Basit Forum


Tüm Mesajlar Görüntüleniyor › Ziyaretçi Defteri

Lütfen Giriş Yap veya Kayıt Ol!

Ziyaretçi Defteri Arşivi

Ara



  •             NE YAPMAK LAZIM?

       Zaman zaman size böyle yaşanmış kadınhikayeleri yazacağim gezdiğimiz yörelerden.Çalıştığım dernek dolayısı  ile  şahit olduğum olaylardan örnekler vere ceğim.
       Yalnız oturduğumuz yerde yazmakla,ahkam kesmekle olmuyor,herbirimiz gücünün yettiği kadar,ulaşabildiği  kadar bir şeyler yapmak zorundayız.Kapı kapı mı gezilir yoksa daha etkin formüller mi bulunur.Zaman durma zamanı değil başka yerlerde  olanlar Ankaranın da ortasında aynen yaşanıyor. Derneklerin görevi sadece toplantı yapmak olmamalı,Tanrının ve de ailellerimizin bize sağladıkları olanaklardan ,birikimlerimizden ,bunlara sahip olmayanların da yararlanmasını sağlamak bir insanlık görevidir.
         Sevgili dostlar   "EFLATUN KIR KAHVESİ" bir beyin fırtınasının başlangıcı olabilir.Birbirinden değerli siz dostlarla(yapılmıyor değil,ama daha etkin,daha hızlı).Sadece  parasal yardım yeterli değil,bilginin de zekatı olmalı.Çok sevindiğim bir şeyde,burada artık güzel şeyler oluyor,insanlar,bir ara olduğu gibi birbirini  kırmıyor ki onlar   zaten artık yoklar.Sevgi ve saygılar...
    Tarih: 28 Ekim 2007 01:50 Ekleyen:
  • Ekleri

    Sen sencil, seni gidi vurdum duymaz seni gidi
    yaramaz
    canın isterse ararsınız
    canın istemezse aramaz
    Tarih: 28 Ekim 2007 01:31 Ekleyen:
  • BİR DAHA!!!
    "Hükümdarlar filozof, filozoflar hükümdar olsaydı, kentlerin yüzü ışırdı." Marcus Aurelius'un adı anıldığında insan kaçınılmaz olarak Eflatun'un bu ünlü sözünü anımsıyor...
    Düşünceler, Marcus Aurelius'un epiktetos ve Stoa felsefesinin düşüncelerinden etkilenerek, evren; us; usa uygunyaşamak; yaşam; ölüm; her şeyin sürekli değişim içinde olması; ün, mal mülk gibi dünyasal değerlerin geçiciliği; insanların kukla gibi içgüdüleri tarafından oynatılması üstüne gün gün kaleme aldığı nükteli notlarıdır.
    Marcus Aurelius’un Düşünceler adlı kitabı ilk kez Türkçe’de. Ta eis Eauton adıyla, 12 kitap olarak Yunanca yazılmış bu yapıt, birçok kuşak tarafından bütün zamanların en büyük yapıtlarından biri sayıldı. Marcus Aurelius'un "sen" diye seslendiği okur değil, kendisidir. Düşünceler, başkasına öğütler değil, kişinin kendisiyle yaptığı vicdan muhasebesi, bilgelik yolundaki gelişme sürecidir.

    Anlaşılmak lüks ister. Hayat dediğimiz şey aslında geriye doğru bakılınca anlaşılabiliyor. Hadi bakalım kolay gelsin. Bir kedim bile yoktu diye İÇ çekenlere.
    Tarih: 28 Ekim 2007 01:30 Ekleyen:
  • MOR DA BİR RENKTİR (3)

    Sitemizin davalarını gören hukuk müşavirime dün uğramak üzere Kızılay'da Sakarya'ya dönmeden s. Sosyal iş hanında bulunan Güncel Mağazası'nın vitrinlerine gözüm takıldı. Moda galiba bu sene eflatun olmuş ki hemen her taraf eflatuni. Hem erkek hem de bayan mankenler de eflatunla örtünmüşler. Bilinmez ama bu moda her taraf krallarla dolduğu için mi? Caddelerde görüyorum ki artık ne hikmetse yumurta topuklu magandalar bile sokaklarda eflatuni gömlekler giyiyolar. Ne olacak canım, giyerlerse giysinler. Eh işte mor da bir renktir işte. Lafın gelişi geyik muhabbeti işte. Haa bize sorarsanız biz de güncel bir siteyiz. Eflatun kır kahvesi ile birlikte fakat esastan ve de esaslı mavi bir hareketiz.

