Angora'ya cami yapılması ile ilgili çeşitli görüşler okudum. Öncelikle bu konuda görüş ileri sürenlerden daha az laik olmadığımı belirtmek isterim. Ancak yapılacak camiyi Devlet yapmıyor ki, onun yerine hastane yapılsın. Bu cami hayırsever vatandaş ya da vatandaşlarca yapılacak. Umarım hastane yapacak hayırsever vatandaşlar da çıkar aramızdan. Ancak bir ibadet yeri olan camiye hemen alternatif olarak hastaneyi ortaya koymak (eğer laikliğin tanımlarından birisi de inanç özgürlüğü ise) ne derece doğru bilemiyorum. Genellikle cami ile ilgisi olmayanların cami hakkında görüşleri yüzünden sürekli olarak camiden yana olanların oyu artıyor. Bu refleks bu ülke insanında vardır ve de olmaya da devam edecektir. Esasında politika toplumsal proje üretmekse eğer hiçbir kutsal değer istismarı olmamalıdır içerisinde (Din, Atatürk, Türk milliyetçiliği gibi). Ancak illa istismar yapılacaksa maalesef din istismarı her zaman daha çok başarılı olmuştur. Bu nedenle cami konusunu gündeme getirip din istismarı ile politika yapanlara ancak koz verilmektedir. Saygılarımla....
Tarih: 24 Mart 2007 12:39 Ekleyen: Beğenme: 0
Nasıl ki kimse benimle aynı fikirde olmak zorunda değilse, bende hiç kimse ile aynı fikirde olmak zorunda değilim. Bir insan evinde de ibadet edebilir ama ağır bir hasta ancak hastanede ameliyat olur ve tedavi görebilir. Her eve bir öğretmen gönderemeyeceğinize ve bir laboratuar kuramayacağınıza göre ben elbette ilk planda hastane ve okul yapımına önem veririm. Ama koridorları camiye dönmüş hastanelere değil. Sadece camilere önem verip hastane yapımlarını ve okulları önemseyenlerde en ufak bir rahatsızlıklarında camiye değil hastaneye koşmuyorlar mı?
Tarih: 24 Mart 2007 05:58 Ekleyen: Beğenme: 0
Görüneni Değil Görünmeyeni Görmek
başlıktan da anlaşılacağı üzre semtimiz birçok görünmeyen ya da bakıp da göremediğimiz sorunlarla iç içedir..
bunlardan biri de semtimiz hudutları içindeki sağlık sorunlarımızdır.. sıradan sorunlarımızın bir biçimde bertaraf ettiğimiz doğrudur.. bunlar için çeşitli ilaçlar alırız, korunuruz, vs..
oysa acil durumlarda özellikle saniyelerin bile çok önem arz ettiği vakalarda bizlere hayat verecek hastanelerimiz ne yazık ki çok uzak mesafelerdedir..
bir kalp krizi veya yakını durumlarda ve her türlü çok ciddi yaralanmalarda tam teşekküllü bir yerimiz hâlâ bulunmamaktadır.. söz konusu edilen bir h a s t a n e projesinden başka bir şey değildir..
bu konudaki etkin ve sürdürülebilir girişimlerin semtimize katma değer yaratacağı ise kuvvetle muhtemeldir...
Tarih: 23 Mart 2007 15:52 Ekleyen: Beğenme: 0
Alper beyle aynı fikirdeyim. Zaten bir çok semtimizde sokaklarımız ve devlet hastanesi koridorları şu anda camiye dönmüş durumda. Bazı köylerimizde 2 – 3 cami var. Camiye verilen önemin yarısı okullara verilse idi yurdumuzda okuma yazma bilmeyen insan kalmazdı. Öyle rivayet ederler ki Esat camisi zamanında haydutluk yapan cinayet işleyen biri tarafından yaptırılmış. O ne âlâ ne âlâ sen milletin canını yak icabında sütten kesilmemiş sabiyi yetim bırak sonra cami yaptırıp cennete git.
