-
23 NİSAN
Sanki her tarafta var bir düğün.
Çünkü, en şerefli en mutlu gün.
Bugün yirmi üç Nisan,
Hep neşeyle doluyor insan.
İşte, bugün bir meclis kuruldu,
Sonra hemen padişah kovuldu.
Bugün yirmi üç Nisan,
Hep neşeyle doluyor insan.
Bugün, Atatürk'ten bir armağan,
Yoksa, tutsak olurduk sen inan.
Bugün yirmi üç Nisan,
Hep neşeyle doluyor insan.
Saip EGÜZ
Tarih: 23 Nisan 2007 14:57 Ekleyen: Beğenme: 0
-
İlahili 23 Nisan
Hasan KIRMIZITAS- Baris DURAK/ SANLIURFA, DHA
Şanlıurfa'da bir grup çocuk Mustazaflar ile Dayanisma Dernegi Subesi'nce düzenlenen ‘Kutlu Dogum Konferansi'nda, basörtüleri ile sahneye çikip ilahi okudu.
Atatürk Spor Salonu'nda dün aksam verilen ‘Kutlu Dogum Konferansi’na gelen erkek ve kadinlar ayri kapilardan içeri alindi. Izleyiciler, salonda harem- selamlik oturdu. Kadinlarin arasinda çok sayida çarsaflin olmasi dikkat çekti. 2 bin kisilik salonun tribünlerinde yer kalmadigi için bazi erkekler, geceyi salonun ortasinda oturarak izledi.
Kuran- i Kerim okunarak baslanan gecede daha sonra 4 kisiden olusan ‘Kardesler Ilahi Grubu' üyeleri ilahi okudu. Bu grubun ardindan sahneye bu kez, yaslari 5- 12 arasinda degisen 8 kiz çocugu çikti. Arkalarinda Atatürk posteri ve Türk Bayragi bulunan, baslari örtülü olan ve yesil renkte tek tip giyinen kizlardan birisi tef çalarken, diger 7 kiz ilahi okudu. Mardin'in Kiziltepe Ilçesi'nden geldikleri ve bu tip etkinliklerde sahneye çiktigi belirtilen kiz çocuklarinin okudugu ilahiler geceye katilanlar tarafindan alkislandi.
Yaklaşık 15 dakika sahnede kalan ve ilahileri okuyan küçük kiz çocuklarinin yani sira geceye katilan küçük kiz çocuklarinin büyük bölümünün baslarinin örtülü, bazilarinin ise basörtülerinin üzerine Arapça yazili bandajlar taktiklari görüldü. Gecede son olarak kürsüye çikan Ilahiyatçi Yazar Mehmet Göktas ise, Hz. Muhammed'in yasami ve insanlara verdigi mesajlari anlatan konusma yapti. Geç saatlere kadar devam eden konferans, dualarla sona erdi.
Kaynak: www.hurriyet.com.tr-23 Nisan2007
Tarih: 23 Nisan 2007 14:20 Ekleyen: Beğenme: 0
-
DÜZELTME.
Bir yere gitmem gerektiği için acele ile yazdığım yazıda ufak bir düzeltme yapmak istiyorum.
Burada ki tepki yazılarını Sayın Çinici’ye zıtlık olsun diye yazmış olabileceğini yaklaşımının alaycı olabileceği düşünmüş olmamdan kaynaklanmıştı. Zaten yazıların değersiz olduğunu da yanlış hatırlamıyorsam bu yazımdan sonra beyan ettin.
Tarih: 23 Nisan 2007 13:21 Ekleyen: Beğenme: 0
-
Aklıma gelmişken hemen şunu da ilave edeyim ki söyleyeceklerim tamamlansın.
Sayın Çinici’nin yazısını değersiz bulduğun için sana tepki olarak. Türk Dil Kurumu sözlüğünde
c yi c olarak ç yi ç olarak g yi g olarak ğ yi ğ olarak yazman gerektiğini söylemiş ve İngiliz klavyelerinde Türkçe harf karakterleri olmadığını bildiğim için bunu ileride kendine malzeme yapmaman bakımından kibar bir dille belki İngiltere’de yaşadığın için ve bilgisayarını oradan aldığını bunun için bu harfleri yazamadığını belirmiştim. Ama sen benim bu tepkimi anlayacak kapasitede olmadığın için bunu anlayamadın. Tabii her kişinin ince detayları anlamasını da bekleyemeyiz; bunları anlayabilmek zeka işi.
