Basit Forum


Tüm Mesajlar Görüntüleniyor › Ziyaretçi Defteri

Lütfen Giriş Yap veya Kayıt Ol!

Ziyaretçi Defteri Arşivi

Ara

  • Ankara' nın bana göre kalite olarak ilk 10 camisi arasında sayabileceğim güzellikteki camisi Çayyolundaki Mevlana Camisi olup yapanlar ve emeği geçenlere ne kadar teşekkür etsek az gelir.Bu Camiyi Görmeyenlere bir ibadet yeri nasıl olurmuş görmelerini de tavsiye ederim.
    Ancak caminin altında bulunan Market ile Giyim satışı yapan mağazanın reklam ve ilanları ile caminin neredeyse her yeri  "Konsept değişikliği nedeniyle zararına satışmış" gibi klişeleşmiş devasa yazılarla görüntü kirliliği oluşturmakta reklam vergilerini de ödediklerini zannetmiyorum.(belediyeye duyurulur)
    Buradaki görüntü kirliliği ibadet yerinin altına yakışmıyor.Ucuzluk v.s. yok fırsat Salı Sallanır gibi yazıların Kutsal bir yer altında yazılı bulunması hiç hoş değil.
    Ayrıca Marketten caminin bahçesi olan yere yavaş yavaş dışarılara doğru bir taşma var.Açık Lokanta, tavuk dumanları v.s. bütün bunların yasal izni varsa yöneticilerimize teşekkür ediyorum.
    Bu arada tavuk ızgara dumanının çıkması için yukarıya camiye doğru neredeyse yeni bir minare gibi kirlilik ve duman oluşturan bir de BACA yapılmış cami cemaatına hayırlı olsun.
    Camimizin güzelliklerini bozmadan işlerini yapan esnafa birşey söylemiyorum.Ancak Siz yabancı bir ülkede olsanız ve Kilisenin altında böyle çirkin görüntüler görseniz ne dersiniz?
    Tarih: 11 Nisan 2007 01:06 Ekleyen:
  • Şu anda oturup yeni bir seçimi bekleyecek ne zamanımız vardır, ne de sabrımız, yapılacak çok şey vardır ve halkın uyanışının miladıda 14 Nisan olacaktır. Oturan ve umutsuz olanlar yine isterlerse devam etsinler oturmaya ama biz oturmayacağız ve hakkımızı savunacağız, Tandoğan meydanına gitmenin bir görev olduğunu, cumhuriyet görevi olduğunun bilincindeyiz, tehlikenin farkındayız ve bu tehlikeye karşı duracak tek gücün de HALKIN gücü olduğunu biliyoruz. Saygılarımla...
    Tarih: 11 Nisan 2007 00:55 Ekleyen:
  • Siz şu anda yapılacak bir şey yok diyerek mevcut meclisin seçeceği bir cumhurbaşkanının 7 yıl boyunca ülkeyi nerelere götürebileceğini hesaplayamazken aslında başka bir şeyi  (başka bir kötülüğü daha) yapmış oluyorsunuz, halkın umudunu kırıyorsunuz. Umuttur çevremizi aydınlatan, geleceğimize güvenle bakmamızı sağlayan yegane olgudur, umudun olmadığı veya yok edildiği yerde onun yerine faşizim gelir ve her şeyi kendi zalimliğince yönetir. İşte 14 Nisan faşizmin gelmesini istemeyen yani geleceğe umutla bakmak isteyen insanların çığlığı olacağı, sel olacağı, demokrasi için haykıracağı bir gündür. Siz, bir yandan siyasilerin bu duruma gelmemizin sebebi olduğunu söylerken yani onların basiretsizliği, beceriksizliği, yanlışlıkları, art niyetleri, çıkarcılıklarının bizi bu duruma düşürdüğünü söylerken öte yandanda yine umudu ve kurtuluşu aynı siyasetçilerde arayarak, onların kuracağı yeni mecliste arayarak nasıl bir çelişkide olduğunuzu göstermiş olmuyor musunuz? İşte 14 Nisan halkın uyandığının ve mevcut siyasileri artık daha fazla kaldıramayacağını, istemediklerini, hatalarını affetmeyeceklerini dile getirecekleri bir gündür. O gün cumhurbaşkanlığının asil sahiplerinin bu meclis değil CUMHUR yani HALK olduğunu haykıracakları gündür.
    Tarih: 11 Nisan 2007 00:55 Ekleyen:
  • Bundan sonrası için yapılacak hiç birşey yok, her şeyi kabul edelim, sesimiz çıkmasın, oturalım oturduğumuz yerde, zaten bu duruma gelinmeside siyasilerin suçu vs. vs... Şunu neden hiç düşünmüyorsunuz, o siyasileri meclise getiren halktır yani sizler bizler, sen ben getirdi onları bu meclise... Sizin meclise getirdiğiniz siyasiler zaman içinde sizlerin onları getirme amacınıza (yani halka hizmet, ülkeye hizmet, daha demokratik, daha refah bir ülke için çalışmak için) hizmet etmiyorlarsa nasıl susmayı tercih edip herşeyi bu adamların insafına bırakabilirsiniz? Evet bu demokrasi gerçek demokrasi değil (seçmenlerin sadece %25'ini temsil eden bir hükümet ve meclis aritmetiği), evet bu demokrasi temsili demokrasi ama hiç bir gücünde bu demokrasi oyununu kullanarak kendi amaçlarına ulaşana kadar bir araç gibi kullanarak inecekleri durağa gelincede demokrasiyi kaldırıp yerine zalim ve gerici yönetimlerini getirmelerine izin vermemesi gerekir... Bu ne jakobenliktir ne de başka bir şey, 14 Nisan çığlığı işte gerçek demokrasinin, halkın demokrasisinin siyasilerin yaptıkları hataları yüzlerine vurma ve onları uyarma çabasıdır... Bu çaba boş bir çaba değildir, olamazda. Şu andaki meclis başkanı Bülent Arınç halkın karşısına çıkıp bu meclisin gerekirse anayasa mahkemesini kaldırabileceğini, hatta isterse laikliğide kaldırabileceğini söylerken halkın buna sessiz kalmasını beklemek büyük çelişki olmaktadır.
    Tarih: 11 Nisan 2007 00:54 Ekleyen:
  • Bundan Sonrası İçin
    Esasında bizlerin kişilere değil, zihniyete karşı olmamız gerekiyor. Bu yüzden o veya bu hiç fark etmez; mühim olan o zihniyetin o makamda olması. Bu nedenle benim endişelerim daha bu parti kurulmadan çok öncelere dayanıyordu. Ama siyasilerimiz durumu göremediği, bir gün istenmeyen zihniyetlerin meclise egemen olacağını tahmin edemedikleri birazda kendi çıkarları için  Cumhurbaşkanlığı seçimini meclisin seçmesinde bir sakınca görmeyip kanunun bu maddesini değiştirmemekte ısrar ettiler. Sonuç ortada bu saatten sonra yapılacak pek bir şey yok.
    Sayın Egemen Soylu’nun konu hakkındaki düşüncelerine tamamen katılıyorum.
    Bundan sonrası için çözüm iktidara gelecek olan ilk siyasi partinin muhalefetle beraber hareket edip kanunun bu maddesini Cumhurbaşkanı partilerin göstermiş olduğu adaylar arasından halk seçer olarak değişmesidir. Tıpkı ABD de olduğu gibi.
    Saygılarımla.
    Tarih: 10 Nisan 2007 13:18 Ekleyen:
  • Benim de endişelerim var. Başbakanın Cumhurbaşkanı olmasını ben de istemiyorum. Ancak Jakobenizmin bu saatten sonra (geçmişte uzun vadede olamadığı gibi) başarılı olması mümkün değil. Saygılarımla....
    Tarih: 10 Nisan 2007 10:26 Ekleyen:
  • Yolcular  uçağın  yanında  otobüsten inmişler... Bavullarını gösteriyorlar... Bir bakmışlar uçak şirketinin minibüsü yanlarında durmuş... İçinden kaptan
    pilotla, yardımcı pilot inmişler... Yolcular fena halde şaşırmışlar... Nasıl şaşırmasınlar... Kaptan pilotun elinde bir beyaz baston... Kolunda üç noktalı bant...
    Yardımcı pilotun elinde bir köpek tasması... Tasmanın ucunda bir köpek... Sağa sola çarparak öylece ilerliyorlar uçağa..

