-
Uzun zamandir bu sahifeye bakma hevesim kalmamisti.Aklima arsam gelince bakayim mahallede ne var ne yok diye .Eski hamam eski tabak misali degisen bir sey yokmus.
.....
Sahifeyi cevirdim.
Tarih: 10 Ekim 2007 08:58 Ekleyen: Beğenme: 0
-
Uzun zamandır sitenizi okuyorum.Birlikteliğiniz ve siteniz çok güzel, öncelikle sizleri kutlarım.Yanlız yazmadan geçemeyeceğim bir husus var. Bazı kişiler belki işi latife olraka algılayarak sorunlarla ilgisi olmayan bir takım yazılar yazmakta, bu yazılarda sorun olarak belirtilen konuların üstünü örtmektedir. Amaç sorunları dile getirmek ve çözüm aramaksa bu tür yazılara daha az verilmelidir.
Burada yazılan hususlardan en önemlisi ulaşım sorunu. Türkkonut'a bile 3-5 dakikada bir otobüs kaldırılırken, yaşamkent'e neden 30 dakikada bir otobüs kaldırılıyor.?
Su sıkıntısı var, küresel ısınma falan filan deniyor amaaaa!...Bünyesinde yüzme havuzu olan site sakinleri havuzlarına suyu devamlı olarak doldurmaktan, boş yere israf etmekten de hiç geri kalmıyorlar.
Sokak köpekleri hala başıboş ve insanlara saldırıyor. Hani ilgili dernekler nerede???
Anadolu sitesi önüne hala asfalt gelmedi. Kim neden niçin engelliyor bu asfaltı. Belediyecilik anlayışı bu mu??
Gerek büyükşehir, gerekse Yenimahalle belediyesi tarafından yapılan Halka AÇIK parklar neden bir takım sitelerin özel parkı oluveriyor????
Demek istemem şu ki... Herbirimiz medeniyet çerçevesi içerisinde hareket etmemiz gerekirken maalesef, okumuş, aydın, sosyete geçinen bir takım kişiler kendi yarattıkları dünyalarında diğer kişileri birer uydu olarak görmekteler.Tamamen kendi menfaatleri çerçevesinde hareket ederek, bunun adına da medeniyet, insanlık, okumuşluk demekteler.
Tasarrufsa hep beraber yapalım.Kapatın yüzme havuzlarınızı, ulaştırma ise hep beraber faydalanalım, ring şeklinde seferler yapılsın
Tarih: 09 Ekim 2007 10:38 Ekleyen: Beğenme: 0
-
Bir yazımda da belirttiğim gibi ben kimsenin beni beğenmesi veya ciddiye alması düşüncesiyle yazı yazmadığım için olacak ki bazen burada yazan insanların işte bu yazımı da ciddiye almadılar niye yazdım ki zaman kaybı gibi serzenişlerini doğrusu pek anlamıyorum. Yazılan hiçbir şeyi zaman kaybı olarak da görmüyorum. Söz uçar yazı kalır misali. Eğer siz yazdıklarınızın doğruluğuna inanmışsanız o yazı hemen değilse bile ileride işe yarayacaktır. Bizlere ters gelen bazı şeylerin yazılarımızla bizlerin ömrü yetmese bile bizden sonraki nesillere düzelmiş bir miras olarak kalma düşüncesi bile mutlu olmamız için yetmez mi?
Her şeyi bir anda sihirli bir değnek değmiş gibi düzeltemezsiniz ki. İşte onun için yılmadan devamlı yazmanız lazım düşüncesindeyim. Tabii yanılıyor olabilirim karar sizlerin.
Tarih: 09 Ekim 2007 10:38 Ekleyen: Beğenme: 0
-
İnsert bilgisi
Çayyolu Tansaş'ta
Ayın tatlısı
Ramazan tatlısı
KRAL GÜLLAÇ
2.75 ytl
Tarih: 09 Ekim 2007 10:37 Ekleyen: Beğenme: 0
-
sayın abonemiz bu bir hasret mesajıdır. görüşme ücreti sizin tarifeniz üzerinden karşılanacak. özlediyseniz "MESAJ" , özlemediyseniz "ÇAÐRI" atınız. iyi günler.
hamiş: anlaşılmak lüks ister efendim !!!
Saygılarımla
Tarih: 09 Ekim 2007 10:36 Ekleyen: Beğenme: 0
-
SANAL ALEM DİYETİ
SANAL ALEM ORUCU
(AÇ KAPA ARTEMA, AÇ KAPA ARTEMA)
Sen Homer mısın yoksa ? (bkz. Homer Simpson ve felsefesi (http://tr.wikipedia.org/wiki/Homer_Simpson )
Yoksa sen Prometheus mısın? (http://www.pandb.org/episodes2.php) (evolution chamber-evrim makinesi)
Nilufer “hep namussuz akşamlar” diyorsa da siz gelin onu dinlemeyin…bendeniz hem kendime hem de sizlere “Çayyolum.com” okuyucularına namuslu günler ve akşamlar dilerim. Sözde değil özde.
