Basit Forum


Tüm Mesajlar Görüntüleniyor › Ziyaretçi Defteri

Lütfen Giriş Yap veya Kayıt Ol!

Ziyaretçi Defteri Arşivi

Ara

  • (3)
    Doğal ve mimari zenginliklere sahip bölgeyi bir turizm merkezi haline getirmeyi hedefleyen mahalli yöneticilerin başarılarını görmek de Beypazarı gezisinin bir başka olumlu yanıydı benim için.Dönerken de yanımda bol bol Kuru getirdim. Bir süre önce bir kez daha Beypazarı'na gittim. Anaaaa Bir yıl önce cırcırların uzunların konağının yanında rakipsiz, tek bir Kuru fırını varken, aynı k a l i t e d e bir i k i n c i s i limoncuzade konağının yanında ortaya çıkmıştı. İ-Ç turizm hızla gelişmeye başlamış, yöre yemekleri yapan üç restoran açılmış, bunlar ilçenin geleneksel lezzetlerini ziya-retçilere tanıtmada hoş bir rekabet içine girmişlerdi.

    Aslında yıllarca yöre halkı dışında kimsenin haberdar olmadığı Kuru, bir zamanlar padişahlara gönderilecek kadar makbul bir hediyeymiş. Necdet Sakaoğlu ve Nuri Akbayar'ın, "Avrupalılaşmanın Yol Haritası ve Sultan Abdülmecid" adlı kitaplarında, Padişah Abdülmecid'e Valide Sultan'ın, "Oralarda bulunmaz" diye bir kutu Kuru gönderdiği" ve bunu mektubunda da kendisine anlattığı yazıyor. Bugün ne yazık ki Kuru'nun iyisi hala Beypazarı'nın dışında pek bulunmuyor. Her ne kadar Ankara'nın içinde bazı yerlerde Beypazarı Kurusu satılsa da, Beypazarlılar bunların "hakiki" olmadığı görüşündeler.

    YETERİNCE TANINMIYOR
    Kısacası, Beypazarı Kurusu, Beypazarı'nda bulunabilen çok özel bir mahalli spesiyalite. Beypazarı'nın dar, tarihi sokaklarında dolaşırken, karşınıza Kuru fırınları çıkıyor.
    Tarih: 26 Aralık 2007 11:20 Ekleyen:
  • (4)
    İçeri girip göz attığınızda, eğer o sırada hamur hazırlanıyorsa, Kuru'nun nasıl yapıldığını görebiliyor, ilk pişimden sonra, henüz nispeten yumuşak bir kıvamda olan Kuru'dan tadıyor, ikinci pişimden sonra tepsilerde soğumaya bırakılmış Kuru'lardan kilolarca satın almaktan kendinizi alıkoyamıyorsunuz. İskoç bisküvisi "shortbread"i belki tatmış, belki de duymuşsunuzdur. Adı "kısa ekmek" anlamına gelse de, kısaca anlatmak gerekirse, genellikle kırmızı İskoç kumaşı desenleri olan bir kutuda satılan lezzetli bir bisküvidir bu.
    19. yüzyılda İskoçya'nın Aberlour köyünde s a ğ l ı k l ı küçük bir fırın tarafından üretilen, üçte biri tereyağı olan bir bisküvi... Ama o küçük fırının sahibi Walker ailesi bu bisküviden dünya çapında bir endüstri kuruluşu meydana getirmiş. Tarifi hemen hiç değişmemiş, sadece günün damak zevkine göre yeni bazı çeşitler ilave olmuş. Bugün İskoç "shortbread" bisküvisi, uluslararası üne sahip. Beypazarı Kurusu'nun da İskoç "shortbread"inden aşağı kalır yanı yok. Tek eksiği, bunun önce Türkiye'nin belli başlı merkezlerine pazarlanması, daha sonra da uluslararası pazara açılması. Formülü ve yapım tekniği tescil edildikten sonra modern bir ambalaj içinde, iyi bir tanıtım kampanyası ile ülke çapında satışa sunulduğu takdirde, mütevazı fiyatı, besleyici ve doyurucu özelliği ve kendine özgü lezzetiyle Beypazarı Kurusu'nun ulusal mutfak değerlerimiz arasında hak ettiği yeri alacağına hiç kuşkum yok.