    Günlerden 1 Nisan değil ama, "Şaka herhalde" demiş yolcular, doluşmuşlar uçağa... Uçak pistte hızla ilerlemeye başlamış... Yolcuların gözleri camda... Uçak hızlanmış... Yolcular endişelenmeye başlamışlar...
    Uçak daha da hızlanmış... Pistin sonu hızla yaklaşmaya başlamış... Uçak iyice hızlanmış... Bazı yolcular paniklemiş, dua etmeye başlamışlar... Uçak son hıza ulaşmış... Bu arada pistin sonuna da ulaşmış... 100 metre sonra betonun bitip çimlerin başladığını gören yolcular dehşet içinde çığlığı basmışlar... Tam o anda da
    kaptan pilot levyeyi sonuna kadar çekmiş... Uçak tam pist biterken tekerleklerini yerden kesmiş, havalanmış...

    Kaptan pilot arkasına yaslanmış derin bir nefes almış ve yardımcı pilota dönmüş: "Biliyor musun? Bir gün çığlık atmakta gecikecekler ve hep birlikte geberip gideceğiz!..."

            Dünyada  nice  kör  yöneticiler  var..
            Çığlık  atmaktan vazgeçmeyin
    Tarih: 10 Nisan 2007 09:13 Ekleyen:
  • "Söz Konusu VATANSA gerisi teferruattır" M.K.ATATÜRK
    Tarih: 09 Nisan 2007 23:51 Ekleyen:
  • 8 Nisan Pazar günü Sıhhiye meydanında toplanan yaklaşık 40 (KIRK) bin kişi şunu haykırdı biz bu başbakanı ne başbakan nede cumhurbaşkanı olarak görmek istiyoruz...Türkiye Laik, demokratik bir hukuk devleti olarak Atatürk devrimlerine bağlı, çağdaş bir toplum olma yolundan asla ayrılmayacaktır...İşte gerek 4 Kasım'da gerek 8 Nisan'da verilen mesajlar 14 Nisan'ın öncü depremleriydi, asıl deprem 14 NİSAN'da olacak, sadece Türkiye değil tüm dünya 14 Nisan'da Tandoğan meydanından yükselen ve Anıtkabir'e doğru sel olup akan çığlığı duyacak...Tehlikenin farkındayız ve kimsenin ama kimsenin ülkemizi 100 yıl geriye götürmesine izin vermeyeceğiz...
    Tarih: 09 Nisan 2007 17:07 Ekleyen:
  • 2

    Hatta bu sınıra şartlanan hayvanın boynundaki tasmayı çıkarsanız dahi burada duruyormuş. Ben Rochester yakınlarında bir yerden örnek verdim. Belki başka yerlerde değişik çözümler vardır. En uygun çözüm için yazarmısınız?
    Tarih: 09 Nisan 2007 02:38 Ekleyen:
Lütfen Giriş Yap veya Kayıt Ol!