Basit Forum


Tüm Mesajlar Görüntüleniyor › Ziyaretçi Defteri

Lütfen Giriş Yap veya Kayıt Ol!

Ziyaretçi Defteri Arşivi

Ara

  • yaşamkente dolmuş yetmiyo .hafta başından beri her  gün saat 7.15 de evden çıkmasına rağmen  gazi üniversitesinde okuyan oğlum derslere yetişemiyor.nedeni ise mesa yonca evlerin önünde dolmuş dolu olduğu için durmadan gidiyor bugün 9 a kadar beklemiş 5-6 dolmuş geçmiş ama binememiş(bu arada dolmuş 20 dk bir tane geliyo)tabiiki dersleri kaçırmış.lütfen ilgililer dolmuş sayısını dikkate alın yaşamkent artık çok kalabalıklaştı.okullarda açıldı ne otobüs ne de dolmuş yetiyo.dolmuşa ilk biniş durakları dışında binmeniz çok zor sıhhıyeden,gazi üniversitesinden,gazi hastanesinden,armadadan vs... iş saatlerinde asla binemiyosunuz.lütfen kimler sorumlu ise bu konuya ilgilrini rica ediyoruz....
    Tarih: 27 Eylül 2007 09:05 Ekleyen:
  • Sevgili arkadaşlar, Yaşamkent rumuzlu 2781 nolu yazıyı okuyunca gencimize acıdım. Sizlerde takdir edersiniz ki bir Üniversitede okumaya hak kazanmak hiç kolay bir şey değil, eğer bu gencimiz derslere devamsızlık yüzünden sınıfta kalır veya okulla ilişiği kesilirse çok yazık, hatta günah olur. Hepimiz araba sahibi değiliz. Yaşamkent veya bir başka yer hiç fark etmez. Tabii ilgililerin olaya çözüm bulması lazım artık dolmuş sayısınımı arttırırlar, otobüs sayısınımı bilemem ama hiç olmazsa yetkili kişiler bu önemli olaya el atana kadar boş giden özel araba sahiplerinin bu  gençlerimize sahip çıkmasını hiç olmazsa sabahları bu gençlerimizi belirli bir yere kadar götürmelerini rica ederim.
    Tarih: 27 Eylül 2007 04:49 Ekleyen:

  • (1)

    BİR 101 DEÐİL BİR 1001 GECE MASALI
                   Oruç, diyet,beden…

    Bu ay toplum olarak çok farklı bir beslenme düzeninin yaşandığı Ramazan ayını deneyimleyeceğiz.Kendi adıma,bedenimle yeme-içme konusunda uygulama değişikliğini  biraz erken başlattım.Eylül ayının ortalarına doğru …. Aldım bedenimi ve dergimizde sizlere de önerilerde bulunan( sayfa 46) NLP uzmanı Marie-Rose Koro’nun MERKEZİ Diet Coach  Paris’e (tlf 0212 231 60 96) götürdüm!Çünkü zavallım (bedenim)uzun bir süredir, “Bana biraz şefkat ve alaka göster diye” avaz avaz bağırıyordu(bakınız sayfa 18,Kavaklıdere Bağbozumu fotoğrafı sağ taraf)

       Hem zihnimde, ham yeme alışkanlıklarımda hem de bedenimde, şahane insanlar ve çeşitli makineler aracılığı ile uygulanan yağ eritme ve inceltme teknikleriyle,inanılmaz bir şey ama çalışmaya başladığımızın üçüncü gününde 1 kilo 300gram vermiştim bile!

    Bugün,yani bu yazıyı yazdığım gün,bir hafta dolacak ve yine diyet koçumun(yeni çağ laflarına bayılıyorum!)yanına gideceğim..
    Tarih: 26 Eylül 2007 11:00 Ekleyen:

  • (1,5)
         Biraz Marie-Rose’la zihnimin karanlık dehlizlerinde eğlenceli bir yolculuğa çıkacağız…
    (“ yemek “ fiilinin bende” beslenmek” yerine” tüketmek,yok etmek” anlamını taşıdığını fark  edince ,içim öyle şaşırdı ki!... Meğer ben yemek yemez ,kafamdaki sorunları yok etmeye uğraşırmışım,ağzım bir şeyleri çiğnerken!...) Biraz diyetisyenim Gamze ile sohbet edeceğim.. Biraz teknolojinin nimetlerinden yararlanıp,yattığım yerde inceleceğim veee ondan sonra da … ki bence ne yalan söyleyeyim bütün bu çalışmanın en eğlenceli yanı olan Nurtenci’ğimin
    şifalı ellerinde bedenime masaj yapılacak! Ve yaklaşık olarak 2 saat sonra yepyeni bir ruh hali  içinde oradan çıkacağım! Hani hep biz, dergiler, deriz ya”diyeti eğlenceye dönüştürün” diye … Böyle bir şey  gerek!

