BETERİN  BETERİ  VARMIŞ!.....

8.caddeye ne oluyor,morumuz vardı zaten onu hazmedemeden birde acı sarılarla türbe yeşili çıktı.Daha bir göze batmanın dayanılmaz hafifliğimi?

(2)

–Hoca!.. hiç görülmüş şey mi bir hindi yirmi akça eder mi?!. Nasreddin hoca gâyet ciddi ve sâkin bir görünümle biraz önce on akçaya satmak isteyen adamın kucağındaki Papağanı eliyle işaret ederken şöyle cevap verir:
– Biraz önce şu yumruk kadar kuşa on akça isteyen adamın sözlerine gülüşmediniz de şimdi benim sözlerime gülersiniz ha!...
Hoca'nın bu sözleri üzerine, Papağan sâhibi kaşlarını çatarak tekrar şöyle der:
– Biraz önce de söyledim; yumruk kadar dediğin kuşum, senin, benim gibi konuşur; ona Papağan derler; yetenekli bir canlıdır. Senin hindinin buna benzer bir yeteneği var mı?!.
Rahmetli Nasreddin Hoca'mız taşı gediğine koymada gecikmez:
– Senin Papağan dediğin bu kuş konuşuyorsa, bizim hindi de filozof gibi düşünür durur. O'nun bu yeteneğini daha az değerde mi sanırsın!.."

Düşünmek çok zor bir iştir, muhtemelen bu nedenle de çok az kişi düşünür.

Bu nedenledir ki; "Turkey" ile "turkey" arasındaki yedi farkı unutmamak gerekir ki L'ralı ce-ce'yi.

(1)

1000 pınarlı hi(N)di dö(N)eri!

"AÇIKHAVA MIZIKACILARI"NDAN

"[ Nasreddin Hoca’nın Hindisi ]

Nükte deryâsı Nasreddin Hocamız birgün, alışveriş yaparken, bir adamın, elinde renkli tüyleri bulunan bir kuşu satmaya çalıştığını görür. Adam, çevresini saran kalabalığa yönelik şöyle konuşur:

– On akçaya satıyorum; yokmu bu becerekli Papağanı alacak!..

Kuşu satmak isteyen adamın kuş hakkındaki övgü dolu sözleri, hocanın da dikkatini çektiği için, onu bir süre dinledikten sonra satıcıya şöyle der:

– Eti ne budu ne ki bu kuşu över durursun; yumruk kadar bir kuş, hiç on akça eder mi?!.

Papağanı satmak isteyen adam, Hoca'nın bu sözlerine kızmıştır; Hoca'ya ters ters bakarken şöyle der:

– Yetenekli bir kuş o!.. Papağan derler ona; İnsan gibi konuşur, dedikten sonra öğrettiği sözleri papağanına tekrarlatır. Çevresindekilerin gülüşleri arasında Hoca, oldukça düşünceli görünümde evinin yolunu tutar. Doğruca kümeslerinin bulunduğu tarafa yönelerek, besili hindilerden birisini yakaladığı gibi, soluğu, Papağanı satmak isteyen adamın yanında alır. Onu, kucağında bir hindiyle görenlerden birisi, hindinin satılık olup olmadığını sorması üzerine Nasreddin Hoca şöyle konuşur:

– Maşaallah deyin ahali!.. yirmi akçaya satarım; almayanın aklına şaşarım!..

Hoca'nın bu sözleri üzerine, çevrede gülüşmeler başlar; içlerinden birisi gülmekten kasıklarını tutarken şöyle der:

GÜL Albümünden

Çemberimde gül oya
Gülmedim doya doya
(Nakarat)

Yurdanur Öğretmen

3085'den devamla
(3)

Beypazarılı Bey'in beyi(N) fırtı(N)aları
Hayatın İÇ acıları

Best e(F)em!
Ceyhun Yılmaz

Alo
Sesimi duyuyor musunuz?
Uyuyorsanız
Durakta indirelim!

