insanlığın mektebi yok !!!!
Bizim duraktan mavişlere bindiğimde epeydir dikkatimi çekiyordu bir tanesi. Sadece benim değil, diğer yolcuların da. Kapı açılıp da içeri adım attığınızda sanki lüks bir otelin balo salonundaymışsınız gibi sanıyorsunuz kendinizi. Sandık ki sayın başkan, büyük başkan Çayyolu ile ilgili husumetini ortadan kaldırıp Çayyolu güzergahlarında seyreden otobüslerine Çayyolu sakinleri için parfüm sıktırıyor.
En sonunda dayanamayıp gerekli kişilerden işin aslını öğrendim. Koru-Bakanlıklar hattında belki sizi de taşıyan bir otobüsün farklı ve fark edilebilir bir kaptanı ..... kaptan Altan Bartın. Meğerse bu göreve başladığından beri kendi maaşından ayırdığı bir bütçeyle satın aldığı parfümü aracının kalkış noktasıdan harkete geçirmeden önce otobüsün içine sıkıyormuş. Ben kendisine kahvemiz adına teşekkür ettim.
Tarih: 20 Kasım 2007 21:59 Ekleyen: Beğenme: 0
(1)
Süt nasılsa kaymak da ö?ledir
49 — YOĞURT
En iyi yoğurt, kremadan yapıldığı gibi, koyun sütünden yapılanlar da pek nefis olur. Hastalara inek sütünden yapılmış yoğurt verilir.
Sütü akşamdan kâseye koyup sabahleyin üstünden kaymağını alarak bir kez kaynattıktan sonra indiriniz veya halis sütü tencereye koyup kuvvetli ateşte dibi tutmaması için karıştıra karıştıra sallayarak 4-5 taşım kaynatıp ateşten çekiniz, ya da iyi yoğurt yapmak için dörtte
te üçü kalıncaya kadar iyice kaynatıp indiriniz. Fakat daha önce bir sandığa saman doldurup kâseleri ağızlarına kadar bu samanın içine
gömüp bir yuva hazırlamak gerekir. Ateşten indirilen sütü ucu emzikli bir kaba veya ibriğe koyup köpürmesi için yüksekten ve ince akıtıp
gömülen kâseleri doldurunuz. Bir kâseye bir kilo süt için bir kahve kaşığı taze yoğurt koyup üzerine dört misli temiz su veya kaynadıktan
sonra ısısı 40-50 dereceye inmiş adi süt koyup karıştıra karıştıra sulandırınız. Yuvada, yaz ise 40, kış ise 45 derece ısı bulunması gerekir.
Parmağınızı sokabilecek kadar ısı düşerse mayadan birer kahve kaşığı akıtıp uzunca bir çöple karıştırınız. Yuvanın ortasına bir kâse içince ateş koyup sandığın kapağını kapayarak üstünü ve etrafını yorgan, kilim veya çuval vb. ile iyice örtünüz. Dört saat sonra yuvayı açıp bir saat böylece bırakarak kâseleri çıkarıp düz bir yere koyunuz. Bir saat sonra ince salaşpuru soğuk suda ıslatıp sıkarak kâselerin üstüne seriniz. On dakika sonra yoğurdu yiyebilirsiniz.
Tarih: 20 Kasım 2007 21:57 Ekleyen: Beğenme: 0
(2)
NOT : Sıcak havalarda yuvaya ateş koymaya gerek yoktur; kendi ısısı yeterlidir. Bazen yuvada yoğurt tutmaz. Bu, zamanında
mayalanmamasından ileri gelir. O halde yuva açıldığı zaman yoğurt tutmamış ise ateşi yenileyip tekrar örtmek gerekir. Ya da tepsiye sıcak su koyup kâseleri içine oturtarak üzerine örtmelidir. Bir de, yapılacak yoğurdun tatlı olmasını isterseniz taze ve az miktarda maya, eğer ekşi olması istenirse ekşi ve çok miktarda maya kullanınız. Yuva açıldığı zaman kâselerdeki kaymağın altında az ve çok şu görülürse süte az veya çok su konmuş demektir. Bu suyun giderilmesi için sütü uzun süre
kaynatıp yakmaktan ise sütü kavanozlara koyup 7-8 saat kadar bırakınız. Süt dibe çökeceğinden, hem süt sudan ayrılır,
hem de konulan suyun miktarı belli olur.
Büyülü, bir elçi tatlı bir sözcüdür o.
4 heceli bir kelimedir:
Çİ-KO-LA-TA!
Elçinin mesajı alındı.
Şimdi tatmak zamanıdır...
Tarih: 20 Kasım 2007 21:57 Ekleyen: Beğenme: 0
Bu kitapta anlattığım insanlar ve onların yaşadıkları, hayatın utanmazlığının ta kendisidir. Bu kitap, hayatın tuzağına düşüp, özgürlüklerin çekiciliğine kapılıp, elde ettikleri özgürlükleri yanlış kullananların kitabıdır. Aslında, binlerce yıldır gündüzleri aydınlatan bir tek güneş, geceleri aydınlatan da bir tek ay olduğu gibi, erkekle kadın cinsinden de sadece birer tane mevcuttur. Yani her iki cinsin sahip olduğu "şeyler "! sadece "iki çeşittir"! Belki kendi iç bünyelerinde bazı "model"! farklılıkları vardır ama bu sonucu değiştirmez. Adem le Havva dan beri böyle gelmiş, böyle de gidiyor. Böyle de gidecek. Yani atalarımaz nasıl idiyse, torunlarımız da aynı olacak: "İki cins ve iki farklı uzuv!" Ve kıyamet gününe kadar bu iki cins, birbirlerinin anatomik şekilerini bildikleri halde, yine de "merak" etmeye devam edecekler. Başlarına da ne gelirse bu merak yüzünden gelmeye devam edecek!