    Özellikle son yıllarda benim yazılarım için ayrılan bu alanı, kişisel gelişimimde katkıda bulunan, başkalarına ait yazıları paylaşmak için kullanmayı tercih ettim ve sizlerden gelen geri dönüşümler bunun çok hoşunuza giden ve yaralandığınız bir şey olduğunu sık sık kanıtladı.
    Tarih: 26 Eylül 2007 11:00 Ekleyen:
  • (2)

    Yine bana çok sık söylenen başka bir konu da, bu birikimimi insanlarla yüz yüze yüzükoyun paylaşıp, onların da kendi gelişim ve değişimlerini için alan yaratamam konusundaydı.En sonunda böyle bir çalışmaya girmeye karar verdim ve hem ruhsal hem bedensel mutluluğa hizmet edecek harika bir mekanda eşzamanlı olarak karşıma çıktı: “Annemin mutfağı”. Selmi Ural’ın harika yemeklerini sunmak için işletmeye açtığı mekan, Koşuyolu’nda. Eğer siz de Salı akşamları kendinize “Sohbet, Meditasyon ve Farkındalık” için bir şans tanımak isterseniz Selmi’yi (0216)546 00 51 numaralı telefondan arayıp, katılmak isterseniz belirtebilirsiniz. Yaklaşık 2-2.5 saat sürecek bu toplantıları, (elimden geldiğince) her hafta uygulamaya çalışacağım. Yine de sizden, hem alanımız belli bir sayı için ideal olduğundan hem de çalışmanın o hafta yapılıp yapılmadığı ile ilgili bilgi almak için, mutlaka telefon edip, niyetinizi söylemenizi rica edeceğim. Böylece arzu edilmeyen sonuçlar önlenecek ve kimse zor durumda kalmayacaktır. (küçük bir tiyo, isterseniz Selmi’ye aynı telefondan yemek siparişi de verebilirisiniz, bildiğim kadarıyla harika yemekleri evlere de gönderiyor)!
    En güzel sofralarda buluşmak dileğiyle.



    İyi düşünün 9. caddede kabak çekirdeğinden çıkan mor evlerden
    H. duyar duymaz

    Hülyaaaaaaa!!!....
    Sofra başı
    H. duyar duymaz
    Diyalektik ve didaktik…..
    Tarih: 26 Eylül 2007 10:59 Ekleyen:

  • M İ L Y Ö F
    (binkatlı yaprak hamuru)


    1000 mi büyük yüz mü?
    Bakınız 999-1000-1002 nolu mesajlar



    yüz dost/lara
    saygılarla
    Tarih: 26 Eylül 2007 09:16 Ekleyen:
  • (1)

    MÜTEAHHİTLİK BİLGİSİ (1) 


    FEZA APT. (ÇAP)
    www.cayyolum.com.tr


    Semt komşumuz sayın Üstün Dökmen'in TRT'de yaptığı bir analizde işaret ettiği gibi apartmanlarımıza, sitelerimizin totemlerine reklamcılara h u z u r  diye yazdırıyoruz fakat komşuculuk (evcilik) oynarken bu mekanları DÜMlere (dedikodu üretim merkezlerine) çeviriyoruz. Mesela bizim sitede olduğu gibi.
    Cins bir komşu aynı bloktaki diğer komşusunun doğalgaz sayacının ekranını fazla mı az mı diye yakıyor diye ekranını devamlı takip edip elde ettiği istatistikleri hanım günlerinde diğer komşularıyla geyiğini yaparken, bu özel kulis bilgilerini hiç üşenmeden sayacın sahibine yetişiren postacı komşunun mektubu üzerine doğalgaz sayacının sahibesi ekranını karaltabiliyor. Yara bantlarıyla off hale getirebiliyor. İşin tezat tarafı ise bu adamlar 50'li yaşlarda modern konfor anlayışı içinde yaşayan son model arabalarda tozan madamlar olması.
    Galiba Türkiye'nin en önemli sorunu okumamış değil, okumuş adamlar ve madamlar sorunu. Bir yazarımızın da vurguladığı gibi.
    Tarih: 26 Eylül 2007 09:15 Ekleyen:

  • (2)

    Neyse biz gelelim bendenizin şimdiye kadar tek aidiyet duygusunu yaşadığım Feza Apartmanına...