Tarih: 23 Nisan 2007 10:49 Ekleyen: Beğenme: 0
-
Günden güne daha da adileşip küstahlaşan geri zekalı bu şahsa söyleyeceğim tek şey.
Kem söz sahibine aittir. Sana cevabım burada seninle ilgili veya değil daha önce yazmış olduğum yazılarda saklıdır. Yazmış olduğun kendin gibi çirkef her yazı senin zeka ve terbiye seviyenin, hatta seviyesizliğinin ispatı olduğu için ve hep aynı çirkef yazıları yazdığın için. Seni ruhunun batmış olduğu bu pis ve karanlık bataklıkta şeytanınla baş başa bırakıyorum. Yaz yazabildiğin kadar, kendine cevap aradığında da benim bu yazıma ve önceki yazılarıma bakman yeterli olur; ama istersen başkalarına yaptığım ve yapacağım her kınama yazımdan da üzerine pay çıkarabilirsin.
Tarih: 23 Nisan 2007 09:50 Ekleyen: Beğenme: 0
-
Bektaşi, zalim kadının oturduğu sokaktan hemde tam zalim kadının evinin önünden geçerken birde bakar kadının evinin kapısı açık. Evin girişinin hemen yanında bulunan oda ise kadının makam odası yani makam minderinin bulunduğu oda. Ortalıktada kimsecikler yok, Bektaşi hep kadının makamında oturmak nasıl birşey merak edermiş, fırsat bu fırsattır der ve içeri dalar, hemende mindere kuruluverir. O sırada Bektaşiyi gören mahalle ahalisinden bir kaç kişide bir süre sonra merakla onun peşi sıra içeri girerler ve Bektaşiyi Kadının minderinde görünce çok sinirlenirler, vay senmisin kadı efendinin makam minderine oturan...yaka paça dışarı çıkarırlar, başlarlar bir güzel dövmeye. Ahali dayak atmaktan yorulur ve yavaş yavaş çeker giderler, ama bizim Bektaşi kıs kıs gülmektedir. Birisi merak eder yanaşır yanına, ya kardeşim o kadar dayak yedin hala neden gülmektesin...Bektaşi verir cevabı, ya ben gülmeyeyimde kim gülsün, şu mindere beş dakika oturdum böyle dayak yedim, bu kadı denen herif sabahtan akşama kadar oturuyor kimbilir onu nasıl dövecekler...
Söz meclisten dışarı diyelim.....
Tarih: 23 Nisan 2007 00:05 Ekleyen: Beğenme: 0
-
Allah’a şükürler olsun ki ironiyi de cinası da anlayacak kültüre ve zekaya sahibim. Sayın Çinici’nin ise zekasından ve entelektüel kişiliğinden hiçbir zaman kuşku duymadım.
Düne kadar Sayın Çinici’nin yazılarının değersizliğinden söz eden bu zat şimdi Sayın Çinici’yi kendisine kalkan olarak kullanıyor.
Her insanın bilmediği kelimeler vardır. Elbette herkes gibi benim de bilmediğim kelimeler oluyor. Benim eleştirim bu yönde olmayıp çok farklı. Çok zeki ve akıllı olan bu şahıs eğer ima ettiği kadar zeki olsaydı google veya benzeri sitelerin Türkçe versiyonlarından arama yapıp Türk Dil Kurumu sözlüğüne rahatlıkla ulaşabilirdi.
Bu sayfaların müdavimleri gayet iyi bilirler ki Avrupa görmemiş olan ben sonradan değil doğuştan Avrupalı olduğum için Avrupa’ya gitmeye ihtiyaç duymadım.
Dijital olmayan bozuk bir saat bile gün içinde 2 kez doğruyu gösterdiğine göre, bu şahıs kehanetlerine devam ederse belki bir gün birisi tutuverir.
Önce Sayın Çinici’nin boş gezenin boş kalfası olduğu kehanetinde bulundu. Sonra da benim apartman görevlisi olduğum yönünde.
Hiçbir mesleği ve helal kazanılmış parayı hakir görmem ama olmadığım ve yapmadığım bir şeyi de hatır için kabul etmem. Bu bakımdan ne şimdi nede geçmişte apartman görevlisi olmadığımı kendisinin kehanetlerinin kof çıktığını buradan kendisine bildirmek isterim.