Tarih: 23 Mart 2007 11:52 Ekleyen: Beğenme: 0
Angora Sitesi'ne cami yapılacakmış. Gerçekten böyle bir ihtiyaç varsa yerine getirilsin; fakat ülkemizin, semtimizin camiden çok okula ihtiyacı olduğunu düşünüyorum.
Tarih: 23 Mart 2007 10:23 Ekleyen: Beğenme: 0
Zabıta müdürünün itirafı: 'Kuduz bahanesiyle itlaf ediyoruz!'
Adapazarı'ndaki başıboş köpeklerin 'kuduz köpek' senaryosuyla itlaf edildiği ortaya çıktı. Afyonkarahisar'da yapılan bir seminere katılan Adapazarı Büyükşehir Belediyesi Zabıta Müdürü Yüksel Çelik, "Adapazarı'nda da 3 bin köpek var. Biz de senaryo yazıyoruz şimdi. 'Bir mahallede kuduz vakası görülmüştür' diyerek; "köpeklerin tamamı o mahallede yakalanmış gösteriliyor ve bir şekilde imha ediliyor" dedi.
Valilik bize yazıyor, biz valiliğe yazıyoruz, Tarım İl Müdürlüğü onay açıyor. Bir şekilde devam ediyor süreç.
Seminere katılan İçişleri Bakanlığı Kontrolörü Recep Demir, hayvanlara eziyetin kesinle yasaklandığını belirterek, zabıtanın görevlerinden birinin de sahipsiz hayvanları muhafaza altına almak olduğunu söyledi.
Belediye temsilcileri ise, başıboş köpekleri uzun süre barınaklarda tutamadıklarını ve kısırlaştırma işleminin çok maliyetli olduğunu belirtti.
-Kısırlaştıramıyorsan, 'öldür'!
Bu sırada Adapazar Büyükşehir BelediyesiZabıta Müdürü Yüksel Çelik mikrofonu eline aldı ve 'kuduz bahanesiyle itlaf' itirafında bulundu:
- Çelik: Gerekli rehabilitasyonu ve aşılarını yaptıktan sonra sokağa salmak zorundayız.
- Demir: Kısırlaştıracaksınız
- Çelik: Ama onun da korkunç bir maliyeti var. Adapazarı'nda da 3 bin köpek var. Valilik bize yazıyor, biz valiliğe yazıyoruz, Tarım İl Müdürlüğü onay açıyor. Bir şekilde devam ediyor süreç. Biz de senaryo yazıyoruz şimdi. Bir mahallede kuduz vakası görülmüştür diyerek köpeklerin tamamı o mahallede yakalanmış gösteriliyor ve bir şekilde imha ediliyor.
- Demir:Ama
Tarih: 23 Mart 2007 02:54 Ekleyen: Beğenme: 0
sevimli hayvanlarımız! ve bir çayyolu fotoğrafı!
ne yazık ki başıboş/başıdolu köpeklerin cirit attığı tüm çayyolu'nun ( ki bu tüm kent merkezlerinin ve çevrelerinin sorunudur..)bu iş'ten bir an evvel bir acil eylem plânı ile sıyrılması gerekmektedir.. muhteşem bir şekilde üreyen ve sayıları gün geçtikçe artan birilerine göre cici, birilerine göre tukaka diye adlandırdığımız kedi ve köpeklerimiz...
genelde gruplar hâlinde dolaşan kimi bakımlı, kimi son derece bakımsız bu evcil/evcil olmayan hayvanlar için mutlak suretle özel bakımevleri açılması, mümkünse sokaklarımızın daha güvenli hâle gelmesi için yapılabilecek bir dizi uğraşlar semtimiz için de gereklililk arz etmektedir..
hiçbir hayvan esir değildir ve insanlarla birlikte yaşamak zorunda da değildir.. özgürlüklerini para ile ya da başka şekillerde satın aldığımız bu küçük hayvancıklara iyilik etmediğimizi aksine kötülük ettiğimizi lütfen bilelim..
