-
Erbakan’ın partisi kapatılmadan önceydi, kendi partililerine yakın biri kadınların araba kullanmasının günah olduğunu bu yüzden tüm kadınların ehliyetlerinin iptal edilmesi gerektiğini söylemişti.
Gelen yoğun tepkiler karşında gene partilerine mensup olan başka birisi bu partimizin görüsü değil o arkadaşın kendi görüsüdür; partiyi bağlamaz açıklaması yapmıştı.
Ve bu olaydan sonra kendilerinin ne kadar modern görüşlü insanlar oldukları imajını vermek için olacak ki her yerde çığ gibi büyüyen türbanlı hatta kara çarşaflı kadınlar direksiyon dersleri almaya başlamış ve kısa bir süre sonra bunlar trafikte arz-ı endam göstermeye başlamıştı.
Aynı tarihlerde televizyonda bir tartışma programında gene bu partiye yakın bir kadın yazar. Kendi giyim tarzlarının diğer kesime polisiye baskıyla değil psikolojik baskıyla benimsetileceğini söylüyor, bu arada polisiye baskınında en son çare olarak kullanılacağını söylemekten çekinmiyordu.
Psikolojik baskıdan amacınız nedir? Diye sorulduğunda o da bize kalsın, bizde PARMAK cezası var diyordu.
Bu arada Ankara sokaklarında da kadınlı, erkekli garip giyinişli aczmendi tarikatı üyeleri gövde gösterisi yapıyordu.
Nedir bu PARMAK cezası? Yoksa yılbaşı kutlamalarına da kesinlikle karşı olan bu kesim tarafından mı yılbaşını sokakta kutlayan kızlarımız, bu insanlar tarafından ceza olarak mı taciz ediliyor?
Bu soruların cevabını kim verecek merak ediyorum.
Tarih: 25 Eylül 2007 05:44 Ekleyen: Beğenme: 0
-
Tiyatro sezonu yaklaşıyor.Geçen sene bazı oyunlara toptan bilet satışları yüzünden günlerce gidip gelerek bilet almakta zorlandık veya hiç alamadık.Toptan satışları belirli bir rakamla sınırlandırılmasını,gişeden de bilet alınabilmesi için çayyolu platformundan yardım istemiş ve isteğimiz makul bulunmuştu.Herkesin internetten alabilme şansı yok benim gibi, şu an bende arkadaşımın bilgisayarından yararlanıyorum.Bir tiyatro sever olarak gişeden de bilet alabilmemiz için ön ayak olmasını ÇAP ilgililerinden önemle rica ediyorum.Bir çözüm getirildiğinde minnettar kalacağım ...
Tarih: 25 Eylül 2007 03:56 Ekleyen: Beğenme: 0
-
1-
Emre Kongar'ın Resmi Internet Sitesi
10 Eylül 2007
AKP, İslam'ı mı demokratikleştiriyor, yoksa Demokrasi'yi mi İslamlaştırıyor?
AKP yandaşı eski solcular ve yeni liberaller, "AKP iktidarı desteklenmeli; bu iktidar İslamı demokratikleştiriyor" diyor.
Ben tek tanrılı dinlerin zaman içinde demokratikleşmelerinin ve laikleşmelerinin yani laik ve Demokratik bir düzenle birlikte yaşamalarının olanaklı olduğuna inanıyorum.
Pek çok Hıristiyan ülkede bu gelişme ve değişmeyi gözlemliyoruz.
Müslüman ülkeler arasında ise, Türkiye Cumhuriyeti (tek ve biricik de olsa) İslam'ın da laik ve Demokratik bir rejim içinde yaşayabileceğini kanıtladı.
Ama siz bunu gelin de köktendinci ulemaya veya militanlara anlatın:
Onlara göre Allah'ın yarattığı insan toplumları, Allah'ın emirlerine göre yönetilir, insanların yaptığı yasalara göre değil.
Tabii Hazreti Peygamber'imiz Rahmeti Rahman'a kavuştuğuna göre, günün değişen koşullarına göre Allah'ın emirlerini kim tebliğ edecek pek beli değil; genellikle bir İmam veya bir Ulema Meclis'i bu işlevi görüyor ve onların yorumları Allah'ın emri sayılıyor.
Tarih: 25 Eylül 2007 02:08 Ekleyen: Beğenme: 0
-
2-
Emre Kongar'ın Resmi Internet Sitesi
Tabii bu kökten dinci görüşlerin demokratikleşmesi olanaklı değil.
