Basit Forum


Tüm Mesajlar Görüntüleniyor › Ziyaretçi Defteri

Lütfen Giriş Yap veya Kayıt Ol!

Ziyaretçi Defteri Arşivi

Ara

  • (1)

    (Eylül Zamanı)
    DÖNMEDOLAP
    24 milyara anaokulu
    Anaokuluna para ödüyorsun.
    Özel ilkokula devam ederse...
    1, 2, 3, 4, 5 ve 6'nci sinifta okula para ödüyorsun.
    7'nci sinifta, hem okula, hem dershaneye para ödüyorsun.
    8'inci sinifta, hem okula, hem dershaneye, hem özel ögretmene para ödüyorsun.
    Özel liseye devam ederse...
    Hazirlik sinifinda okula para ödüyorsun.
    10 ve 11'inci sinifta okula para ödüyorsun.
    12'nci sinifta, hem okula, hem dershaneye para ödüyorsun.
    13'üncü sinifta, hem okula, hem dershaneye, hem özel ögretmene para ödüyorsun.
    Özel üniversiteye devam ederse...
    1, 2, 3 ve 4'üncü sinifta üniversiteye para ödüyorsun.
    Hadi basa dönelim.
    Ankara'daki 24 milyarlik anaokulunu bosverelim... Istanbul'daki ortalama fiyatlari baz alalim... Ve kendimizi enflasyondan korumak için "dolar" kullanalim.


    Tarih: 18 Eylül 2007 05:43 Ekleyen:

  • (2)

    Kaba hesap...
    6 bin dolar anaokulu.
    60 bin dolar 6 sinif.
    14 bin dolar 7'nci sinif.
    17 bin dolar 8'inci sinif.
    10 bin dolar hazirlik.
    20 bin dolar 10-11.
    14 bin dolar 12.
    17 bin dolar 13.
    50 de üniversite...
    Ne etti?
    208 bin dolar.
    Ekle buna, 17 yil boyunca ödedigin servisi, yemegi, müzikspor kurslarini, kitabi, geziyi, kili yünü...
    250 bin dolar.
    Aldi mi diplomayi?
    Aldi.
    Is buldugunu farz edelim.
    Ortalama maasi da, egitimi çok iyi çocugun, 2 bin 500 dolar olsun.
    100 ay eder.
    Yani, 8 yil.
    Tabii bu hesap sadece, babasinda para olanlar için geçerli...
    Para yoksa, özel okul yok.
    Özel okul yoksa, pek is yok...
    Bulana da, ayda 2 bin 500 dolar maas zaten yok.
    Bitti mi yazi?
    Bitmedi.
    25'inde mezun oldu çocuk.
    Geldi 33 yasina.
    E evlendiyse, kendi çocugu da gelmistir herhalde 5 yasina.
    Bismillah o zaman...
    Anaokuluna para ödüyorsun... 

    (çayyolu haber bülteni ağustos 2006)
    Tarih: 18 Eylül 2007 05:43 Ekleyen:
  • !!!Anlaşılmak lüks ister!!!
             (Sözüm meclisten dışarı)

    Olduğumuz şey
    olmaktan vazgeçmeyi
    çok arzuladığımız oluyor.
    Ama olduğumuzdan
    başka ne olabiliriz ki…
    Yaşadıklarımızın bir ödül mü yoksa bir ceza mı olduğuna  dair derin kuşkularımız var, “adı ne bu yaşadığımın” diye soruyoruz,”niye ben yaşıyorum bunu”,”niye bir başka hayata değil bu hayata sahibim”, yaşadıklarımızdan dolayı bazen suçluyoruz kendimizi, bazen kaderi suçlu buluyoruz, hayata sığınmak istediğimiz oluyor, kimi zamanda seviyoruz yaşadıklarımızı ve yaşadıkça şunu fark ediyoruz ki ne yaşıyorsak başka türlüsünü yaşayamayacağımız için yaşıyoruz.
    Bir başka hayat bize göre değil.
         a. a




    "Kim bilir belki de insanoğlu için kendi kendinin vuslatı asıl ve özdü de, yolumuzdan engelleri söküp bir bir visal çeşnisinde kılavuzlayan elçi, bazen bir sema günü, bazen bir ihya gecesi olabiliyordu."
    Tarih: 18 Eylül 2007 05:42 Ekleyen:

  • (1)

    RESETLİ GÜNLERDE
    (serçeler) KEDİLER “MİAWW, MİAWW” DEDİLER !!!

    Bilindiği üzere;
    ÇAP güçlü bir platform. Islık çalma ramazan. Diğerlerinden bir farkla. Şampiyonlar liginden. Dolayısıyla farklı renklerin olması muhakkak.

    Mesela Çayyolunda;
    Yaşamkent Anadolu Sitesi Sakinleri 5 dakikada bir otobüs seferi beklerken, Türk Konut sakinleri 20 dakika talebini ortaya koyuyor, Koru sakinleri ise ne hikmetse eskisi gibi belediye otobüsleri sitemizin içinden hiç geçmesin diyebilmektedir. Tabi istisnalar kaideyi bozmaz.