onları doğal ortamlarına yakın yerlerde birbirleriyle özgür yaşamalarına izin verelim.. amatör olmayan kişilerce yapılabilecek bakımları da onlar için daha iyi olacaktır..
aşılı da olsa bir köpek bir kuduz köpek/tilki tarafından ısırıldığında diğer köpeklere bulaştırması çok hızlıdır.. onları cadde ve sokaklarımızda değil kendi barınaklarında mutlu ve huzurlu olacaklarını unutmayalım..
sevelim ama onların nerelerde mutlu olacaklarına da bilelim..
Tarih: 22 Mart 2007 14:52 Ekleyen: Beğenme: 0
YORUMSUZ.
Doğal gaz kartımı kaybettiğim için yeni kart aldım. Tabii kart boş doldurmak içinde ayrıca ödeme yaptım. Onu buraya yazmıyorum.
EGO nun KART KAYBI FATURASI
Kart bedeli Borcu KDV
15,49 0,00 2,79
GENEL TOPLAM:
18.28
Not: Kart kaybı bedeli 30m3 Gaz bedeli karşılığıdır.
Tarih: 22 Mart 2007 12:00 Ekleyen: Beğenme: 0
YORUMSUZ.
Doğal gaz kartımı kaybettiğim için yeni kart aldım. Tabii kart boş doldurmak içinde ayrıca ödeme yaptım. Onu buraya yazmıyorum.
EGO nun KART KAYBI FATURASI
Kart bedeli Borcu KDV GENEL TOPLAM
15,49 0,00 2,79 18.28
Not: Kart kaybı bedeli 30m3 Gaz bedeli karşılığıdır.
Tarih: 22 Mart 2007 02:00 Ekleyen: Beğenme: 0
Ormanlık alanlara ağaç dikerken en önemli husus ormanı parsellere ayırmak ve bu parseller arasında yangın arabalarının rahatça geçmesine olanak sağlamaktır. Bakınız zamanında bu hataya düşen ODTÜ nin bu konudaki uğraşları aşağıdadır. Bizim için henüz geç kalınmış bir durum yok sanırım. Öyle sanıyorum ki bu konu ile burada ikamet eden Orman mühendisi arkadaşlar ve ODTÜ ile iletişime geçilebilir.
Aşağıdaki yazı
http://www.acdm.metu.edu.tr/
alıntıdır. Saygılarımla.
AĞAÇLANDIRMA VE ÇEVRE DÜZENLEME MÜDÜRLÜĞÜ
Bakım çalışmalarımızda Ormanımız için primer derecede önem taşıyan ve ne yazık ki küçük araçların geçişine bile uygun olmayan “Orman Yangın Emniyet Yolları” mız, mevcut yolun bir tarafından tek sıra ağacın transplantasyon tekniği ile yeniden değerlendirilmek üzere kampüsümüze nakledilmesi ile standart ölçülerine getirilmiştir. Yine birinci derecede önem taşıyan diğer bir çalışmamız ise, Ormanımızı neredeyse bir ağ gibi saran ve sürekli yangınlara neden olan, Yüksek ve Orta Gerilim Enerji Nakil Hatları altında kalan ağaçların transplantasyon tekniği ile kampüsümüze nakledilmesi ve yeniden yaşama şansı tanınması çalışmasıdır. Güzergahtaki ağaçları “keserek” altı ayda bitirilebileceğimiz bu iki çalışma “korumacı” yaklaşımımız nedeni ile ancak 5 yılda tamamlanabilmiştir. Bu uzun ve yorucu çalışmamızın bizim için ödülü ise ENH nedeni ile oluşabilecek yangın riskinin neredeyse sıfıra indirgenmesi ve ciddi sosyal baskı altında olan ormanımızda yangına ilk müdahale süresinin kısalmış olmasıdır.
Tarih: 22 Mart 2007 00:28 Ekleyen: Beğenme: 0