(2)
Çayyolu deresinin kenarında bugünlerde ise ancak bir demet kırat, birkaç arı (kovanı mı?), ve asabı bozuk yunuslar da görülmektedir.
Daha sonra bu barınağın temellerinin o yıllarda bile fore kazıklarla yapıldığını gören diğer yöre kabileleri bölgenin simgesi olan bir gazetenin de (Çayyolu Bülteni) etkisiyle bölgeyi kasaba haline getirmeyi düşündüler. Ancak derenin karşı yakasında bulunan bir başka büyük reis bunu duymazdan geldi.
Durum böyle olunca yöre halkı eski bir sakinimizin önerisiyle hişt hişt sakin ol sinirlerine hakim ol telkiniyle sinirlerini yatıştırmak için topraklarında çay yetiştirmeye başladı. Ve bu çaylarını hep beraber bir düşünce fabrikasında (ÇAP) harmanlayıp iyi bir dem ortaya çıkardılar.
Şimdi kasaba halkı yeni kasaba ile arasındaki olmayan fay hatlarını tespit etsin diye düzgün ve sözüne güvenilir bir adamı (semaveri) kahveye gönderiyor ki Çayyolu kasabası için kahve meclisinde demek ki oluyormuş markalı bir çay (filiz) demlesin diye……
“Ancak yıldızlar durgun suda belli olur.”.
ENGİN’DE yavaş yavaş ........
GÜL’e gitme.
GÜLE GÜLE GİT
GÜLE GÜLE GEL.
Sayın Aziz Üstel’in eski programını açılışını ve kapanışını yaptığı gibi;
BİZ BURDAYIZ (Ne dersiniz?)
Bekleriz efendim.
Saygılarımla efendim……..
Tarih: 04 Ağustos 2007 01:43 Ekleyen: Beğenme: 0
Bir insan diğer bir insanı kendisine nasıl kul, köle edebilir:
• İnsanları ilk önce fakirleştireceksin, muhtaç ve çaresiz durumuma düşüreceksin.
• Sonra kurtarıcı Hızır gibi gelecek ve ona sadaka vereceksin.
• O gün için karnı doymuş olan zavallıya. Bak senin karnını nasıl doyurdum. Eğer bana kul köle olursan seni devamlı doyururum yoksa sen bilirsin; aç kalmak mı istiyorsun diye soracaksın.
Hiç şüpheniz olmasın artık bu kişi size köle olmuştur.
Bunun için oy kaygısı içinde olan belediyelerin ve siyasi partilerin istismarda olsa yapılacak yardımları kendilerinin yapması (kendilerince) uygun görünmektedir.
Önemli olan bu yardımı alan insanların yardım yapan belediyeleri neden sen şeklinde sorgulaması ve bu kişilere kendilerini bir seçim objesi gibi kullandırmamalarıdır.
Aslında geleneksel olarak bizlerin yapısında (yardım yapan kişinin) yardımı gizli yapması (bir elin verdiğini diğer elin görmemesi) vardır.
Ama görülen o ki bu belediyeler kendi reklamlarını yapmak uğruna karşı tarafın kişilik haklarını yok görmede kişileri rencide edebileceklerini düşünmemektedir.
İşin garip tarafıysa yardım alan insanlarında bu durumu kanıksamaları ve durumdan rahatsızlık duymamalarıdır. İşte esas işin trajikomik tarafı da budur.
Ne hale düştüğümüzün acaba kaç kişi farkında.
Tarih: 04 Ağustos 2007 01:35 Ekleyen: Beğenme: 0
ANGORA'da;
bir müzik markette moda olan bir Anadolu türküsü
Beyaz GÜL
Sarı GÜL
Güller arasıdan gelir
---------------------------
Uç not: başıma ne gelirse güller arasından gelir anlamında
Tarih: 03 Ağustos 2007 16:03 Ekleyen: Beğenme: 0
İyi günler, bir sorum olacak. Cevabını verebilecek kişilere şimdiden teşekkür ediyorum. Ankara'daki su kesintileri çok merak ediyorum kimlerin cebine euro veya dolar olarak dönecek? Saygılarımla...
Tarih: 03 Ağustos 2007 16:01 Ekleyen: Beğenme: 0
Sayın Gökçek susuzluğa karşı zamanında neden önlem almadı acaba? Gereksiz köprülü kavşaklar, refüj çimleri, ithal ağaçlar için oluk gibi harcanan vergilerimiz su kaynaklarını getirmek için kullanılmadığı için bu sefaleti yaşıyoruz..Belediye yönetimini çok başarısız buluyor ve derhal istifaya davet ediyorum..Seçim yatırımı olan ve 265 bin aileye yapılan gıda yardımlarının da Kızılay aracılığı ile yapılması gerektiğini düşünüyor ve belediye yönetiminin bu çirkin istismarını şiddetle kınıyorum. Saygılarımla.
Tarih: 03 Ağustos 2007 14:39 Ekleyen: Beğenme: 0
BİR KIZILDERİLİYE
SAHİP OLMAN
İKİ KIZIL DERİLİYE
SAHİP OLMANDAN
DAHA MI İYİDİR?
Sarıda beklemede olan düz kafalı sarı ayakların (soluk benizlillerin) değerli topraklarını incik boncuk karşılığında beyaz adamlarda değiş tokuş yaptıkları bilinmektedir.