    Diğer taraftansa su krizinin ortaya çıkarttığı tedbirler sonucunda ilçemizin ünlü sitelerinden idareciler sitesinin yöneticisi orta köylü denizkızı Eftelya hanım bahçevanların bahçeyi haftada aa iki defa sulaması gerektiğini ,
    Sayıştay sitesinin yöneticisi Memik efendi ise bahçedeki kuyuların garanti belgesi dolmasına rağmen Gençlik parkındaki gibi kuyular çökünceye kadar devamlı sulanmasını,
    Hukukçular sitesinin yönetim listesinden seçilen sayın denetçisinin taraflı uyarısı ile bahçesinin nem ölçer hortumlarıyla sulanmasını,
    Mesa Plazanın karşısındaki Beyaz Gül sitesinin yöneticisi ise mümkünse bahçedeki çemenlerin hiç sulanmaması gerektiğinin önemini bilmukavele dillendirmişlerdir.
    Tarih: 18 Eylül 2007 05:42 Ekleyen:
  • (2)

    Bu kadar farklı görüş bir arada olunca “ bilse bilse o bilir.” deyip ben de amiral gemisinin kaptan köşküne şöyle bir baktım. ( Komşum kürek mahkumunun hatırına binaen) (Bkz.Hürriyet 9 Eylül 2007 Ertuğrul Özkök yazısı “Kedi hafızası” )

    Onlara ne yapsak yaranamıyoruz ki !
    Evimizin sevimli nankörleri kedilere.
    Sevimli dostlarımız kediler aslında evi kendi evleri, ev sahiplerinin de kendilerine hizmet için yaşadığını düşünüyormuş.
    Oh ne ala Mualla!
    TANRIM yoksa ben kedi ruhu mu taşıyorum yarabbim.
    Diyalektik ve didaktik konuk bir köşe yazarı olarak
    Tarih: 18 Eylül 2007 05:41 Ekleyen:

  • HURMA YİYİCİ

    Bir kadın küçük oğluyla bilge Hz Ali'ye gelmiş ve şöyle demiş: " Oğlumun ciddi bir rahatsızlığı var. Sabahtan akşama kadar hurma yiyor. Ona hurma vermezsem bağırıp çağırıyor. Ben ne yapacağım? Ne olur bana yardım et." Hz Ali çocuğa şevkatle bakmış ve şöyle demiş: " Benim iyi kalpli kadınım şimdi evine dön ve yarın aynı saatte gel. " Ertesi gün kadın ve oğlu tekrar Hz Ali'nin önüne gelmişler. Büyük usta çocuğu kucağına oturtmuş kendisiyle bir arkadaş gibi konuşmuş ve sonunda elinden hurmaları alırken şöyle söylemiş: " Evladım daima ölçülü ol. Hayatta tadı güzel olan başka şeyler de var. " Bu sözlerle anne ve çocuğu göndermiş. Buna şaşıran kadın sormuş. " Büyük usta bunu niye dün söylemedin ? Niye bu uzun yolculuğu yeniden yaptık?" Hz Ali cevap vermiş: " Benim iyi kalpli kadınım dün oğluna bugün söylediğimi aynı inandırıcıkla söyleyemezdim. Çünkü dün benim de canım hurma istiyordu."
    Tarih: 18 Eylül 2007 05:39 Ekleyen:
  • (1)

            M A T R İ X = MAVİ LED
            E Y L Ü L  h o b b y h o m e

    679 no’lu davetiyeden devamla …
    151’inci paradoks
    DENEMELER (yüzleşme)
    “  S   E    N”  


                            Mavilim
                  2423’ten devamla
                        “bahrilim”

    Sabah oldu mumları söndürdüm
    Yine benim uykumu öldürdün
    Yağdı yağdı üstüme hatıralar
    Sabah oldu gözleri mavilim
    Uyan artık sevgili zalimim
    Seni sevdim sen bana düşman mısın

    Oooo mavilim
    Aşk yolum sahilim
    Eşin yok cihanda
    Aşığım ben sana

    Hiç unutma
    Arada bir hatırla
    Sevişmelerimizi ah sevgilim
    Beni sakın unutma
    Hiç unutma arada bir hatırla
    Eski resimlerime bak sevgilim
    Beni sakın unutma

    Sevgili zalimim
    Gözleri mavilim
    Seni sevdim
    Sen bana düşman mısın
    Tarih: 18 Eylül 2007 04:30 Ekleyen:
  • (2)

