Basit Forum


Tüm Mesajlar Görüntüleniyor › Ziyaretçi Defteri

Lütfen Giriş Yap veya Kayıt Ol!

Ziyaretçi Defteri Arşivi

Ara

  • Merhum Ahmet Taner Kışlalı'ya ithaf
    125. Yıl Çayyolu Tiyatrosunun ışıklı tabelasına lütfen bakınız.

    Mavi hareket başlıyor!

    Günün önemine binaen....
    Anmak ve anımsamak borç olsun.

    Saygılarımla.
    Tarih: 21 Ekim 2007 01:18 Ekleyen:
  • Gürültülü bir site yazısı
    Fan-Fin-Fon

    1014
    Tamicigiller ailesi
    Ve gürültü kirliliği

    Sitemizde oturan benim de tanıdığım köklü bir aile var (komşularımızdan). Tamircigiller ailesi adı üstünde. Ailenin fertleri, Etlik Gülhane'ye giderken bulunan askeriyenin 1014 ana tamir fabrikasında çalışıyorlar.
    Bu nedenledir ki olsa gerek sanırım hafta sonlarında site olarak dinlediğimiz müzik darbeli matkap, dübel ve çekiç sesi. Rivayet olunur ki bu fabrikaya "Cemseni de al git" diyen Reolarda 1014'de anlaşılmadan bakıma alınıyormuş.

    Bakınız: KKK 1014
    ana tamir fabrikası
    Tarih: 21 Ekim 2007 01:17 Ekleyen:
  • Seçim olduğu niçin mi kimseyi bugün aldatmadım. Gece O'nun için uyuyamadım. Yoksa ben de Kayserili olabilebilir miyim acaba? Anneme (şirin hanımA) bir sorayım bakayım. Olsam da ne fark eder, fark etmez.
    Tarih: 21 Ekim 2007 01:16 Ekleyen:
  • Ret X’in yazmış olduğu
    Küçük Ayşegül taşınıyor
    2872’nin devamı olan 2871’de küçük Egin’in annesi olduğunu tahmin ettiğim hikaye kahramanı gibi aman diyeyim sizde köpeğinize şeker gibi tatlı besin maddeleri vermeyin. Bütün köpekler doğuştan şeker hastalığına meyilli olduklarından (bazı ırklarda daha fazla) köpeğinize şeker verir ve bunun dozunu da biraz kaçırırsanız siz daha ne olduğunu anlamadan köpeğinizi kaybede bilirsiniz.
    Bana inanmayanlar veterinerlere veya pet shop lara sorarak veya internet üzerinden de bu bilgilere ulaşabilir.
    Bu arada hikayeyi çok beğendiğimi itiraf etmek isterim.
    Tarih: 21 Ekim 2007 01:15 Ekleyen:

  • Son dakika
    Y O R U M S U S !

    bir pazar yazısı ( copy site )


    GÜL
        TAŞINIYOR (mu?)


                         Gözcü gast.
                         (kilerdekilerden)

    ***
    iki. pazar yazısı (alıntı site)

    S İ M İ T CİYaaaaa
    H A V Y A R Cİaaaaa

    ARMAN KIRIM
    HÜRRİYET  

    Mükemmel mutfağın peşindeki seyahtalrim devam ediyor. Ama giderek bu kadar güzellik arasında "EN" mükemmeline karar vermek zorlaşmaya başlıyor. Bu kez ......dayım


    gül   me
    komşi na
    sonra
    gelir
    başinaa

    Tarih: 21 Ekim 2007 01:15 Ekleyen:


  •      " BİN PINARLI İDA DAÐI"  Kaz dağları ,KARADENİZ  de olduğu gibi darmaduman edilecekti.Sizlerinde malumunuz üzere,sahili doldurmak üzere kullanılacak kaya ve taşlar karadeniz dağlarının bağ rından dinamitlenerek koparılmıştı.Bu arada su kaynakları kapanmış veya büyük  miktarda zarar görmüştü.Geriye kalan harabeyi de siz düşleyin.Pınarları,yeşili yok ettiği gibi o güzelim doğa harikası sahili de yok etmişti.Sonuç her sene çöken bir  ruhsuz bir sahil yolu,yok edilen su kaynakları harebeye dönen doğa.
          Çok değil bundan 10 -15 sene kadar önce Ümitköye Ankara tarafından geldiğinizde şarıl şarıl akan bir su vardı.Yürüyüş nihayetinde ordan su içer elimizi yüzümüzü yıkardık.Oranında  grayderlerle üstünden geçilerek nasıl yok edildiğini gördüğümüz gün donup kalmıştık.Beton,be ton,heryer beton,parklar ,bahçeler beton.Sen yeryüzü ile gökyüzündeki devr-i daimi kes ,sonra aç ellerini dua et yağmur diye.SU kaynaklarını dinamitle,dağları tarümar et Tanrıdan rahmet dile..Kaz DAğından Karadenize,kıymetini bilmediğimiz bu ülkeye yazık...Deyimlerimizde kullandığımız ölçüye bakın"sudan  ucuz" su bu gün bize ne kadar pahalıya patladı.
    Tarih: 20 Ekim 2007 12:15 Ekleyen:
  • (1)

