Basit Forum


Tüm Mesajlar Görüntüleniyor › Ziyaretçi Defteri

Lütfen Giriş Yap veya Kayıt Ol!

Ziyaretçi Defteri Arşivi

Ara

  • (2)

    Benim çocukluğumda TRT ekranlarında Vikingleri anlatan bir çizgi film vardı. Kayığın içindeki sevimli Vikingler küreklere asılıp hep beraber şu sözleri nakarat ediyorlardı.

    Haydi yallah, hop hop hop
    Haydi yallah, hop hop hop !!!

    Anglo-sakson kökenli korsan olan Vikinglerin yallah diyeceğini hiç sanmıyorum ama bedevilerin “hey, man” demesi gibi çeviri katliamına kurban gitmiş bir replik. Yada Sır William’ın “haydi breeee yiğitler” demesi kadar abuk….

    Saygılarımla.
    Tarih: 24 Eylül 2007 11:16 Ekleyen:

  • Ney'e
    Eflatunda internet demokrasisi

    İnternette (iletişimde) otorite artık kulaktan göze mi geçti ki körebe körebe diye maşallah ne derler hani. Ne kadar çok bilirsen bil, bildiklerin karşındakinin anladığı kadardır derler. Mesela Odtü'lü mor ineğin anılarındaki momerandum ile büyük ressamın resmindeki büyük morun ne alaksı olduğu gibi. Uğur abi yazınızı da okudum çok duygulandım. Benim de bir tanıdğım var. Tıpatıp sanki onu anlatmışsınız. Yüreğinize sağlık,abi.
    Tarih: 24 Eylül 2007 11:13 Ekleyen:

  • 2748. kilometrede yol çalışması (TDK)
    Çayyolu Huhukçu dostlar sitesinden tekzip


    Sen gel unutma bu "arzuhalci neo" liberallerin kasası (tasası)

    olarak düzeltiyorum.
    Tarih: 24 Eylül 2007 11:12 Ekleyen:

  •                      İ F T A R L I K

    ...büyümeye bu özlem,bu özenti niye çocuk
    sen küçüksün,dünyan büyük
    dünyan temiz pak,bütün reklerin pembe,beyaz,ak
    açık yeşilleri tanımazsın siyahlar senden uzak
    ...
    düştüğün için üzülme,bu düşüş düşüş değil
    ellerin kirlendiyse ne olur yüreğin pak ya
    oyuncağın kırıldıysa ağlama
    büyü de gör kalbini nasıl kırar eller
    bir anlık zevkleri için bir ömrü zindan ederler
    para denir,şöhret denir,aşk denir
    ....
    büyümeye bu özlem,bu özenti niye çocuk
    bir büyürsen küçülemezsin
    büyüme çocuk...
    Tarih: 24 Eylül 2007 11:11 Ekleyen:
  • Hep Genç Kalanlar ve Kalacak Olanlar

    Sevgili ablamın yüksek aflarına sığınarak kendilerine bir sitemde daha bulunmak istiyorum. Başkaları ne düşünür bilemem ama ben kendilerini kesinlikle yaşlanmış olarak düşünemiyorum. Bir insanın tek yaşı doğum tarihi değildir. Sizinde belirttiğiniz gibi bizlerin yarı yaşına gelmeden kaza geçirerek değil, felç geçirerek ölen onca insan varken bizler sağlıklı bir şekilde hâlâ eli ayağı tutarak yaşıyorsak bu bizler için bir ayrıcalıktır.
    Önemli olan sağlıklı bir şekilde çocuksu bir coşkuyla ölümün bilincinde olarak fakat ölümü fazla düşünmeden yaşayabilmektir.
    Eğer okuduysanız hatırlarsınız bir yazımda 80 yaşının epey üzerindeki bir komşumun nasıl dinç ve sağlıklı olduğunu, yaz, kış demeden her gün soğuk suyla duş aldığını ve tempolu bir şekille uzun yürüyüşler yaptığını yazmıştım. (bende yürümesini severim.)
    İşte o komşumun yaşı benden çok çok büyük olmasına rağmen bana göre kendisi benden gençti.