Bizdeki durumda şöyle ki;
60…. 70….80…..90….
100
dere tepe düz (49)
denizde yüz (tabi sörf yapabilirsen, tabi bu bir muamma)
İyi ramazanlar efendim
SAYGIYLA KALIN, SEVGİYLE KALIN, HOŞÇAKALIN
Miawww miawww miaww
Süt dökmüş kedi
S e r ç e
Tarih: 09 Ekim 2007 10:36 Ekleyen: Beğenme: 0
-
(1)
çayyolum.com izleyicilerine....
“bu da benim diğer mektubum”
(hem sesli hem sessiz)
hamiş: bu türküyü özellikle komşumuz Ayaşlılar sakin kıskanmasın. Bizler zaten sayın Ayaşlının “Memduh Şevket Esendal’ın” kiracılarıyız bir bakıma.
BEYPAZARI TÜRKÜSÜ
Bir sabah gün ışımı
Bozkır güneşi sırtını ısıtırken
Ya da bir akşam güneşi
Yorgun, hüzünlü ve bir garip
Mor dağlara yaslanırken
Sen o eski İpek Yolundan
Dünün hanlarına, kervanlarına
Selam vererek
Hiç bu özel topraklara
Gurbetten bir yolunu düşürüp
Geldin mi Hemşerim?
Toprağın toprak koktuğu
Gözünün sonsuzluğu bulduğu
Bereketli tarlalara
Bu özgür, sonsuz ovalara
Hiç Ayaş'tan, Nallıhan'dan geldin mi?
Uruş'tan, Karaşar'dan, Kırbaşı'ndan
Çıkıp da şöyle tepelerden
Doyasıya baktın mı Hemşerim?
Tekke Yaylası'nda, Eğriova'da
Yemyeşil, mis gibi bir çam havasında
Buz gibi Pınarların şırıltısında
Çıtır çıtır yanan ocağın közünde
Bozkır akşamlarının, yayla akşamlarının
O huzur veren üstüne ayla yıldız düşen
Anadolu havasını,
Gözlerin ve ciğerlerin bayram ederken
O tabiatın saf türküsünü,
Şükrederek hiç dinledin mi Hemşerim?
Bir bayram arefesi,
Toprağını, sılanı özleyip
Ananı, babanı, bacını, kardaşını özleyip
Mektep arkadaşlarını,
Sağ kalanlarını özleyip de
Gurbetten memleketine giderken
Kıvrım kıvrım Ayaş yollarını aşarken
Bağ evlerine bakarak:
Ayaş yollarını aştım da geldim
Boyunu boyuma ölçtüm de geldim.
Dedin mi Hemşerim?
Tarih: 09 Ekim 2007 10:35 Ekleyen: Beğenme: 0
-
1.5
Bolu Dağları'nı aşarak
Çam kokusunu ciğerlerine çekerek
Seben'de, Mudurnu'da mola vererek
Nallıhan'dan sılana dönerken
Ellerinle tarlalara dokunarak
O mübarek başakların bereketini
Duydun mu yüreğinde?
Gelincik, çiğdem,papatya, kekik
Topladın mı kendi ellerinle?
Soğanotu nedir bilir misin?
Yer alması, domalan, keşir çıkardın mı
Kendi ellerinle topraktan?
Ve bir akşam üstü
İnözü'de bir evin guşganasından
Kararan mor dağların üstünden
Garip bir yolcu gibi akşam güneşinin
İstanbul'a doğru batışını seyredip de
Yarim İstanbul'u mesken mi tuttun
Sevdin güzelleri beni unuttun aman.
Dedin mi yürekten Hemşerim?
Böyledir işte Hemşerim ayrılıklar
Ölümü ayrılıktan zor belleme
Her bir dertten ala yaman ayrılık
Der türküler
Biz ne güzeli ne Uruş'u ne Güdül'ü
Ne Ayaş'ı ne Beypazarı'nı unuttuk.
Ama neylersin ekmek derdi
Kimimiz Engürü'yü, kimimiz koca İstanbul'u
Mesken tuttuk
Burası koca İstanbul 7 tepe
Bir o yaka bir bu yaka
Görmedik ömrümüzün asude geçen bir demini
İki yakamız bir araya gelsin diye
Koşturup durduk
Ne demiş bir Beypazar Türküsü:
Beypazardır meskenimiz, ilimiz
Kim bilir nerde kalır ölümüz
Olsun be Hemşerim,
Diri olalım da, şen olalım da
Tek gurbette olsun ömrümüz.
Depmişiz biz bu hayatın kasnağını
Yaşamak her zaman güzeldir Hemşerim
Ve bir kış günü dündermelerden
Cevizli pekmez sucuğu gibi
Koca koca buzlar sarkarken
Gıldır gıldır yanan odun sobasının yanında
Kurunu ikiye bölüp de beş çayına bandırdın mı?