    Öncelikle bilmeniz gereken site güvenlik görevlilerinin bizlere bildirdiğine göre bahçemizdeki evcil
    Fox’ları izlemeye gelen hukukçu soyundan (avukat değil avı kap ) olan bazı ziyaretçilerimiz (macentalar) sevgili Kayahan’ ın  “Nilüfer’in” yukarıda görülen unutulmaz eserini ne yazık ki siyasete alet edip “bahrilim” olarak okudular.
    Oysa sevgili Kayahan (sari kamiştan lojmanlardan ağabeyim) bilinenin aksine bu unutulmaz eserini ne bestenin annesine, ne nilüfere, ne başka bir çiçeğe, ne de Bahri Bey’e yazdı. Kendisi “geceler” albümünün içinden olduğundan ziyaretgahının  (teknesinin) güvertesinden kamarasına inerken merdivenlerin dokuzuncu basamağında yanan mavi bir Led ( hem duysuz hemde duygusuz) için yazdı ve de emeline nail oldu…
    Sevgili Bahriyeliler
    Denizin ortasında ne var ?
    Ne olacak canım sizde,
    Başında N sonunda E var.
    Ortasında ne var?
    Diyalektik ve didaktik bir fenomen.
    (!) Her şey tersinin mevcudu.
    Yarınki dersimiz (9 Eylül) Ne?
    D.D.D. (9.9.9. değil)

    Eylül ayını sarişın albümü ile başlamıştık, koydeki mavilim albümü ile bitirelim mi?
       Ne dersiniz?
    e.e.e.e.D

    Yani 3 ed.
    Sevgili öğretmenime teşekkürlerimle …
    Edebiyat öğretmenim Vedia A L T I O K’a
    Nam –ı diğer me-fa-il-ün
                            Fa-i-la-tün Vedia
    “Kulakları çınlasın”
    Hasret günlüğümde anımsamak ve anımsanmak borç olsun

            Sevinçle ve Sevgiyle kalın…
    TDK: A N L A S A N A
    Bahri: Deniz’le ilgili
    Bahri bey : Deniz Bey
    Bahriyeli: Deniz Kuvvetleri Askeri
    Tarih: 18 Eylül 2007 04:29 Ekleyen:
  • (1)

    Kırmızi noktali
    EFLATUN-İ deniz mi tutti-frutti ?

    Kusuruma bakmayın. Tatlı yiyelim, tatlı konuşalım diyemiyorum.
    Öngörülerim;
    “Ben olsam…, Neden… Yapamıyorsunuz ?”
    “Bence…., Sana şunu önereyim…” de diyemiyorum.
    Çünkü uzaylı seim (çökme, çökertme) ustalarıyla başım iyi dertte. Nazar boncuklu Hacettepeli şair dostum işlerinden fırsat bulursa Çayyolunun sanal güvenliğine de bir derz (düz) atarsa, mümkünse bir nazar boncuğu da benim köşeme takarsa memnun kalacağım illa ki. Yoksa fırında börek filan da kalmayacak hani.

    “fazladan efor” deniz aşırı yazılar yazdığımız için kimilerinin birilerini deniz tutmuş anlaşılan. Çap sadece bir politika takip sitesi olmadığı için de .Tutmuşsa butmuş diyemiyorum doğrusu. Çünkü sonuçta bu köşeler babaannelerimizin de köşeleri değil, değil mi ? (Ertuğrul Özkök’ün köşesi, Bkz: bu köşeler babalarımızın köşesi değil köşesi.)
    Ancak Çayyolum.com okuyucuları sizlerin öncelikle bilmeniz gereken; anılan yazıları denize denizden uzak kaldığımız için yazabildim.
    Sevgili bahriyeliler, özellikle maviyi tok, pardon çok sevmeme rağmen sizlerse sakın unutmayınız ki eflatun-i’den (bkz: moralizm) vazgeçmeyeceğimi ayrıca basit bir taban notcuğu olarak nacizane, bahri beyin sadece denizde değil,  karada ve havada da görülmesini hem rica ederim, hem de istirham ederim, ederim, ederim, ederim…
    Geride kalanları resetleyip sarı gül haftasının iletim raporunu İLD OTELİNİN fuayesinde bir personel balosuyla biz bize (sari mavi) kutlayalım mı dersiniz. “Ne dersiniz?”
    Tarih: 18 Eylül 2007 04:23 Ekleyen:

  •                             (2)

    Pastalar şirketten. (Çayyolu Liva’dan)
    Lütfen www.liva.com.tr’ye bakar mısınız?
    Ne beyaz, ne yeşil, ne sarı.
    Hepsi de….
    “L 1586, L 1591, L 1592, L 1559”
    Sevgili Çayyolu sakinleri sizce liva mı denizci, yoksa denizdeki livanın sancağı mı denizci ?

    İNSANIN EN ŞEKER DÜŞ   “MAN” I TATLILAR OLDUÐUNU SAKİN UNUTMADAN

    Saygılarımla…

                            Köşedeki fırıncı
                            Horhorların oğlu
                           
    Tarih: 18 Eylül 2007 04:22 Ekleyen:
Lütfen Giriş Yap veya Kayıt Ol!