İş dönüsü acele etmeden ve kendisine uykuyu haram etmeden bu sayfalara girerek yazan şahısın yazıları nasıl oluyor da gece yarılarından sonra sabaha karşı bu sayfalarda yayınlanıyor. Türkiye ile İngiltere arasında bu kadar mı(!) saat farkı var(?)
Tarih: 22 Nisan 2007 20:02 Ekleyen: Beğenme: 0
-
Hayvan düşmanlarını şiddetle kınıyorum. Her canlının yaşamaya hakkı vardır. Allah’ın verdiği canı ancak Allah alır.
Bizler insan kılığında gördüğümüz her yaratığı insan sanıyoruz; ama maalesef dışı insan, içi hayvandan beter yaratıklar aramızda yaşıyor.
“Ne elbiseler gördüm içinde insan yok, nice insanlar gördüm üzerinde elbise yok.”
Hz. Mevlana
Tarih: 22 Nisan 2007 12:25 Ekleyen: Beğenme: 0
-
Olaylar büyüyor, hatta öyleki site yöneticisi tarafından kışkırtılan kapıcı bir gece alkollü olarak bu hayvansever ailelerden birisinin konutuna dayanıyor ve kapıyı kırarark içeri saldırmak istiyor. Jandarma geliyor, kapıcı tutuklanıyor ve sonra hayvansever aile bu kapıcının bir çocuğu ve eşi olduğu için acıyarak şikayeti geri alıyor amam sanıyorum davav sürüyor. Bu arada kedilere mi ne oluyor. Enson bu dört zavallıcıktan erkek olan kedilerden birisinin iki gün önce site bahçesinde ölüsü bulunuyor. Ayrıca yine aynı kapıcının bir kaç gün önce elinde bir kürek ve küreğin içindede başka bir kedi ölüsü ile yürüdüğü görülüyor. Tüm bunlar hayvansever site sakinlerinde büyük üzüntüye neden oluyor. Şu anda çaresiz bu yeni doğan yavrucakların biraz daha büyümesini ve ortalığa çıkıncada bir yuva bulmayı istiyorlar, kedilere reva görülen bu işgencenin nedenlerini anlayamayan bu insancıklar hem kediler hemde hatta kendi sağlıkları içinde ciddi endişe duyuyorlar...
Bana da bu trajik olayları size aktarmak düşüyor.
Saygılarımla
Tarih: 22 Nisan 2007 11:40 Ekleyen: Beğenme: 0
-
Çayyolunda Sokak Kedilerine İşgence!!!
Bundan yaklaşık bir yıl kadar önce Konutkent-1 Pınar Sitesi'nin bahçesine kendi kendine gelen dört yavru kedi bu sitede oturan bir kaç hayvansever aile tarafından beslenmeye başlanıyor. Çevrelerine hiç bir zararı olmayan yavrucaklar sitedeki hayvanseverlerden aldıkları yakın ilgi ve şevkatle mutlu bir şekilde büyümeye başlıyorlar. Ancak başta site yöneticisi ve kapıcısınında bulunduğu bir grup hayvansevmez (hatta hayvanlardan nefret eden) bir grup tarafından istenmiyor. Oysaki sitedeki ve hatta onlara diğer sitelerden gelen bir kaç hayvanseverde dahil olarak bu kedicikleri çevrelerini kirletmeden, özenle besleme isteklerini çok masumane yollarla anlatıyorlar. Buna rağmen sitede gerginlik yaratn hayvansevmezler ve site kapıcısı her karşılaştıkları yerde kendileri tekme tokat, taş sopa ne buldularsa kovalıyorlar. Buna rağmen kedicikler kazasız belasız bu güne kadar gelmeyi başarıyorlar.
Büyüyen bu kedilerin ikisi dişi ve bu martta hamile kalıyorlar. Soğukta doğum yapmamaları için bu hayvancıkları sitenin bloklarından birisinin kullanılmayan, boş deposunda barındırmak isteyen hayvanseverlerle hayvansevmezlerin mücadelesi bir kaç aydır sürüyor. Sonunda bu yavrucaklar bodrumda doğum yapıyorlar ve hayvanseverler site yöneticisinden hiç olmazsa 1 ay dahah burada kedilerin kalmasını ve daha sonra onlara bir yuva bulmayı öneriyorlar. Ancak site yöneticisi gaddarca bir şey yaparak içeride yavrular olduğu halde bodruma kedilerin giriş yapacağı her yeri kapattırıyor kapıcıya.
Tarih: 22 Nisan 2007 11:35 Ekleyen: Beğenme: 0