O sobanın üstünde kestane patlattın mı?
Bir Ramazan akşamı
Sıra sıra Hanlarönü tezgahlarından
Tereni, turp
Tarih: 09 Ekim 2007 10:35 Ekleyen: Beğenme: 0
-
(2)
Sofrada tahta kaşığın elinde
Kulağın Hıdırlık topunun sesinde
Kibritin, cıgaran atışa hazır yanında
Topun gümbürtüsü duyulunca
Ya Allah ! Bismillah ! deyip
Kıyması bol tarhanaya saldırdın mı?
Bir çilingir sofrasında
Üç diş acılı mumbar yanında
Bir sahanda incecik dolmalar
Ayaş'tan bi daha geri dönmeyeyim gali diye
Dolmanın suyunu da başına diktin mi?
Mangalda elekle mısır patlattın mı?
Yer sofrasında koklaya koklaya
İğde, ovaça yedin mi?
Bostanlarda, bağlarda,
Acemiliğinden yarısını yere dökerek
Çarşafa hiç dut silkeledin mi?
Çükündürün, keşirin, hıyarın teveğine dokundun mu?
Kuyumcular çarşısında
El emeğini, göz nurunu sabırla yoğurup
Yıldızları, kır çiçeklerini, buğday başaklarını
Telkari telkari işleyen ustaların
O sihirli tılsımına, alın terinin o inceliğine
Güzelliğine ellerinle dokundun mu?
Tezgahımızda dokunan ipek bürgüsüyle,
Bindallısı sırtında
Oyalı da yazması başında
Kuyruklusu ayağında
Altın kemeri incecik belinde
İncisi, tılsımı boynunda denen bir güzelin
Omuz omuza tepelere uzanan
O vefalı ahşap evlerin arasında uzanan
Dar sokakların taş kaldırımlarından
Salına salına yürüyüşünü
Taştan taşa sekişini
Ceylan gibi süzülüşünü
Hiç unutur muyuz Hemşerim?
Az mı pirebolu, saklambaç
Oynamadık o sokaklarda.
Mahalle arkadaşlarıyla o sokaklarda
Eski konakların avlusunda
Develerin zinciri, ebem yimez peyniri
Çatal budak kaç budak? diye
Uzun eşek oynadın mı?
Kavga çıkınca da Benim bubam
Senin bubanı döver aslanım !" dedin mi?
Met çelmesi, güvercin taklası bilir misin?
Tarih: 09 Ekim 2007 10:35 Ekleyen: Beğenme: 0
-
(3)
Met çelmesi, güvercin taklası bilir misin?
Beysporun maçına gidip
Karaşar karında soğutulmuş
Ürün gazozu içtin mi hiç?
Kadınlar hamamına bebekken gittiğinde
Teyzeler sana bakıp bakıp da
Temeli bu beben bubasını da getirseydiniz.
Dediler mi sana da?
Gına hamamında hiç yerlerden
Delikli yüz para kaptın mı?
Bir bayram günü el öpme paranla
Kaba şeker, güdül leblebisi
Şavakkal şekeri doldurdun mu ceplerine?
Orta mektepte hiç sütlü şeker çekiştin mi?
Taş mektebin sıra sıra çeşmelerinde
Elini yıkadın mı?
Sahura kalkıp da gak hoşafıyla
Gartalaç böreği yedin mi?
Uvmaç aşıyla, ebesütle kahvaltı yaptın mı?
Sana ıccacık yarımca pişiriverdiler mi?
Namazda evin anahtarını patlatıp
Trakkal attın mı hiç?
Makarna kesilen gün evde
Bir koca tepsi cimcik yedin mi?
Ekmeğine kimzan ya da
Torba yoğurdu sürüverdiler mi?
Bir mahalle fırınında
Kızaranın arkasından pişen
Esmer ekmekten yedin mi?
Bir tatil günü, kemiğinin iliğini de sorarak
Hiç fırın aşı yedin mi?
Mahalle çeşmesinin önünde
Kille yıkadığın çamaşırı tokaçladın mı?
Devrencik toprağıyla bulaşık yıkadın mı?
Bir külah çekirdek cebinde
Seyyar sandalyeni çekip sobanın yanında
Çaktırmadan ara sıra balkona da bakarak
Senenin en birinci filmini izledin mi?
Elinde çalıntı ekmek ayvası
İnözü'de tasını Karakoca'ya daldırdın mı?
Seni hiç Dutlu'da uyuza attılar mı?
Haftaya bolpazarı günü
Seni de kına gecesine okudular mı?
Güğümün dibini, zilli maşayı
İki tahta kaşıkla, bir şişeyi
Bir de Meşeli'yi dinledin mi?
Meşeli dağlar meşeli
Dibinde halı, kilim döşeli
Tarih: 09 Ekim 2007 10:35 Ekleyen: Beğenme: 0