Ama ben yine de Müslümanlığın da laik bir ülkede yaşayabileceğine inanıyorum, Demokratik ve laik Türkiye Cumhuriyeti deneyimini, bu nedenle insanlık tarihi açısından çok önemli buluyorum.
Şimdi dinciler ve ona destek veren eski solcular ve liberaller, AKP iktidarının, İslami kökenden gelen bir yönetim olarak, temsil ettiği dinci görüşü yani İslam Devleti modelini demokratikleştireceğini savunuyorlar.
Oysa burada unutulan nokta, Türkiye'de İslam'ın zaten demokratikleşmiş olduğu, köktendinci İslamcı grupların bu demokratikleşmeyi geri çevirmek istedikleridir.
Yani mevcut rejimden İslam adına geri gidiş, Demokrasiyi ortadan kaldıracaktır.
Bu nedenle ısrarla tesettürü kamu alanına sokmaya çalışan, eğitimi İslami temellere dayayan AKP'nin, Anayasa'da ve yasalarda yapacağı değişikliklerle uzun vadede mevcut laik ve Demokratik rejimimizi İslamlaştıracağını ve böylece Demokrasi'nin ortadan kalkacağını düşünüyorum.
Tarih: 25 Eylül 2007 02:08 Ekleyen: Beğenme: 0
-
3-
Emre Kongar'ın Resmi Internet Sitesi
Üstelik bu oluşum mutlaka sert yasaklar ve keskin yasalarla değil, başta Anayasa değişikliği olmak kaydıyla, yumuşak geçişlerle teşvik edilen "mahalle baskısı" yoluyla gerçekleştirilecek.
Son haftanın iki olayını anımsayalım:
Artık şehirlerarası otobüslerde yolcular (sanki şehirlerarası seyahat eden Müslüman "seferi" sayılmazmış ve namazı "kazaya" kalmazmış gibi) zorla namaz molası verdiriyor
Oryantal dansözler, üstelik kendi örgütleri aracılığıyla ve gönüllü olarak, kıyafetlerine, göbeklerini ve bacaklarını fazla göstermeyecek giyim standartları getirmek istiyor.
Bilmiyorum fazla söze gerek var mı?
http://www.kongar.org/guncel/10eyl2007.php
Tarih: 25 Eylül 2007 02:08 Ekleyen: Beğenme: 0
-
Ihlamur nineyle Çınar dede
Beypazarı’nda beraber on gün
Keman çalmak: üşümek
Karnım şiş: tokluk
Karnım kolay oldu: acıkmak
Sarsıntı geldi: tansiyonumu ölçün
Benim keseden yiyorsun: hakkımda konuşuyorsun
Beni kabımdan çıkartma: sinirlendirme
Kulağın döküle
Ölüğün körü
Tarih: 24 Eylül 2007 11:21 Ekleyen: Beğenme: 0
-
Öğretmeni bir ışığa benzetirim
Öğretmeni bir çiçeğe;
Belki güle
Belki orkideye
BENZETİRİM!
Kucağını
Çiçek gibi açan
Bize
Bilgi veren…
Öğretmeni bir kitaba;
Belki ansiklopediye
Belki sözlüğe
BENZETRİM!
Bize bilgi veren
Bize yol gösteren
Bir eşsiz kitaba.
Öğretmeni bir ışığa
Belki güneşe
Belki aya
BENZETİRİM!
Belki dolu
O eşsiz
O güzel
IŞIÐA
Çayyolunun önemli bir okulu yükselen burcu …… dershanesinden
7. !!! Sınıf öğrencisi Dilara
Tarih: 24 Eylül 2007 11:20 Ekleyen: Beğenme: 0
-
81)
Süper babaannem
Sitemizde uzun zamandır özel istek alan bir B a r ı ş (!!) şarkısını görülen lüzum üzerine liste başına da yükseldiği için Hayri bey amcanın nezninde bütün emekli öğretmenlerime bir özür olarak gönderiyorum. Lütfen kabul ediniz efendim.