Füsun Önal
eflatuni hayat
bir utanmaz kitap
yemeklerden sonra, yatmaya yakın
istenen dozda okunur!
çocukların ulaşamayacağı yerde saklayınız!
Tarih: 20 Kasım 2007 21:46 Ekleyen: Beğenme: 0
(1)
İKİ EVLİ BİR ADAM HAKKINDA
Nereden oldu avradım da ben mirası aldım
Varıp bir dahî evlendim ama âteşlere yandım
iki evli adamların evde rahatı var sandım
Kendi destimle belâyı başıma ben kendim aldım
Ne 'aceb yandım ikisinin elinden âh ben yandım
Nerelere gideyim gavgalarından şaşdım kaldım
Getirdiğim harc-i mesârif et dolapta kurdandı
Aylar geçerek arkamdaki gömlek bidendi
Soymadılar beni bir gün iki karı nisbedendi
Buna sabr et söyleme de gel arkamdan canlandı
Ne 'aceb yandım ikisinin elinden âh ben yandım
Nerelere gideyim gavgalarından şaşdım kaldım
Tarih: 20 Kasım 2007 21:44 Ekleyen: Beğenme: 0
(2)
Büyüğü kâmilim der ister ipekli çetâri
Küçüğü de der E F L A T U N İ fistan olmaz mı kibâri
Ne yokdan anlarlar söylersem ne bilirler varı
İkisinin elinden ölsem de kurtulsam bari
Ne 'aceb yandım ikisinin elinden âh ben yandım
Nerelere gideyim gavgalarından şaşdım kaldım
Büyüğü ise nereden oldu oğlan anası
Kurulur evlâdına başından arta kalası
Küçüğü de pek hilebaz oldu başlar belâsı
ikisinden de nefret etdim hemân Allah alası
Ne 'aceb yandım ikisinin elinden âh ben yandım
Nerelere gideyim gavgalarından şaşdım kaldım
Çok zaman oldu geleli âh sılamda da arzum kaldı
Giderim amma ne çâre küçüğü de hâmile kaldı
Uğradı başım belâya nereden yedim ben bu haltı
Çekmem ben bunu böyle bütün gün kuru zırıltı
Ne 'aceb yandım ikisinin elinden âh ben yandım
Nerelere gideyim gavgalarından şaşdım kaldım
Tarih: 20 Kasım 2007 21:43 Ekleyen: Beğenme: 0
(3)
Ezel zevk ile geçerdi her günüm âh her sa'atim
Kendim kazanıp kendim yerdim ne iyi idi râhatim
Şimdi gama tebdil oldu olanca sefahatim
Anladım olmayacak artık firara kurdum niyetim
Ne 'aceb yandım ikisinin elinden âh ben yandım
Nerelere gideyim gavgalarından şaşdım kaldım
Darılırsam ben de bir gün eşeğime biner eşerim
Koşma şarkı söyleyerek karlı dağlardan aşarım
Merkebim beni götürmezse iner yayan koşarım
Canıma kâr etti billâh ikisini birden boşarım
Ne 'aceb yandım ikisinin elinden âh ben yandım
Nerelere gideyim gavgalarından şaşdım kaldım
Bu gece geçsin hele dur sabah olsun varayım
Çalayım kapısını 'acaba evde midir bir sorayım
Düşeyim Tevhîde hemşiremin pâyine yüz süreyim
Tutayım sözünü ne derse derdime çâre bulayım
Ne 'aceb yandım ikisinin elinden âh ben yandım
Nerelere gideyim gavgalarından şaşdım kaldım
Sene bin iki yüz doksan dokuz.
Tarih: 20 Kasım 2007 21:43 Ekleyen: Beğenme: 0
Hayıflanmak ve öykünmek üzerine dünyaya bırakılan mektuplar (2).
OLAYLAR ve İNSANLAR
Sene 1299
O ne iş?!
O yılların birinde 2.de çürük bir diş
Ve birinci bindeki niş
Sene bin iki yüz yetmiş yedidekimiş.
Semazenlerden birincisi Mevlana’dan dönmeden önce serenin ikincisiyle dönmek iste-mememiş-miş,nişdiş.
Bu nasıl kirli bir (iş)
Mişmiş- ulusta kuruyemişçi ünlü
Niş- sırp istanda bir şehir
Garaj çavuşuna
Ex ani-F’li bir Tanım
Gere-kirse tanık
TDK: alfabenin
Ha: 10. harfi
2. ünsüzün sızıcı gırtlağı
3. kaba evet
Tarih: 20 Kasım 2007 21:43 Ekleyen: Beğenme: 0
Arkadaşlarım masamda kullanmak üzere bugün bana beyaz (ak) kalem hediye ettiler. Markası “gioconda” (mona lisa) .
O renkli kağıtlara makyajlı kelimelerle beyaz bir sayfa açmamız dileğiyle.
Tarih: 20 Kasım 2007 13:19 Ekleyen: Beğenme: 0
Ne oldu eflatun sayfamızdaki yazılarımıza bir haller olmuş bazı harfler okunmuyor "ı" "ş" harflerinin yerine başka harfler çıkmış bu hatalar umarım düzeltilir. YOKSA VİRÜS mü bulaştı sayfalarımıza iyi günler diliyorum...
Tarih: 20 Kasım 2007 13:18 Ekleyen: Beğenme: 0