Yıkılan duygu büfe
durağı

Unutmayın, hayatta yaşamanın iki yolu vardır:
Biri hiçbir şeyin mucize olmadığını düşünmek, diğeri ise herşeyin bir mucize olduğuna inanmaktır.


                                  Albert EİNSTEİN


       Yüce Yaradan'ın sevgi enerjisi üzerinizde olsun

Bu yer altı sularının bu kadar  hesapsız kitapsız   harcanması ve sık aralıklarla kuyuların açılması beni ürkütüyordu doğrusu.Yazdık dillendirdik korkularımızı ilettik , kimslerin ilgilenmiyeceğinden de endişe duyduk.
Ama bu gün müdavimi olduğum çayyolu habere  girdiğimde,yazılanların kulak arkası edilmediğini okumak,görmek beni çok mutlu etti.
       İtiraf edeyim ki zaman zaman boşuna yazıyorum kim okur, ilgilenir dediğim çok oldu."SİZ YAZIN DUYAN BİRİLERİ MUTLAKA OLUR" diyen çayyolu dostları da olmadı değil.HAKLIYMIŞSINIZ BİR DUYAN OLUYOR.Ve ben bu gün karar verdim bu sivil toplum kuruluşlarının birinin içinde mutllaka olmalı ,çalışmalıyım.Tüm  ÇAP çalışanlarına  teşekkür ediyor.Sayın İLHAN  TEZEL hanımefendiyede yeni görevinde başarı ve kolaylıklar diliyorum.

                      SÜPRİZZZZ!....
    Meğer daha 5-6 ay yetecek suyumuz varmış.Eee o zaman şöyle bir ankete ne dersiniz?.
      a-Halkın susuzluğa tahammül derecesi ölçüldü.
      b-Bu bir provaydı bakalım iktisat edebiliyormuyuz.
      c-Yazık, plastikçiler kazanamıyordu onları bir kalkındıralım dendi.
       d-Sudan   para kazananları destekleme projesiydi.
       e-Irmakları satmadan önce,yer altı sularının  satışını deneyelim bakalım hangisi karlı.
        f-aslında biz bu suyu kendimize saklamıştık ama çok ses çıktı
        g-Susuz ne kadar sağlıklı kalabiliyoruz veya naturamız ne kadar sağlamın testiydi.
        ğ-Susuz köyü nasıl su basarın cevabıydı.
         İçlerinden hangisi doğru ,hiçbiriyse kendi doğrunuzu merak ediyorum..

Sayın Başbakanımız kendisiyle yapılan bir röportajda aslında kendilerinin bir çok iş yeri açtığından ama Türkiye genelindeki hızlı nüfus artışı nedeniyle işsizliğe kesin bir çözüm bulunamadığını ve bu nüfus artısıyla kimsenin baş edemeyeceğini söylemişti.
Program sunucusunun peki efendim hala nüfus artısını onaylıyor ve halkımıza yapabildiğiniz kadar çok çocuk yapın diyor musunuz sorusuna elbette çoğalsınlar yanıtını vermişti.
Sayın başbakan eğer siz bu kadar hızlı nüfus artısını onaylıyor olmasaydınız ancak o zaman bu hızlı artsın arkasına sığınabilirdiniz. Ama şimdi hem nüfus artsın diyeceksiniz hem de benim yapacak fazla bir şeyim yok nüfusumuz çok hızlı artıyor diyeceksiniz.

Artık deneylere dayalı olarak görülüyor ki ağılda kuzu doğduğu zaman ovada otu bitmiyor. Bu kadar fazla insana ne iş nede barajlardaki su yetmiyor.
Sadece Ankara ilinde en az 265 bin yardıma muhtaç insanın itirafı bizzat sizin mensubu olduğunuz partinizin belediyesi tarafından hem de reklam amaçlı yapılmıştır.

Sizlerin sıklıkla kullandığı bir laf: bu gün Allah için ne yaptın.
Bu gün kandil olması itibarıyla sizlerde Allah için gelin bir şey yapın ve gerçekleri görün.

Bu vesile ile hepinizin kandilini kutlarım.