    Noeliniz mübarek olsun
    Kaynak: Tayfun Atay,yaşasın meşhuriyet çağı
    119-122
    Tarih: 26 Aralık 2007 11:20 Ekleyen:
  • Hepinizin geçmiş bayramınızı ve yaklaşan yılbaşınızı şimdiden kutlarım. Şimdilik merak edilecek bir şey yok.
    Hepinizi çok seviyorum.
    sevgi ve saygılarımla.
    Tarih: 25 Aralık 2007 23:35 Ekleyen:
  • Sayın Faruk Elmasoğluna
    i t h a f
    Ne yapsak yaranamıyoruz
    Pirinçli rüya tabirleri

    “Rüyamda pirinç ayıklayan bir eşek gördüm. Rüya tabirlerine göre; pirinç pilav demektir. Eşek de, et.. O halde önümde pilav üstü et koydular mı, eşek ettir diye yemeyip iade(s a n s ü r) ediyorum….”

    “Vaktin birinde pirinç ayıklayan bir eş-ek görmüştüm. Hadi pirinç Çin’li demek ama eşek ne demek meneksemi demek.”

    “ Şimdi düşünüyorum da insan rüyasında pirinç ayıklayan bir eşek görürse bunu hayra yormalı. Zira pirinç bereket-"darı" demektir. Eşekse refahı (Yugoslavya’dan tulumla gelen Boşnak çil altınları) fazileti temsil eder – ki bu yüzdendir ya (icra takibi Balgatta)

    bu yüzdendir ya
    Anadolu’nun bir çok köyünde
    9. köyünde eşeke ayrı bir
    (İ)htimam gösteririr el üstünde tutulur. Bundandır.”    bilgi için:
    rüya danışmanım pisikolog Hayal hanıma….

    --------------------------------
    Faruk abi dumanlarımızı göremiyor musunuz? Uzun süredir telefonlarınıza da ulaşamıyoruz. İnşallah bi yaramazlık yoktur.
    Saygılarımla
    Tarih: 24 Aralık 2007 21:25 Ekleyen:
  • Alirızabey ormanındaki yeni dikilen fidanları bıkmadan usanmadan sulayarak kurumamalarına katkıda bulunan genci ben de görüyorum kendisini bu çap'asından dolayı da kutluyorum.
    İnanın bu ormanda insanın kendi ağacının olması ve bu ağaçların yıllarca büyümesini seyretmenin iyice büyüdükten sonra da dallarına salıncak kurulması ve ağaçların gölgesine piknik yapılmasının ne kadar zevkli olacağını ......10-15 yıl sonrasını hayal ettim birden neyse canım insan hayalleri ile büyürmüş sağlıcakla kalınız.
    İYİ SENELER...
    Tarih: 24 Aralık 2007 17:03 Ekleyen:

  • Ana HAber
    Bakırcırcırın arkadaşı kalaylaylomcı olur !

    Herkes dinlesin . com
    Sitesinden özel haber

    Çayyolunda
    A N G O R A  kardeşliği
    Çatı katları ve bodrumlar k a ç ç a k t ı .

    Akepeli Büyükşehir ile C(h)P’li ÇAN(k?)AYA belediyesiFizik tedavi merkezinde
    E l d i v e n l e r l e- e l e l e
    Verdi ünlülerin sitesi 10 günde imana uyduruldu.

    Süt nasılda kaymakta öyledir.
    Öyledir – ki
    En iyi dostluklar müşterek düş-manları (menfaatleri) olanlar arasında kurulur.

    Nevruz tol’un haberi
    Sabah Gazetesi
    19 Aralık 07 – Antalya
    barınaklar = Konya plajı
    lara Karpuzkaldıran kampı yolu

    --------------------------------------------------

    Danıştaydan
    Aliminyum çerçeve ve oynak tansiyon cam ile
    Yapılan değişikliğe
    Gömme balkonda izin çıktı.