    -En tepede YÜKSEKLİK KORKUSU
    kimine göre hobi, kimine göre fobi
    -Gökkubbe, sema
    Yukarıdan aşağı doğru sırayla;
    - basın klubü 18 kat. Sağ tarafta matbaa tesisleri ve mor evler, ayrıca Türk Konut, Yaşamkent ve kurslar
    -iki mavimtrak masadan bizleri süzen önderimiz SARI ZEYBEK
    -Çap'ın onursal başkanı Sayın Engin Uç'un ofisi
    -"göçebe" kendi ifadesi yazar Yonca hanımın piyasa yazılarına kapalı ofisi
    -Çayyolu'nun en yüksel en burcu şiarın kütüphanesi
    -Kızılderili reis duysuz lambanın zorla kiraya verdirttiği Çayyolu’nun yöresel ürünlerinin satıldığı 35 adet free shop
    - R E S E P S İ Y ON  (kabul kapısı)
    - kapı no 236 10 33 alom alom
    senin alon değil
    benim alom da değil
    Cem Yılmaz’ın alosu hiç değil
    Bu bizim alomuz
    -Ç A P (Çayyolu platformu)
    üye olmayan giremez !!!
    Tarih: 26 Eylül 2007 09:15 Ekleyen:

  • İlgi:
    2768
    2769
    2770 nolu mesajlar

    İ S K EN D E R İ N  K I L I C I ! ! !

    Şimdi bu enteresan yazı da nereden çıktı ortaya diye söylenmeyin. Neye hikaye yazmıyorsun diye değil... Sadece Emre Kongar'ın yazısına binaen ek olur mu diye. Yani diyorum ki: özellikle Çayyolu sakinleri Can Dündar'ın Y I L D I Z L A R kitabını okumadan olumsuz S A V'lar filan üretmesinler.
    Anılan kitapta anılan ünlü marka Çayyolu'nun imgelerinden bir tanesi. Benim de ilk aşkım E C E'nin koğuş arkadaşı !!! Koğuşta gazete parası çıkışmayan bir başbakanın arkadaşı. Kendisi uzun Ö M Ü R L Ü olsun İSKENDER ABİ Can Dündar'ın kitabında altını çizdiği gibi fakirlerin (emekçilerin) babası "devrimci kabadayı"
    sevgili Can Dündar kitabında İskender Çolak'a soruyor. "Sosyal demokrat mısınız?" diye.
    İskender Çolak:
    "Lenin'in toplu yazılarını okudum ben. Lenin orada diyor ki; "Bu sosyal demokratlar aynı yalama somuna benzer. Somunu civataya takarsın, anahtarla sıkınca geri atar ya, bunları da sıkıştırdın mı, sermayeyle burjivazinin yanına kaçarlar"
    İskender Çolak röportajın sonunda "ben o Lenin'in bahsettiği sosyal demokratlardan değilim" diye sözlerini bitiriyor. 

    Bugünlere bakarsak acaba Lenin'in bu sözlerinin yazılı olduğu kitabı "Y I L D I Z L A R'ı" AKPliler yoksa okumuş olabilir mi dersiniz?
    Biraz öyle gibi...
    Yani ne    O ? gibi
    (Akpli görünen arzuhalci yeni liberaller gibi)


    Saygılarımla....

    Kaynak:
    Yıldızlar
    (popüler kültür söyleşileri)
    Can Dündar
    İskender Çolak
    "devrimci kabadayı"
    252-269 sayfa
    Tarih: 26 Eylül 2007 09:11 Ekleyen:
  • Ben bir hayvansever olarak Yaşamkent Mahallesi 50 cadde üzerinde bulunan Gürdağ sitesi yöneticilerine ve oturanlarına teşekkür ederim.
    Ne kadar da iyi etmişler. aslında bölge için bir ihtiyaçtı. Sokak köpekleri çok sahipsizdi..Yol kenarına tel çitle çevirdikleri alana köpeklerini koymakla çok akıllıca bir iş yapmışlar.Var olsunlar, sağ olsunlar.

    Başı boş dolaşan köpeklerin GÜRDAÐ sitesinin çevirdiği yere konulmasında hiç bir sakınca yoktur herhalde. ÇABA platformu yetkilileri bu işe bir öncülük yaparlarsa çok sevinirim. Malum önümüz kış, hayvanlar üşümesin.
    Böyle siteler ve yöneticiler oldukça sokak hayvanların yüzü hep gülecek.

    Teşekkürler GÜRDAÐ....
    Tarih: 26 Eylül 2007 02:09 Ekleyen:
Lütfen Giriş Yap veya Kayıt Ol!