Babaannem dedemi ilk gördüğü gün tam yüreğinden vurulmuş
Dedem şöyle bir çapkınca bakıp hafifçe bıyığını burmuş
O zamanın erkeği pek bir ağırmış kızları ise pek bir hoşmuş
Kırk yıl bir yastıkta tam kırk yıl
Anlat babaanne ölümsüz aşkını
Bir yastıkta tam kırk üç yıl kırk üç yıl kırk üç yıl kırk üç yıl
”Ufacık bir yuva nohut oda bakla sofa” ama sapasağlam ayakta
Çeyiz dedikler yorgan yastık iki sandık iki de bohça
Gözleri hala dolu dolu oluyor dedemin adını andıkça
Kırk yıl bir yastıkta tam kırk yıl
Tarih: 24 Eylül 2007 11:19 Ekleyen: Beğenme: 0
-
(2)
Anlat babaanne ölümsüz aşkını
Bir yastıkta tam kırk yıl kırk yıl kırk yıl kırk yıl
Süper babaanne seni çok seviyoruz
O büyük aşkları inan biz de yaşıyoruz
Bugünkü genç kızlar yarının annelerindensin
İnan gençleri anlayan bir tek sensin
Tüh tüh tüh rüh maşallah nazar değmez inşallah
Süper babaanne seni çok seviyoruz
O büyük aşkları inan biz de yaşıyoruz
Zaman değişir ama aşklar değişir mi
Yıllar sora biz de böyle diyeceğiz değil mi
Tüh tüh tüh rüh maşallah nazar değmez inşallah
Babaanneme göre zamane kızları pek bir hoş ama pek bir zormuş
Hele hele beyleri dede gibi olmasa da her şeyi zor beğenir olmuş
E beyleri zor bey kızları zor kız gençlerin işi pek bir zormuş
Kırk yıl bir yastıkta tam kırk yıl
Anlat babaanne ölümsüz aşkını
Bir yastıkta tam kırk yıl kırk yıl kırk yıl kırk yıl
Dişi kuş yuvasını severek kuracak ki bu iş tamamına ersin
Erkek kanadını şöyle bir açacak ki bu iş tamamına ersin
Beyleri zorsa da kızları zorsa da bu iş tamamına ersin
Süper babaanne seni çok seviyoruz
Ölümsüz aşkları inan biz de yaşıyoruz
Bugünkü genç kızlar yarının annelerindensin
İnan gençleri anlayan bir tek sensin
9. köye saygılarımla.
Okuduğunuz gibi 10. köyde kürek mahkumu olarak kürekleri çekmeye devam ediyoruz.
Torununuz
Başak Süreyya “ÜLKER”
Başak 1 sitesinden
Tarih: 24 Eylül 2007 11:19 Ekleyen: Beğenme: 0
-
(1)
SÜPER BABAANNEM
Mektup arkadaşım Hülya’nın kulakları çınlasın farkında olabilirse (!!!)
Anneannemin mutfağından.
Denize gideceğinize tekrar okula başlar mıydınız? Bu soru da nerden çıktı demeyin; malum eylül ayı okulların başlangıç zamanı… yüzlerde çok çeşitli ifadelerin belirdiğini buradan görebiliyorum. ama ne zaman ki öğrenmeyi bırakıyoruz… işte o zaman yaşam süresinde geri sayım başlıyor. “Biliyorum…” duygusu bünyeye yerleştiği zaman, çevremizde görünmez sınırlar oluşturuyoruz ve bunun doğal sonucu olarak da gelişmemiz, ilerlememiz duruyor. Hatta bilim adamları özellikle orta yaştan sonra insanların mutlaka yepyeni ve özellikle “yapmam” dediği bir şeyleri (yabancı dil, spor, hobi yada meslek) öğrenmesinin, yaşam süresini dahi uzatabileceğini vurguluyorlar… İyisi mi “öğrenmekten” hiç vazgeçmemeli…
Ormanlar kralımız hemşerimiz
Bekir abiye ithaf:
ÇİN
MASALI
Dişi aslan
Hayvanlar bir gün kim daha çok çocuk doğurabilir diye çekişmeye başlarlar. Hep birlikte dişi aslana gidip danışırlar.
“Sen kaç çocuk doğurabiliyorsun?” diye sorarlar aslana.
“Bir”, diye yanıtlarlar dişi aslan ö ğ r e t m e n tonuyla. “fakat ben aslan doğururum…”
Dersimiz: nitelik, nicelikten önemlidir!
“Arife tarif gerekir mi efendim?” Esasen bilindiği üzere bu deyişin devamı da var. Ancak komiklik bile olsa ben büyüklerime karşı katiyen bir saygısızlıkta bulunmam. Beni ara sıra gücendirseler bile.
Tarih: 24 Eylül 2007 11:17 Ekleyen: Beğenme: 0