    Hürriyet 21 Aralık 07

    Bilgisayarın karşısında nasıl oturuyorsunuz?
    Ne zamandan beri oturuyorsunuz?
    Tarih: 23 Aralık 2007 23:34 Ekleyen:

  • Kartvizit !
    adam olacak çocuktan
    bayram mesajı

    başöğretmeniminin
    en öncelikle Faruk abimin ve Sayın M. Gürer beyin
    bayramda küslük olmaz diye de Gül teyzenin

    yukarıdakilerle birlikte Çayyolu sakin ve sakinelerinin Konut 1-2 daire (çap) sahiplerinin
    Ümitköy yazıkırı A.B. nam-ı dğer mor evlerinin 
    çapın 24 ayar altın bileziklerinin

    öte taraftan
    onursal başkanımız sayın Engin Uç ve ailesinin
    başkanım hanımefendi İlhan Tezel'in
    yazı işlieri müdürümüz, uykusuzların. çapın diama genç kalmasını bilen cici kızlarının
    şarap tanrısı dioniysos kızı da'nın
    bayramlarını yeni kartvizitimle kutlarım.

    da da daa ii bayramlar
    dileklerimle...
    haydi damlalar eğitime

    not: Çap 24 dernek'ten ibaret Nezih bir platformdur.
    Tarih: 21 Aralık 2007 01:45 Ekleyen:

  • Bala merkezli deprem
    4. katta sallandık
    hepimize geçmiş olsun
    11.55
    Tarih: 21 Aralık 2007 01:43 Ekleyen:
  • (1)
    Kurban “is. mail”
    Can Dündar

    Kurban Modern çağın kurbanları; gökten yerinize adanacak bir kurban ne zaman gelecek?

    Çocukluğumdan beri bayramda al­nımdan kurban kanı eksik olma­mıştır.

    Kurbana ne kadar acısam, kanından ne kadar kaçsam da o kırmızı damla, bir başparmağa bulanır, gelir alnıma yapışırdı.

    Bayram sabahı tüylerini okşadığımız dostu, öğle yemeğinde afiyetle yemenin vahşetinin henüz pek farkında değildim galiba...

    Lakin Emin dedemin duvarındaki halıya iş­lenmiş bir sahne korkuturdu beni:

    O sahnede oğlunu bir taşın üzerine ya­tırıp gözlerini bağlamış, boğazlamak üzere bıçağa davranmış bir adam vardı; bir de gökten meleklerin eskortluğunda getirilen bir koç...

    Dedem, adamı "İbrahim Peygamber" diye tanıştırır, "Allah onun itikadını sınamak için ilk oğlunu kurban olarak istedi, tam bıçağı saplayacağı sırada da bu koçu gönderdi" derdi, bunlar olurken kendisi de olay mahallindeymiş gibi...

    Halıda sureti işli oğlanla aynı yaşlardaydım.

    Dedemi dinlerken boynum terlerdi.
    Tarih: 20 Aralık 2007 00:30 Ekleyen:
  • (2)
    * * *
    Bir bayram vesilesiyle Gürbüz Erginer'in "Kurban" (Yapı Kredi Yayınları, İst. 1997) kitabını okur­ken Hz. İbrahim'in oğlunu kurban etmeye kalkışmasının, "genç kan sunarak tanrının tükenmiş enerji­sini artırma" amacı taşıdığını öğ­rendim.

    Yerleşik inanca göre doğur­ganlık tanrıları dünyayı sürdürme,  bolluk sağlama çabasında kendi  enerjilerini tüketirlermiş; dolayısıyla onların da periyodik olarak yeniden enerji depolamaları gerekirmiş. İlk çocuğun tanrıya ait olması pratiği bu inançtan doğmuş.

    Kurban, insanoğlunun anlayamadığı, başedemediği doğal sorunlar karşısında sığındığı doğaüstü güçlere verdiği bir rüş­vet aslında...

    "Tanrıları yatıştırmak için" bulduğu bir çözüm... "Doğaüstünün lütfunu güven­ce altına almak, onun düşmanlığını en aza indirmek için sunduğu bir hediye." (Tylor, 1920).

    Erginer, kurbanın sunuluş amacı top­lumdan topluma farklılıklar gösterse de temel amacın değişmediğini söylüyor:

    "Doğaüstü ile karşılıklı anlaşma niyeti... bir hizmet değişimi.... bir tür pazarlık..."

    Durkheim bunu "do ut des" diye özet­liyor:

    Yani; "ben sana vereyim, sen bana ver..."
    Tarih: 20 Aralık 2007 00:30 Ekleyen:
Lütfen Giriş Yap veya Kayıt Ol!