    Küçük Ayşegül taşınıyor

    "Çocuklar, taşınmamız gerekiyor."
    "Taşınmak mı?.. Neden?.."
    "Çünkü evimiz satılıyor."
    "Ama burada rahattık. Çocukluğumuz bu evde geçti."
    "Peki nereye gidiyoruz?" diye  sordu Ayşegül endişeyle.
    "Ben de tam gazetede bir ilan gördüm: "iki çocuklu aileye uygun, konforlu; kiralık bir daire,' diye okudu babası.
    "O halde artık bahçede E n g i n ile oynayamayacağız, kulübe
    yapıp kiriaz ağacına tırmanamayacağız!"
    "Anneniz ve ben her yere baktık. Bu civarda hiçbir şey bulamadık. Köşke yerleşmemiz gerekecek."
    "Artık işime daha yakın olacağım."
    "Ayrıca" diye ekledi anneleri, "sizin de okula gitmeniz daha kolay olacak."
    "Daire mi?" diye endişelendi Ayşegül,"...Peki...Pantufla ve Bıyıklı ne
    olacak?.. Ya apartmana hayvan kabul etmezlerse onlardan ayrılmamız gerekir!"
    "Uslu dururum," dedi Pantufla, "Merdivenlerde koşmam.
    Geceleri havlamam."
    "Ben de," diye ekledi Bıyıklı, "yokmuşum gibi yaparım."
    "Yemek zamanı geldi. Sofraya, çocuklar, sofraya!.."
    Ayşegül dalmıştı: Taşınmak, o mahalleden ayrılmaları, komşularını, okul arkadaşlarını terk etmeleri demekti.
    "Evet! Sen yemiyor musun, Ayşegül?.. Yoksa, hasta mısın?.."
    "Anlıyorum. Bu taşınma konusu seni huzursuz etti. Merak etme.
    Her şey yolunda gidecek. Pantufla ve Bıyıklı bizimle kalacak.
    Hem sonra yeni arkadaşlar da edinirsin. Yarın birlikte gider, şu
    daireye bir bakarız.".
    Tarih: 20 Ekim 2007 12:10 Ekleyen:

  • (1.75)
    Dairenin sahibinden randevu alındı. Anne ve babaları onunla görüşürken, Ayşegül, Orhan ve Pantufla balkondan çevreye bir göz
    atmaya çıktılar...
    "Ne kadar yüksek! Bütün kent görülüyor."
    "Benim başım döndü," dedi Pantufla, "Sizin dönmedi mi?"
    "Evimiz, ileride, tepenin arkasında kalıyor, Buradan görünmüyor. Çok uzakta... Yine de, burası hoş bir yer, manzarası çok güzel. Bu daireyi seveceğim." "Babamla ev sahibinin anlaşmasını ve bir an önce taşınabilmeyi umalım."
    Babaları dairenin anahtarını almıştı.
    “Harika! Taşınabileceğiz!”
    “Hemen değil”, diye yanıtladı babaları, “önce bütün evi badana yapmak gerekiyor.”
    Engin arkadaşlarına yardıma geldi.
    “O cetvelle ne yapıyorsunuz?” diye sordu Pantufla.
    “Bu bir cetvel değil. Katlanan bir metre. Duvarın uzunluğunu ölçüyoruz.”
    “Neden?”
    “Mobilyaların buraya sığacağından emin olmak için.”
    "Tesisatçıya telefon edeceğim," dedi babaları.
    "Banyodaki su kaçıran musluğu bir an önce tamir ettirmeliyiz."
    Tesisatçının yüzü asılmıştı. Çünkü küvetteki musluk bir türlü sökülmüyordu.
    "Havv! Merhaba, tesisatçı. Bu alet neye yarıyor?"
    "Musluğu sökmek için."
    "Musluğu sökmek mi? Sahibim bundan hoşlanmayacak!"
    "Bu köpek de amma can sıktı!"
    Tesisatçı kapıyı açık bırakmıştı. Pantufla da bundan  yararlanıp asansöre bindi.
    “Bu küçük köpek de amma oburmuş, Kaybolmuş galiba
    -Aç galiba?!- Dondurmana dikkat et, E n g i n! "çantama bir bakayım, belki bir parça,şeker bulurum”.
    Asansör durdu. Müzik sesi geliyordu. Bu ses de nereden geliyor?       
    Tarih: 20 Ekim 2007 12:09 Ekleyen:

  • Asansör durdu. Müzik sesi geliyordu. Bu ses de nereden geliyor?       
    “Gidip bir bakalım" dedi kulak kabartan Pantufla.
    Beşinci kattaki müzisyen, flüt çalıyordu.
    “İçeri gir, köpek beni rahatsız etmiyorsun.
    -Git, yat!.. Git, yat!" dedi tüneğinin üzerindeki papağan.
    Oturma odası için bir avize seçmeye gittiler.
    "Şuna bakın, ne kadar da güzel. Tıpkı bir futbol topu gibi" dedi
    Ayşegül'ün arkadaşı E n g i n.
    "Şu Venedik lambası çok güzel değil mi?"
    "Alamayız, çok pahalı." dedi babaları,
    Elektrikçi ailenin bir dostuydu.
    "O lambanın yapraklarından biri çizik. Ama belli bile olmuyor.
    Bu nedenle size indirim yapacağım."
    Oturma odasına büyük bir dikkatle avize takıldı:
    "Şimdi lütfen bana o süsü uzat, Ayşegül, evet..,"
    Kapı çalıyordu. Kim olabilirdi ki? Kimseyi beklemiyorlardı. Bu bir bisiklet yarışçısıydı:
    "Bu köpek sizin mi?.. Onu bisikletimi bırakmaya girdiğimde, garajda buldum."
    "Biz farkına varmadan ortadan kaybolmuş," dedi Ayşegül,
    "Çok meraklıdır! Bilirsiniz, burada her şey onun için yeni."
    Daire hazırdı. Geriye taşınmayı planlamak kalıyordu. Bu gerçekten büyük özen isteyen bir işti!
    "Nereden başlasak?" dedi anneleri,
    "Bana yardım eder misiniz?"
    "Evet, evet... Ne yapabiliriz?"
    "Pekala, büfeyi boşaltın."
    “Sonra da tabak çanağı paketlersiniz... işte, saman, gazete kağıtları, karton kutular. Her şeyi güzelce kolilere yerleştirin."
    "Dikkat et! Kırılabilir!"
    "Bu kuş burada ne arıyor?" dedi kendi kendine Bıyıklı.
    Buum!.. Krak...
    Bıyıklı annelerinin çok sevdiği bir parfümün şişesini kırmıştı. Parçaları topladılar.
    Tarih: 20 Ekim 2007 12:09 Ekleyen:
  • (2)
    “Ben kaçıyorum." dedi Bıyıklı. Ve hop! Kimseye görünmeden bir çekmeceye saklandı.Anneleri perdeleri çıkarıyordu.
    "Taşınacağımız dairede de işimize yarayacaklar mı?”
    "Kesinlikle hayır.Çok kısa kalırlar. Onları Füsun teyzeye vereceğim.”
    Bütün bu fotoğraflar, toparlar mısınız, çocuklar?"
    "Onlar, nereye koyalım.
    Daha sonra düzenlersiniz.Şimdi zamanımız yok. "
    Evin altı üstüne gelmişti. Artık hiçbir şey yerinde değildi. Ne yapacaklarını şaşırmışlardı...
    "imdat!.. Bu tablo çok ağır."
    "Daha yukarı kaldır, Engin.
    ipini çividen kurtaramıyorum!"
    "Bu halıyı nasıl taşıyalım? Ayağımıza dolanmasın!"
    “Dik koysak nasıl olur? işimiz kolaylaşacaktır. Bir deneyelim.
    "Hayır öyle olmaz."
    "Bekleyin, çocuklar!
    Babanız bunu yapmanıza yardım edecek."
    Ayşegül'ün kalbi hızla çarpmaya başladı. Bugün mahalledeki okuldan tamamen ayrılacaktı.
    "Görüşmek üzere, Ayşegül, peki nereye taşınıyorsunuz?"
    "Beşiktaş'a."
    "Umarız ara sıra gelir, bizi kısa da olsa ziyaret edersin, değil mi?" diye sordu arkadaşları.
    "Evet, tabii, geleceğim."
    "Neden bizi bırakıyorsun?" dedi Mine, Ayşegül'ün küçük arkadaşı. "Seni bir daha hiç görmeyecek miyim?
    "Hayır, hayır, tabii ki göreceksin. Seni unutmayacağım.
    Söz veriyorum."
    Taşınma günü geldi. Anne ve babaları çok yorgundu. Ayşegül, Orhan, E n g i n her tarafa koşuyorlardı. Nakliye işçileri piyanoyu yüklediler. Bu çok nazik bir işti.
    "Dikkat edin, çocuklar! Asansörün altında durmayın, bu çok tehlikeli."
    "Her şeyi taşımamız olanaksız!"
    "Evet, elbette taşıyacağız... Göreceksiniz."
    Tarih: 20 Ekim 2007 12:09 Ekleyen:
Lütfen Giriş Yap veya Kayıt Ol!