Avrupa yakasının PAPATYALAR(!) kasabasında sarı ayaklarla dirsek temasına giren yeşil ayaklar ÇAYIRDAKİ RAYLARIN ilerlemesine engele olmak için ellerinden geleni yapıyorlar.
Sarı ayaklar denilen kızılderili kabileye küresel dalgalanmalar "dalgakıran projesi" icabı VİSKİ DERELERİ sözü veren beyaz adamlar, mavi(!) ayakların koruduğu kasabayı yaygara yaparak yağmalamaya hazrılanıyorlar.
Ne kafa ama! "Sömürgeleştirme"
Sonuç olarak gelişen olayları Çayyolu'nda bahriyeliler (DENİZ'ciler), 61. suvari alayı ve kasabanın EN UÇ'undaki (Engin'de: T.D.K. (1), 2 is.) federal dairesi(yansız)(wavinAS) yola çıkan şişli kervanı, okçuların öncülüğünde apaçi kanyonunda termal kameraların desteğinde izlemektedir(yan gözle).
Şarkı Söyleyen
Kirpi
"İlla'ki"
---------------------------------------------------
PS:"Meraklısına"
Asker mektubudur.
Görülmüştür.
(Kontrol edildikten sonra yayınlacaktır anlamında)
Saygılarımla...
Tarih: 03 Ağustos 2007 14:34 Ekleyen: Beğenme: 0
HER HAKKI MAHFUZDUR,İKTİBAS EDİLEMEZ
Görüyorum ki sitemizin adı pek tuttu,nereye yerleştirseniz oraya uyum sağlıyor.Anlaşılan memleket sorunları ile bizim sitemizin sorunları paralel gidiyor.
Ama sevgili dostlar, bu sitenin isim babaannesi benim.Zaten yönetimle ipleri koparmışım,birde adımı zı siyasete alet ediyorsun diye komşularımla aramın bozulmasına sebeb olmayın.En azından bu ismi kullandığınızda adınızı soyadınızı yazın ki şimşekleri dah ada fazla üstüme çekmiyeyim.Hamama giren terler diyeceksiniz şimdide biliyorum ama lütfen yaşıma hürmeten bu ricamı kabul edin.Yoksa ADI LAZIM DEĞİL SİTESİ altında yazılan her satırı benden bilecekler.
BU arada sayın Engin UÇ Beyefendiyi ailecek en samimi duygularımızla kutlar.Çayyolumuza eskisinden daha çok hizmet edeceğini biliyor ve seviniyoruz.İleri tarihlerde Çayyolu Belediye Başkanı olarak kutlamak ümidiyle .... Ekimde buluşmak üzere sevgi ve sağlıkla kalın.H.S-AA-XXX
Tarih: 03 Ağustos 2007 10:38 Ekleyen: Beğenme: 0
Güvenlikçi arkadaşlar burada tilki var diye söyleyip duruyordu. Nihayet bu gece bende bir tane tilkiyi sitemizin bahçesinde dolaşırken gördüm. Tahminime göre Atatürk Hatıra Ormanından yiyecek aramak için buraya geliyor olmalı.
Tarih: 03 Ağustos 2007 03:38 Ekleyen: Beğenme: 0
Beğendiğim vecizler:
“Taşıma su ile değirmen dönmez.”
“Bana balık verme, balık tutmayı öğret.”
“Elden gelen öğün olmaz, olsa da vaktinde bulunmaz.”
“Azıcık aşım ağrısız başım.”
“Nohut oda, bakla sofa.”
Tarih: 03 Ağustos 2007 01:33 Ekleyen: Beğenme: 0
Kesilecek, kesiliyor, kesildi derken dün ve bugün 1. bölgede yarında ve öbür günde 2. bölge olarak adlandırılan Çayyolu muzda sular kesiliyor.
Rahmetli Turgut Özal’ın bir sözü vardı. Tasarruf ancak kullanılan bir şeyden yapılabilir; kesintilerle tasarruf yapılamaz çünkü kesinti olduğu sürece siz onu isteseniz de kullanamazsınız bununda tasarrufla alakası yoktur demişti. (sayın Özal bu sözü daha çok elektrik kesintileri için söylemişti.) Onun döneminde ve sonrasında (arada sırada ufak çaplı olsa da) ne büyük bir elektrik kesintisine gidildi, nede su kesintisine.
Ama bu gecen kış ve bu sene havaların kurak geçmesi ve yapılan tüm ikazlara rağmen bizlerin vurdum duymaz tavırları bizleri bu noktaya getirdi.
Peki ama gerçekten işin ciddiyetine varıp su kullanımında tasarrufa gidebilecek miyiz. Hiç sanmıyorum çevreden izlediğim kadarı ile çünkü herkes daha şimdiden depolarını, kaplarını, banyo küvetlerini ihtiyaçlarının da ötesinde doldurmuş durumda.
Peki 48 saat sonra sular geldiğinde banyo yapmak için küvetteki kalan suyu boşalt sonra tekrar doldur.
Şimdi bu tasarruf mu? İsraf mı? Benim aklım böyle şeylere pek ermez de bilen varsa söylesin.
İşte biz böyleyiz; biz bize benzeriz, başkasına benzeyecek halimiz yok ya.
Takdirlerinize.
Tarih: 02 Ağustos 2007 17:05 Ekleyen: Beğenme: 0