    Saygılarımla.
    Tarih: 24 Eylül 2007 02:30 Ekleyen:
  • YAŞLILIK ÜZERİNE

         Sevgili gençler,bizde bir zamanlar yaşlanabileceğimizi aklımızın ucundan bile geçirmedik .Ne varki  yolun sonuna giderken bu süreci yaşamamız kaçınılmaz. Ayrıca bunu  Tanrının bahşettiği  bir şans olarak görüyorum.Yıllar aşındırır olgunlaştırırken insanı,kazanımlarımız yanında bedensel kayıplarımız da olacaktır  .YAŞLANMA şansına sahip olamayanların çokluğunu düşününce,oraya kadar varmanın bir seçkinlik olduğunu düşünüyorum. Yaşınız  ne olursa olsun ulaştığınız yaşa ulaşamayanları bir  düşünün.Ne kadar çok değilmi?
           Biz yaştakilerin yaptığı ,yaşamımızı ölüm kaygısıyla bulandırmadan hayata dahil olmaktır.Öğrenciliği çoktan bıraktığımız doğrudur ama öğrenmeyi asla,lens de kullansak,gözlükte ve hatta katarakta olsak.Yıllar elimizden çekip alırken gençliğimizi bir köşede oturup ölümü beklemek yerinehayata dahil olmanın ne zararı olabilir. Biriktirdiklerimizi yalnız kendimize saklayarak,mezara götürmek ,bizim için harcanan zamana ,emeğe  haksızlık olmazmı ?
           " Ölüm,lahanalarımı dikerken bulmalı beni;ama ölüm korkusu,hele kusurlu bahçemi yitirme korkusu içinde değil".
            Sizlere ulaşabileceğiniz en son noktaya kadar sağlıklı ve konforlu bir hayat diliyorum.Sevgi sağlık ve saygıyla kalın.
    HAMİŞ:Begonvil yetiştiriyorum arka balkonumda
    hemde Ankarada,yarın yüzmeye,perşembe cam
    boyamaya,önümüzdeki hafta ingilizceye başlıyacağım  sevgili eşimle...
    Resim yapıp,nakış işlediğimi kitap okumayı çok sevdiğimi söylemeyi unuttum.Ayrıca BAŞAK IN babaannesiyim.
    (3. kez oluyor galiba 1943 doğumluyum........)
    Tarih: 23 Eylül 2007 10:36 Ekleyen:

  • Çayyolu’nun tek caddesi Muharrem Dalkılıç koşu yolunun önünden geçen 37. caddemidir? Bu yol daha geçen yıl yapılmıştı. Şimdi gene yapılıyor. Arkadaşlar nedir bu, sırada bekleyen yapılmamış bir sürü ara yollar, sokaklar varken hep aynı yerleri yap boz tahtasına dönüştürüp tekrar tekrar yapmanın ne alemi olabilir.
    Yoksa burası işlek bir yer olduğu için herkes görsün de belediyeye aferin desin diye mi?
    Buda iyi, çok iyi vergiyi bizler veriyoruz; bizim ceplerimiz boşalıyor. Bizlerin parasıyla iş yaparmış gibi görünen Belediye eğer bravo, aferin alıyorsa diyecek sözüm yok.
    Çok iyi! Çok çok iyi. Devam edin.
    Artık her seferinde daha da sertleşen refüj kavislerinin nasıl bir tehlike yaratacağını söylemeye gerek bile yok.
    Artık yol mühendislerinden vazgeçtik. İnsan hiç olmazsa buraya tecrübeli bir ustabaşı gönderir.
    Tarih: 23 Eylül 2007 10:34 Ekleyen:

  •              EN BÜYÜK MOR

        Şu ÜMİTKÖY ün GÖRBENİ GÖR SİTESİ ,boyandığı günden beri çok rahatsız etti beni.Ama bu gün haklılığımı onayladı sayın Çinici, Google dan baktım Büyük Mor a farkedilebilir olmayı içeriyormuş .Kör kör parmağım gözüne bu kadar da olmaz ki....
    Tarih: 23 Eylül 2007 10:33 Ekleyen:
  • 75. DİL BAYRAMI ŞÖLENİ
    SES BAYRAÐIMIZI GENÇLİK TAŞIYOR!
    26 Eylül Çarşamba
    10.00 Anıtkabir'de Atatürk'e saygı
    *
    11.00  75. DİL BAYRAMI
    *
    Saygı Duruşu,Ulusal Marşımız,Üniversite Marşı
    Zonguldak Karaelmas Üni. Orkestrası
    *
    Açış Konuşmaları ve 75. YIL ONUR ÖDÜLLERİ
    *
    Dinleti - Zonguldak Karaelmas Üniversitesi
    12.30 Ara
    13.30 Gösteri
    Bağımsızlık Savaşı:Polatlı TED KOLEJİ
    *
    14.00  I. Oturum- Atatürk'ten Bu Yana Türk Devrimi
    Yönet. Prof. Dr. Ş. TURAN
    Konuşmacılar: T. ÖZAKMAN, E.ÖZDEMİR, Prof. Dr. T. YÜCEL
    15.45 Ara
    16.00 II. Oturum- Türk Diline Emek Verenler Y. K. Karaosmanoğlu
    *
    Eleştiri/ Yazınsal Dergiler  - Yöneten: Doğan HIZLAN
    *
    18.00 Dinleti  Onur AKIN
    27 Eylül Perşembe
    10.00 III.Oturum -Türk Diline Emek Verenler
    R. Eşref Ünaydın, Samih Rıfat, C. Sahir Erozan
    *
    Basın ve Dil - Yöneten: Oktay EKŞİ
    Konuşmacılar: Prof. Dr. K. ALEMDAR, I. KANSU , Doç. Dr. F. ÖRS
    12.00 Söyleşi  - 75 Yılda Türkçeye Emek Veren 75 Dilci
    12.30 Ara
    13.30 Şiirler -Türkçenin Müziğini Dinletenler
    Rüştü ASYALI- Nedim YILDIZ
    *
    14.00 IV. Oturum - Türk Diline Emek Verenler
    Ölümünün 50. Yılında Nurullah Ataç
    *
    Yazın Dili, Çeviri Dili - Yöneten: A.BİNYAZAR
    Konuşmacılar: N. ADABAÐ, C. BEKTAŞ, FÜRUZAN
    16.00 Ara
    16. 15 V. Oturum - Türk Diline Emek Verenler - Agop Dilâçar
    *
    Gençlik ve Türkçe -Yöneten: Prof. Dr. B. AÇIKGÖZ
    Konuşmacılar: Başkent Ü. Ö. İBİŞ, Ankara Ü. T. GÖRGÜNOÐLU ,
    O.D.T.Ü. Ö. BAŞTÜRK , Gazi Ü. E. E. KARACAN
    *
    18.00 Egenin Seslenişi -Y. B.YURDAKUL
    18.30 Tek Kişilik Gösteri - Metin UCA
    Yer: DİL VE TARİH COÐRAFYA FAKÜLTESİ
    Tarih: 23 Eylül 2007 10:32 Ekleyen:
  • “HABER TÜRK
    23.09.2007 01:51
    Eski Diyanet İşleri Başkanı ve AKP’nin eski TBMM Milli Eğitim Komisyonu Başkanı Tayyar Altıkulaç, AKP’nin yeni anayasa taslağını hazırlayan komisyona gönderdiği yazıda, "Laik bir ülkede zorunlu din eğitimi olmaz" dedi.”

    http://www.haberturk.com/haber.asp?id=37287&cat=230&dt=2007/09/23

    http://www.hurriyet.com.tr/gundem/7341872.asp?m=1

    -----
    Laik bir ülkede hiçbir inanç zorla benimsetilemez; insanlar kendi inançlarını veya inançsızlıklarını doya doya yaşar. Kimse kimseye sen neden Müslümansın diyemediği gibi sen neden Müslüman değilsin de diyemez.

    Bu yüzden din derslerinin laik bir ülkede zorunlu olması, bazı kişilerin diğerlerini zorlayarak dini inançlarını onlara empoze etmeye çalışmalarını son derece yanlış bir davranış biçimi olarak görmekteyim.

    Zaten isteyen zorunlu olmasa da bu derslere devam eder.

    Bu durumunda bazı resmi yerlere türbanla girilememesiyle hiçbir alakası yoktur. Nasıl ki Üniversitelere mayo ile gidilemiyorsa türban ile de gidilemez her yerin kendine yakışır bir kıyafeti olmalıdır.

    “Oruç kavgası: 7 yaralı”

    http://arama.hurriyet.com.tr/arsivnews.aspx?id=7340533

    yukarıdaki olayda da oruç tutmayan sahsın oruç tutanın yüzüne sigara dumanı üflediğine kesinlikle inanmıyorum.

    İnanmama nedenim yıllar önce ramazanda Kolej tarafından Kavaklıdere’ye (K.Esat’a) doğru yürürken Ahmetler yokuşunda sigara içiyorum diye benimde önümü kesmişlerdi.

    Ehh.. şimdi nede olsa Başbakanda, Cumhurbaşkanı da kendilerinden olunca onlar azmayacak da ben mi azacağım.
    Hem Londra’lı  nasıl azıldığını bizlere göstrmedi mi?
    Tarih: 23 Eylül 2007 10:30 Ekleyen:
Lütfen Giriş Yap veya Kayıt Ol!