23 Ekleyen:

  • Sözüm meclisten dışarı albümünden

    Arkadaşım ek

    kaç yıl oldu saymadım köyden göçeli
    mevsimler geldi geçti görüşmeyeli
    hiç haber göndermedin o günden beri
    yoksa bana küstün mü unuttun mu beni?

    dün yine seni andım gözlerim doldu
    o tatlı günlerimiz bir anı oldu
    ayrılık geldi başa katlanmak gerek
    seni çok çok özledim arkadaşım ek

    arkadaşım eş, arkadaşım şek
    arkadaşım ek

    yaban tayları çampaşada (çabada) tepişiyor mu?
    çilli horoz kedilerle dövüşüyor mu?
    sarı kız minik buz ağayı sütten kesti mi?
    kuzularla oğlaklar sevişiyor mu?

    Şu bat kul haklarını on kez salla
    tüm eski dostlarımdan bir haber yolla
    ayrılık geldi başa katlanmak gerek
    seni çok çok özledim arkadaşım ek

    arkadaşım eş, arkadaşım şek
    arkadaşım ek

    Flash Tv
    Ümit ustanın mutfağından
    Koz helva “dondurmasız”       
    Sevinçle kalın
    Ümit ustayla kalın
    Ek’te kalın
    Sakin bekte kalmayın
    Yekte kalın
    Parkta kalın
    Kelekte kalmayın 

    Ne kürke göster itibar
    Ne söyle yalani dolani
    Bas köseye yerlestir
    Söyleyecek sözü olani

    840 nolu vagondan taşınmıştır.
    Tarih: 10 Mart 2007 06:22 Ekleyen:

  • M O R   D A Ð L A R D A N (ATLANTİS’Lİ)
    45 DERECEDEN (YARI DİK AÇIDAN)
    EFLATUN DURUŞLAR (DURDURUŞLAR)

    1. sayfada G A Z İ N İ N   D U R U Ş U (Mavimtrak)
    2811’te ise muhalif bir duruş
    o, bu, şu duruş bazıları 5 kuruş
    toz duruş, poz duruş, koz duruş, yoz duruş
    teftiş kurulunda müfettişli duruş

    işte bir başka duruş
    karacı(kale), havacı(kartal), denizci(serdar), jandarma(kaplan)
    yani GENEL duruş, KURMAY duruşu
    esas duruş, esastan duruş
    benimki mi
    ipe sapa gelmez tek duruş
    sek duruş yani ek duruş
    kek duruş(kaka’o’lu)
    yani Eflatun-i rutuş

    Not: devamı da gelecek sayıda 
    Tarih: 10 Mart 2007 06:22 Ekleyen:

  • DOÐA ASLA AFFETMİYOR-1 (Bir Susuzluk Yazısı)

    çok değil daha geçen yılın şubat-mart aylarıydı… birbirimize sevdiğimiz slaytları gönderip üzerine yorum yaptığımız günlerin birinde “2070-Susuzluk” diye bir slayt geldi e-posta adresime… 2070 yılında 50 yaşında olan bir insanın mektubuydu slayta konu olan ve susuzluğun yarattığı çaresizliğin insanoğlunu nasıl bir cehennemde yaşamaya zorladığının resimlerle desteklenmiş etkileyici bir öyküsüydü anlatılanlar…

    o zaman daha başkentteki su kesintileri yaşanmamıştı; fikrimizce nisan yağmurlarına gebeydi doğa… öyle umuyorduk… hatta belki de umut etmeyi gerektirecek kadar düşünmüyorduk bile bu konuları…

    seçim telaşı; sloganlar; e-muhtıra; zincirleme mitingler; en yüksek rakımlı tepenin göz kamaştıran aurası ve aslında toprakla suyun hiç de umurunda olmayan daha bir çok gündem maddesi… bilim adamlarının ya da yıllardır gırgıra alınan yeşil çocukların kuraklık söylemleri bu kadar önemli dünyevi meselelerin arasında soft magazin kıvamında çok az yer buluyordu… böyle böyle girdik yaza…“çok sıcaktı işte…””bu yaz da kavruluyorduk canım” ...o kadar…
    Tarih: 10 Mart 2007 01:38 Ekleyen:

  • DOÐA ASLA AFFETMİYOR-2

    mayıs böyle geçti… haziran böyle… temmuzu öyle yarıladık… sakın yaz boyu yan gelip yattığımızı düşünmeyin; çok meşguldük… susuz toprakları vatan; susuz insanları tebaa edinecek kadroları seçtik bu arada… yaz yüreğimizi kurutsa da eskiler bilir ya;  “üzülme” diyordu annem; “ağustos’un yarısı yaz; yarısı kış… ağustos 15’den sonra kış kokuları gelir”

    gelmedi; susuzluktan çatlamış toprağa bir teselli nağmesi inmedi gökyüzünden... havai fişekler ve histerik çığlıklarla karşıladığımız milenyumun 7. yılında bambaşka bir iklimin çocukları olarak uyandık sonbahara… aynada yüzümüze bakıp inanamadık; hava durumu bültenlerinde günlük sıcaklıkların yanı sıra “barajlardaki doluluk oranlarının” verildiği ve bu oranların korkunç seviyelerde seyrettiği kurak bir iklimin çocuklarıydık artık… yaşlılarımızı ve bebeklerimizi gündüz vakitlerinde sokaktan sakınan endişeli çöl insanlarıydık artık…
    Tarih: 10 Mart 2007 01:38 Ekleyen:
  • DOÐA ASLA AFFETMİYOR-3

    güzel Ankara’daki sonbahara dair bütün anılarımızı yağmurla el ele; göz göze; dudak dudağa süsleyen eylül ayı da sona erdi derken birkaç gün önce… ekim’i yemeye başladık kurak ömrümüzden; şu aralar barajlardaki doluluk oranları yüzde 2’lerde seyrediyor…

    aylar sonra arşivden çıkartıp o bahsettiğim slaytı yeniden izledim; 2070 yılında 50 yaşlarında olan ancak susuz geçen bir ömrün yıpranmasıyla 85’inde görünen bir adamın eski günlere öykünüşü var bu anlatıda… şöyle anlatıyordu 2070’in dünyasını; haydi hep birlikte ona kulak verelim mi?

    “Korkarım ki yaşamak için çok vaktim yok. Çünkü ben bu topluluktaki en yaşlı insanım. 5 yaşında bir çocuk olduğum günleri hatırlıyorum; o zamanlar her şey çok farklıydı; Parklarda pek çok ağaçlar, evlerde güzel bahçeler vardı. Ve ben yarım saat boyunca büyük bir zevkle duş alırdım. Bugünlerde ise cildimizi temizlemek için mineral yağlı havlular kullanıyoruz. Eskiden kadınların güzel saçları vardı; Şimdi ise başımızı su kullanmadan temiz tutmamız gerektiği için   saçlarımızı tıraş etmek zorundayız.Eskiden benim babam arabasını hortumdan akan su ile yıkardı. Şimdi ise benim oğlum suyun bu şekilde ziyan edilebileceğine bir türlü inanamıyor. Sanayi durma noktasında; işsizlik korkunç; Yegane iş alanı deniz suyunun tuzunu çıkarıp kullanılabilir hale getiren fabrikalar.Ve işçiler maaşlarının bir bölümünü içme suyu olarak alıyorlar. Eskiden yetişkin bir insanın günde 8 bardak su içmesi tavsiye edilirdi. Şimdi ise benim sadece yarım bardak su içmeme müsaade ediliyor.
    Tarih: 10 Mart 2007 01:38 Ekleyen:
Lütfen Giriş Yap veya Kayıt Ol!