    Yani .... kadar derbiyizzzz.
    Tarih: 28 Ekim 2007 01:29 Ekleyen:
  • ÇAYYOLU KÖYÜ MEZARLIÐI
    "Karşıyaka"

    Çayyolu modern konfor anlayışına göre tasarlanmış üst yapı birimleri de bu felsefeye uygun üretilmiş uydu bir kent olmaya gayret gösteriyor. Tanrının dünya nimetlerini Türkiye şartlarına göre biraz daha fazla verdiği görülen Çayyolu'nda; her gün Ankara merkeze giderken araçlarla yanından geçtiğimiz İHTARNAME SİTESİ namı diğer Çayyolu mezarlığı hepimizce bilinmektedir. Güvenlikçiler yolun kenarındaki nizamiyeden geçen gün Candan Erçetin'in seslendirdiği "geri döndüren gördün mü geçmişi, ölümden başkası yalan" şarkısını çalıyorlardı. Açık söylemek gerekirse mezarlığın ada parsel durumu benim de moralimi bazen bozmuyor değil bir insan olarak. Tabi bazı sonradan görme holding sıyrıklarının moralinin bozulduğu gibi. Fakat kentlerin içinde tanrının ihtarname sitelerinin apaçık bulunması belki de trafik kurallarına ve lambalarına daha dikkatle uyulmasını sağlıyor. Ben Yıldız hocanın ünlü sözünü "İnsanlar hayata çıplak gelir, çıplak gider" kendime ek yaparak bir hayat felsefesiyle yaşamaya çalışıyorum... çalışmaya çalışıyorum.
    Meraklısına not: Çap Çayyolu mezarlığını pencerelerinden ada parsel olarak görür.
    Tarih: 28 Ekim 2007 01:26 Ekleyen:
  • HERKES GİDER MERSİNE BEN GİDERİM TERSİNE
    Küçük barbi bir gün sormuştu. Daha 3 yaşına bile gelmeden. Biz nerden geldik? Nerde o? Kim o? diye. Ne cevap verebilirsen ver verebilirsen. HİÇ.

    Hafta içinde Mersin'e işlerim için gidince tekrar Cennet Cehennem Kayalıklarını ziyaret ettim. Oldum olası zaten Ortaçağa bayılırım! O düşüncelerim içinde düşündüm. Yoksa cennet cehennemi dünyalılarla beraber yaşıyorum da haberim mi yok. Belki de var. Yoksa bütün bilinenlerin aksine herkes gider Mersine, ben mi giderim yoksa tersine. Nasırettin hoca gibi. Formül'A-1 denilen bir pistte hayırlısıyla yol alıyorum diyorum.

    Bir düşünün bakalım ama iyi düşünün, bir daha düşünün bakalım. Niçin dünyaya ağlayarak gözlerimizi açıyoruz. Yoksa dünya bu kadar güzel (mi?) olduğu için mi?
    Tarih: 28 Ekim 2007 01:25 Ekleyen:
  • Şimdi Yenimahalle Belediyesinin "Atapark Çayyolu'nun tören alanıdır" vaziyetine gelmesi sevindiricidir. Aferin, ancak sayın Füsun Hanımın kaleme aldığı bayrak (Çayyolu Kardak) krizinin tekrar yaşanmaması için belediyece göndere çekilecek bayrağımızın belediyece getirilmesi unutulmamalıdır. Takipteyiz Çayyolunu gençliği olarak.
    Tarih: 28 Ekim 2007 01:23 Ekleyen:
  • Pazartesi günü bütün Çayyolu sakinlerini Atapark tören alanında bekliyoruz.
    Tarih: 28 Ekim 2007 01:23 Ekleyen:
  • Çayyolunun bir sakini olarak sitenizi takip ettiğimi söylemek istedim sadece. Hepsi bu kadar.
    Tarih: 28 Ekim 2007 01:22 Ekleyen:

  • Sitenizde yazılarıma rastlamışsınızdır. Ben D. Sağıroğlu. Sizleri kuzinimin önerisi üzerine uzun süredir zevkle izliyorum. Ortağım Emel'in de sizin orada B. Ankara Oteli'nden bir arkadaşı var. Emel'den çok tavla dersleri almış. Emel müftü kızıdır ama harbi de bir kızdır. İyi de tavlacıdır. Adamın eline zilleri verip "Hadi git kumda oyna" der. Neyse ben başarılarınızın devamını diliyorum ve sizin Çengel Köylüye karşıdan Ortaköy'den bir sit şarkımı sevgilerimle beraber gönderiyorum. Hoşçakalın.



    not: Bu şarkımı Arnavutluk devlet başkanı rahmetli Enver hocanın hikayesini dinleyince Emel'den yazdım.

    biten sevgilerin ardından
    ağlayamam ben böyle yas tutamam
    her sözde her gözde şefkat aramam
    kırıyor kalbimi sonunda nasıl olsa
    giden aşklarımın ardından
    ağlayamam ben böyle yas tutamam
    her sözde her gözde şefkat aramam
    kırıyor kalbimi sonunda nasıl olsa
    dün seni gördüm rüyamda
    arnavut kaldırımlı boş sokakta
    ah bir dili olsa da bir konuşsa
    anlatırdı masumca seni bana
    öpsem bebek gözlerinden çok ağlatırlar
    sarsam seni kollarımdan bir gün alırlar
    sevsem seni doyasıya yıpratırlar
    bir sürü kuru gürültü parçalar sevgimizi
    ey kader böyle mi olmalı solmalı sevgililer
    Tarih: 28 Ekim 2007 01:22 Ekleyen:
Lütfen Giriş Yap veya Kayıt Ol!